• Sonuç bulunamadı

3. ANA-METİN: BİR YUSUF MASALI

3.2. Bir Yusuf Masalı’nda Metinlerarası İlişkiler

3.2.2. Kişilerde Görülen Dönüşümler

3.2.2.2. Hüsnü Yusuf

Hüsnü Yusuf, masala ismini veren karakterdir.16 İsmet Özel’in de belirttiği

üzere, Kuran-ı Kerim’in Yusuf kıssasındaki Hz.Yusuf’la, yalnızca güzellik vasfı açısından benzerlik taşımaktadır17. Bu açıdan bakıldığında, Klasik Türk edebiyatında

birçok mesneviye konu olan Yusuf ile Zeliha kıssasındaki Yusuf kişisinin Hüsnü Yusuf masalında kıssadaki olay çizgisinden farklı, masala özgü bir yapılanmayla ‘güzel’i temsil eden bir sembol-figür olarak yer aldığı görülür.

Orijinal masalda olduğu gibi Bir Yusuf Masalı’nda da Hüsnü Yusuf henüz küçük bir çocukken kaçırılmış, kayıplara karışmıştır. Masala ismini vermiş karakter olmasına rağmen, masalın Yusuf’la başlamaması, başka bir ifadeyle olay örgüsünün şekillendiği ana kahramanın Yusuf olmaması, şair tarafından ontolojik ve tarihsel bir bağlamda değerlendirilmiştir. Şairin eserinde istifham ettiği ve eserle ilgili bir

14 Tüzer, a.g.e., s. 146

15 İsmet Özel bir mülakatında “Şiirlerinizde ifade ettiğiniz şeyler, yaşadıklarınızla hep ilgili mi

sahiden?” sorusuna yanıt olarak, “Bunu Ataol (Behramoğlu) da yazmıştı. Benim şiirimin ayırıcı bir vasfıdır. Yani çok uçuk gibi görünen ifadenin bile, mesela “Çocuk e harfine yaslanmış uyuyordu” bunun mutlaka bende bir yaşanmışlık olarak karşılığı vardır” ifadelerini kullanır. Aynı mülakatta, “Arap Komserin Oğlu başlıklı şiiriniz otobiyografik mi olacak?” sorusunu da “Benim otobiyografik olmayan şiirim mi var?” şeklinde yanıtlayan Özel, şiirinin yaşanmışlığa dayalı, tecrübi bir şiir olduğunu ifade etmiştir. (Murat Menteş, “Son Kitabımı Yazdım Gayet Müsterihim”, Gerçek Hayat, Y.7, S.2006-1 (272), 6 Ocak 2006, s.20-21, 36-37)

16Hüsnü Yusuf terkibinde aslen Arapça olan ‘Hüsn’ kelimesinin “güzel” manası, Yusuf karakterinde

güzellik vasfının esas alındığını göstermektedir.

sorusuna, eserin Sebeb-i Telif bölümündeki “başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız” mısraıyla cevap vermesi, masalı mümkün kılan temel eksikliğin işaret ettiği bağlamı göstermektedir. Yusuf’un yokluğu, insanda fiile dönüşmesi gereken ‘güzel’in bir kuvve olarak mevcudiyetinin yanı sıra, Türk milletinin kendi tinini kaybettiği bir tarihsel süreçle de ilişkilendirilebilir.

Orijinal masalda kuş-periler tarafından kaçırılmış, onlar gibi kuş kılığına girebilme hünerini kazanmış olan Hüsnü Yusuf, padişah kızının görür görmez âşık olduğu güzel bir delikanlı olarak anlatılır. Hüsnü Yusuf’un masaldaki görünüş güzelliği Bir Yusuf Masalı’nda çeşitli metaforlarla Türk yaşayışında mündemiç olan bir estetik telakkisi şeklinde, diğer medeniyetlerin güzel anlayışından ayrılan yönleriyle tasvir edilir. Böylelikle “başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız / başkalarının düşünceleriyle değil” mısralarında medeniyetler arasındaki tözel ayrımın güzel telakkisinde temellendiği, fikri ve etik ayrımların özünde ‘estetik’ bir ayrımın, onları önceleyen bir ontik tutum farkının bulunduğu söylemi, Yusuf kişisinde sembolik/imgesel bir anlatım imkânına kavuşur.

