• Sonuç bulunamadı

Hacı Müftü’nün Celal Bayar’la Birlikte Yaptığı Faaliyetler

II. HACI MÜFTÜ VE FAALİYETLERİ

3. Hacı Müftü’nün Celal Bayar’la Birlikte Yaptığı Faaliyetler

İttihat ve Terakki’nin İzmir Katib-i Mesulü Mahmut Celal Bey (Bayar),İzmir’in işgalinden kısa bir süre önce başlatılan İttihatçı avında tutuklanacağını son anda haber alarak İzmir’den kaçmak zorunda kalmıştır. 15 Mayıs 1919’da İzmir işgal edilince

147 İlhan Tekeli-Selim İlkin, a.g.e., s.263. 148 İlhan Tekeli-Selim İlkin, a.g.e. s.265. 149 İlhan Tekeli-Selim İlkin, a.g.e., s.264. 150 İlhan Tekeli-Selim İlkin, a.g.e., s.266.

Ege’de “Galip Hoca” takma adı ve tebdil-i kıyafetle köy köy, kasaba kasaba gezerek, Efeleri eski İttihatçıları ve halkı işgale karşı direniş başlatmaları için gece gündüz çalışıyordu.

Son görevi Demirci Mehmet Efe’nin yanında, Efe’nin müşaviri olarak bulunuyordu. Milli Mücadeleciler Efeyi işgale karşı direnmeye ikna etmiş ve Celal Bey’i de onun yanında görevlendirmişlerdi. Cahil ama vatansever biri olan Efe, Galip Hoca diye bildiği Celal Bey’i sever ve sayardı. Efe en ufak bir olay karşısında bile Galip Hoca’ya danışır fikir alış verişinde bulunurdu152.

Milli Mücadele karşıtları; Denizli Mutasarrıfı, Hürriyet ve İtilaf Fırkası yandaşları Demirci Mehmet Efe’yi kendi yanlarına çekmek için uğraşlar veriyorlardı. Galip Hoca’nın varlığı tüm bu hain uğraşları boşa çıkarıyordu. Bu sebepten dolayı Galip Hocanın Efenin yanından uzaklaştırılması ya da öldürülmesi gerekiyordu153.

Yükselen Batı Anadolu Kuva-yı Milliye Hareketini ortadan kaldırmak eğer bunu mümkün kılamazlarsa en azından o günlerde Sivas Kongresini toplayan Mustafa Kemal Paşa ile birleşmelerini önlemek amacıyla İstanbul hükümeti Ege bölgesine Jandarma umum Kumandanı olarak Ali Kemal Paşa’yı gönderdi. Ali Kemal Paşa Kuva-yı Milliye düşmanı birisiydi onun bu kimliğini iyi bilen Celal Bey Paşa’yı Demirci Efeye tutuklattı. Ancak Paşanın tutukluluk hali pek uzun sürmedi. Denizli Mutasarrıfı ile Hürriyet ve İtilaf Fırkası mensupları Ali Kemal Paşa’nın serbest bırakılmasını sağladılar154.

Demirci Efe ve Ali Kemal Paşa görüşmüş bu görüşme neticesinde Efe Ali Paşa’ya “istersen gözünün önünde Galip Hoca’yı kurşuna dizdireyim ya da elini kolunu bağlayıp sana teslim edeyim. Padişah babama götür teslim et”155 demiştir. Milli Mücadele karşıtları için bundan iyi bir fırsat olamazdı Efe üzerinde büyük etkisi olan Galip Hocayı ortadan kaldırtıp, Demirci Efeyi kendi saflarına çekebilirlerdi.

Bu komployu Kuva-yı Milliyeciler öğrenmiş ve Celal Bey’i kurtarmak için hemen harekete geçmişlerdir. Celal Bayar bu olayı hatıratında şu şekilde anlatıyor.”Denizli’den haber haber üstüne mutlak surette Sarayköy’de Hacim Muhittin Bey (çarıklı) ve Eşme Müftüsü hacı Nazif Efendi ile buluşmam ve görüşmem için ısrar ediliyordu.”

152 Turgut.Üzüm, a.g.e., s.54. 153 Turgut.Üzüm, a.g.e., s.55. 154 Turgut.Üzüm, a.g.e., s.57. 155 Celal Bayar ,a.g.e., C.7, s.142.

