• Sonuç bulunamadı

Hakkın kullanılması, inceleme konumuz suç bakımından incelenmesi gerekli olan ilk hukuka uygunluk sebebidir. Hukuk düzenimizde kanun koyucu bir kişiye belli bir hakkı kullanma yetkisi verirken o hakkın yerine getirilmesi fiillerini de hukuka uygun saymaktadır416. Hakkın kullanılması hukuka uygunluk sebebinden yararlanan kişi bir başkasına zarar bile vermiş olsa o kişi cezalandırılmaz. Çünkü, hukuk düzeni bu hukuka uygunluk sebebini üstün tutmak durumundadır417.

Hakkın kullanılması, genel bir hukuka uygunluk sebebi olarak düzenlenmişse de TCK’de düzenlenen bazı suç tiplerinde hakkın kullanılmasına ayrıca yer verildiği görülmektedir. Bunun en önemli örneklerinden birisi TCK m. 285/6’da yer almaktadır. Buna göre, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yapılacak işlemlerin haber verme sınırları aşılmaksızın haber yapılması halinde suç oluşmaz. Daha önceden belirtildiği gibi, basının haber verme ve yorum yapma hakkı basın özgürlüğünün ayrılmaz bir parçasıdır. Bu haklar doğrultusunda, basın,

411 Özgenç, Genel Hükümler, s. 295.

412 TCK m. 24/1: “Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilemez.”

413 TCK m. 25/1: “Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.”

414 TCK m. 26/1: “Hakkını kullanan kimseye ceza verilmez.”

415 TCK m. 26/2: “Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.”

416 Özgenç, Genel Hükümler, s. 297.

417 Artuk, Gökcen, Yenidünya, s. 415; Koca, Üzülmez, Genel Hükümler, s. 277.

yayınladıklarını hukuka aykırı olarak ele geçirmediği ve kanun koyucu tarafından yasaklanan yayınları yapmadığı müddetçe fiili hukuka uygun olacaktır418. Basının görevi kamuyu aydınlatmak ve toplumda merak uyandıran olaylar hakkında bilgi vermektir. Ancak, basının yaptığı haberlerin doğru, gerçeğe uygun ve güncel olması gerekmektedir 419 . Yargıtay da verdiği kararlarda bunu destekleyici ifadeler kullanmaktadır 420 . Ayrıca, haberin yayınlanmasında kamu yararı bulunmak zorundadır421. Bir haber yapılırken bu haberin toplumun yalnızca merak duygularını tatmin için mi yoksa gerçekten ahlaki ve hukuki değerlerin korunmasına mı yönelik olduğu araştırılmalıdır422. Eğer, haber kamuyu ilgilendiriyor ve haberin verilmesi haber konusu olan kişilerin onurunu kırıcı, küçük düşürücü bir nitelik taşımıyorsa fail cezalandırılmaz423.

Aynı şekilde, basının haber yaparken kişilerin suçlu olarak algılanıp algılanmadıklarına dikkat etmesi gerekir. Örneğin, henüz hakkında sadece arama kararı verilen bir kişi için sanki suçlu olduğu kesinleşmişçesine toplumda infial yaratacak haberler yapılmamalıdır. Aksi takdirde, bu haberler basının haber verme

418 Ünver, İftira, s. 443.

419 Özgenç, Genel Hükümler, s. 299; Hafızoğulları, Özen, Genel Hükümler, s. 254.

420 “Soruşturmanın gizliliğini ihlal suçuyla; adliyeye ilişkin yararlar, adil yargılanma, soruşturmanın amacına uygun biçimde sürdürülebilmesini temin ve kişilerin lekelenmeme ya da damgalanmama hakkı korunmaktadır. Bununla birlikte, adli soruşturma ve kovuşturmalarla ilgili olayların haber verme hakkı çerçevesinde yayın konusu yapılması da basın özgürlüğü içerisinde görülmelidir. Ancak gazetecilik mesleği bakımından eylemin suç teşkil etmesi için, haber verme hakkı sınırlarının dışına çıkıldığının belirlenmesi gerektiği gözetilmelidir.” Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 07.03.2012 Tarih ve 2010/5233 Esas ve 2012/5399 Karar sayılı kararı Kazancı Hukuk Sitesi, (Erişim), http://kazanci.com.tr, 24.08.2017.

