• Sonuç bulunamadı

1.4.   BANKACILIK SEKTÖRÜNDE ETKİNLİK ÖLÇÜMÜ 35

1.4.2.   Bankacılık Sektörü Etkinlik Analizi Çalışmaları 39

1.4.2.1.   Gelişmiş Ülkelere İlişkin Çalışmalar 39

Altunbaş, Evans ve Molyneux (2001), Alman Bankacılık sektöründe, banka sahiplik yapısının etkinlik ile ilişkisini incelemektedir. Stokastik Sınır Yaklaşımı kullanılarak, 1989-1996 yılları arası maliyet ve alternatif kâr etkinlik skorları elde edilen çalışmada, girdi ve çıktı seçiminde aracılık yaklaşımı benimsenmiştir. Buna göre, emek, fiziksel sermaye ve mevduat girdi; konut kredileri (mortgage), kamu sektörü kredileri, diğer krediler, diğer getirili aktifler ve bilanço dışı kalemler çıktı olarak kullanılmıştır. Çalışmada bankalar sahiplik yapısına göre üç ana bölümde (özel bankalar, kamu bankaları, kooperatif bankalar) gruplanmıştır. Analizde, tüm banka gruplarının ölçek ekonomisinden yararlandığı, kamu bankaları ve kooperatif bankalarının kâr ve maliyet etkinliklerinin, özel bankalara göre önemsiz düzeyde fazla olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.

Berger ve Mester (1997) banka etkinlikleri ölçümlerinin farklılaşmasına yol açan kaynakları analiz etmektedir. Bu kapsamda makalede;

40 • Ölçüm yöntemlerindeki farklılıklar,

• Banka, piyasa, yasal uygulamalar gibi çoğunlukla dışsal nitelikteki özelliklere ilişkin farklılıkların,

etkinlik ölçümlerini değiştirip değiştirmediği incelenmektedir.

Ampirik araştırma 1990-1995 yılları için ve 6.000 ABD ticari bankası verisi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Etkinlik kavramlarındaki farklılıkları incelemek amacıyla, maliyet, kâr ve alternatif kâr etkinlikleri kullanılarak, etkinlik skorları ayrı ayrı elde edilmiştir. Ölçüm yöntemlerindeki farklılıkların etkisinin belirlenmesi için, Dağılımdan Bağımsız Yaklaşım ve iki farklı fonksiyonel yapıda (Fourier-flexible2 ve translog3) Stokastik Sınır Yaklaşımı kullanılmıştır. Analiz sonucunda, etkinlik kavramlarındaki farklılıkların etkinlik ölçümlerini değiştirdiği ve her bir etkinlik kavramının farklı ilave bilgiler sağladığı, diğer taraftan ölçüm yöntemlerindeki farklılıkların sonuçları anlamlı olarak değiştirmediği ortaya çıkmıştır (Berger ve Mester, 1997).

Etkinlik kavramları ve ölçüm yöntemleri kontrol edildikten sonra, etkinlik ölçümleri arasındaki farklılıkların analiz edilmesi için çeşitli dışsal faktörlerin etkileri, regresyon analizi yoluyla incelenmiştir. Etkinlik ölçümleri üzerinde etkisi incelenen parametreler; banka büyüklüğü, organizasyonel yapı, kurumsal yönetişim, diğer banka karakteristikleri, piyasa karakteristikleri ve yasal kısıtlamalar olarak seçilmiştir (Berger ve Mester, 1997).

Regresyon analizleri ile;

• Maliyet etkinlikleri ile banka büyüklüğünün anlamlı olarak ilişkili olmamakla birlikte, küçük ölçekli bankaların kâr etkinliklerinin, büyük bankalara göre daha yüksek olduğu,

• En az bir kere birleşme yaşamış bankaların kâr ve alternatif kâr etkinliklerinin diğer bankalara göre daha yüksek olduğu, holdinge bağlı bankaların gerek maliyet gerekse kâr etkinliklerinin diğer bankalara göre

2 Detaylı bilgi için bkz. Gallant (1984) 3 Detaylı bilgi için bkz. Barnett (1985)

41

daha yüksek olduğu, halka açık bankaların daha yüksek maliyet ve kâr etkinliklerine sahip olduğu,

• Kredilerin aktif içindeki payının yüksek olduğu bankalarda kâr etkinliklerinin daha yüksek olduğu, banka getirisindeki değişkenliğin fazla olduğu bankaların diğerlerine göre daha düşük kâr etkinliğine sahip olduğu,

• Rekabetin az olduğu piyasalarda, banka maliyet etkinliklerinin daha düşük, kâr etkinliklerinin ise daha yüksek olduğu,

sonuçları elde edilmiştir (Berger ve Mester, 1997).

