• Sonuç bulunamadı

Büyük Taarruzun başlaması ve Yunan ordusunun hezimete uğramasının ardından işgal altında bulunan bölgeler birer birer Türk ordusunun hakimiyeti altına giriyordu. Düzenli ordunun kurulmasının ardından başlatılan Büyük Taarruz ve kaçan Yunan ordusunu takip harekatı Eşme’de yaşanan yaklaşık 2 yıldan fazla süren düşman işgalinin son bulması anlamına geliyordu. Türk Orduları yavaş yavaş Eşme’ye yaklaşıyordu.

Nihayetinde Türk Kuvvetlerinin ileri takip harekatıyla işgal altındaki memleket toprakları bir bir İstiklallerine kavuşmuşlardır. İncelememizin konusunu teşkil eden Eşme bölgesindeki takip harekatı özetle şöyle gelişmiştir; 1 nci Kolordu kuvvetleri Çardak yolu ile ilerlemiş ve 02 Eylül 1922 günü Saat: 15:30’ da Akçaköy’ü yakmaya çalışan Yunanlıların çoğunu imha etmiş. Ardından Camili’nin doğu sırtlarına gelmiş ve burada gecelemiştir. 6 ncı ve 57 nci Tümenler Akçaköy – Oruçlu bölgesinde konaklamışlardır. 1 nci Kolordu 03 Eylül günü Dervişli’ye gelerek, Yunanlıların çekildikleri Takmak – Kula yolunu kapamıştır. 7 nci Tümen 03 Eylül günü Dereköy’ ün batı sırtlarında düşmanla muhabereye tutuştu. Yunanlılar 200 ölü, 116 esir bırakarak Dereköy’den çekildiler287.

Yunanlıların bozgunu dolayısıyla geri çekilmeleri çok hızlı oluyordu. Bu sebeple birliklerimiz çok hızlı hareket etmesine rağmen yetişmekte güçlük çekiyordu. Tabi ki tek güçlüğümüz yetişmek değildi. Hem ikmal sisteminde hem de haberleşmede aksaklıklar vardı. Mesela: “1. Ordu Komutanı 02 Eylül 1922 muharebeleri hakkındaki raporları Kolordulardan geç alındığından, durumu Batı Cephesi Komutanlığına ancak 3 Eylül 1922 saat:01.00’ de bildirdi.288” Birliklerimiz haberleşmedeki eksikliklerini atlı ulaklar ile gideriyordu. Yunan birliklerinde haberleşme büyük taarruz sonrası daha büyük problem olmuştu. Yunan birliklerinin bozgunu, Afyon cephesinin düştüğü, hatta Trikopis’in Hacı Anesti’nin yerine başkomutan olduğu bile kendisine esir olana kadar tebliğ edilememişti Trikopis’e, telsizle haber iletilememiş, Yunan birliklerinin Başkomutanı olduğunu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanı Mustafa Kemal Paşa, 2 Eylül 1922 tarihinde, esir alındıktan sonra huzuruna getirildiğinde bildirmişti289.

287 Serdar Sarısır, a.g.e., s.362.

288 Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı, a.g.e., s. 67. 289 Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler, Ankara, 2005, s.653.

8 nci Tümen 3 Eylül günü Takmak’ ın kuzeyinde Yunan artçılarıyla muharebeye girişerek, Takmak ( Eşme ) kasabasının bir kısmını yangından kurtarmışsa da; Kasabada 20 ihtiyardan başka sağ insan kalmamıştır. Her yerde olduğu gibi Yunanlılar burada da bütün halkı öldürmüşlerdi. Türk kuvvetleri ardından Elvanlar istasyonuna ele geçirdiler. Böylece 03 Eylül 1922’de Eşme Düşmandan geri alınmıştır. Ordumuzun yetişmesiyle Eşme’nin bir kısmı yakılmaktan kurtarılabilmiştir. 04 Eylül gecesi Başkumandanlık Karargahı Eşme’ye taşınacaktır ve Başkumandan da bundan sonraki yazışmalarını da Eşme’ den yapacaktır. Mustafa Kemal Başkumandanlık Karargahının Eşme’ye nakli sırasında kaçan düşmanın geride bıraktığı feci manzarayı yakından görmüş ve ilk fırsatta harbin sebep olduğu yaraları tedavi için hemen harekata geçilmesini istemiştir. Gerçekten de Yunanlılar Eşme’ yi bir kulübe bile bırakmadan yakmışlardır. Yakılmayan, harap edilmeyen neresi vardı? Bozgun halinde kaçarlarken toparlanmaya fırsat bulamayan Yunanlılar ne hikmetse her geçtikleri yeri yakıp yıkmaya, gasp, yağma, tecavüz ve can almaya vakit bulup bunu da planlı bir şekilde başarıyorlardı. Ve artlarında yanmış yıkılmış simsiyah bir harabe bırakıyorlardı290.

Süleyman Çoban bize Eşme’nin Yunan işgalinden kurtulmadan bir gün önce yaşananları ve Türk askerlerinin Eşme’ye girişlerini şu şekilde anlatıyor:

“Mustafa Kemal’in ordusu Eşme’ye doğru ilerledikçe Yunan askerleri üçer beşer silahıyla kaçıyordu. Cemiyetleri bozulmuştu, kaçmak için tek yolları vardı oda demiryoluydu. Bu yüzden Eşmeye doluşmaya başlamışlardı. Bizim bostanın bulunduğu yerden geçerken, bizden karpuz alıyorlardı, ekmek alıyorlardı ama eskiden olduğu gibi parasını vermiyor, zorla alıyorlardı. İki kafalı yılan olmuştu artık Yunan askeri. Bir gün beş tane yunan askeri geldi. Bostanın oraya oturdu, karpuz istedi. Bizde verdik. Bize dönüp “Kemal geliyor” dediler, sonra küfür edip, ondan bir canavar gibi bahsettiler ve “o canavar bizi yutacak” dediler. Karpuzla ekmeğin parasını vermeden gittiler.

