• Sonuç bulunamadı

4. HABER SÖYLEMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

5.1 Van Dijk Haber Söylem Analizi Yöntemi

Van Dijk eleştirel söylem çözümlemesini, medya çalışmalarına uygulayan önemli bir isim olarak karşımıza çıkar. “1980’lerden itibaren eleştirel söylem çözümlemesi yaklaşımını medya metinlerine uygulamaya başlayan Van Dijk, Avrupa’daki etnik grupların ve azınlıkların medyada temsil edildiği haberlere odaklanarak etnik önyargıların ve ırkçılığın yeniden üretimini çözümlemiştir. Yazar esasen metinsel, üretim ve alımlama/yorumlama olmak üzere üç düzeyli bir çözümleme çerçevesi sunmaktadır” (Durna, 2010:67).

Van Dijk çözümlemelerini mikro ve makro yapılar olmak üzere iki düzeyde inceler. Mikro düzeyde sözcük seçimleri, cümle yapıları, cümleler arasında kurulan nedensellik ilişkileri retorik incelenir. Sözcük seçimleri ise ideolojik yapılanma bağlamında incelenir. “Örneğin bir kişinin “terörist” yada “özgürlük savaşçısı” olarak adlandırılması, gazetecinin/gazetenin ideolojik tercihini ortaya koyar. Makro yarpılar ise, tematik ve şematik analiz olmak üzere iki boyuta sahiptir. Tematik analiz, haber başlıkları, alt başlıkları ile haber girişi ve sporlardan oluşur. Tematik yapı esas itibariyle bir haberin makro örgütlenmesini ifade eder. Bu anlamda haberin makro düzeyde içeriğinin resmi temsilleri olarak haberin anlamını karakterize eder” ( Durna, 2010:68).

Van Dijk, haber söylemlerini veya haber metinlerini, “haber metni analizi”, “metinanlambilimi”, “yerel ve küresel bütünlük”, “etkiler”, “üst yapılar: haber şemaları”, “üslup ve retorik”,“sosyal kognisyon ve sosyo-kültürel bağlam”ları inceleyerek keşfeder. (Sözen, 2014: 125)

“Haber metni analizi: Dünya hakkında ne olup bittiğine dair sosyal ve politik inançların veya bilgilerin çoğu gündelik haberlerden gelir. Haberlere dayalı olarak sosyal ve politik konular hakkında konuşmamız, birer söylem pratiğidir.

38

Metin anlambilimi: Hem haberi yazan, hem haberi okuyan hem de söylem analizcisi, ilk

olarak haberin anlamı ile ilgilidir. “Metin ne hakkındadır, ne demek istemektedir ve dil kullanıcıları için ne tür etkilere sahiptir?” bu tip soruların büyük bir kısmı metin anlambilimi içinde cevaplandırılmaktadır. Metin anlambilimi kelimeleri, cümleleri, paragrafları, veya söylemin bütününü yorumları kurallarını ortaya koyar. Diğer önemli bir işlevi de, metnin yerel tutarlılığın (local coherence) ve küresel tutarlılığının (global coherence) sağlamasıdır.

Yerel ve küresel tutarlılık: Van Dijk çalışması boyunca, haber metnine bir bütün olarak

bakar. Bu önermelere dayalı bir yaklaşım tarzıdır. Bununla ilgili olarak van Dijk, temel önermelerin haber metnini nasıl kuşattığı sorusunu sorarak çeşitli açıklamalarda bulunur. Olayları belirleyen önermeler, metnin yerel tutarlılığın asıl durumlarından biridir; zaman, durum, sebep ve sonuç arasında bağlantılar kurulur (van Dijk 1993’den akt. Sözen, 1999:125). Önermeler kavramsal olarak da birbirleriyle bağlantılıdır. Sözün gelişi, “ölüm”, “düşman”, “bombalama”, vs. kavramları savaş haberlerinde birbirleriyle bağlantılı kavramlardır. Haber metninde bazı bilgilerin okuyucu tarafından bilindiği varsayılır ve bunlar metinde yer almaz. Bunlar metnin önermeleri ve kavramları arasında kaybolan halkalardır. Halkalar metnin yerel bütünlüğüne, dünya hakkındaki bilgi, inanç, ideoloji ve subjektif unsurların katılımını sağlar.

Haber metninin/söyleminin bir diğer unsuru küresel tutarlılığıdır. Metin bir anlam birliği (semantic unity) ne sahiptir. Küresel tutarlılık, konularda ve başlıklarla ilgili sezgisel olarak ne bildiğimizi ortaya koyar. Haber başlıkları metni özetler ve habere ilişkin en önemli malumatı verir. Teorik ifadeylebaşlıklar, anlama dayalı makro-önermeler tarzında tasvir edilir.

Üslup: Aynı olayın (haberin) farklı kelimelerle ifadelendirilerek metne dönüştürülmesidir.

Üslup seçimleri sosyal ve ideolojik etkileri açığa çıkarır, haber aktörleri ve olaylar; sosyal iletişimsel durumlar ve gazetecinin fikirleri hakkında bilgi verir.

