• Sonuç bulunamadı

Kıyılar tarih boyunca, toplulukların ilk yerleştikleri, ekonomik ve kültürel anlamda en çok tercih edilen alanlar olmuşlardır. Sahip olduğu doğal kaynakları, ulaşım olanakları, savunma açısından sağladığı uygun ortam, kıyıları sadece bir su kenarı olmaktan çıkarmış, insan yerleşimleri için vazgeçilmez bir çekim odağı haline getirmiştir. “Toprak ile su, bu iki dünya nimeti yan yana gelmekte, ayrı ayrı taşıdıkları değerin çok üstünde bir değer kazanarak kıyıları oluşturmaktadırlar.

Dolayısıyla kıyılar, kentleşen ya da kentleşmiş arazilerin daha da üstünde bir anlam kazanarak bulunmaz nitelikler taşımaktadır” (Pala, 1975). Dünya nüfusunun yaklaşık

%50’sinin kıyı alanları ve çevresinde yaşaması bunun açık bir göstergesi olmaktadır.

Birleşmiş Milletler 2000 yılı nüfus Raporu’na göre 50 yıl içinde 6,3 milyar kişi deniz kıyısında yaşıyor olacaktır.

Kıyıların sağladıkları türlü kullanım olanakları, hızla artmakta olan dünya nüfusu ve teknolojik gelişmeler, beraberinde gelen hızlı kentleşme ile birlikte kıyı alanları üzerindeki baskının gün geçtikçe artmasına neden olmuştur. Sınırlı bir kaynak olan kıyıların yasal ve yönetsel anlamda toplum yararına kullanılması ve kıyılardan toplumun her bireyinin yararlanması gerektiği savunulurken, ne var ki bu durum teoride kalmakta ve çoğunlukla hayata geçirilememektedir.

“Kıyının üretilmeyen, arttırılmayan kıt bir çevre değeri ya da bir doğal öğe olduğu bilinmektedir” (Duru, 2003). Buna karşın kıyılardan yararlanma oranını arttırmak amacıyla farklı yöntemlere gidilmektedir. Önceleri kıyı alanlarındaki az katlı az yoğun yapılaşma yerini yüksek katlı çok yoğun yapılaşmaya bırakmaya başlamıştır.

“Kıyılarda doğal olarak aşınma ve birikim olaylarıyla şekillenme devam ederken, kıyılar doldurularak denizden alan kazanılması gibi insan müdahalesiyle karşı karşıya kalınmıştır” (Döker, 2006).

Kıyıların turizm sektörüyle ön plana geçişi ve insanların kıyıların sunduğu değerlerin bilincine varması kıyıların ekonomik değerini daha da arttırmıştır. Kıyılara olan ilgi her geçen gün yoğunlaşmış ve kıyı alanları hızla işgal edilmeye başlamıştır.

“Merkezi ve yerel yönetimler açısından kıyılar tamamen bir ekonomik kalkınma

aracı olarak değerlendirilirken, çoğu zaman kısa dönemde çok kazanç sağlamak asıl amaçtır” (Sesli ve diğ, 2003). Bu durum kıyı kaynaklarının tükenmesinde belirleyici rol oynamaktadır.

Kıyı alanları üzerindeki baskının giderek artması, bu alanlarda bir takım çevre sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Kıyı kaynaklarının geri dönülmez bir biçimde zarar görmeye başlaması, bazı kıyı ülkelerini bu konuda önlemler almak adına harekete geçirmiş ve kıyılarda “sürdürülebilirlik” kavramı gündeme gelmeye başlamıştır. Kıyı alanlarında kullanımı sınırlandırmak, geri dönüşü olmayan tahribatları engellemek, kullanımda kamu yararını gözetmek ve kıyı spekülasyonlarını önlemek amacıyla çeşitli politikaların geliştirilmesi yoluna gidilmiş ve araç olarak da kıyı yönetimi kullanılmıştır. İlk olarak Ekim 1972’de Amerika Birleşik Devletleri’nde “Coastal Zone Management Act of 1972” (Amerika Birleşik Devletleri Kıyı Bölgesi Yönetimi Yasası) ile gündeme gelen kıyı yönetimi, aslında bir “kaynak yönetimi” olarak tanımlanmaktadır. 1976 yılında imzalanan Akdeniz Eylem Planı ile Akdeniz ülkelerinde de yerini alan kıyı yönetimi kavramı 1992 Rio Konferansı ile yeni bir boyut kazanmıştır. Ülkemizde de 1987 yılından bu yana Akdeniz Eylem Planı doğrultusunda çalışmalar sürmektedir.

