• Sonuç bulunamadı

a.Gayrimüslimler:

Zimmilerin İslam devletine tabi olarak aynen Müslümanlar gibi hak ve görevleri bulunmaktadır.Osmanlı devletinde ,Müslüman olmayan ehli kitaplar için din ve mezhep farkı gözetmeden geniş bir eşitlik tanınmıştır. Cizye, Osmanlı devletinde yaşayan gayrimüslim halk içinde belli bir takım koşulları taşıyan kimselerden ,kişi başına alınan şer’i bir vergidir. Koşulları belli yaşta olmak ,hasta ve sakat olmamak ,din adamı ve işsiz olmamak ve ehli kitap olmamaktı.

“Hususi ati’l beyanın mahallinde istima’ ve tahriri iltimas olunmağın subi şer’iden Mevlânâ Ömer efendi ta’yîn olunup ol dahi zeyl-i kitabda muharretil esamı olan müslîmîn ile Mahmiye-i Konya’da Galacerp Mahallesinde vakı’ Aslan nâm zimmînin menziline varup akdi meclis’i şer’i eylediklerinde Karabıd veledi Aslan nâm zimmî tarafından zikri ati olan da’vâ ve talep ve ahız ve kabza vekil-i şer’isi olan sulb-i kebir oğlu Aslan nam zimmî meclis’i ma’kud mezbûrda mahmiye-yi merkûmede Mirap ve Emini beytü’l-mal olan seyyid Hüseyin ağa tarafından hususi caiye vekili şer’isi olan seyit Halîl çelebi mahzarında üzerinde ikrar ikrâr ve takrîr-u kelâm edip işbu mevcudun fi’l-meclis bir murlu sağır kalınca ve bir tabak sofra ve iki ayaklı sahan ve bir kırmızı beledi döşek ve bir kırmızı köhne kilim ve bir havan ve bir sağır len’esi ve mahalle-i mezbûrada vakı’ tarafeyni Karagöz zimmî mülkü ve tarafeyni diğer Aslan zimmî mülkü ile mahdûd bir oda ve bir su kuyusunu ve yazlık direği beraberinden su kuyusuyla keşif mabeyninden sokak kapusuna varınca bir miktar havlıyı müştemîl olup sokak kapusu müşterek olan menzili müvekkilem babam mezbûr Kara beydin babası Aslan zimmîden kendüye müntekil mülki mevrusi iken mezbûr seyit Halîl çelebi mirî içün zabt murat ider su’al olunsun didikte gıbbe’s-su’al vekili mezbûr seyit Halil cevabında zikrolunan

menzil ve eşya merkûm Karabid zimmînin valildesi olup şerefi İslamla müşerref olduktan sonra halen vefat iden Meryem nâm hatunun mülkü olmak üzere istima’ idüp mezbûra Meryemin zevci metrûkundan gayri varisi marufeti olmamağla zabtı murad iderin mezkûr Karabidin babası Aslan zimmîden intikâl eylediği ma’lum değildir diyu inkâr itmeğin”106 Burada zimmiler ile Müslümanlar arasında davaların olduğu ve bu davalara kadıların baktığı görülmektedir.

b.Köleler :

Sahibi öldükten sonra azad olması gerekirken,mirasçılar tarafından satılmak istenen veya efendileri tarafından azad edildiği halde efendilerinin ölümü ile mirasçılar tarafından köle olarak kullanılmak istenen azadlıların,azad edildiklerini şahitlerle ispatlama durumunda kaldıkları ve bunu tescîl ettirdikleri belgelerdir.

Kölelerin incelenilen belgelerde itak adı verilen azat etme, yani kölenin serbest bırakıldığını gösteren itakname adlı belgeler bulunmaktadır. Bazı belgelerde sadece Allah rızasını kazanmak için serbest bırakılan kölelere rastlanılıştır.

