• Sonuç bulunamadı

2. KALKINMA VE AZGELİŞMİŞLİK GÖSTERGELERİ

2.1 Kavramsal Çerçeve

2.1.2 Ekonomik kalkınma

Yaviloğlu (2002)’una göre kalkınma kavramı, modernleşme, sanayileşme ve büyüme gibi kavramlarla birbirine karıştırılmaktadır. Ancak kalkınma kavramı, sözü edilen bu kavramlardan daha geniş ve yapısal anlamda farklı bir kavram dır ve iki aşamada sürdürülmesi gereken bir süreçtir. Üretim faktörlerinin oluşturulduğu ilk aşama, yapısal değişimle birlikte kurumsal altyapının da değiştirilmesi zorunluluğunu getirmektedir. İkinci aşama, yapısal ve kurumsal değişiklikle beraber, üretim faktörlerinin birbirine uygun şekilde korelasyonunun sağlanmasını gerektiren aşamadır ve ilk aşamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesine bağlıdır. İki aşamalı bu sürecin gerçekleştirilmesi ise, ekonomik yapının yanında, sosyal ve siyasal yapılarında gelişme yönünde değişim sürecine dahil edilmesini ve yeni yapıların oluşturulması süreçlerini kapsamaktadır.

T.C. Kalkınma Bakanlığı (2013) kalkınmayı, bir ekonominin tüm yapılarında pozitif değişimi ifade eden, en önemli göstergesinin de toplumun refah bir seviyeye ulaşma çabaları olduğunu belirtmektedir. Kalkınma amacının ise, insanların hayat standartlarını yükseltilmesinin yanında, temel hak ve özgürlüklerini de güçlendirerek, adil, güvenli ve huzurlu bir yaşam ortamını kalıcı bir şekilde tesis etmektir.

Tolunay ve Akyol (2006) kalkınmanın, bulunulan durumdan ya da bir önceki konumdan hareket ederek, değişime girmeyi öneren dinamik bir kavram olduğunu, üretimin ve kişi başına ulusal gelirin artırılmasıyla birlikte, ekonomik

ve sosyo-kültürel yapıların, diğer bir ifade ile yapısal niteliklerinin olumlu yönde değiştirilmesi gerektiğini belirtmektedir.

Orman (2008) iktisadi kalkınmayı, iradi bir şekilde planlı bir çabanın ürünü olarak ortaya çıkan, yalnızca ekonomik yönlü olmayıp, toplumsal yapının diğer unsurlarının değişmesi ile birlikte toplumla etkileşim halinde olan sosyal çevrenin ayrılmaz bir parçası olduğunu ifade etmektedir.

Özel (2012) ekonomik kalkınmanın, ekonomik büyümeyi de kapsayan bir kavram olmasının yanında, ekonomik büyümeye ek olarak toplumdaki gelir dengesizliklerinin azaltılması, işsizliğin azaltılması, ekonomik ve sosyal kurumların modernleştirilmesi anlamına gelmekte olduğunu vurgulamaktadır. Taban ve Kar (2016) iktisadi kalkınmanın, ekonomik büyüme kavramından daha geniş bir anlamı ifade etmekte olduğunu ve azgelişmiş bir ülke de ekonomik yapının değiştirilmesinin yanında, söz konusu siyasal ve sosyo-kültürel yapılarında değiştirilmesi ve yenileştirilmesi gerektiğini belirtmektedir. Sonuç itibari kalkınma, yalnızca kişi başı milli gelirin artışı olmayıp, üretim faktörlerinin miktarındaki artışın yanında, verimliliğinin ve kalitesinin artırılması, aynı zamanda sanayi sektörünün milli gelir ve ihracat içindeki payının da artırılması gibi yapısal değişiklikleri içermekte ve kalkınmanın hedefleri arasında yer almaktadır.

Akalın (2014)’a göre kalkınma, bir girişimci zümresinin piyasa ekonomisinin örgütlenmesi sonucunda ortaya çıkışı ile karların tasarrufa ve yatırımlara dönüştürülmesi sayesinde sermeye birikimi ile tam istihdam sağlanarak, yoksulluğun ve azgelişmişliğin yok edilmesi sürecidir.

