• Sonuç bulunamadı

5. TARTIŞMA

5.3 Grupların sT3, sT4, TSH ve Deksametazon Supresyon Testine göre Karşılaştırılması:

Tiroit hormonları depresyon etiyolojisinde ve tedavisinde önemli yere sahiptir. Çalışmamızda çocukluk çağı travması bildirimini göz ardı ederek sadece hasta ve alt grupları, kardeş ve kontrol arasında tiroit bazal hormonlarından sT4 değeri arasında anlamlı farklılık bulundu. Tedavi altındaki hastada ve kardeşte daha düşük olmak üzere tedavi almamış hasta ve kontrol grubunda diğer iki gruba göre daha yüksekti.

Literatürde Finlandiya’da yapılan 4500 kişinin katıldığı BDÖ puanına göre sınıflandırmanın yapıldığı bir çalışmada depresif belirtilerle bazal tiroit hormonları arasında bir ilişki bulunamamış. Başka 20 MDB tanılı 20 sağlıklı kontrol katılımcı ile yapılan bir çalışmada hasta grubunda kontrollere göre bazal TSH değeri anlamlı düşük, sT4 değeri ise anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Depresyonu olan hastalarda total ve serbest T4 düzeylerini inceleyen çalışmalarda farklı sonuçlar elde edilmesine rağmen MDB’li olanlarda sağlıklı kontrollere kıyasla normal üst aralıkta veya biraz daha yüksek serum T4 seviyeleri bildirilmiştir. Bu düzeylerin başarılı depresyon tedavisinden sonra gerilediği tespit edilmiştir. Yapılan hayvan deneylerinde çocukluk döneminde iyi bakım periferik T4’ün daha fazla aktif T3’e dönüştüğünü, aktif T3’ün ise hipokampusten serotonini arttırarak glukortikoid reseptörlerinin düzenlendiği bulunmuştur(120, 121, 214). Bizim çalışmamızda aksine hasta grubunda daha düşük sT4 değerleri elde edilmiştir. Fakat alt gruplara ayırıp incelediğimizde tedavi altındaki hasta grubunda sT4 değeri tedavisiz hasta grubuna göre anlamlı düşmüştü. Tedaviyle beraber klinik olarak semptomları gerileyen hastaların sT4 değerinin de gerilediğini düşündük. Çocukluk çağı travmasını grup içinde ayırmadığımızdan, hasta ve kardeş grubunda yüksek oranda çocukluk çağı travmasının bulunmasından dolayı biyolojiye travma etkisi yansımıştır. Bu etki de özellikle uzun dönem travmayla beraber glukokortikoid reseptör down regülasyonu ile kortizol

122

azalmasına ve kortizolün periferik deiyonidasyon üzerindeki inhibisyon etkisinin kalkmasıyla daha çok T4 periferik T3 e dönüşmektedir.

Travma göz önünde bulundurularak yapılan çalışmalarda ise depresyon belirtileri olmasına rağmen şiddetli travmanın etkisi ile sT4’ün periferal dönüşümü ile sT3 değerinde artış, sT3/sT4 oranında artış görülmektedir. sT3’ün artışının kronik travma semptomlarıyla daha korele olduğunu bulmuşlar (215).