Müslümanlar ve zimmiler arasında din değişikliği olmadan evlilikler dahi gerçekleştirilmekteydi. Müslim erkekle gayri Müslim kadın evlenir ama Müslüman kadın zimmi erkek ile evlenemezdi .Müslümanlar ve zimmiler ortak ticaret yapmakta hatta birbirlerine borç para vermektedirler.

Müslüman ve zimmiler arasında bazen anlaşmazlıklarda olmaktaydı. Birbirlerine şetm ve darp etmekteydiler. Bu da’valara kadılar bakardı

İsbat-ı İgtak orta boylu sarışın gök gözlü Macar’ül asıl olup Mahmiye-i Konya’da Garip Mahallesi sâkinlerinden iken bundan akdem tarih-i Hâcı şerifte vefat eden Hâcı Ali bin Muhammed nâm kimesneye Râfi’ül –kitâb Hasan bin Abdullah Meclis-i şer’i Hatîr- lâzımüt-tevkîrde mütevvaffa-yı mezbûrun sulbi kebir oğlu Mustafâ mahzarında da’vâ ve takrîr-u kelâm edip efendim mezbûr Hâcı Ali tarih-i kîtâbtan altı sene mukaddem Hâcc-ı Şerife gitmeğe murat eyledikte Müslümanlar huzurunda bi’l- cümle malında azat ve mülkünden ihraç edip sair ihrârı asliyenin gibi hür olmuş iken mezbûr Mustafâ rak olmak üzere beni isihdam murat dedikte gıbbe’l-su’al ve akibü’l-

inkâr ve ba’de’l-iştihat uduli müslimînden Hüseyin Beşe ibn-i Hasan ve Seyyid Receb Çelebi ve ibn-i Seyyid Mevlüt nâm kimesneler li’ecliş’şehâne meclis’i şer’i hâzîran olup iştihat olunduklarında fi’l-vaki tarih-i kîtâptan altı sene mukaddem müteveffayı mezbûr Hâcı Ali Hacc-ı Şerife gitmeğe Murat eyledikte bizim huzurumuzda akdi Memlüke olan mezbûr Hasan’a cerimleyi malından azat ve mülkünden ıhraç eyledi mutegittir bu husûsa şahîdleriz107Bu belgede kölenin göz ve ten rengi belirtilmekte ayrıca uyruğuda bahsedilmektedir.Genelde tüm belgelerde kölelerle ilgili metinlerde bu şekilde geçmektedir.

III.BÖLÜM

A.EKONOMİK DURUM Mülk Satışları:

1672-1673 yılları arasında Konya ‘da yapılan gayr-i menkul satışları 19 nolu şeriyye sicilinde yer almaktadır.Mülk Satışları başlığı altında topladığımız belgeler genellikle ev, bağ, bahçe ,tarla, arsa ,dükkan gibi gayr-i menkûllerdir.Osmanlı da mülk istenildiği şekilde satılabilir, devredilebilir ve başkasının hakkını çiğnememek kaydıyla kullanılabilirdi.

1-Ev Satışları

Satış hüccetleri genellikle bir kalıpla formüle edilmiştir.Önce satışı geçekleştirilecek kişinin Mahallesi ,adı ve baba adı zikredilmektedir. Sonra mülkü alacak kişinin kimliği verilmekte sonra atışı yapılan mülkün nerede olduğu sınırları kaydedilmektedir. Bundan sonra bey’-i bât-ı sahîh-i şer’i ile bey’ eyledim ifadesi ile formüle edilir. Sonrasında satış tescil edilir.yapılan satışlarda akrabalar arasında yapılan satışlarla diğer emsallerine göre daha ucuzdur.108

Evlerde genellikle tabhane ,kiler ,ahır ,bir veya iki oda ,izbe olur.Bundan başka evler ya bir yada iki katlıdır.Ev eşyası olarak da leğen ,ibrik,tabak ,yastık ,yorgan, döşek,yastık yüzü ,yüz yastığı ,köhne kilim, keçe, tilki kürkü gibi eşyalar olurdu.

