• Sonuç bulunamadı

M

ors alfabesini duymuþsunuzdur. Nokta ve çizgiler-den meydana gelen özel bir alfabe bu. Özellikle telefonun henüz yaygýnlaþmadýðý dönemlerde telg-raf sistemiyle hýzlý haberleþme için bu alfabeyle yazýlan mesajlar kullanýlýrdý.

Peki, bazý hayvanlarýn da kendi aralarýnda kullandýklarý özel iletiþim sistemlerinin olduðunu biliyor muydunuz? Evet, yanlýþ duymadýnýz; birçok hayvanýn mors alfabesi gibi kendi aralarýnda özel iþaretlerden oluþan iletiþim sistemleri vardýr. Hayvanlar,

bu özel iþaretlerle bir tehlikeyi düþmanýna fark ettirmeden bir-birine iletebilir, kendi cinsini tanýyabilir, yiyeceklerin yerini vs.

öðrenebilir.

Filler buna güzel bir örnektir. Bir filin ayaðýný yere bastýðýnda meydana gelen titreþimlerin, iletiþim kurmaya yaradýðýný biliyor muydunuz? Fillerin sosyal bir yaþamý olduðunu, fiiller arasýnda yaþlýlarýn çok itibar gördüðünü, fillerin hortumlarýnýn çok hassas olduðunu vs. biliyordum; ama onlarýn böyle ilginç bir þekilde haberleþtiðini ben de bilmiyordum; ta ki bir üniversite tarafýndan yapýlan araþtýrma sonuçlarý açýklanana kadar.

Stanford Üniversitesi tarafýndan yürütülen bir araþtýrmaya göre, bir filin ayaðýný yere indirdiði zaman meydana gelen titreþimler, onun diðer fillerle iletiþim kurmasýný saðlamaktadýr.

Bir filin ayaðýný yere bastýðýnda çýkardýðý sesi o çevrede bulu-nan canlýlar duyar. Ama ayný sesi yirmi otuz kilometre uzaktaki bir fil de duyar.

O'Connell Rodwell, yapmýþ olduðu araþtýrmalarda fil sürüle-rinin haberleþmeyi ayaklarý ile yaptýðýný ortaya çýkarmýþtýr. Hatta fillerin, bir tehlike ile karþýlaþtýklarýnda birbirlerini ayaklarý ile çýkardýklarý sesler aracýlýðý ile uyardýklarýný söylüyor O'Connell Rodwell.

Afrika, Mýsýr ve Teksas'ta çalýþmalar yapan araþtýrmacýlar, fillerin yer altýndaki en ufak titreþimleri bile duyabildiklerini, bu nedenle de ayaklarýný yere vurarak birbirlerinden haberdar olduklarýný ortaya çýkarmýþlardýr.

Hadi, biz insanlarýn mükemmel bir zekâsý var. Doðumdan ölüme kadar aklýmýzý geliþtiriyor, okula giderek, öðretmenlerden yararlanarak, okuduklarýmýzý özümseyerek bilgimizi artýrýyoruz.

Peki, filler, Afrika'nýn bilmem hangi ülkesinde, neyden yararla-narak bu anlaþma sistemlerini geliþtiriyorlar? Hangi sesin, hangi anlama geleceðini, ormanda birbirine karýþan milyonlarca sesi de ayýrt ederek nasýl belirliyorlar ve bundan yararlanarak nasýl haberleþebiliyorlar?

HALTERCİ

L

umbricus terrestris isimli bir solucan türü vardýr.

Adýný söylemek çok zor, onun için biz ona “halterci”

diyelim. Bu solucanlar toprak altýnda, bizden haber-siz çok büyük iþler yapmaktadýr.

