• Sonuç bulunamadı

A. KONYA ‘DA AİLE

III) Boşanma:

İslam hukukunda evlilik üç şekilde sona ermektedir:

Kocanın tek taraflı iradesiyle herhangi bir sebep göstermeksizin ve karısının rızasını aramaksızın evliliğe son vermesine tâlak;kadının bazı haklarından feragat ederek ve karşılıklı anlaşarak ayrılmasına muhâla’a denir.Kadının kocasına vereceği bir bedel karşılığında evlilik bağından kurtulması veya kadının bir bedel karşılığı tâlakı kocasından satın alması şeklinde ta’rif edilebilir. Bir başka deyişle İslâm hukukunda kadınların belli hâk ve alakalarından feragat etmek suretiyle kocalarını kendilerini boşamaya razı etmeleri yoluyla boşanmalarıdır. Sicilde kocalarından bu şekilde boşanma yoluna giden kadınların daha çok mehr-i mü’eccel, nafaka-i iddet ve mü’net süknalarından feragat etmek suretiyle boşandıkları görülmektedir.

Mahmiye-i Konya’da Sedirler Mahallesi sâkinlerinden Ayişe bint-i hâcı Muhammed nâm hatun Konya ‘nın Sudirhemi nahiyesine tabi Sulu Tank isimli köyden İsa b. Bilâl adlı kişi ile aynı köyden Yunus b. Musa ‘nın davadan 3 gece önce,ben önce, ben işimle meşgul iken, evime girerek eşim Hüsniye binti Mustafa’ya “hılaf-ı şer’i muamele” ederek, komşuların gelmesiyle kaçmıştır. Eşimi kahpe etti diye benden boş olsun demiştim, sözleri üzerine Hüsniye’nin hali müsliminden sorulur,onlardan

namahrem ile muamelesi görmedik cevabı alınca, Hüsniye İsa’ya tecdid-i nikah yapılarak nikahları yenilenmiştir.96 Boş olsun sözünün söylenmesine karşılık tekrar nikah yapılmıştır.

“Mahmiye-i Konya zeylinde Hoca Cihan nâm mevzi sâkinlerinden Fatımâ bint-i Avcı nâm hatun Meclis-i şer’i Hatîr- lâzımüt-tevkîrde zevci Râfi’ül -kitâb Haydar bin Mustafâ mahzarında ikrâr ve takrîr-u kelâm edip zevcim mezbûr Haydar ile beynimizde hısn-ı zendekanı musafat olmamağla zimmetinde mütekarrir ve me’kudün aleyh olan on altı bin akça mihr-i mü’eccelinden ve nafaka-i iddeti ma’lumeden ve muineti suknamdan ve zevciyete müte’allik cemi da’vamdan fariğa olup zimmetimi ibrâ ve iskât eylediğimde ol dahi beni mahalea idüp kat’i alâka eyledi min badi da’vâ ve nizâm ve hâk ve alâkam kalmadı didikte gabbettasdik mâ'vak'a bi’t-taleb ketb olundu… “97 Burada ise muhalea durumuna bir örnek göstermektedir. Kadının haklarından feragat etmesi açıkca gözükmektedir.

Evlenmenin belli sebeplerle kadı tarafından bitirilmesine de tefrik denilmektedir. Ailenin korunması içinde bazı uygulamalar yapılmıştır.

Bunlardan bazıları şunlardır: a-Mehr :

Talak yetkisini kötüye kullanan kocaya karşı kadına verilmiş bir silahtır. Talak veya kocasının ölümü gibi sebeplerle evlenmenin sona ermesi halinde kadının iktisadi geleceğini temin etmek gayesini güden para ve mal ve de evlenmenin akdedildiği bir şekil şartıdır.98

Bazı belgelerde mihr-i müeccel miktarı belirtilmemiştir. Hatta bazen kendilerinden doğan çocukların bakımlarını belirli bir süre üstlendikleri de vâki’dir.

Mehrin tasarruf hakkı sadece kadına aittir. Kadın dilerse mehrinin bir kısmını dilerse tamamını kocasına hibe edebilirdi.

-Mahmiye-i Konya’da Ulu Irmak Mahallesi sâkinlerinden Rafi’ü'l-kitap Fatımâ bint-i Mustafâ nâm hatun Meclis-i şer’i Hatîr-ı lâzı mü't-tevkîrde sâbıkan zevci olan

96 K.Ş.S,19/3. 97 KŞS.19/98-3.

Lütfullah Bin Mustafâ mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm idüp tarih-i kitâbdan altı ay mukaddemâ mezbûr Lütfullah ile beynimizde Hasan zende’ani ve Mustafâ olmamağla zimmetinde mütekerrer ma’kuddün aleyh olan on altı bin akça mehr-i mü’eccelimden ve nafaka-ı iddeti ma’lumu mebu ve muniti süknamden fariğ olub mezbûr Lutfullah'ın zimmetini ibrâ ve iskât eylediğimde ol dahi beni muhalaa iclup kat’ı alaka eylemedi halen nefsimi zevci ahara tezvic murad iderse su'al olunsun didikte gıbbe's-su'al mezbûr Lütfullah cevabında fil vaki’ tarihi mezbûrda vechi meşrûh üzere merkûme Fatıma hatunu muhalaa eyledim dilediği kimesneye nefsini tezvic eylesün diyu bi-dav’a ikrâr ve itiraf itmeğin mâ'vak'a bi’t-taleb ketb olundu.99 Bu belgede kadının hakkından fariğ olma durumunda yapılan işlemlerden bahsetmektedir.