Mahmiye-i Konya’da Devle Mahallesi sâkinlerinden Hasan bin Hüseyin Beşe Meclis-i şer’i Hatîr- lâzımüt-tevkîrde Râfi’ül -kitâb Halîl bin Nebi mahzarında ikrâr ve takrîr-u kelâm düp mahalle-i merkûmede vakı’ bir tarafı Hâcı Sefer mülkü ve bir tarafı ba’zan Mustafâ Çelebi mülkü ve ba’zan Mûsâ Beğ mülkü ve bir tarafı ba’zân İbrahîm mülkü ba’zân kürkçü İbrahim mülkü ve bir tarafı tarîk-i âmm ve ba’zân Mustafâ Çelebi mülkü ile mahdûd tutanı bir oda ve tahtanızıda bir tâbhâne ve bir tahtani oda ve bir îzbe ve havluyu müştemil menzilimi mezbûr Halîl yiğirmi beş kıt’a esedi guruşa bey’i bate sahîh-i şer’î ile bey’ idüp ol dahi semeni merkûm ile iştîra ve kabul eylemeyin meblağı mezbûru yigirmi beş guruşa mezkûr Halîl yedimden bi’t-temam ahız ve kabız eyleyup

…109 burada ev satışlarında evin kaç odadan müteşekkil olduğunu ve nerede olduğu hakkında bilgi sahibi alabiliyoruz.

Ev satışları ile ilgili belgeler,nüanslar dışında genelde tek düzelik arz etmektedir. Bu nüanslar satılan evin satış şekli ile ilgili olmaktadır. Bunlar müzayede yoluyla yapılan satışlar varisler tarafından sûk-i sultanide yapılan satışlar vekiller aracılığı ile yapılan satışlar v.b.dir.110

Ev satışlarında bazı evlerin zeminin bir vakfa ait olduğu ve ev sahiplerinin vakfa kira ödedikleri görülmektedir. Ev satışları şahidler huzurunda yapılmaktadır

Akçe ile yapılan satışlara “rayic-i fil –vakt” ve “esedi guruş “ ile satışlar adet olarak yapılmaktadır.

Ev satışlarında alım satım işlemindeki meblağ peşin alındığı zaman nakd terimi kullanılmıştır.

2.Bağ Satışları:

Konya ’da satılan bağların pek çoğunun zemini bir vakfa aittir.111Konya’da bağların hemen hepsinde bağ evleri ve etrafında ağaçlar bulunmaktadır.Genellikle bağın özellikleri bağın verimliliği ve merkeze yakınlığı ile alakalıdır.

Ev satışlarında olduğu gibi bağ satışları da kadı ve şahitlerin huzurunda olmaktadır.

Mahmiye-i Konya ‘da Türkali Mahallesi sâkinlerinden Fatıma bint-i Ali nâm hatun tarafından bey’i âti’l beyanı ve kabzı semeni ikrara vekil olup merkûmeyi ma’rifeti şer’iyye ile arifan olan Derviş Süleyman bin Muhammed ve avz ibn-i Mustafâ şehâdetleriyle şer’an vekâleti sabite olan zevc-i Halîl bin Abdullah Meclis-i şer’i Hatîr- lâzımüt-tevkîrde sahibü’s-sefer Bali Veled Aslan nâm zimmi muvacehesinde bi’l-vekâle ikrâr ve takrîr-u kelâm edüp müvekkilem merkûme Fatıma mahmiye-i merkûme zeylinde Kürden nâm mevzı’de vaki’ bir tarafı avz mülkü ve bir tarafı Hasan Halife mülkü ve bir tarafı tarîk-i âmm ve bir tarafı kahveci mülkü ile mahdûd bir örtme ve bir

109

KŞS.19/9-7

110 Ruhi Özcan,17 .Yüzyılda Konya ‘da Mülk Satışları ve Fiyatları (1640-1665),(Basılmamış Doktara Tezi),Konya 1993,s.11

bâb evi ve arzı haliye ve eşcarı müştemil dört bağını mezbûr bali zimmiye yiğirmi dokuz esedi guruşa bey-i bâte sahihi şer’i ile bey’ idüp ol dahi semeni merkum ile iştira ve kabul eylemeği meblağı mezkûr iğirmi dokuz guruşu mezkûr bali yedinden bi’t-temam ahız ve kabz eyleyüp teslimi mübi’ eyledi112Bağın yol üstünde olması,yola yakın olması ve sulak olması fiyatının değişmesine neden olmaktaydı.

