• Sonuç bulunamadı

HALKLA İLİŞKİLERİN TANIMI

Halkla ilişkilerin geniş bir uygulama alanı olması nedeniyle, üzerinde görüş birliğine varılan bir tanımından bahsetmek mümkün değildir. Çeşitli disiplinlerde yer alan akademisyenlerin her biri kendi bakış açılarından halkla ilişkilerin değişik tanımlarını yapmışlardır. Bazı akademisyenler ise halkla ilişkiler diye bir konunun

bulunmadığını, kapsama alınan her konunun başka alanlara girdiğini

savunmaktadırlar.172

Halk sözcüğü “aynı ülkede oturan ve ortak çıkarlarla birbirine bağlı kişilerin tümü”173 olarak tanımlanabilir. Yabancı literatürde halkla ilişkiler sözcüğünün karşılığı

olarak, Fransızca’da “Relations Publiques”, İngilizce’de ise “Public Relations” kavramları kullanılır.174 Fransızca deyiminde halkın Publiques yanı çoğul olarak

kullanılması, bir halktan dağil, halklardan bahsedildiğini ifade eder. Deyimin halkları

172 Rıdvan KARALAR, Halkla İlişkiler, (Metin Matbaacılık Yayınları, Eskişehir, 1994), s. 2.

173 Zeyyat SABUNCUOĞLU, İşletmelerde Halkla İlişkiler, (İkinci Basım, Rota Yayınları, Bursa, 1993),

s. 3.

ifadeliyor şeklinde kullanılması doğrudur.175 Çünkü ilişki kurulacak kitleyi halk değil,

örgütün eylemleriyle işlemlerinden etkilenen, kanılarıyla, eylemleriyle örgütü etkileyen, ortak çıkarları bulunan gruplar olarak ele almak daha doğru olur.176

Halkla ilişkiler konusunda ortak bir tanıma ulaşmak mümkün olmasa da bu alanda en çok bilinen tanımlar şunlardır:

“Belirtilmiş hedef kitleleri etkilemek için hazırlanmış, planlı, inandırıcı bir haberleşme çabasıdır.”

Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği’nin tanımına göre; “Bir girişimin, kamu ya da özel sektörde faaliyet gösteren bir kuruluşun temasta bulunduğu ya da bulunabileceği kimselerin anlayış, sempati ve desteğini elde etmek ve devam ettirmek için yaptığı sürekli ve örgütlenmiş bir yönetim görevidir.”177

Halkla İlişkiler Araştırma ve Eğitim Örgütü’nce, 472 farklı tanım incelenerek, oluşturulan tanıma göre, “Halkla ilişkiler bir örgütle yöneldiği kitle arasında iletişim, anlayış, benimseme ve işbirliğini oluşturmada ve süreklileştirmede yardımcı olan özel bir yönetim işlevidir.178

Amerikan dergisi “Public Relations News”ün tanımına göre “Halkla İlişkiler, yöneticiliğin, halkın davranışlarını değerlendiren, kişinin ya da kuruluşun güttüğü politika ve eylemleri kamu yararı ile bağdaştıran ve halkın anlayış ve desteğini kazanacak bir iş programı düzenleyip uygulayan yanıdır.”179

Halkla ilişkilere yönelik tanımlamaları çoğaltmak mümkün olsa da, hemen her tanımda ulaşılan ortak sonuç, halkla ilişkiler faaliyetinin çift taraflı bir işlev olması gerektiği şeklindedir.

175 Alaeddin ASNA, Halkla İlişkiler, (Birinci Basım, Sabah Yayınları, İstanbul, Aralık 1997), s. 208. 176 SABUNCUOĞLU, a.g.e., s. 3.

177 ASNA,a.g.e., s. 213.

178 Ahmet Bülent GÖKSEL, Halkla İlişkiler, (Üçüncü Basım, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi

Yayınları, Yayın No: 4, İzmir 1994), s.6.