Celal Bey trenle Sarayköy’e geldi. İttihat ve Terakki’den tanıdığı eski dostları Hacim Muhittin ve Hacı Nazif Efendiler onu karşıladılar. Celal bey’i sapa sağlam gören eski dostları büyük bir sevinç yaşadılar. Kendisine hazırlanan komployu kısaca ona da anlattılar.

Hacim Muhittin ve Hacı Müftü’nün Celal Bey hakkındaki endişeleri hiçte yersiz değildi. Her türlü çatışma ihtimaline karşı tepeden tırnağa silahla donatılmış bir halde gelmişlerdi karşılamaya. Celal Bey bu konu hakkında da şunları söylemektedir;” Onlara göre mutlak bir ölümden kurtulmuş veya kurtarılmış oluyordum”156 .

Celal Bey bu karşılamayı şu şekilde dile getiriyor:

“…5 Eylül 1919 sabahı Sarayköy İstasyonu'na gittim. Her iki dostumu (Hacim Muhittin Çarıklı ve Eşme Müftüsü Hacı Nazif Efendi) intizar halinde buldum. Beni görünce o kadar sevindiler ki şaşırdım. Teşekkürle kaydetmeliyim ki gösterdikleri sevinçte şahsıma karşı besledikleri sevginin etkisi büyüktü. Hacim Bey, vaktiyle Çeşme Kaymakamlığı'ndan İzmir Polis Müdürlüğü'ne getirilmişti. Dost olmuştuk. Müftü Efendi iyi bir İttihatçı idi…”157.

Hacı Ahmet Nazif’in oğlu Turgut Yılmaz, Celal Bayar’ın Demirci Mehmet Efe’nin yanından ayrılışını ve babası Hacı Müftü ile buluşmalarını şu şekilde anlatıyor:

“Bir gün Celal Bayar Kuva-yı Milliye’nin topladığı paraları alarak hazineye aktarmak için bu yöreye geliyor. Demirci Mehmet Efe’de bunu tutsak ediyor. Topladığı paralarla Denizli yöresinden gelirken yakalıyor. Demirci Mehmet Efenin o zaman 400 adamı var. Çerkez Ethem’in 360 civarı bunlar birleşmek istiyorlar. Fakat Mustafa Kemal Paşa, babama telgraf gönderiyor. Celal Bayar’ı Demirci Mehmet Efe yakalamış ne yap yap onu kurtar diye bildiriyor. Babam Celal Bey’i kurtarmak için yanında bulunan 65 kişi, Kula Müftüsünün yanında ki yaklaşık 50–60 kişi ve Alaşehir’den Mütevelli zade Mehmet Efendinin yanındaki 250 kişiyi de alarak Celal Bey’i kurtarmak için yola çıkıyor. Demirci dağında saklanan Demirci Mehmet Efeye ulaşıyor ve haber gönderip konuşmak istediğini bildiriyor. Demirci Mehmet Efe gelmek istemiyor. Bunun üzerine babam tekrar haber yolluyor. Ben yalnız geleceğim sen on adamınla gel, Büyük Menderes’in kıyısında buluşalım diyor. Demirci Mehmet Efe ve on adamı Büyük Menderes’in kıyısına geliyorlar. Babam hatip olduğu için ikna kabiliyeti çok yüksektir.

156 Celal Bayar, a.g.e., C.7, s.139. 157 Celal Bayar, a.g.e., C.7, s.282.

Demirci Mehmet Efeyi ikna ediyor ve Celal Bey’i oradan alıyor, Eşme’ye getiriyor. Celal Bey bizim evde 15 gün kadar kaldı”158.

Celal Bey’in güvenliği açısından hemen bu bölgeden uzaklaşması gerekmekteydi. Arkadaşları onun yeni görev yerini dahi belirlemişlerdi. Akhisar cephesinde Kuva-yı Milliye Kumandanları arasında uzlaşmazlık vardı. Akhisar cephesine geçip dağılmak üzere olan bu birliği kurtaracaktı. “Ben Akhisar’a gidip bu işe el koymazsam burada Kuva-yı Milliye’nin dağılması ihtimali varmış, bundan dolayı Akhisar Cephesi Milli Alay Kumandanlığına seçilmem gerektiği Balıkesir Kongresinde ön görülmüş”.