3.Dükkan Satışları:

Konya‘da en fazla dükkan satışı debbağ dükkanıdır.Konya‘da bu dükkanların satışının en fazla olduğu yer Alaaddin tepesinin civarındaki iç kale surlarından başlayarak, kentin güneyi ve kuzey doğusuna doğru uzanan bölgede ,bilhassa dış surlarda mevcut olan altı kapı civarında çoğunluk arz etmektedir. Bu kapılar ise; Taş kapı,At pazarı kapısı,Çeşme kapısı ,Ertaş kapısı ,Aksaray kapısı ,Larende kapısı 113ve tahte’l kal’adır. 114

Zemini bir vakfa ait olan dükkan satışlarında ,arsa vakfa aittir.Bu tür dükkan satışlarının,kiracının kiracılık durumunu göstermesi ve vakfa ait dükkanların esnafın hizmetine sunulması suretiyle ,atıl durumda olmalarına engel olmak gibi faydaları vardır.115

“Mahmiye-i Konya’da Türbe-i Celaliye Mahallesi sâkinlerinden Receb bin Mahmûd nâm kimesne Meclis-i şer’i Hatîr- lâzımüt-tevkîrde Râfi’ül -kitâb el-hâc Hüssam bin Receb mahsarında ikrâr ve takrîr-u kelâm idup mahmiye-yi merkûme hassını ebvabından At pazarı kapûsu dışarısında çömlekçiler sokuna vaki’ kılte külahçı Muhammed dükkanı ve garben tarîk-i âmm ve şimâlen kubbe-i mescid vakfı ve şârken Süleymân Efendi tasarrufunda olan arz-ı haliye ile mahdûd sukfa ve civarı malım olub zimmetinin be-her sene değin camiine yirmi akça icarası olan bir bâb dükkanda olan üç sehm hissemi mezbûre el-hâc Hüssam’a râic-i fî’l -vakt sekiz bin akçaya bey’i bât sahîh- i şer’î ile bey’ idup ol dahi semen-i merkûm ile iştîra ve kabûl eylemeğin..”116 Belgede anlatılanlar üzerine anlaşılıyor ki dükkanın yeri ve satılan mal karşılığı ücreti

112 KŞS.19-5-2 113

Yusuf Küçükdağ, Lale Devrinde Konya ,S.Ü. yayınlanmamış( Doktara Tezi) Konya 1989.,s.24. 114 KŞS.19-34/2; KŞS.19-39/2.

115 Ruhi Özcan,Mülk Satışları, s. 93. 116 KŞS.19,18-1 .

belirtilmektedir.Dükkan satışlarının karşılığı akçe, rubuğ olabileceği gibi buğdayın da alışverişlerde kullanıldığı görülmektedir.

4.Tarla Satışları:

Tarlanın satışlarını etkileyen unsurlar arasında ulaşımı kolay ,verimli ve sulak olması etkilidir.Tarla satışlarında ölçü olarak dönüm ,evlek ve adımın kullanıldığı görülmüştür.

Devlete ait olan tarıma yani arazi kişiden kişiye satılamazdı.Ancak sipahi ,vakıf idarecisi ya da başka bir hak sahibinin izniyle köy idarecisi veya bir hak sahibinin izniyle köylü miri arazi denilen devlete ait tarlanın tasarrufu hakkını başka bir kişiye devredilemezdi.117