421“Basın yoluyla işlenen suçlarda hukuka uygunluk hallerinin, haber verme, eleştirme hakkı ve mağdurun rızası olduğu, haber verme ve eleştirme hakkının kabulü için, açıklama ve eleştiriye konu olan haberin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamu ilgi ve yararının bulunması, açıklama biçimiyle konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması gerektiği, CMK'nın 157 ve TCK'nın 285.

maddeleri ile de, soruşturma aşamasındaki işlemler ile kovuşturma aşamasında kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğini ihlal eden fiillerin suç olarak düzenlenip yaptırıma bağlandığı, somut olayda, mağdur hakkında yürütülen herhangi bir soruşturma ve kovuşturma bulunmadığı gibi haber içeriği ve yayımlanan fotoğrafın da bir soruşturma ve kovuşturma işlemi içeriğinin açıklanması niteliğinde olmadığı, bunun yanında, haberin içeriği itibariyle gerçek ve güncel olup Yargıtay üyesi olup daha önce çeşitli yayın organlarında hakkında haber yapılan ve görevi gereği kamuoyu tarafından tanınan katılanın, oğlunun sünnet düğününe, ...

isimli silahlı terör örgütü yöneticisi olmak suçundan yargılanan bir kişiyi davet ederek yakından ilgilendiğinin açıklanmasında, katılanın, yürüttüğü kamu hizmetinin niteliği ve toplum içindeki konumu gereği, kamusal ilgi ve yararının olduğu, haberin açıklama biçimi ve yayımlanan fotoğrafın, habere konu olayla düşünsel bağlantısının bulunduğu, haberin verilişinde tahkir edici, küçük düşürücü ve incitici bir bir dil kullanılmayıp, ölçülülük ilkesinin de ihlal edilmediği, haberin, eylemi hukuka uygun kılan basının haber verme ve eleştiri hakkı sınırları içerisinde kaldığı anlaşılmakla, sanığın atılı suçlardan ayrı ayrı beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.” Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 22.12.2014 Tarih ve 2014/10823 Esas ve 2014/26240 Karar sayılı kararı, Kazancı Hukuk Sitesi, (Erişim), http://kazanci.com.tr, 28.08.2017.

422 Artuk, Gökcen, Yenidünya, s. 435.

423 Soyaslan, Genel Hükümler, s. 350.

hakkı kapsamına girmez. Bir kişinin suç işlediğine dair haber ne kadar kamuyu ilgilendiriyorsa, işlemediğine dair gerçek haber de bir o kadar kamuyu ilgilendirmektedir 424 . Bu sebeple basın, adli haberlerin verilişinde kişilerin masumiyet karinesini zedelememek için gereken tedbirleri almalı, kişinin suç işlediğine dair haberler ne kadar etki uyandırıcı şekilde haber yapıldıysa suçu gerçekten o kişinin işlemediğine dair haberler de aynı etkiyi uyandıracak şekilde yayınlanmalıdır. Aksi takdirde toplumda kişilerin şeref ve haysiyeti zedelenmekte ve kişiler hayatları boyunca bu ithamla karşı karşıya kalabilmektedir.

Gizliliğin ihlali suçu bağlamında, basının yaptığı haberin suç teşkil etmemesi için TCK m. 285/1’de öngörüldüğü gibi kişinin özel hayatına, haberleşme özgürlüğüne veya masumiyet karinesinden yararlanma hakkına zarar verilmemeli ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması engellenmemelidir. Aynı şekilde, TCK m. 285/2 uyarınca soruşturma evresinde alınan ve soruşturmanın taraflarına karşı gizli tutulması gereken kararların ve buna bağlı olarak yapılan işlemlerin gizliliğinin ihlal edilmemesi gerekir425. Örneğin, basın yalnızca bir kişi hakkında soruşturma başlatıldığına dair haber yapıyorsa bu haber hukuka uygundur.

Henüz duruşmada ele alınmamış delillerin yapılan haberler neticesinde kamuoyunda tartışılıyor olması, tanık veya sanık beyanlarının basında yer alması, gerçeğin ortaya çıkarılmasını engelleyecektir426. Kişi hakkında yakalama kararı çıkarılması, kişinin gözaltına alınmış olması gibi soruşturma işlemleri haber yapıldığında haber verme hakkı çerçevesinde hukuka uygunluk nedeninden yararlanılacaktır 427 . Ancak, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi, iletişimin denetlenmesi gibi tedbirlere başvurulduğuna dair soruşturmanın taraflarının bile öğrenmemesi gereken tedbirler haber yapılıyorsa bu eylem suça vücut verecektir428.