Berger ve Mester (2003), teknolojik ilerleme, deregülasyon ve rekabetteki dinamik değişimlerin ABD banka etkinlikleri üzerindeki etkilerini 1984, 1991 ve 1997 yılları için analiz etmektedir. Etkinlik analizi Fourier esnek fonksiyonel forma (Fourier- flexible functional form) dayalı Stokastik Sınır Yaklaşımı yöntemi kullanılarak, maliyet, kâr ve alternatif kâr etkinlik kavramlarının her üçü için gerçekleştirilmiştir. Girdi ve çıktı seçiminde ise aracılık yaklaşımı benimsenmiştir.

1991-1997 döneminde maliyet etkinliğinin azalırken, kâr etkinliğinin, özellikle birleşme yaşamış bankalarda, önemli ölçüde arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu durum, ürün yelpazesinin genişlemesi ile teknolojik gelişmeler ve ürün kalitesindeki artış sonucunda maliyetlerin artması, diğer taraftan gelirlerin maliyetlerden daha çok artması ile açıklanmaktadır (Berger ve Mester, 2003).

Drake, Hall ve Simper (2009) Japon bankacılık sektörü etkinlik değerlerini, parametrik olmayan Slack Tabanlı Ölçüm (Slacks Based Measure) ile elde etmektedir. Metodolojik yaklaşımların etkinlik değerlerini nasıl etkilediğini tespit etmek için girdi ve çıktı seçiminde literatürde yer alan üretim, aracılık ve kâr/gelir yaklaşımlarının her üçü için de ayrı ayrı analiz gerçekleştirilmektedir.

Aracılık yaklaşımında toplam krediler, diğer getirili aktifler, net masraf/komisyon geliri, net ticari gelir ve diğer gelirler çıktı; toplam mevduat, para piyasalarına borçlar, diğer borçlar, toplam faaliyet giderleri, toplam fiziki varlıklar ve karşılıklar girdi olarak tanımlanmıştır. Kâr/gelir yaklaşımında net faiz geliri, net

42

masraf/komisyon geliri, net ticari gelir ve diğer gelirler çıktı; faiz dışı giderler (personel ve işletme giderleri), diğer faaliyet giderleri ve toplam karşılıklar girdi olarak belirlenmiştir. Üretim yaklaşımında toplam krediler, net masraf/komisyon geliri, net ticari gelir, toplam mevduat, diğer getirili aktifler ve diğer faaliyet gelirleri çıktı; faiz dışı giderler (personel ve işletme giderleri), diğer faaliyet giderleri ve toplam karşılıklar girdi olarak tanımlanmıştır (Drake, Hall ve Simper, 2009).

Çalışmada aracılık, üretim ve kâr/gelir yaklaşımına dayalı olarak bulunan etkinlik skorlarının birbirinden önemli ölçüde farklılaştığı, dolayısıyla girdi ve çıktı seçiminin etkinlik analiz sonuçlarını değiştirdiği sonucuna ulaşılmıştır (Drake, Hall ve Simper, 2009).

Fiorentino, Karmann ve Koetter (2006) Alman bankalarının etkinlik düzeylerini, Stokastik Sınır Yaklaşımı ve Veri Zarflama Analizi yöntemleri ile elde etmekte ve iki farklı yöntemle elde edilen etkinlik skorlarının tutarlılığını; etkinlik düzeyleri, etkinlik skor sıralamaları, dışa düşen karar birimleri, zaman içindeki tutarlılık ve geleneksel muhasebe göstergeleri ile tutarlılık açısından karşılaştırmaktadır. 1993- 2004 dönemini kapsayan çalışmada girdi ve çıktı seçiminde aracılık yaklaşımı benimsenmiştir. Bu kapsamda, sabit sermaye, emek (tam zamanlı kişi sayısı) ve sağlanan fonlar (mevduat ve şirket tahvilleri) girdi; bankalara kullandırılan fonlar, krediler ve menkul kıymetler çıktı olarak tanımlanmıştır. Girdi fiyatları olarak ise amortisman giderlerinin sabit sermayeye oranı, personel giderlerinin tam zamanlı kişi sayısına oranı ve faiz giderlerinin toplam sağlanan fonlara oranı kullanılmıştır. Analiz ile;

• Veri Zarflama Analizi ile bulunan etkinlik skorlarının, Stokastik Sınır Yaklaşımı ile bulunanlara göre dışa düşen değerlere4 çok daha fazla hassasiyet gösterdiği,