1.1 Tezin Amacı

Bu çalışmanın amacı, kıyı alanlarının önemini ve ayrıcalığını belirterek kıyı alanlarının korunmasında ve sürdürülebilirliğinde planlamanın rolünü vurgulamak, kıyı alanları yönetiminin gerekliliği üzerinde durarak bu konuda Türkiye’nin yetersiz durumunu başta dünya örnekleriyle Türkiye'nin çeşitli illerinde yapılmış pilot projeleri karşılaştırarak ve ülkemizin en önemli kıyı kenti olan İstanbul’u inceleyerek ortaya koymaktır.

1.2 Tezin Kapsamı

Bu tez kapsamında Türkiye’de kıyı yönetimi ve planlaması konusunda bugüne kadar gelinen durum karşılaştırmalı bir şekilde ortaya konarak İstanbul kıyılarına yönelik olarak alınan kararın değerlendirilmesi yapılacaktır.

Beş bölümden oluşan tez çalışmasının birinci bölümünde tezin amacı, kapsamı ve yöntemi açıklanmıştır.

İkinci bölümde genel olarak kıyı kavramından bahsedilecek ve kıyıları herhangi bir kara parçasından farklı kılan nitelikleri ortaya konacaktır. Kıyı yönetimi ve planlaması kavramlarına değinilerek bütünleşik kıyı alanları yönetiminin ortaya çıkışı incelenecektir.

Üçüncü bölümde dünyada ve Türkiye’de kıyı alanları yönetiminin gelişimine değinilerek Türkiye’de şimdiye kadar yapılmış kıyı yönetimi çalışmaları ile dünyada seçilen ülkelerde kıyı yönetimi çalışmaları incelenecektir. Geçmişten günümüze ülkemizde kıyıların geçirdiği hukuki süreç sıralanacak ve kıyılardaki mülkiyet ilişkilerinden bahsedilecek ve kalkınma planlarında kıyının ne şekilde ele alındığına değinilecektir. Bölüm sonunda dünya örnekleriyle Türkiye’nin kıyı yönetimi anlayışları arasında karşılaştırma yapılarak Türkiye’nin kıyı yönetimi sorunları ortaya konacaktır.

Çalışmanın dördüncü bölümünde alan çalışması olarak İstanbul örneği, kentsel kıyı kullanımı nitelikleriyle incelenecektir. İstanbul ilinde kıyı kullanımının geçmişten günümüze değişiminden bahsedilecek, planlama çalışmalarında kıyının ne şekilde ele alındığı üzerinde durulacaktır. İstanbul’un kritik noktalarında kıyıya yönelik alınan kararların bir değerlendirmesi yapılarak İstanbul kıyı alanlarına yaklaşımı önerileri getirilecektir.

Çalışmanın son bölümünde ise önceki bölümlerde bahsedilen konular ışığında ortaya konan durumunun tespiti ile varılan sonuçların bir değerlendirmesi yapılacaktır.

1.3 Çalışma Yöntemi

Çalışmada iki tür yöntem izlenmektedir. Bunlardan birincisi literatür taramasına dayalı araştırmadır. Bu araştırma, konuyla ilgili yazılmış kitaplar, tezler, makaleler ve yapılmış sempozyumların incelenmesi ile konuyla ilgili yasalar, yönetmelikler ve planların incelenmesini kapsamaktadır. İkincisi ise alan araştırmasına dayalıdır. Bu araştırma ise konuyla ilgili belediyeler, bakanlıklar ve diğer ilgili kurumlarla görüşülmesi ile bu kurumlardan gerekli verilerin toplanmasını içermektedir. Literatür taraması ve alan araştırmalarına dayalı veriler değerlendirilerek Türkiye’nin kıyı yönetimi konusundaki mevcut durumu ortaya konmuş, dünyadan incelenen örneklerle karşılaştırması yapılmıştır.

2. BÜTÜNLEŞİK VERİ KIYI, KIYI YÖNETİMİ VE KIYI PLANLAMASI