• Sonuç bulunamadı

1.4.   BANKACILIK SEKTÖRÜNDE ETKİNLİK ÖLÇÜMÜ 35

1.4.1.   Girdi ve Çıktı Seçimi 36

Kullanılan girdiler ve üretilen çıktılar reel üretim yapan işletmelerde kolaylıkla tanımlanabilirken, fon fazlası olanlarla fon ihtiyacı olanlar arasındaki kaynak aktarımına aracılık yapan bankalar açısından bu tanımlama, üretim yapan işletmelerdeki kadar net ifade edilememektedir. Bankaların kullandığı girdiler ve ürettiği çıktıların net olarak belirlenememesi, girdi ve çıktı seçiminde farklı yaklaşımların benimsenmesini beraberinde getirmiştir. Konuya ilişkin üzerinde mutabakat sağlanan evrensel bir tanımın bulunmaması, bankalara ilişkin etkinlik analizlerinin sonuçlarının, girdi ve çıktı seçiminde benimsenen yaklaşıma göre farklılık arz etmesine yol açmaktadır.

Banka etkinlik analizi çalışmalarında girdi ve çıktı seçimine ilişkin temel yaklaşımlar aracılık, üretim ve kâr/gelir yaklaşımlarıdır. Bunlardan ilk ikisi literatürde en fazla karşılaşılan yaklaşımlar olup, kâr/gelir yaklaşımına ilişkin çalışmalar göreli olarak daha yenidir ve az sayıdadır.

1.4.1.1. Aracılık Yaklaşımı

İlk olarak Sealey ve Lindley (1977) tarafından geliştirilen aracılık yaklaşımına göre, bankalar temel olarak bankaya fon sağlayanlar ile bankadan fon kullananlar arasında finansal aracılık hizmeti görmektedirler. Dolayısıyla bu aracılık fonksiyonu kapsamında, bankanın fon fazlası olanlardan sağladığı mevduat ve diğer kaynaklar girdi, fon ihtiyacı olanlara kullandırdığı krediler ve diğer aktif kalemler çıktı olarak kabul edilmektedir (Berger ve Humphrey, 1992).

Sealey ve Lindley (1977)’e göre, üretim insanlar tarafından yürütülen bir dönüştürme sürecidir ve bu süreç içerisinde belirli mal ve hizmetler özelliklerinin bir kısmını kaybederek, yeni mal ve hizmetler olarak ortaya çıkarlar. Finansal bir kuruluş için bu dönüştürme süreci, fon fazlası olanlardan fon sağlayarak, fon ihtiyacı olanlara

37

bu fonun plase edilmesini kapsamaktadır. Mevduat toplayan bir finansal kuruluşun çıktısı teknik olarak finansal kuruluşa borç verenler ile kuruluştan borç alanlara bir takım finansal hizmetlerin sunulmasıdır. Bu finansal hizmetler; vadesiz mevduat müşterileri için ödeme hizmetlerinin yönetilmesi, mudi ve kredi kullananlara finansal aracılık hizmeti verilmesi ile yatırım hesapları işlemleri, portföy yönetim danışmanlığı gibi diğer faaliyetlerdir. Tüm bu hizmetler finansal kuruluşlar tarafından teknik olarak sağlanmakla birlikte, girdi ve çıktı tanımlamasının doğru olarak yapılabilmesi için salt teknik bir tanımlama yerine bir değer ölçüsünün de dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre iktisadi olarak üretim kullanılan girdilerden daha değerli çıktıların ortaya çıkarılmasıdır. Firma davranışlarına ilişkin pozitif bir teori iki kısıtı sağlamalıdır: (1) firmanın kendisi üretim çıktısının kullanılan girdilerden daha yüksek değerde olduğunu düşünmelidir, (2) değer piyasa fiyatları kullanılarak ölçülebilmelidir. Diğer bir deyişle, firma davranış teorisi, kârını maksimize eden bir firmanın fiyat ve çıktı kararlarını maliyet ve gelirlere dayandırmasını ve ilgili maliyet ve fiyatların piyasada açık olarak var olmasını gerektirmektedir. Dolayısıyla yukarıda yer verilen teknik çıktıların tamamının, iktisadi olarak finansal kuruluşun çıktıları olarak nitelendirilmesi gerekliliği bulunmamaktadır. Finansal kuruluşlar tarafından mudilere sağlanan hizmetler daha çok ekonomik girdilerle ilişkilidir. Çünkü finansal kuruluşlar bu hizmetlerden doğrudan bir gelir elde etmezken (finansal kuruluşlar bu hizmetleri maliyetlerini karşılamak için çeşitli komisyonlar karşılığında sunmakla birlikte, bu hizmetlerin temel amacı ekonomik fayda elde etmekten ziyade kaynak temin etmektir), hizmet sunumları nedeniyle maliyetlere katlanırlar. Mevduat temin etmek için katlanılan maliyet örtülü kaynak maliyetleri (sermaye, emek ve fiziki girdi maliyetleri) ile mudilere yapılan faiz ödemelerini içermektedir.