Kaynak (2014)’a göre iktisadi kalkınma, bir ülkenin üretim yapısının yüksek katma değerli ürünler üretecek biçimde dönüştürülmesi ve ortaya çıkan ürünün o toplumu oluşturan gelir grupları arasında adaletli bir şekilde dağıtılarak yaşam standartlarının (refah düzeyinin) yükseltilmesidir. Kaynak, ekonomik kalkınmanın nihai amacının, toplumu oluşturan bireyleri iktisadi, siyasi, sosyal ve uluslararası ilişkiler bağlamında özgür hale getirilmesi gerektiğini belirtmektedir. Bir toplumun özgür olabilmesinin de bazı çabalara bağlı olduğunu vurgulamaktadır.

Buna göre kalkınma çabaları; üretim ve teknoloji, insani, istihdam, çevre, hakimiyet ve özgürlük boyutlarından oluşmaktadır. Bu boyutlar şöyle özetlenebilir.

Üretim ve teknoloji boyutu: İnsanoğlunun varlığını devam ettirebilmesi için doğayı teknoloji vasıtasıyla insana hizmet edecek şekilde dönüştürülmesi ve çıktıların yüksek katma değer üretecek şekilde optimize edilmesidir.

İnsani boyut: Aslında kalkınma çabalarının temelde tek bir amacı vardır ve bu da tüm toplumun arzu ettiği yaşam standartlarına erişmesidir. Bu amacın gerçekleşmesi ise bir ülkede elde edilen gelirlerin adaletli bir şekilde paylaşımı sonucunda mümkün olabilmektedir. Diğer bir ifadeyle tüm toplumun ülke zenginliğinden daha fazla yararlanması anlamına gelmektedir.

İstihdam boyutu: İstihdam olanaklarının geliştirilmesi ve çalışma olanaklarının iyileştirilmesi. İnsanların çalışma koşulları, hem üretimin kalitesini ve verimliliğini etkilemekte hem de ülkelerin çağın gerektirdiği teknolojiyi ve gelişmişliği yakalaması bakımından oldukça önemli bir yere sahip olmaktadır. Kalkınma da oldukça önemli bir faktör olan beşeri sermayenin çalışma olanaklarının iyileştirilmesi ve varlıklarının korunması, bir ülke de çıktıların daha kaliteli ve verimli olmasını sağlarken, çalışanların hem çalıştığı kuruma hem de ülkesine olan bağlılığını artırmaktadır.

Çevre boyutu: Sözü edilen tüm çabalar esnasında doğanın korunması ve zararın minimize edilmesi de oldukça önemli bir yere sahiptir. Çevrenin korunması, insanların sağlıklı bir ortamda yaşayabilmeleri ve hayatlarını sürdürebilmeleri bakımından büyük bir öneme sahiptir. Örneğin, petrol üretimi yapan bir ülke de çevrenin korunması özellikle hava, toprak ve suyun korunması, o ülkenin diğer doğa varlıklarının (hayvan, bitki) ve insan varlığının sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmesi için önlemlerin alınmasını gerektirmektedir.

Hakimiyet boyutu: Uluslararası düzeyde her alanda söz sahibi olmak. Bir ülkenin sahip olduğu tüm olanakları en etkin ve verimli şekilde kullanması ve uluslararası alanda ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal bağlamda özgürleşmesi demektir.

Özgürlük boyutu: Ülkelerin uluslararası tehlikelerin bertaraf edilmesi, sınırların korunması, ekonomik sosyal ve siyasal anlamda diğer gelişmiş ülkelerle

özgürce rekabet edilebilme ve ticari ve finansal faaliyetlerde özgürlüğe sahip olmasıdır (Kaynak 2015, ss. 77-80).

Tüm bu olanakları gerçekleştirmek ise kalkınmayı etkileyen bazı faktörlere bağlı olmaktadır. Aşağıda bahsedileceği üzere, bir ülkenin sermaye birikimi, beşeri sermeyesi, teknolojik seviyesi ve doğal kaynakları o ülkenin kalkınmasını etkileyen faktörlerdir ve özellikle beşeri sermayenin eğitimli ve kaliteli olması başarı oranını yükseltmektedir.

2.2 Kalkınma Göstergeleri