• Sonuç bulunamadı

3. KÜLTÜREL BAĞLAMDA ANLAM ve MEKAN’IN İRDELENMESİ

3.3. Çevre İnsan İlişkisi

3.3.2. Algılama Görsel Algılama

3.3.2.1. Gestalt Kuramı

Gestalt kuramı algılama ve mekan konusundaki çalışmaların ilki olması ve birçok kurama temel oluşturmasından dolayı öncelikle ele alınmaktadır. Gestalt Kuramı 19.yy. sonu, 20.yy. başlarında 1920'lerde bir grup Alman psikolog tarafindan geliştirilen, mekanın görsel organizasyonunu irdeleyen, bir kuramdır.

Gestalt kuramının çalışma odağı davranış değil, insan algısı ve diğer bilme süreçleridir. Özellikle görsel algı ile ilgili bir kuramdır. Kuramın ana kavramı biçim - şekil kavramıdır. Bütünü oluşturan öğeleri incelemek bütün hakkında fikir vermez ve bir davranışı parçalara bölmek onun bütünlüğünü, anlam ve niteliğini değiştirir: Aynı parçalar yerine bu parçaların oluşturduğu biçim ve görüntü önemlidir (Ittelson, 1974), kısaca 'bütün kendisini oluşturan parçaların toplamından farklıdır' ilkesi kuramın temelini oluşturmaktadır (Atkinson, 1995). Gestalt’a göre dış etkenlerin algısal süreçleri ne şekilde etkilediği iki aşamada incelenmektedir:

1. Algıda seçicilik (selective attention): Algılama sürecinde insan çevresini seçici bir biçimde algılamakta ve uyarıcıların tümünü algılayamamaktadır. İnsan beyninin duyu verilerinin tamamını işleyerek anlamlı bir algı oluşturması sınırlı olduğundan, belirli değişkenlerin etkisi altında sürekli seçerek algılamaktadır. Algısal seçimi etkileyen değişkenler ise uyarıcının ve algılayıcının özellikleri ile ilişkilidir. Uyarıcının büyüklüğü, şiddeti, hareketliliği, algılayıcının ise; ilgi ve gereksinimi seçicilikte önem kazanmaktadır.

2. Algısal organizasyon: Algılama, seçiciliğin yanında aynı zamanda bir örgütlenme biçimidir ve bu örgütlenme biçimi Gestalt ilkeleri ile açıklanmaktadır.

Gestalt kuramında biçim temeldir ve formun görsel dünya içinde kapalı yapısal bir eleman olarak ayrı bir yeri vardır: Bu nedenle Gestalt psikologları formun algılanması konusunda bir dizi etken sıralamışlardır. Özellikle mekansal ölçekte bu etkenler yakınlık, benzerlik, kapalılık, devamlılık, tamamlama ve simetri olarak değerlendirilmektedir. Bunlara bağlı olarak mekandaki fiziksel niteliklere ve özellikle şekil kavramına dayanarak kavramlar geliştirilmiştir. Bu kavramlar mekanlarda zemin döşemesinin sürekliliği, yol ve meydan gibi açık alanları sınırlayan cephe elemanlarının sürekliliği gibi fiziksel nitelemelerle, ritmi, zıtlığı, simetrisi, kapanması, derecelendirilmesi, özgünlüğü gibi nitelemeler sayılabilir (Hall, 1995).

Prak Gestalt ilkelerini tutarlılık ve zıtlık kavramları başlığı altında gruplayarak mekana uyarlamıştır. Bu kuralları;

tutarlılık_________Zıtlık

benzerlik formda, yönde, boyutta ve yüzeyde benzemezlik süreklilik süreksizlik

biçimde basitlik biçimde karmaşıklık yakınlık mesafe

biçiminde ele almıştır.

