• Sonuç bulunamadı

B. Türkiye’de Halk Hukuku Çalışmaları

2.3. Halk Hukukunda Yargı

2.3.1. Halk Hukukunda Suç

Suç, en basit anlamıyla cezaya [yaptırıma] tabi olan anti-sosyal davranıştır.

“Toplumun çoğunluğu tarafından itirazla karşılanan ve arzu edilmeyen birtakım davranış kalıpları ve olaylar olarak beliren sosyal problemlerdir” (Nirun, 1965:

235; 1970: 408). Bir terim olarak suç “belirli bir zaman içinde, belirli bir halkın, ortalama bir ölçü içerisinde dürüstlük ve merhamet duygularını ihlâl eden hareketler” (Dönmezer ve Erman 1987, I: 297) olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir tanımlama girişiminde de kamunun müşterek ahlak ilkelerinin ihlaline vurgu yapılmaktadır. Bu bağlamda suç, “kolektif şuurun kuvvetli ve yerleşmiş durumlarını ihlâl eden fiiller” (Dönmezer ve Erman, 1987, I, 297) şeklinde tanımlanmaktadır.

Orhon Yazıtlarının (Tekin, 2010: 56, 57) Bilge Kağan Doğu 16. satırda geçen ve suç kelimesi yerine kullanılan “yazuk” kelimesi “günah, hatalı hareket etmek, günah işlemek” anlamına gelmektedir. Suçlulardan bahsederken de “yazuklu”

kelimesi kullanılmaktadır. Divanü Lûgat-it Türk’te suç kelimesi toplum nizamına aykırı davranış anlamında, “bir şeyin sapması” (Atalay, 2006, 1: 321) anlamıyla geçmektedir. Kutadgu Bilig’te (Arat, 2007: 138-139) de benzer şekilde suç ve kabahat anlamında “yazuk” kelimesi kullanılmaktadır. Suçu, muhatabı yalnızca tek bir fert dahi olsa hem toplumun genelinde huzursuzluğa yol açması nedeniyle

hem de aynı fiilin işlenmesi ihtimalini izale etmek açısından yaptırımla karşılanmasını gerektiren eylem ve pratikler olarak tanımlamak mümkündür.

Hukuk düzenlerinin yargı alanında anti-sosyal davranış olarak tanımlanan suç, hukuk normununun yaptırımının uygulanmasını gerektiren eylemlerdir. Çoğulcu hukuk kuramının kültürün göreliliği ilkesi doğrultusunda anti-sosyal davranış sosyal yapının norm kaynaklarının norma kodladığı normatif değerle tanımlanmaktadır. Bu bağlamda sosyal bünyeyi oluşturan sosyal yapıların suç olarak tanımladığı eylemlerin neler olduğu kültürün göreliliği ile anlaşılabilmektedir112.

Anti-sosyal davranışın tanımlanmasında belirleyici bir diğer unsur da zamandır.

Geçmiş zamanda suç olarak kabul edilen bir davranış hukuk normunun normatif değeriyle suç olarak tanımlanmaktayken, bu davranışın kültürün yeni ihtiyaçları karşısında değişim ve dönüşüm geçirmesi ihtimal dahilindedir. Bu durum aksi yönde de gerçekleşebilmektedir. Örneğin; göçebe Türk kültüründe kız kaçırarak evlenme erkeklerin kahramanlıklarını simgeleyen bir davranış olarak kabul edilmekteydi. Yerleşik hayata geçişle birlikte bu türden evlenmenin Türk töresinde anti-sosyal davranış şeklinde tanımlandığı görülmektedir (Tezcan, 2003: 42). Böyle durumlarda norm yaptırımları arasında da normatif değer değişimi olmaktadır. İlaveten, hukuk normunun anti-sosyal davranış olarak tanımladığı bir eylemin sosyal yapı içindeki bağlamı da aynı davranışın bağlamına göre suç olarak tanımlanabileceğini göstermektedir.

Suç değişik ve karmaşıktır. Tek bir görünümü yoktur. Belirli bir sosyal grubun malı da değildir. Suç bireylerin, kültür sistemi dâhilinde karşılıklı etkileşimlerinden, sosyal şartlara gösterdikleri tepkilerden veçıkan fırsatları değerlendirmelerinden ortaya çıkmaktadır (A. Erdentuğ, 1977: 83).

112Suç kavramının, kültürel görelilik merkezinde değerlendirildiği; adam öldürme, zina, ırza geçme, ensest vb. kimi suçları kültürler arası örneklerden hareketle ele alındığı çalışmada suç ve kültürel görelilik ilişkisine dair örnekler için bkz: (Erdentuğ, 1978: 145-180). Anti-sosyal davranışın kültürün göreliliği çerçevesinde tanımlanmasına dair bir örnek hırsızlık davranışıyla ilgilidir. Ali Rıza Balaman (1982: 83-85; 1983: 90-92), bu konuyla alakalı bir çalışmasında Te-Ve köyünün ihtiyar heyetine hırsızlık suçlarının intikal etmediğini gözlemlemiştir. Bu araştırmada, Te-Ve köüyünün yerel halk hukuku düzeninde hırsızlığa benzer davranışların ödünç almak şeklinde yorumlandığı kaydedilmiştir.

