• Sonuç bulunamadı

2. KALKINMA VE AZGELİŞMİŞLİK GÖSTERGELERİ

2.4 Azgelişmiş Ülkelerin Özellikleri

2.4.5 Hızlı nüfus artışı

Azgelişmiş ülkelerde (AGÜ) doğurganlık oranlarının yüksekliği, nüfusun hızla artmasına neden olmaktadır. Hızlı nüfus artışı genel olarak Afrika bölgesinde daha yoğun olarak görülmektedir. Afrika Kalkınma Bankası’nın yaptığı tahminlerine göre 2010 yılında 1 milyar olan Afrika nüfusunun 2030 yılında 1,6 milyar olması beklenmektedir. Bu sayı, dünya nüfusunun %19'una denk gelmektedir (AFDB 2012, s. 1). Genel olarak Afrika’da nüfus artış hızı, diğer bölgelere göre daha yüksektir. Şekil 2.9 verilerinde görüldüğü gibi, düşük gelirli ülkeler grubu ile Angola’nın nüfus artış hızı, diğer gelir gruplarına göre oldukça yüksek kalmaktadır.

Şekil 2.9: Nüfus Artış Hızı 2010-2016 Kaynak: World Bank, World Development Indicators, 2017)

0 1 2 3 4 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016

Angola Düşük gelir Düşük orta gelir

Dolayısı ile Angola ve düşük gelirli ülkeler grubunun Afrika bölgesinde olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu bölgelerdeki hızlı nüfus artışlarına paralel temel hizmetlerin aynı seviyede artmaması, halkın bu hizmetlere erişimini de sınırlandırmaktadır. Bununla birlikte yetersiz sağlık, eğitim ve barınma olanakları ile yetersiz beslenme, genel olarak azgelişmiş ülkelerin en temel sorunları olarak görülmekte ve halen güncelliğini korumaktadır (Han ve Kaya 2013, s. 20). Azgelişmiş ülkelerde hızlı nüfus artışlarının bir negatif etkisi de bağımlılık oranlarıdır. Şekil 2.10’de çalışma çağındaki nüfusun %’si olarak alınan bağımlılık oranları gösterilmektedir. Şekil 2.10 verilerine göre Angola’nın bağımlılık oranları 2010 ve 2016 yıllarında sırasıyla %100 ve % 86,5 olarak gerçekleşirken, genel olarak Sahra altı Afrika, azgelişmiş ülkeler ve düşük gelir grubundaki ülkelerin yaş bağımlılık oranları, diğer grup ve bölgelere nazaran oldukça yüksek seyretmektedir.

Şekil 2.10: Yaş Bağımlılık Oranları (çalışma çağındaki nüfusun %’si) 2010-2016 Kaynak: World Bank, World Development Indicators, 2018

Dolayısı ile bir ülkedeki yaş bağımlılık oranları ne kadar yüksek ise, devletin temel hizmetlere yatırımının da aynı oranda artmasını gerektirmektedir. Ancak azgelişmiş ülkelerde (AGÜ) altyapı eksikliğine bağlı olarak özellikle sağlık sisteminin yetersiz kalması, halkın yetersiz hizmet nedeniyle çeşitli bulaşıcı hastalıklara sıklıkla yakalanmasına ve bazı hallerde de yaşamını yitirmesine neden olmaktadır. Çünkü azgelişmiş ülkelerde bireylerin tedavisini gerçekleştirecek aşı, ilaç ve ekipman gibi bir hastanede olması gereken temel sağlık kitleri yetersizdir. Bu nedenle Afrika ülkelerinde (son yıllarda bebek ölüm oranlarında bir gerileme gözlense de), bebek ölümleri sıkça

0 50 100 150 200

Avrupa ve Orta Asya Doğu Asya Pasifik Orta Doğu ve Kuzey Afrika Azgelişmiş Ülkeler Yüksek Orta Gelir Düşük ve Orta Gelir Düşük Gelir

2010 2016

yaşanmaktadır. Özellikle Sahra altı Afrika ülkelerinde bebek ölümleri daha sık görülmektedir. Birleşmiş milletler 2017 yılı verilerine göre Angola, Nijerya ve Siere Leone’de her 1.000 canlı doğumda bebek ölümü sırasıyla, 61, 70 ve 86 olarak görülürken, her 1000 canlı doğumda 5 yaş altı ölüm oranları ise sırasıyla, 101, 122 ve 134 olarak gerçekleşmiştir. Bebek ölümlerinin azgelişmiş ülkelerde sıkça görülmesi, bu bölgelerde temel hizmetlerin yetersizliğini açıkça göstermektedir (United Nation 2017, ss. 11-12).