b-Nafaka Takdiri:

Kocaları başka yerde olduğu için sıkıntıya düşen kadınların kocaları üzerine ,babaları ölen küçük yaştaki çocukların vasiylerinin talebiyle kendi mallarından ve kendi geçimini sağlayacak malı olup da bunu kullanamayacak derecede hasta ve başkasının bakımına muhtaç olan kimselerin yakınları tarafından hastanın kendi malından nafaka bağlanmasını isteyen müraca’atlarıyla, kendilerine nafaka bağlanmasını içeren belgelerdir

Nafakayı karşıla kocaya aittir. Ayrıca küçük çocukların nafaka takdiri belirleme durumunda kayıtlarda belirtilmiştir.

“Mahmiye-i Konya zeylinde Hoca Cihan nâm mevzi sâkinlerinden Fatımâ bint-i Avcı nâm hatun Meclis-i şer’i Hatîr- lâzımüt-tevkîrde zevci Râfi’ül -kitâb Haydar bin Mustafâ mahzarında ikrâr ve takrîr-u kelâm edip zevcim mezbûr Haydar ile beynimizde hısn-ı zendekanı musafat olmamağla zimmetinde mütekarrir ve me’kudün aleyh olan on altı bin akça mihr-i mü’eccelinden ve nafaka-i iddeti ma’lumeden ve muineti suknamdan ve zevciyete müte’allik cemi da’vamdan fariğa olup zimmetimi ibrâ ve iskât eylediğimde ol dahi beni mahalea idüp kat’i alâka eyledi min badi da’vâ ve nizâm ve hâk ve alâkam kalmadı didikte gabbettasdik mâ'vak'a bi’t-taleb ketb olundu..”100

99.K.Ş.S. 19/9/2. 100 KŞS.19/25/3.

c-Vasiy Ta’yîni :

Vasiy: Kendisine bir şey vasiyet edilmiş kimse demek olup ,genellikle mîrâs mallar üzerinde kendisine tasarruf hakkı verilmiş kimse için kullanılan bir ta’birdir. Bir kimsenin ölmeden önce kendisi tarafından malında veya çocuklarının işlerinde tasarruf etmek üzere ta’yin edilir.genellikle banarlı ölen küçük çocukların şer’i işlerini görmek ve kendilerine kalan miras mallarının muhafaza edilmesi için kâdı tarafından kendilerine bir yakının vasiy ta’yin edildiği görülmektedir.

Vasiler sorumlu oldukları çocukların mallarını onlar adına işletmekte görevlilerdir. Aksi halde görevini yerine getirmeyen vasi yerine yenisi atanmaktadır.

”İnsuyu kazasına tabi’nefsi İnsuyu nâm karye sâkinlerinden atası fevt olan Demdem Budak nâm kinesnenin sulbiye sağire kızı Ferdiz nâm sağıreye babası müteveffa-ı mezbûrun irs-i şeri ile intikâl eden evlâk ve erzâkını zabt ve hıfza vesair vakı olan humuru şer’isine görivermeye vası lazım ve mühim olmağınan dayısı Râfi’ül - kitâb Abdülmümin bin Ali nâm kimesne(okunmuyor) ve müstekim olmağına gabl’i- şer’ide vası nâs ve tâsi olundukta ol dahi mesanet merkûme kabul hikmet-i lazimesini edâ olmağın mâ'vak'a bi’t-taleb ketb olundu.“101 babası ölen bir çocuğun vesayetinin dayısına geçmesi anlatılmaktadır.

Ailenin durumuyla ilgili ayrıca miras , hibe ve vekillik gibi durumlarda vardır: Bunlardan miras davaları ile ilgili belgelerde ilk önce ölen kişiler ve varisleri tanıtılmıştır. Ölen kişiden bahsedilirken “bundan akdem” kalıbı kullanılmıştır.

Miras belgeleri yoluyla o dönemde ilenin ne kadar çocuğa sahip olduğu anlaşılır. Zira çocuğu olmayan kişinin mirası kardeşlerine o da yoksa amca çocuklarına eğer varissiz ise devlet hazinesine kalmaktaydı.

Osmanlıda ailenin çocuk sayısını bilmek istiyorsak tereke defterlerinden faydalanmalıyız. Konya ‘nın 121 numaralı defterlerindeki ailelerin çocuk sayıları ne idi sorusuna cevap için ;(Tablo 1)102

101 KŞS.19/52-3.

Tablo 1

Çocuklarına göre tereke sahipleri:

Aileler Tereke Sayıları %

Çocuksuz Aileler 69 18,85

Çocuklu Aileler 207 56,56

Çocuklu Dul Aileler 42 11,48

Bekârlar 48 13,11

Toplam 366 10000

Hibe meselesi ise; sözlükte “ bağışlama ,bağış” anlamına gelmekte bir malı karşılıksız olarak bir şahsa mülk olarak vermektedir.

Vekaletle ilgili belgelerde ise;vekilin görevinin ne olduğu belirtilmiştir. Vekaletin gerçekleşmesi için iki şahit gerekmektedir,bütün belgelerde şahitlerin ismi yazılmıştır.

B.TOPLUMDA SUÇLAR VE CEZALARI

Benzer Belgeler