Bununla birlikte, hukuk düzenlerinde anti-sosyal davranış olarak tanımlanmış bir fiil, o davranışın doğal formundan sapmıştır. Sapma şeklinde gerçekleşen bu davranışın suç olarak tanımlanması, buna yaptırım uygulanması gerekliliğinden ileri gelmektedir. Örneğin; E. Durkheim (2006: 99-103), suçu “işleyene karşı ceza denilen özel bir tepkiye yol açan edim” olarak tanımlamaktadır. Hukuk düzenlerinde, anti–sosyal davranışlar çeşitlilik göstermektedir. Bununla birlikte, hepsinin ortak noktası hukukun yargı alanında yaptırımla karşılanmasıdır.

Buradan hareketle suçu toplumun kolektif bilincinde mevcut hassasiyetlere ve değerlere yönelik olarak kırıcı faaliyetler olarak tanımlamak mümkündür. Bu durum, Durkheim (2006: 111) tarafından “bir davranış suç olduğu için kınanmaz.

Kınadığımız için suç olur. Öyleyse, bir davranış suç olduğu için kolektif/ortak bilinci incitmez ama ortak bilinci incittiği için suç olur” şeklinde ifade edilmektedir.

Hukuk düzenlerinde anti-sosyal davranış olarak tanımlanan davranışlar, hukuk normlarının sosyal yapıya önerdiği, davranış formlarıyla uyumsuzluk içindedirler.

Daha açık bir ifadeyle, norm dışı davranışlar sosyal yapının hukuk düzeninde norm yaptırımının uygulanmasını gerektirenlerdir. Geleneksel halk hukuku düzenlerinin sözlü kültür ortamında normların yasa hükmünde değer taşıdığı bilinmektedir. Bu bağlamda E. A. Hoebel (1954: 28) suç kavramını yasalar üzerinden açıklamaktadır. Bu tanıma göre, suç, “bir toplumda yasa olarak kabul edilen kuralın ihlal veya ihmal edilmesidir”. Hukuk düzenlerinde suç hukukun yasama/norm üretme sürecinde tanımlanmakta, yürütme sürecinde denetlenmektedir. Hukukun yargı alanında suç ve suçluyla ilgili normun hukuk düzenine teklif ettiği norm yaptırımının uygulanması söz konusudur. Buradan hareketle, sosyal yapıda norm yaptırımının temsil edildiği alan hukukun yargıyla ilgili uygulamalarıdır.

Norm kaynaklarının tabular, din ve inançlar olduğu hukuk düzenlerinde anti-sosyal davranışların günah ve tabu kavramları doğrultusunda tanımlandığı görülmektedir. Tabulara yaklaşmak ve dokunmak yasaklanmış anti-sosyal davranışlar olarak normatif değer oluşturmaktadır. Din ve inançlar kaynağından normatif değerini alan normları ihlal eden anti-sosyal davranışlar da günah kavramıyla kodlanmışlardır. Din açısından suç, mutlak iyi ve doğru olan Tanrıların

buyrukları doğrultusunda bulunmayan fiillerdir. Bu durumda ‘suç, insanın kendisi, Rabbi ve diğer insanlarla olan ilişkilerini düzenleyen sisteme karşı hareket etmesi” (Maliki, 2002) haline karşılık gelmektedir. Din bağlamında suç, cürüm fiilleri durumunda olup, bu türden fiiliyatta bulunan birey de günahkâr olarak tasavvur edilmektedir.

Hukuk düzenlerinde bir davranışın anti-sosyal davranış şeklinde tanımlanması üç aşamada gerçekleşmektedir. Bu üç aşamada maddi unsur, manevi unsur ve normatif değerler çerçevesinde tasvir edilmektedir. Anti-sosyal davranışın maddi unsuru, bu davranıştan zarar görenin kişi/ler veya kamu olmasıdır. Manevi unsur, anti-sosyal davranışın sosyal yapıda oluşturduğu vicdani rahatsızlıktır. Manevi unsurlu davranışların norm yaptırımıyla karşılık görmesi sosyal yapının adalete olan inancını sağlamlaştırmaktadır. Normatif değer unsuru ise, normun yaptırımına işaret etmektedir.

Bu bağlamda, kültürel görelilik gereğince davranışın normatif bir değerle kodlanmış olması şarttır. Pozitif/resmi hukuk düzenlerinde ise benzer bir şekilde suçun unsurları yasama, yürütme ve yargı organları tarafından belirlenmiştir.

Bunlar sırasıyla, “kanunî unsur, maddî unsur, hukuka ayrılık unsuru, manevî unsurdur. Bu unsurlardan hareketle, suçu, sorumlu bir birey tarafından olumlu veya olumsuz bir hareketle meydana getirilen, ceza tehdidini taşıyan bir kanunda yazılmış tarife uygun ve hukuka aykırı bir fiil şeklinde tanımlamak mümkündür”

(Arık, 1995: 4).

Halk hukuku düzenlerinin yargı alanına konu olan anti-sosyal davranışlar, norm kaynağının hukuk normuna sapma olarak kodladığı, ihlal edilmesi halinde kişiyi maddi ve manevi yaptırımla karşı karşıya getirmektedir. Sosyal yapının hukuk normlarını ve bunların yaptırımlarını kültürlenme sürecinde öğrenen birey, norma karşı davrandığında kendisine nasıl bir yaptırımla mukavemet edileceğini az veya çok bilmektedir.

Benzer Belgeler