İsmet Özel, Türk dünyası ile Batı’daki sanat anlayışı arasındaki farkın esasını belirlerken, sanatın Türk dünyasında insanın derinlikten mahrum kalmaması için, Batı’da ise her şeyin feda edildiği bir meşguliyet alanı olarak mevcut olduğunu söyler.18 Batı’da “haddi aşan bir süsleme” olan sanat, Türk yaşayışında “derin insan”

olarak kalmanın yoludur. Görüldüğü üzere buradaki ayrımın esasında, güzel anlayışını teşkil eden varoluşsal bir tutum bulunmaktadır; Batı’nın güzellik anlayışında ‘mutlak özne’nin sınırsız keyfiyeti ve insiyatifi söz konusu iken, Türk yaşayışındaki güzel telakkisi ‘mutlak öteki’ne bağlı kalan bir öznelliğin derinliğini sürekli kılmaya yöneliktir.

İsmet Özel’de “derinlik” yönelimini ifade eden güzel telakkisi, Bir Yusuf Masalı’na da Hüsnü Yusuf’un güzelliği tasvir edilirken göreli bir alana işaret eden

18 İsmet Özel, “İslam Dinlerden Bir Din, Türk Milleti de Milletlerden Bir Millet Değildir”,

“güzel” kavramının yerini Yusuf’un güzelliğine özgü olan “derinlik” kavramına bırakması şeklinde yansır:

“…

Derinlik kelimesi

Bu bapta işimize yarıyor Şimdi size

Hüsnü Yusuf’tu o

Güzellik timsaliydi desem

Bilirim söylediğim tartışma açmaktan öteye geçmez Kime göre güzellik?

Çağlar içinde konulmuş mu bir kanun? …” (s.58)

“…

Yasasız ve solup giden

Bir güzellik değildi Yusuf’un güzelliği Yoktu tabiattan ve tarihten tanış olduğumuz Hüsnü Yusuf’u yeden hiçbir duygu

Hüsnü Yusuf o Hüsnü Yusuf’tu ki yanı başına Yalnızca en gerekli şey konulmuştu

Ne duygu, ne ihtiras, ne düşünce, ne mükemmel bir mantık Derinlikti Yusuf’u güzel kılan

Gerçekte Âdem soyuna ait olmayan

Ve sanki bir yeminle onlara hep bağlı kalan Derinlik.

Derinlikti Yusuf’la var oluşun bağını kuran Bu çocuğun yüzünden başka yüzlere yansıyan şey O bir engin gezinti, bir terennüm gibi

Devam

Diyordu devam etsin devam etse gerek Derinlikten cayılmasın

…” (s.60)

“ …

“Mutlaka başka” dedirtiyor oluşu Sineyi hatırlatıyor sinesi

İnsanların

Sineleri olduğunu Gözleri çok fazla Çok fazla derin

Her şeyi ezberletecekmiş gibi zora koşuyor Oysa ezberleyecek hiç vakit

Bırakmıyor insanlara Çabucak

Derinleşmeniz gerekiyor Yusuf’la karşılaştıysanız Bitişmeniz isteniyor hakkı verilmiş bir anlamla …” (s.63)

Masalın orijinalinde Yusuf’un doğumunu anlatan herhangi bir unsura rastlanmamaktadır. Bir Yusuf Masalı’nın “Yusuf’un Kaçırılışıdır” isimli ikinci bölümü ise Yusuf’un doğumunu anlatan on üç ve on beş mısradan oluşan iki ayrı bentle başlar. Bu bentlerin ilkinde annesinin Yusuf’a hamile kaldığı zaman belirtilir ve bu zamana bağlı bir tabiat tasviri yapılır. İkinci bentte ise tabiat tasviriyle birlikte bir insan tanımına gidildiği görülür; insanın hayvandan ayrıldığı yönlerin vurgulandığı bu tanımda eşref-i mahlûkat vasfının bir yönüne değinilir. Muhtelif söyleşi ve konuşmalarında insanın şerefinin ‘hayvanlar gibi ağzını yiyeceğine götürmeyip, yiyeceği ağzına götürmesinde” bulunduğunu, insanın “acıkmadan yiyebilen, uykusu gelmeden uyuyabilen” bir mahlûk olduğunu vurgulayan İsmet Özel, Şiir Okuma Kılavuzu’nda da bu aksiyomlara paralel olarak içgüdüleri ile yaşama biçimleri arasında tam bir uyuma sahip olan hayvan soyunun aksine