”Mahmiye-yi Konya’da sâkinlerinden Satı bint-i Murtaza nâm hatun Meclis-i şer’i Hatîr- lâzımüt-tevkîrde Râfi’ül -kitâb İsma’îl bin Muhammed beşe mahzarında da’vâ ve takrîr-u kelâm edüp mahmiye-i merkûme zeylinde yaka mevdida vaki bir tarafı ali mülkü ve bir tarafı Süca mülkü ve bir tarafı diğer Ali mülkü ve bir tarafı Hâcı Muhammed mülkü ile mahdûd bir örtme ve bir evlek arazi haliye ve eşcar bahçesini müştemil dört tahta bağımı Ömer bin ibn-i Muhammed nâm kimesne mezbûr İsma’îl bey’e otuz beş esedi guruşa bey’ ve teslim ve kabzı semen idüp ve yirmi yedi guruşunu bana teslim eyledi lâkin ben bağımı bey’i mezbûr Ömer bey’i vekil eylemedim ve kendim dahi bey’ eylemedim su’al olunup gasride tembîh olunması matlubumdur didikte gıbbe’s-su’al mezbûur İsma’îl bey cevabında Satı hatun zikrolunan bağını cümle tevabiiyle bana otuz beş esedi guruşa bey’ ve teslim edüp isfa-i hüccete tarafından mezbûr Ömer beyi vekil edüp mezbûr Ömer’in dahi meclis’i şer’ia gelip üç ay mukaddeme nail’i şer’i olan Mevlânâ Şükrullah efendi huzurunda vekaletini ispat edüp..”118Tarlanın kaça satıldığını belirtmekte ve bir şahit huzurunda satış gerçekleştirilmektedir.

Bunlardan başka hayvan satışı eşya satışı gibi durumlarda vardır.Hayvanların satışı sırasında hayvanın iyi besili olması ,cinsi ve yavru olması çok önemli bir unsurdur.

117 Ruhi Özcan,Mülk Satışları, s. 85. 118 KŞS.19, 46-3

B.KONYA’DA TİCARET

Konya ‘da mekan organizasyonun temeli Selçuklular devrine dayanır.O zamanlar ticaret ve sanat faaliyetlerinin geçtiği çarşılar , bedesten ve hanların bir kısmı Osmanlılara intikal etmiştir.

Konya bedesteni 954/538 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından bugünkü Karatay Lise’sinin bulunduğu yerde,dokuz kubbeli 119merkez bankasının doğusunda ,eskiden erkek sanat enstitüsünün bulunduğu yerde inşâ ettirilmişti.120 Bedesten ,en yoğun ticari faaliyetlerinin geçtiği yerdir. Evliya çelebi ,kargir, büyük demir kapıları olan ve kurşun örtülü kubbeleri bulunan bedestende zengin tüccarların çok kıymetli ticari mallarının bulunduğunu söyler.121

10 rebiyül evvel 1084 /25 haziran 1673 tarihli kayıtta bedestende dolap adı verilen dükkanlarda terzilerin oturduğunu ve kumaş alıp sattıklarını görüyoruz.122

a.Hanlar

Şeyh Ahmed efendi hanı: Konya kalesinin At pazarı kapusu dışında,kanlı göl diye bilinen miri arazi üzerine vezir Mustafa paşa tarafından Şeyh Ahmed efendi eliyle yaptırılmıştır.123

Şehrin iaşesi sağlayan ticaret mahallini teşkil etmesi bakımından ,civar köylülerin konakladıkları bir yer olmuştur.

b.Vakıflar:

Vakıf kişilerin kendilerine ait menkul ve gayri menkul mallarını ve yahut nakit paralarını cemiyetin yararına bağışlamaları olarak tanımlanabilir. Vakfın menşei Roma ve Bizans‘a kadar dayandırılmakla beraber müessesenin muhtelif şekillerde bütün toplumlarda bulunduğuna şüphe yoktur.Bu arada vakfı tamamıyla İslam kökenli sayan bazı araştırmacılarda vardır.124

Vakıf müessesinde ,hayır sahibi tarafından tahsis edilen gelirin hangi amaçla ve

119 Özer Ergenç,1580-1590 yılları arasında Ankara ve Konya ,Ankara 1973,s.35. 120 Hazırlayan İsmaîl Kıvrım,a.g.e,s.232.