Eşme’nin kurtuluşundan bir gün önce Yunan askeri cephede bozguna uğramış, süvarisi, piyadesi bölük bölük, tabur tabur İzmir’e doğru kaçışmaya başlamıştı. Öğle saatlerinde, Uşak’ta daha önceden konuşlanmış olan Yunan alayı, Eşme’ye geldi. Onlardan biraz sonrada son tren geldi. Üç makinesi bulunuyordu. Batak Kaya geçidiyle Takmak geçidin arasında duruyordu. Arkada bulunan tren geriye gitti ve dere üzerindeki

köprüyü havaya uçurdu. Sonra on kadar Yunan askeri ellerinde ki mataralarıyla geldiler. İçleri benzin doluymuş, biz ne bilelim. Öndeki askerler serpiyor, arkadan gelen kibriti çakıp ateşe veriyordu. Öyle büyük bir yangındı ki 350 haneli, 2 camili köy tavuk kümesine kadar yandı. Bütün Eşme’yi ateşe verdi gavurlar.

Yunan askeri köyü yaktıktan sonra kaçmıştı. Köy ahalisi de saklandığı yerden çıkarak köye doğru yürümeye başladı. O anda Türk süvarileriyle karşı karşıya geldik. 2.alayın 1.bölüğüymüş süvariler, Türk süvarisini gören ahali atların nallarından, üzerindeki Türk askerinin ayağına kadar ağlaşarak öpmeye başladı. Beyaz ata binen yaşlıca bir adam vardı. Ama rütbesi yoktu, ahaliye “biz onları hasır gibi çiğnedik Sakarya’da, Dumlupınar’da merak etmeyin sizinde intikamınızı alacağız. Canınız kurtuldu ya, malınız için üzülmeyin hükümet her şeyi halleder” dedi. İçimizde ki ihtiyar bir amcaya “amca sen şu karşı tepelerde hiç angaryaya gittin mi? dedi. Amca dedi ki; “oğlum ben yaşlıyım diye götürmediler. Amca daha sözünü tamamlamadan meğerse Yunan askeri iki top bir tepeye, dört topta diğer tepeye koymuş büyük bir uğultuyla top patladı. İlk top mermisi yakın bir yere düştü, ahali kaçışmaya başladı. Beyaz ata binen yaşlı adam bağırdı; Süvariler sol tarafa marş marş, top atışının başladığı yöne doğru hareket ettiler. Biraz sonra 1. bölük,2.bölük topçuları gelmeye başladı. Derenin üzerindeki sırtı geçince top atışından kurtulmuş oldular. Sivil ahalide dere yatağına saklanarak top atışından kurtulmaya çalıştı. Dere yatağında saklanan köylünün başına ‘Bozkırlı’ diye bir asker bıraktılar. Karşı tepelerden gelen yoğun top atışına Türk topçusu da karşılık veriyordu. Bir top mermisi sivil halkın bulunduğu dere yatağına yakın bir yere düştü. O esnada biri Bozkırlı şehit oldu diye bağırdı. Biz o yöne doğru bakarken Bozkırlı toprağın altından çıkı verdi üstünü başını silkeledi ve top atışının yapıldığı tepelere doğru dönerek “Yunan gavuru nereye kadar kaçacaksın benden” diye bağırmaya başladı. Türk askerinin geriye kalanı da Eşme’ye gelmeye başlamıştı. Bir bölük asker üç ya da dört takımdan oluşması gerekirken bizim askerimiz 30–35 kişilik bölükler halindeydi. Öldürdüğü Yunan askerinin potinlerini giyenler şanslıydı, diğerleri ya yalın ayak ya da çarıkla yürüyordu. Çadır bezinden fişeklikler vardı, bellerinde çoğunun mermisi bile yoktu, matarasında suyu torbasında ekmeği yoktu.

Bölük komutanları bir araya gelerek toplantı yaptılar, dürbünlerle karşı tarafa bakmaya başladılar. Bir tanesi sol taraftaki top sustu dedi o taraf Takmak tarafıydı. O yönde çok yoğun çatışmalar başlamıştı 1.alayın geldiği yönde de çatışma sesleri

yükseliyordu. Bölük komutanlarından biri sağ ve sol tarafta toplam yedi top çalışır vaziyette şimdi çıkarsam iki saate kalmaz o tepeleri alırım dedi. Düdüğünü çaldı, yaklaşık 30–35 kişi yarısı asker yarısı sivil, siviller başıbozuk denen çete üyeleriydi ayağa kalktı yarısında silah bile yoktu bıçaklar ve uçları sivri çubuklar vardı tepeye doğru harekete geçtiler. Onların peşinden 2.bölük harekete geçti. 3.bölük harekete geçmek üzereyken karşı tepede ateş başlamış ve kısa süre sonrada sona ermişti. 30–35 Kişilik yarısı silahsız 1.bölük tepeleri almıştı. Yunan askeri silahlarını da bırakarak kaçmıştı. Eşme yaklaşık 2 buçuk yıl süren Yunan işgalinden 3 Eylül 1922’de kurtulmuş ama ilçe’de kadın, erkek, çocuk, yaşlı kaçamayan kim varsa öldürülmüş291, ilçe baştan aşağı yakılmış hayvanları telef edilmiş ve tarlaları ateşe verilmişti292. Eşme’nin düşman işgalinden kurtarılması esnasında birçok şehit verilmiştir293 ve birçok askerimizde yaralanmıştır294.