insanoğlunun söz konusu uyumu kendisinin kurmak zorunda olduğunu zikretmiştir.19

Yusuf masalının bu bölümünde de, hayvanların yalnızca belli mevsim ve doğa koşullarına bağlı olarak, insanların ise koşullardan bağımsız olarak sevişmesi, insanoğlunun tabiatı ‘heyecana boğan’ özelliği olarak nitelendirilir. İnsanın tabiat kanunlarını aşkın bir varoluşa sahip olduğu bu insan-tabiat konumlandırması, güzeli temsil eden Yusuf’un doğumunu insan soyunda mündemiç olan “eşref-i mahlûkat” vasfıyla özdeşleştirir.

Doğrudan bir gönderme bulunmasa da, eserin bu bölümde orijinal masaldan bariz bir şekilde ayrılarak Hüsn ü Aşk mesnevisiyle bir itiraz ilişkisi kurduğu ileri sürülebilir. Şeyh Galib’in Hüsn ü Aşk’ının “Vâkıa-i garîbe” başlıklı bölümünde, hikâyenin iki ana kahramanı olan Hüsn ve Aşk’ın doğumu gerçekleşirken, doğum anının olağanüstü tabiat olaylarının vuku bulduğu özel bir an olduğu anlatılır.20 Buna

mukabil Bir Yusuf Masalı’nda “doğum”a değil, “sevişme anı”na odaklanılır; bu süreçte ise kategorik olarak tabiat olağan, Yusuf’un doğumunu sağlayan sevişmenin kendisi olağanüstüdür. Şairin bendin sonundaki:

“…

Yusuf’a doğru giden her eğimde Herhangi bir vakte denk düşüyor Sevişme anı

…” (s.54)

mısraları da dikkate alındığında, Hüsn ü Aşk’ta metafizik bir alana sabitlenen insan-güzel irtibatını itikadi açıdan ontik gerilimin devinimselliğine, varoluşun açıklığına geri döndürdüğü söylenebilir. Ontik gerilime koşut olarak insanın ‘güzel’ olanı, Yusuf’u doğurması da tabiattan hariç olmayan fakat tabiatı musahhar bir konumda bulunmasıyla gerçekleşir. Bu da Hüsn ü Aşk’ta anlatıldığı üzere temsili olarak tabiata da hükmeden metafizik bir vakte değil, ‘herhangi bir vakte’ denk düşer. Zira İsmet Özel’in vurguladığı eşref-i mahlûkat tanımına göre insan varlık

19 İsmet Özel, Şiir Okuma Kılavuzu, Şule Yayınları, İstanbul 2011, s. 16-17. 20 Şeyh Galip, Hüsn ü Aşk, Dergâh Yayınları, İstanbul 2013, s. 96-97.

‘naive’ bir nesnelcilikle21 kendi dışındaki metafizik bir zamanda da sabitleyemez.

İnsan kendi varlığını kaynağı korku ile ümit arasında bulunmanın varoluşsal gerilimi olan tarihinden daimi suretle devşirmek durumundadır.

Hüsnü Yusuf masalının iki ana kahramanından biri olan Yusuf, Bir Yusuf Masalı’nda izleksel örgünün merkezini teşkil ettiği için daha fazla sembolize edilmiştir. Bununla birlikte Yusuf karakteri insan özelliklerini tamamen yitirmez; her ne kadar cinler arasında yetişmesinden ötürü olağanüstü özellikler kazanmış ve bu kazanıma doğru orantılı olarak sembolik yönü öne çıkarılmış olsa da, orijinal masalda olduğu gibi Bir Yusuf Masalı’nda da esas itibariyle bir insanda temsil edilir.