121

Evliya Çelebi, Seyahatname III,s.22. 122 KŞS.19-84/1.

123 KŞS.19/11-12-13.

ne gibi şartlarla ne şekilde kullanacağını gösteren belgeye vakfiye denmektedir.Vakfiye ,kadı huzurunda düzenleniyordu.Vakfiyenin sureti sicillerde de kaydedildikten sonra, vakıf kesinlik kazanmakta idi.Vakfiye şartlarının yerine getirilmesi ve vakıf tesislerinin gözetimi için görevlendirilen kimseye mütevelli denir.Bir de vakıf gelirlerini toplayan cabi vardı. Geliri çok fazla olan vakıfların yeterince katipleri olurdu ve ayrıca bir nazır atanırdı.Bütün vakıfların görevlilerinin denetimi, atanması ve azillerinde arz yetkisi kadıya aittir. Bu görevliler bütün incelemeleri, vakfa ait onarımı , genişletme, düzeltme gibi hususlara gerçekleştirebilmek için kadının izin almak zorunda idiler. 125

Bu arada sadece bir cami,medrese ve kütüphane binası inşa ettirmek vakıf yapmak değildir. Yapılan binanın yüzyıllarca yaşaması için tedbir almak, fonksiyonunu sürdürmesi için gelir bırakmak gerekmektedir. 126

Osmanlı sosyal düzenin fazla safahata ve para harcamaya müsait olmadığını da belirtmek icap eder. Bunun yanında vakıf yaptıran kişinin toplumda ihtiram ve itibar sahibi olması da teşvik edici bir faktör olarak önemli rol oynamıştır.Ancak kişileri hayır yapmaya sevk eden temel sebep dinden kaynaklanan altrüist ahlak yani diğergamlıktır.127

“Mahmiye-i Konya ‘da Debbeğhane kurbunda vakı’ değin camii evkafı mütevellisi Râfi’ül -kitâb es-Seyyid Mustafâ Çelebi Meclis-i şer’i Hatîr- lâzımüt- tevkîrde bundan akdem vefat iden Hâcı İbrahîm sulbi sağır oğlu Muhammed ve sağıre kızı Hatice’nin kıble-i şer’iden mağsup vası’ olan ammileri hâcı Muhammed ibn-i Hâcı Ali mahzarında bi’t-tevliye da’vâ ve takrîr-u kelâm idup mütevvaffa mezbûr hâcı İbrahîm zimmetînde ceddi camii mezbûrda vakıf eylediği akçaden yetmiş iki riyali guruş olup kablele edâ fevt olmağla muallakatından talep iderin su’al olunsun didikte gıbbe’s- su’al ve akîb’ul-inkave ba’de’l-ittîhâd uduli müslîmînden Muhammed Çelebi ibn-i Muhamed ve Hasân Efendi ibn-i Abdi nâm kimesneler li-ecli’ş-şehâde meclis’i şer’ide olup iştihâd olunduklarında fi’l-vaki’ müteveffa mezbûr Hâcı İbrahîm zimmetînde ceddi camii mezbûrunan vakıf eylediği akçaden yetmiş riyali guruş vardır kalbe-i edâ fevt

125 Özer Ergenç,a.g.e.,s.128.

126 Mehmet Ali Ünal,Osmanlı Müesseseleri Tarihi,Isparta 1998,s.230. 127 Mehmet Ali Ünal,Osmanlı Müesseseleri Tarihi,Isparta 1998,s.229.

olmağla zimmetînde kağıdı dınüs bu husûsu şahîdleriz şehâdet dahi ideriz diyu edâ-yı şehâdeti şer’i eyledikleinde şehâdetleri hın-ı kabulde vakı’ olduktan zikr olunan bir semenine iki riyalde cüz’i virilmeyüp va ahara havale eylemeyüp ve tarıkla müteveffa mezbûrun zimmetîni ibrâ eylediğinden mütevelli mezbûrdan yemin teklif olunubda ol dahi ala ve vefk’ıl mes’ul yemîn-i billahî’l azîm itmeğin zikr olunan yetmiş iki guruşu müteveffayı mezbûrun muhallakatından mütevelli mezkûre teslim ve vasıl merkûm tenbîh birle mâ’vak’a bi’t-talep ketb…”128 Metinde camii evkafı mütevellisinin alacağı paradan bahsetmektedir.