Hakkın kullanılması hukuka uygunluk sebebinden birisi de şüpheli veya sanığın ya da vekilin ve müdafiin iddia ve savunma hakları uyarınca dosyayı inceleme yetkisidir429. Yani, örneğin, müdafiin ceza yargılaması kuralları gereği şüpheliye veya sanığa hukuki yardımda bulunma amacıyla soruşturma ve kovuşturma evrelerinde dosyadaki belgeleri inceleyebilmesi ve bütün tutanakların ve belgelerin örneklerini harçsız alabilmesi bir hukuka uygunluk nedenidir (CMK m.

424 Yüzer, Basın Yoluyla, s. 1673.

425 Ünver, İftira, s. 443.

426 Türkoğlu, s. 126.

427 Ersan, s. 135.

428 Ünver, İftira, s. 443.

429 Yaşar, Gökcan, Artuç, s. 8420.

153). Ancak, müdafi dosya kapsamında edindiği bilgileri TCK m. 285’e aykırı şekilde başkalarıyla paylaşarak gizliliği ihlal etmemelidir430.

Mağdur ve şikayetçi de CMK m. 234 uyarınca soruşturma aşamasında, soruşturmanın gizlilik ve amacını bozmamak şartıyla Cumhuriyet savcısından dosyaya dair belge içeriğine dair belge isteme, kovuşturma aşamasında ise tutanak ve belgelerden avukatı aracılığıyla örnek isteme haklarına sahiptir. Bu gibi durumlar hakkın kullanılması hukuka uygunluk sebebi çerçevesinde değerlendirilmelidir.

CMK m. 180 ve m. 196’da, tanık, bilirkişi ve sanıkların görüntülü ve sesli iletişim yoluyla dinlenebilmeleri öngörülmüştür431. CMK m. 183’te ise bu iki maddede sözü edilen durumlar hariç adliye binası içerisinde herhangi bir görüntülü veya sesli kayıt yapılamaz. Bu maddeye aykırı davranışlar hukuka aykırılık oluşturacağından TCK m. 285 gereği cezalandırılacaktır432.

430 Çakır, Gizliliğin İhlali, s. 90.

431 CMK m. 180: “(1) Hastalık veya malûllük veya giderilmesi olanağı bulunmayan başka bir nedenle bir tanık veya bilirkişinin uzun ve önceden bilinmeyen bir zaman için duruşmada hazır bulunmasının olanaklı bulunmayacağı anlaşılırsa, mahkeme onun bir naiple veya istinabe yoluyla dinlenmesine karar verebilir. (2) Bu hüküm, konutlarının yetkili mahkemenin yargı çevresi dışında bulunmasından dolayı getirilmesi zor olan tanık ve bilirkişinin dinlenmesinde de uygulanır. (3) Davayı görmekte olan mahkeme, zorunluluk olmadıkça, büyükşehir belediye sınırları içerisinde bulunan şikâyetçi, katılan, sanık, müdafi veya vekil, tanık ve bilirkişilerin istinabe yoluyla dinlenmesine karar veremez. (4) İstinabe olunan mahkeme, büyükşehir belediye sınırları içerisinde ise, ilgililer kendi yargı çevresinde bulunmasa da büyükşehir belediye sınırları içerisinde yerine getirilmesi gereken istinabe evrakını geri çevirmeksizin gereğini yapar. (5) Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre tanık veya bilirkişinin aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenebilmeleri olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak ifade alınır. Buna olanak verecek teknik donanımın kurulmasına ve kullanılmasına ilişkin esas ve usuller yönetmelikte gösterilir.”

CMK m. 196: (1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir. (2) Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Sorgu için belirlenen gün, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir.

Sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur. (3) Sorgu tutanağı duruşmada okunur. (4) Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak sorgu yapılır. (5) Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir. (6) Yurt dışında bulunan sanığın, belirlenen duruşma tarihinde hazır bulunmasının zorluğu halinde, bu tarihten önce duruşma açılarak veya istinabe suretiyle sorgusu yapılabilir.”

432 Meran, s. 446.