Sealay ve Lindley (1977) finansal kuruluşların üretim süreçlerinin çok aşamalı olduğunu ifade etmektedir. Bu aşamalarda ara çıktılar oluşmakta, bu ara çıktılar sürecin bir başka noktasında girdi olarak kullanılmaktadır. Mevduat ve diğer sağlanan fonlar; sermaye, emek ve diğer fiziksel girdilerin kullanımı ile üretilen ara çıktılar iken, bu ara çıktılar faiz getirili aktiflerin üretiminde girdi rolü oynamaktadır.

38

Sealay ve Lindley (1977) bu saptamaları ışığında faiz getirili aktifleri çıktı, sermaye, emek, menkuller ve mevduat dahil sağlanan fonları girdi olarak tanımlamaktadır.

1.4.1.2. Üretim Yaklaşımı

İlk olarak Benston ve Smith (1976) tarafından ileri sürülen ve daha sonra Berger ve Humphrey (1991) tarafından geliştirilen üretim yaklaşımında bankalar hesap sahiplerine çeşitli finansal hizmetler veren finansal kuruluşlar olarak görülmektedir. Üretim yaklaşımını aracılık yaklaşımından ayıran temel fark, aracılık yaklaşımında girdi olarak dikkate alınan mevduat ve diğer sağlanan fonların, üretim yaklaşımında çıktı olarak dikkate alınmasıdır.

Finansal kuruluşlar kredi başvuruları, çekler ve diğer ödeme hizmetleri gibi çeşitli alanlarda müşteriler için çeşitli işlemler gerçekleştirdikleri için üretim yaklaşımında belirli bir sürede gerçekleştirilen işlem sayısı çıktıyı en iyi temsil eden değişken olarak kabul edilmektedir. İşlem sayısı bilgisinin ulaşılabilir olmadığı durumlarda, mevduat ve kredi hesap sayıları da çıktı olarak kullanılabilmektedir (Berger ve Humphrey, 1997). Diğer taraftan hesap sayıları bilgisi halka açık olmadığı için, halka açık nitelikte bilgi olan kredi ve mevduat bakiyeleri, gerçekleştirilen işlem sayıları ile orantılı olacakları varsayımı doğrultusunda, çıktı olarak kullanılmaktadır (Berger ve Humphrey, 1992).

Üretim yaklaşımında çıktı olarak nitelendirilen işlemleri gerçekleştirmek için fiziksel girdi kullanıldığından, sadece fiziksel girdi olarak nitelenen emek ve sermaye ile bunların maliyetleri girdi olarak kabul edilmektedir (Berger ve Humphrey, 1992).

1.4.1.3. Kâr / Gelir Yaklaşımı

Kâr/gelir yaklaşımı Berger ve Mester (1997) tarafından savunulmakta olup, bu yöntemde maliyet kalemleri girdi, gelir kalemleri ise çıktı olarak kullanılmaktadır. Bu yaklaşıma göre bankalar kârlılıklarını artırmak için bir taraftan gelirlerini artırırken diğer taraftan da giderlerini azaltmaya çalışmakta oldukları için banka etkinliğinin

39

hesaplanmasında gelirlerin artırılmasında giderlerin ne kadar etkin kullanıldığının ölçülmesi gerekmektedir.

Bu yaklaşımda genel olarak faiz dışı giderler (personel giderleri, işletme giderleri vb.) girdi; net faiz geliri, net komisyon geliri, net alım/satım geliri ve diğer gelirler ise çıktı olarak ele alınmaktadır.