179 Demet GÜRÜZ, Halkla İlişkiler Teknikleri, (Ege Üniversitesi, İletişim Fakültesi Yayını, Yayın No: 1,

Halkla ilişkiler faaliyetinin tanımlanabilmesi için, öncelikle bu faaliyetin kapsamına giren ve girmeyen konuların belirlenebilmesinin gerekliliğini vurgulayan bir görüşe göre halkla ilişkiler faaliyetleri şu konuları kapsamalıdır:180

 Bir örgüt ile bu örgütün ilişki içinde olduğu (örgüt içi veya dışı) kurumların aralarındaki karşılıklı anlaşmalarını iyileştirecek her şeyin değerlendirilmesi,

 Örgütün “halka ait olma” imajının sunulması,

 Yanlış anlaşılma nedenlerinin ortaya çıkarılıp bunların elimine edilmesi,

 Örgütün etkinliğini artıracak şeylerin (tanıtım, reklam, sergi, gösteri, film vb.) yapılması,

 İnsanlar ya da örgütler arası iletişimi iyileştirmek için mümkün olan her şeyin yapılması.

Halkla ilişkiler uygulamalarının kapsamında görülmeyen konular ise aşağıdaki gibi belirlenmiştir:181

 Halkla ilişkiler, gerçeklerle halkın arasındaki bir engel değildir.

 Gerçekleri saptırıcı, ahlakı ve halkın iyliğini bir kenara bırakan bir propaganda değildir.

 Halkla ilişkiler her ne kadar satışları ve pazarlamayı iyi yönde etkilerse de sadece satışları iyileştirici amaçlı bir reklam değildir.

 Halkla ilişkiler hüner ve aldatmacalardan oluşmamaktadır. Bunlar bir düşünceyi etkili bir şekilde anlatmak için kullanılmasına rağmen sıklıkla başvurulduğunda başarısız sonuçlar verir.

 Ücretsiz yapılan reklam değildir.

 Her ne kadar basınla işbirliği halkla ilişkiler programlarında çok etkili de olsa halkla ilişkiler sadece basınla ilişkiler değildir.

180 Sam BLACK, Practical Public Relations, (Sir Isaac Pitman and Sons Ltd., London, 1976), p. 17. 181 BLACK, a.g.e., s. 18.

 Merkezi ve yerel yönetimlerde halkla ilişkiler politika aracı değildir. Demokrasiyi geliştirir fakat siyasi partilerin politikasını ilerletmez.

Halkla ilişkilerin gerçek anlamda hemen hemen bütün örgütlerin yönetiminde önemli bir rol oynadığını vurgulayan bir görüşe göre ise halkla ilişkilerin kapsadığı alanlar aşağıdaki gibi genelleştirilmiştir:182

 Kollektif iletişim  Dağıtım yönetimi  Ürün tanıtımı  Yatırımcı ilişkileri  Finans ilişkileri  Kulis faaliyetleri

 Halkla ilişkiler (public affairs)

 Basınla bağlantılar

 Toplumla ilişkiler

 Kriz yönetimi

 Olay yönetimi

 Sponsorluk

Örgütlerin halkla ilişkiler faaliyetlerini benimseme dereceleri, büyük ölçüde kamuoyu ile ilişkileri hakkında sahip oldukları varsayımlara dayanır. Bu varsayımları aşağıdaki gibi ifade etmek mümkündür:183

 Örgütün olumlu işler yapması, başarılı olması için yeterlidir, halkla ilişkilere yer vermese de olur.

182 Jon WHITE and Laurs MAZUR, Strategic Communications Management - Making Public Relations

Work, (Great Britain at the University, Cambridge, 1994), p. 12.

 Örgütün saygınlık kazanması, genelde güçlü bir halkla ilişkiler departmanının varlığına dayanır.

 Örgüt olumlu işler başarmalı ve bunu kamuoyuna iyi duyurmalıdır.

Geçmişten günümüze uzanan zaman sürecinde işletmelerin halkla ilişkiler faaliyetine yönelik varsayımları değerlendirildiğinde “örgüt olumlu işler başarmalı ve bunu kamuoyuna iyi duyurmalıdır” görüşünün halkla ilişkiler konusunda olumlu bir yaklaşım olduğunu ve bu görüşün öneminin çok yakın bir geçmişte kazanılmaya başlandığını söylemek yanlış olmayacaktır.