Sosyal kognisyon ve kültürel bağlam: Söylem analizi metin yapılarını incelemekle

sınırlı kalmaz. “Anlamlar”, “fikirler” ve “ideolojiler” de açığa çıkarılır. Kognitif yaklaşım, olay hakkında metnin sahip olmadığı fakat dil kullanıcılarının zihinsel sürecine ilişkin

39

“Dijk’ın analiz yöntemi üç düzeyli bir çözümleme çerçevesi sunmaktadır. 1. Metinsel

2. Üretim

3. Alımlama/Yorumlama

Metin üzerinde yapılan çalışma mikro ve makro düzeylerde gerçekleşmektedir.

A. Mikro yapı

1. Sentaktik Çözümleme

a. Cümle yapılarının aktif ya da pasif olması b. Cümle yapılarının basit ya da karmaşık olması 2. Bölgesel Uyum a. Nedensel İlişki b. İşlevsel İlişki c. Referansal ilişki 3. Sözcük Seçimleri 4. Haber Retoriği a. Fotoğraf b. İnandırıcı bilgiler c. Görgü tanıklarının ifadeleri

40 B. Makro Yapı 1. Tematik Yapı a. Başlık/lar b. Haber Girişi 1. Spotlar

2. Spotlar olmadığında haber metninin ilk paragrafı alınmalıdır. Haber, tek paragraftan oluşuyorsa ilk cümle haber girişi olarak alınabilir.

c. Fotoğraf 2. Şematik Yapı a. Durum

1. Ana Olayın Sunumu 2. Sonuçlar

3. Ardalan Bilgisi (Önceki olay da dahil) 4. Bağlam bilgisi

b. Yorum

1. Haber kaynakları

2. Olay taraflarının olaya getirdikleri yorumlar” (Özer, 2011:85).

“Nitelik ve nicelik analizlerini birleştirerek Alman ve İngiliz basınında yer alan yüzlerce haberi inceleyen Van Dijk, günlük konuşmalarda açıklanan etnik önyargıların yanında, entelektüellerin de ırkçılık üretiminde etkin rol aldıklarını fark eder. Medyadan gelen mesajları birer konuşma ve metin tipi olarak analiz

41

etmeyen söylem analizi, sistematik ve aşikar bir şekilde, kitle iletişim araçlarının yaydığı “mesajların yapılarını” anlatır. Söylem analizi mesaj yapılarını incelerken çeşitli bilişsel ve sosyo-kültürel bağlam özelliklerini kulanır. Van Dijk’in söylem analizi, “önermeye dayalı söylem analizi” şeklinde kabul edilebilir ve bu içerik analizine bir ilave ya da alternatif olarak düşünülebilir” (Sözen, 2014:124)

Durna’ya göre, ideolojiler toplumsal tutumları örgütleyen soyut zihinsel sistemleri şekillendirmektedir. “Dijk, iktidar sahibi kişilerin ve grupların medyaya erişim konusunda sıradan insanlara göre sahip oldukları avantajı, zihinlerin denetlenmesi noktasında da bir avantaja dönüştürdüklerini iddia etmektedir. Bir diğer deyişle iktidar sahipleri kendi çıkarları doğrultusunda kamusal söylemi yada medya söylemini denetleyerek alımlayıcıların zihinlerini de denetleyebilme imkanına kavuşmaktadır. Van Dijk, zihinsel temsillerin en çok “biz-onlar” karşıtlığı biçiminde eklemlendiğini ifade etmektedir. Bu karşıtlık “biz”e ilişkin eylemlere bir olumluluk atfederken, “onlar”ın eylemlerinin olumsuz biçimde sunulmasına ve bu yolla ön yargıların ve ırkçılığın yeniden üretilmesine neden olmaktadır” (Durna, 2010:70).

Van Dijk’ın söylem anlayışında bir diğer önemli kavram: ideolojidir. İdeolojiler, söylemin oluşumunda ve yayılımında önemli referanslardır. Van Dijk’a göre, “söylemin hem üretilmesinde hemde anlaşılmasında, ideolojiler genellikle dolaylı olarak, yani başlangıçta özel toplumsal alanlarla ilgili(politika, eğitim ya da emek piyasası gibi) tutumlar ve grup bilgisi yoluyla işlemektedir. Grup üyelerinin bireysel söylemleri düzeyinde ise, üyelerin toplumsal olay ve durumlarla ilgili ideolojik olarak önyargılı zihinsel modelleri yoluyla işlev kazanır. Olayların bu kişisel temsilleri sonunda, katılanların dinamik olarak iletişimsel durumdanoluşturduğu (olasılıkla da ideolojik olarak önyargılı) bağlam modelleriyle etkileşirler ve her iki model de o zaman ideolojik metin ve konuşmanın devamlı üretimine yol açar” (Dijk, 2003:110).

42

İKİNCİ BÖLÜM

NEVRUZ: BİR KUTLAMANIN TARİHSEL, KURAMSAL VE POLİTİK ÇERÇEVESİ

1. NEVRUZ/NEWROZ