Celal Bey yeni görevini kabul etmiş ve Sarayköy’den ayrılmadan önce yeni görev yerine gitmek üzere olduğunu ve iyi dileklerini belirten bir telgrafı Demirci Mehmet Efeye göndermiştir. Celal Bey yeni görevine başlamadan önce dostları tarafından ismi tekrar değiştirilmiş ve Germencik Müftüsünün oğlu Seyit Ahmet Efendi olmuştur.

Hacim Muhittin Bey kendi görev yerine Buldan yoluyla dönmek üzere harekete geçmiş, Hacı Müftü ve Celal Bey’de Eşme’ye doğru yola çıkmışlardı159.

Küçük bir kafile şeklinde Hacı Müftü Celal Bey ve beraberindekiler silahlı ve teçhizatlı bir şekilde Eşme’ye doğru yola çıktılar. Kurban Bayramı arifesi olduğu için hızlı bir şekilde yolculuk yapıyorlardı. Celal Bey hatıratında Hacı Müftü’yü şu şekilde tarif ediyor ;”Müftü Hacı Nazif Efendi iri vücudu, başında kocaman sarığı, muntazam kesilmiş sakalı, elinde İngiliz filintası, belinde fişeklerle İngiliz cinsi atı üzerinde çok heybetli görünüyordu. Yanında silahlı beş muhafız vardı”.

Kafile akşam saatlerinde Elvanlar şimendifer istasyonu yakınına Hacı Müftü’nün köyü olan Elvanlara geldi. Hacı Müftü hepsi de kendi köylüsü olan muhafızları evlerine gönderdi. Celal Bey’i de hemen evinin misafir odasına yerleştirdi160. Akşam yemeği sonrası hemen yattılar. Celal Bey günlerdir uykusuz olduğu halde bir türlü uyuyamıyordu. Ertesi gün Kurban Bayramıydı ve ailesini İzmir’de bırakmış uzun zamandır da haberleşemiyorlardı.

Ertesi sabah Hacı Müftü ve Celal Bey abdest alarak bayram namazı için evden çıktılar. Bayram namazı sonrası kurbanlar kesilmeye başladı.Öğle saatlerinde Eşme ilçesi erkanı başta Kaymakam Şevki Bey olmak üzere yemeğe geldiler.Hacı Müftü

158 Hacı Müftü’nün oğlu Turgut Yılmaz’ın yayınlanmamış hatıralarından. 159 Celal.Bayar, a.g.e., C.7, s.145.

Celal Bey’i Germencik Müftüsünün oğlu Seyit Ahmet Efendi olarak takdim etti.Konuşma konusu esas itibari ile politika ve Milli Mücadele üzerine süregeliyordu.

Konu politika olunca sohbet dönüp dolaşıp İttihatçılara gelmişti. Sofrada bulunanlardan biri bir ara “İzmir Katib-i Mesulu Celal Bey vardı, acaba ne oldu ona?” diye bir soru sordu. Kaymakam söze karışarak Celal bey’e döndü ve “Celal Bey’in sizin tarafta Aydın havalisinde olduğu söyleniyor öylemi?” diye bir soru daha sordu. Hacı Müftü Celal Bey’in yüzüne bakakaldı. Celal Bey bozuntuya vermeden “bende öyle işittim” diye cevap verdi.

Celal Bey yemekte olup bitenleri şu şekilde kaleme almıştır. “Yemek bu ve buna benzer konuşmalarla sona erdiğinde misafirler basit bir veda ile ayrılmışlar bende kendilerini evin kapısına kadar uğurlamıştım.

Binek hayvanları on metre ileride duruyordu Hacı Müftü onlara refakat ediyordu. Tam hayvanlarına binecekleri sırada Hacı Müftü fısıltılı bir şekilde bir şeyler söyledi. Bu anda hepsinin birden dönerek adeta koşarcasına yanıma geldiklerini gördüm. Bu defa Celal Bey diye sevgi ile beni kucakladılar. İtiraf etmeliyim ki uykusuz geçen sıkıntılı bir gecenin vermiş olduğu burukluk bu muhabbet karşısında yeniden taze bir hayata azim ve iradeye kavuştum161”.

8 Eylül 1919 günü Hacı Müftü ve Celal Bey Kula’ya gelerek daha önceden kararlaştırdıkları gibi Hacim Muhittin Bey ile buluştular162. Hacim Muhittin Çarıklı ile Hacı Müftü Celal Bey’i mutlak bir ölümle sonuçlanacak büyük bir komplodan kurtardı ve Hacı müftü Celal Bey’i Eşme’ye getirip evinde misafir etti.163