Çiftçiler, her yýl solucanlara “Tarým Alanlarýný Ýyileþtirme”

ödülü verseler yeridir. Ama onlar da bilmiyor. Gerçi ben söyle-meseydim belki siz de bilemeyecektiniz ya neyse... Bu solucanlar toprak içinde 60 - 70 cm kadar derine inerek çember ya da elips kesitli yollar açar. Bir hektar (bir hektar, 10 dekar, on dekar da

10.000 metrekaredir) alanda 25 ton, evet yanlýþ duymadýnýz 25 ton topraðý yüzeye çýkarýrlar. Böylece hem topraðý havalandýrýrlar hem de aþaðýdaki verimli toprak ile yukarýda bulunan verimi azalmýþ topraðýn yerini deðiþtirirler.

Aðýrlýðý birkaç gram olan solucan, bu iþi yaparken vücut aðýrlýðýnýn 50 - 60 katý aðýrlýklarý harekete geçirebilir. Aslýnda o aðýrlýk kaldýrmada müthiþ bir þampiyon, adý duyulmamýþ bir haltercidir. Size þöyle izah edeyim: Bu solucanýn kaldýrdýðý topraðý vücut aðýrlýðý ile karþýlaþtýrýrsak, 100 kg aðýrlýðýnda bir insanýn 5 tonluk bir yükü rahatlýkla kaldýrmasý gibi bir durumla karþýlaþýrýz. Hiç önemsemediðimiz, hatta yer yer dere kenarlarýna balýk tutmaya gittiðimizde topraðý kazarak balýk yemi yapmak için yakaladýðýmýz solucanlar bir numaralý haltercilerdir aslýnda.

Solucanýn bu kadar aðýrlýðý kaldýrmasýnda vücudunu enine ve boyuna saran kaslarýn rolü büyüktür. Her solucanda 100 - 150 tane halka denen bölüm vardýr. Toprak içinde ilerlerken solucanýn her halkasý bir ünite olarak hareket eder. Yuvarlak kaslarýn hareketiyle halka daralýrken boyu uzar, uzunlamasýna olan kaslarýn çekmesiyle de kýsalýr ve eni geniþler. Bir grup halka bir tünelin duvarlarýna yanlamasýna baský yaparken solucaný bu noktada hareketsiz tutar. Bu grubun en baþýndaki halka uzayarak önündeki diðer halkalarý iter. Ayný zamanda arkadaki gruptan bir halka kasýlarak tombullaþýr. Solucan bütünüyle öne doðru ilerle-yinceye kadar bu iþlem devam eder. Bu hareketlerle solucan hem topraðýn içinde tüneller kazar hem de topraðýn önemli bir kýsmýný sindirim kanalýnýn içine alýr. Aslýnda solucan topraðý deðil, onun içindeki çürüyen bitkisel maddeleri yer.

Topraðýn karýþtýrýlmasýnda solucanlarýn önemli bir görevi vardýr. Bu küçük canlýlar topraðýn altýný üstüne nasýl getiriyor derseniz, söyleyeyim: Yapýlan araþtýrmada yarým dönüm toprakta üç milyona yakýn solucan olduðu saptanmýþtýr. Solucanlar topraðý sürekli olarak havalandýrmadýklarý ve süzmedikleri, yapraklarý tünellerine çekerek döküntüleri ortadan kaldýrmadýklarý takdir-de ekilmeyen kesimler kýsa bir süre sonra soðuk ve sert bir hâl alacak, mayalanmadan yoksun kalan toprak verimsizleþecektir.

Görüyorsunuz solucanlar toprak için ne kadar hayatî iþler gerçekleþtirmektedir.

Naim Süleymanoðlu’nu, Halil Mutlu’yu kazandýðý baþarý-lardan dolayý avuçlarýmýz parçalanýrcasýna alkýþlayan, o kadar aðýrlýðý bu küçük yapýlý adamlarýn nasýl kaldýrdýðýna þaþýp kalan bizler, solucanýn halterciliði karþýsýnda neden hayrete düþmez ve onu alkýþlamayýz ki? Onlar alçak gönüllülükle ayaklarýmýzýn altýnda yaþar ve bizim için topraðý havalandýrýr; topraðýn altýný üstüne getirerek bizlere inanýlmaz hizmetler sunarlar.

Benzer Belgeler