Azgelişmiş ülkelerde temel hizmetlerin gelişebilmesi ise bu alanlara yeterince fon ayrılmasına ve yatırım yapılmasına bağlıdır. Şekil 2.11’de görüldüğü üzere yüksek gelirli ülkelerin sağlık harcamaları, düşük gelir, düşük orta gelirli ülkeler ile diğer bölgelere kıyasla iki katı daha yüksek olarak gerçekleşmiştir. Ancak Angola ve Nijerya gibi iki petrol zengini ülkenin sağlık harcamaları ise, düşük gelirli ülkelerin dahi altında kalmıştır.

Şekil 2.11: Toplam Sağlık Harcamaları 2000-2015 (GSYH’nın %’si) Kaynak: World Bank, World Development Indicators, 2018)

Yatırımlarının azgelişmiş ülkelerde ve kaynak zengini ülkelerde düşük olması, ekonomik kalkınma için oldukça önemli olan işgücünün yeterince sağlıklı olmasını engellerken, aynı zamanda üretim verimliliğinin düşmesine de neden olmaktadır. İşgücünün sürdürülebilir bir sağlığa kavuşabilmesi ve verimli olabilmesi ise, altyapı yatırımlarının bireylerin gelişimini sağlayacak şekilde düzenlenmesini gerektirmektedir. 0 5 10 15 20 25 30 35 40 45 2000 2005 2010 2015

Buna ek olarak azgelişmiş ülkelerde hızlı nüfus artışı, kırsaldan, kente göçü hızlandırmaktadır. Dolayısı ile bir ülkede kontrol edilemeyen nüfus artış hızı, kırsal alanlarda işsizliğin yoğunlaşması nedeniyle, kır halkının kentlere göç etmesine neden olurken, kentsel nüfusun da bu bağlamda artışını hızlandırmaktadır. Kentlerdeki nüfusun hızla artması, arazi gereksinimi ile birlikte altyapı ve temel hizmetlerin de gerçekleştirilmesini gerektirmektedir. Ancak azgelişmiş ülkelerde (AGÜ) kırsaldan kente göç eden halkın (AFDB 2012, s. 6), kent alanlarında çarpık bir yapılaşmanın içine girmesi, altyapısı tamamlanmamış kent yapısının bozulmasına ve buna bağlı olarak halkın yaşam kalitesinin düşmesine neden olmaktadır. Kentsel nüfusun artışına bağlı olarak işsizlik oranları da bu bağlamda artış göstermektedir. İşsizliğin artması ise, kentte yoksulların çoğalmasına neden olmaktadır.

Hızlı nüfus artışının bir başka olumsuzluğu da ekonomik büyüme üzerinde gerçekleşmektedir. Yüksek doğurganlık oranları nedeniyle azgelişmiş ülkelerde ve özellikle Afrika ülkelerinde çocuk nüfusu, toplam nüfusun %19'unu oluşturmaktadır. Çalışma çağında olmayan nüfusun bu kesimi, yalnızca tüketme eğilimindedir. Çünkü çalışma hayatına katılmayan nüfusun gıda ihtiyaçları, aile de çalışan bireyler tarafından, sağlık giderleri ise devlet tarafından karşılanmaktadır ve bu durum çocuk nüfus yoğunluğu nedeniyle azgelişmiş ülkelerde tasarruflarının yetersiz ve tüketimin yüksek olmasına neden olmaktadır. Nüfusun hızlı artışı, ekonomik büyümeyi ve sürdürülebilir kalkınmayı olumsuz etkilemekte ve kalkınmanın önünde engellere neden olmaktadır (Guga ve diğ. 2015, s. 369; AFDB 2012, s. 7; Ali ve diğ. 2015, ss. 252-253).

Buna ek olarak hızlı nüfus artışının ekonomik büyüme üzerindeki bu olumsuz etkisinin, gelir dağılımı ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Azgelişmiş ülkelerde nüfus artışının yanında gelir eşitsizliğinin yüksek olması, ekonomik büyüme ile birlikte, kişi başı milli gelirlerin de düşmesine neden olmaktadır. Dolayısı ile hızlı nüfus artışı azgelişmiş ülkelerde yoksulluğu da beraberinde getirmektedir. Bunun bir sonucu olarak tasarrufların ve yatırımların düşük olması, hızlı nüfus artışı olan ülkeler de temel hizmetlere erişimi sınırlarken, temel gıdalara olan ihtiyacı artırmakta ve kalkınmayı olumsuz etkilemektedir (Cincotta ve Engelman 1997, s. 4-5). Buna ek olarak düşük nüfus artışı, diğer

bir deyişle doğurganlığın azalması, çocuk sağlığını olumlu etkilerken, beslenmenin ve eğitimin de yeterli ve kaliteli seviyelere yükselmesine olumlu katkıları bulunmaktadır. Bu anlamda sağlığın ve eğitimin geliştirilmesi, kalkınmanın gerçekleştirilmesinde etkili olan beşeri sermayenin de gelişmesini sağlamaktadır (Guga ve diğ. 2015, s. 369).