Hollanda’da 418 katılımcı ile yapılan çalışmada çocukluk çağı travma öyküsü, MDB’den bağımsız olarak sabah düşük bazal kortizol düzeyleri ile ilişkili olduğu, sabah saatlerinde HPA hiperaktivitesi MDB olup kortizolü non- suprese olan hastalarda gözlenmiş olup bu durumun geç yaşamdaki oluşan MDB’a bağlı gelişen HPA hiperaktivitesinin çocukluk çağı travması ile oluşan etkisini baskılamış olabileceği bildirilmiştir. Çocukluk çağı travması olan erişkinler yeni gelişen streste HPA aşırı aktivitesi gösterebilirler. 63-93 yaş aralığında 1055 kişiyle tükürük kortizol seviyelerine bakılarak yapılan bir çalışmaya göre ise erken ve geç yaşam olaylarının HPA eksenine etkisini araştırmışlar, erken yaşam olaylarının sabah kortizolünde azalma ve geç yaşam olaylarının ise sabah kortizolünde artma ile gittiğini tespit etmişler (216,217). Çalışmamızda travma etkisini de araştırmak istediğimizden örneklemimizde çocukluk çağı travması olanlar ve depresyon belirtileri olanlar beraber bulunmaktadır. Bizim bulgularımızdaki hasta grubunda kontrol grubuna göre sT4 değerindeki düşüklüğün hasta grubundaki çocukluk çağı travması oranının yüksek olması üzerine depresyon da eklense bazal hormonlarda travma etkisinin daha kalıcı olduğunu göstermektedir. Ayrıca deksametazon supresyon testi sonrasında üç grup arasında anlamlı farklılık olması, kardeş ve hasta grubundaki kortizol düzeyinin kontrol grubuna göre daha düşük olması hasta ve kardeş grubundaki çocukluk çağı travması oranındaki yükseklikle korele olup hipokortizolizm gösterdiğini söyleyebiliriz. Ayrıca anlamlı olmasa da 4 grup arasında yapılan karşılaştırmada tedavisiz hastalarda sabah deksametazon supresyon testi sonucu elde edilen kortizol ortalama değerinin tedavisiz hastalarda tedavililere göre daha yüksek

123

saptanmış olması tedavi olmayan hastalarda travma ve depresyonun sinerjik etkisinin olduğunu düşündürmüştür.

BDÖ’nde yapılan şiddet sıralandırmasına göre 30 puan ve üstü şiddetli depresyon olarak adlandırılmaktadır. BDÖ puanı ≥ 30 olan grubun sT3, sT4 , TSH ve kortizol değerleri açısından anlamlı bir korelasyon saptanmamıştır. Fakat anlamlı olmasa da 30 ve üzeri BDÖ puanı olanların sT3 değerleri sT4 değerleri arasında negatif korelasyon gözlenmiştir. Depresyonda yapılan bazal tiroit hormonu çalışmalarında bazı çelişkili sonuçlar elde edilmiştir. Yapılan bazı çalışmalarda depresyonu olanlarda bazal total ve sT4 düzeyinin arttığı, bazı çalışmalarda ise sT3 ve/veya sT4’ün azaldığı saptanmıştır(8-11). MDB tanısı almış 20 hasta ve 20 sağlıklı kontrol ile yapılan çalışmada hasta grubu kendi içinde akut alevlenme döneminde bazal TSH değeri anlamlı olarak düşük bulunmuş. Aynı çalışmada kontrol grubu ile yapılan karşılaştırmada ise total T4 düzeyi hasta grubunda anlamlı düzeyde yüksek bulunmuş aynı zamanda TSH düzeyi düşük bulunmuştur (214). Depresyon ve tiroit fonksiyonlarını(TSH ve sT3) değerlendiren başka bir çalışmada kadınlarla tiroit bozukluklarının depresyon şiddeti ile ilişkili olduğunu ve erkeklerle bir ilişki bulunmadığı, mevcut ilişkide tiroit fonksiyon bozukluğu ile kadınların depresif belirtilere daha hassas hale geldikleri savunulmuştur (218). Bizim çalışmamızda da BDÖ’ne göre şiddetli depresyon olarak düşündüğümüz 30 puan ve üstü alan katılımcılarda sT3 ile sT4’ün aralarında negatif korele olduğu görülmüştür. Sadece depresyonun HPA ve HPT aksına etkisi daha net iken çocukluk çağı travmasının eklenmesi sonuçları değiştirmektedir. Bazal tiroit hormonları daha ayrıntılı incelenmiştir. Akut stres ve akut alevlenme döneminde olan depresif hastalarda kotizol artışını sağlayan mekanizma (HPA aksı) aktif çalışarak kortizol düzeyinin arttığını, bu artışla beraber HPT aksını kortizolün etkilediğini düşünüyoruz. Kortizol periferal deiyonidasyonu inhibe ederek sT4’ün ST3’e dönüşümünü engeller ve bu mekanizma değerlendirildiğinde aralarında negatif bir ilişkinin kortizol değişikliklerine bağlı olabileceği düşünülmüştür.

124

5.4 Gruplarda CTQ-28 puanları ile sT3,sT4,TSH ve deksametazon