c.Esnaf çarşıları :

Konya ‘da ticaretin yoğun olduğu bölge bedesten ,İplikçi camii yanındaki uzun çarşıdır. Uzun çarşı ;ortasında bedesten ve Ebu’l fazl camiinin bulunduğu ve At pazarına kadar uzandığı sanılan büyük caddenin ismidir.129Bedestende terziler bir bezciler bulunmaktaydı. Burada kumaş ,kaftan,zıbın,ipek,boğasi gibi mallar satılmaktaydı.130

Konya‘da ayrıca çarşı ,suk denilen yerlerde her çeşit esnafın yer aldığı daha büyük çarşı ve Pazar yerlerine açılır hepsi birlikte şehre bir şekil verirdi.Haffaflar çarşısı, postahanesinin arkasından hükümet konağına doğru gelen ve uzunçarşıya açılan bir sokaktır.Debbağhane şehrin kuzey- doğusunda kafur nehrinin yakınındaki mahaldir. Bunlardan başka Bit pazarı, İplikçi pazarı ve Saraçlarda ticaret merkezleri olmuştur.131

d.Osmanlıda esnaf teşkilatı:

Esnaf şehir ve kasabalarda ,mal ve hizmet üreten ,halka dağıtımı ve satışını yapan bir iş kolunun belirli bir kolunda uzmanlaşmış mesleki örgütlenmedir. Osmanlı esnaf teşkilatı fütüvvet ve ahi teşkilatının etkiyle teşkilatlanmışlardır. Konya ‘da en az esnaf grubu kılıççı, bıçakçı, kürkçülerdir. En fazla ise bakkallar, areste, terziler, debbağlar, bezzazlar büyük bir gruba sahipti.132

128 KŞS.19,153/7. 129 Özer Ergenç,A.g.e. ,s.39. 130 KŞS.19-84-1. 131 Özer Ergenç,a.g.e ,s.40.

e.Narhlar:

Narh ,bir mal veya hizmet için ilgili resmi makamların tespit ettiği fiyattır. İhtiyaç mallarının fiyatlarının belirlendiği narhlar ,yılda iki kez yapılmaktadır: birincisi baharda ikincisi ise; kış başlangıcında verilmektedir. Osmanlı idaresinde her türlü mal ve hizmet narha tabi idi.Narh verilmesindeki gaye ise halkın refahının sağlanmasıdır.133

Narhların tesbitiyle vazifelendirilen kadıya, yeni fiat tesbit edilmesi kararlaştırılan malların şeyh,kethüda,yiğitbaşı ve şehrin ileri gelenleri yardım ederdi.Narhın fiyatının tespiti,gerek toptancı,gerek perakendeci olarak satıcıların ,gerekse halkın hiçbir şekilde zarara uğramamalarına çalışılması esas gaye olduğundan ,büyük bir itina içine yürütülürdü.134

Narh ile belirlenen fiyat politikasının uymayan esnafı bazen halk mahkemeye şikayet etmektedir.13 Safer 1084 / 30 mayıs 1673 tarihli kayıtta Konya sakinlerinden Şaban b. Seydi mahkemeye gelerek kasap el-hâc Ahmed’in keçi etini narhı 1 vukiyyesi 9 akça iken kendüsüne vukiyyesini 10 akçeye ve ciğerin böbreğin de et bahasından sattığını şikayet eder. Konya muhtesibi olan es-seyyid Hüseyin Çelebi’nin vekili Halil çelebinin de bulunduğu mahkemede kasap el-hac Ahmed söylenenleri kabul etti.135Burada halk et fiyatını pahalı bulmaktadır. Bundan dolayı da kadıya şikayet

Benzer Belgeler