• Veri Zarflama Analizi ile bulunan etkinlik skorlarının sıralaması ile Stokastik Sınır Yaklaşımı ile bulunanların sıralaması arasındaki sıra korelasyonunun düşük olduğu, ancak analizi yapılan karar birimleri homojen hale getirildikçe, bu korelasyonun artış gösterdiği,

43

• Gerek Veri Zarflama Analizi gerekse Stokastik Sınır Yaklaşımı ile bulunan etkinlik skorlarının zaman içinde tutarlı bir seyir izlediği, ancak bu tutarlılığın Veri Zarflama Analizi yönteminde daha fazla olduğu, • Geleneksel performans göstergeleri (aktif getirisi, özkaynak getirisi vb.)

ile sınır analizleri (Veri Zarflama Analizi ve Stokastik Sınır Yaklaşımı) ile bulunan etkinlik skorları arasındaki ilişkinin güçsüz olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır (Fiorentino, Karmann ve Koetter, 2006).

Girardone, Molyneux ve Gardener (2004), İtalyan bankalarının maliyet etkinliklerini belirleyen etkenleri 1993-1996 dönemi için incelemektedir. Fourier- flexible fonksiyonel formuna dayalı Stokastik Sınır Yaklaşımının yöntem olarak benimsendiği çalışmada, teknik etkinsizliklerin %13-15 düzeyinde seyrettiği, ancak dönem buyunca ilgili değerlerin azaldığı tespit edilmiştir. Ölçek ekonomisinin özellikle kredi kooperatif bankaları için önemli ve yüksek düzeyde olması, diğer taraftan maliyet fonksiyonuna risk ve çıktı kalitesinin eklenmesi ile ölçek ekonomisinin etkisinin azalması çalışmanın diğer sonuçlarındandır. Etkinlikleri belirleyen faktörlerin değerlendirilmesi amacıyla gerçekleştirilen ikinci aşama lojistik5 regresyon çalışmasıyla etkinsizliklerin sermaye gücü ile negatif, takipteki krediler ile pozitif ilişki içinde olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.

Miller ve Noulas (1996), ABD’de faaliyet gösteren 201 büyük ölçekli bankanın, 1984-1990 yılları arasındaki etkinlik skorlarını (ölçeğe göre sabit getiri teknik etkinliği, ölçeğe göre değişen getiri teknik etkinliği ve ölçek etkinliği) Veri Zarflama Analizi yöntemi ile bulmaktadır. Analizde vadesiz mevduat, vadeli mevduat, faiz giderleri ve faiz dışı giderler girdi; ticari krediler, tüketici kredileri, konut kredileri, yatırımlar, faiz gelirleri ve faiz dışı gelirler ise çıktı olarak tanımlanmıştır. Buna ek olarak ilgili çalışmada, etkinlik skorlarını değiştiren parametrelerin değerlendirilmesi amacıyla, etkinlik skorlarının bağımlı; banka büyüklüğü, kârlılık, piyasa gücü ve lokasyonun bağımsız birer değişken olarak tanımlandığı regresyon analizi gerçekleştirilmiştir. Analiz sonucunda, banka büyüklüğü ve kârlılığın etkinliği pozitif

44

yönde etkilediği ve piyasa gücünün etkinlik üzerinde anlamlı bir etkisinin bulunmadığı sonuçlarına ulaşılmıştır.

Berger ve DeYoung (1997), ticari bankalarda sorunlu krediler ile maliyet etkinliği arasındaki ilişkileri, ABD ticari bankalarının 1985-1994 dönemi verisini kullanarak, Granger nedensellik testleri ile sınamaktadır. Analizde;

• Dışsal nedenlerle ortaya çıkan sorunlu kredilerdeki artışın, izleme ve takip maliyetlerini artırarak, maliyet etkinliğinde düşüşe yol açtığı, • Kötü yönetim sonucunda ortaya çıkan maliyet etkinsizliğinin, sorunlu

kredi düzeyini artırdığı,

• Maliyetlerden kaçınmak amacıyla izleme, istihbarat vb. aktivitelerin azaltılmasının, kısa dönemde maliyet etkinliği sağlasa da orta ve uzun vadede, sorunlu kredi düzeyini artırarak maliyet etkinsizliğine neden olduğu,

• Sermaye düzeyi düşük olan bankalarda, kredi portföyünün daha riskli kredilerden oluşturulması nedeniyle, sorunlu kredi düzeyinin de yüksek olduğu

hipotezleri test edilmiş ve bu hipotezlerin geçerliliği için kanıtlar bulunarak, sorunlu krediler ile maliyet etkinliği arasında çift yönlü etkileşimin var olduğu sonucuna ulaşılmıştır.