Tutarlılık ye zıtlığı ortaya koyan kriterlerin, biçimde köşeli veya yuvarlak biçimler, yönde paralel, açılı veya dik yönler, boyutlarda küçük veya büyük boyutlar, yüzeylerde doku ve renk gibi özellikler olduğunu ifade etmektedir. Bir grup yapıda görsel tutarlılığın artması o yapı grubunun birbirine yakın aralıklarla, aynı doğrultuda, benzer yükseklik ve benzer çatı eğiminde (süreklilik ve benzerlik), benzer tuğla ile inşa edilmiş veya benzer renk ile boyanmış olmasıyla ilişkili olduğunu vurgulamaktadır (Prak, 1968). Buna bağlı olarak Gestalt ilkelerinin kentsel mekanlardaki biçimler bağlanımda değerlendirilmesi sonucunda benzerlik kavramı esasına göre, birey kent mekanında birbirine benzeyen yapı, doku, ağaç grupları ve benzeri elemanları zihninde bütünleyerek algılamaktadır.

Yakınlık: Birbirine yakın nesneler grup olarak algılanırlar.

Şekil 3.11 Benzerlik Kuramı, 100 Wozocos, MVRDV, Hollanda (E.Erdönmez arşivi)

Benzerlik: Benzerlik etkeninde nesneler benzer boyut, doku, renk v.b. özellikler taşıdıklannda tek ve bütün bir nesne olarak algılanmalarıdır. Birbirine benzer birimler bir algısal bütünlük kazanırlar.

Şekil 3.12 Devamlılık Kuramı, Hoolainhof, Hollanda

Devamlılık: Algılama alanında bulunan ve aynı yönde giden birimler birbirleriyle ilişkili olarak algılanırlar. Devamlılık ilkesi; insanlarım devam eden elemanları tek bir eleman gibi algılama eğilimini ifade eder.

Şekil 3.13 Akaret Evleri, Beşiktaş, Benzerlik ve Devamlılık İlkelerine Bir Örnek

Şekil 3.14 Kent Mekanında Devamlılık Etkeni, İstanbul Boğazı (E.Erbaş arşivi) Şekil - Zemin İlişkisi: Bütün algılamalarda bir şekil, bir de zemin vardır ve şekil arka yüzeyi oluşturan zemin içerisinde anlam kazanmaktadır.

Şekil 3.15 Venedik Hava Fotoğrafı, Şekil - Zemin İlişkisi

Şekil zemin, ilişkisine bir başka örneği şu şekilde verebiliriz; bir sokak kafesinde oturanlar ve sokaktan geçenlerin kamusal alanı algılamaları farklı biçimde gerçekleşmektedir. Bununla beraber kamusal alanda kullanılan nesneler şekilleri, diğerleri - binaların sürekli cepheleri ise arka zemini fonu oluşturmaktadır. Meydana açılan kafeler , meydanla bir ilişki yaratmaktadır.

Şekil 3.16 Tamamlama İlişkisi, Siena, Piazza Del Campo (B.Haznedar arşivi)

Tamamlama: Bir nesnenin tamamı görülmese de nesne tamamlanmış olarak algılanabilir. Görünen şekiller dağınık biçimde kağıt üzerinde duran lekelerden oluştuğu hallerde, biz belirli bir yapıyı tamamlayarak görebilmekteyiz.

Kapalılık: Kapalılık etkenine örnek olarak bu oluşum, Vatikan St. Peter meydanında izlenebilmektedir ve tamamlanmış birer daire, üçgen ve kare olmasalar bile nesnelerin daire ve üçgen olarak algılanmasını ifade etmektedir.

Şekil 3.17 Kapalılık İlkesi, Vatikan Örneği [11] (E.Erdönmez arşivi)

Gestalt Kuramındaki simetri kuralı ise simetrik kapalı bir parçanın nesne olarak algılanması kuralıdır (Lang, A.,1981). Simetri bir ya da daha çok eksen veya merkeze göre iki yada daha çok nesne arasında konum ve biçim açısından ölçü uygunluğudur.

Uyarıcılar birbirlerinden bağımsız unsurlardan oluşmuş bir evren yaratmadıklarından, algılamada zihin her zaman toparlama ve yorumlama yapmaktadır. Bütünde kavrama olan algı için değişik kuramlar geliştirilmekle beraber Kohler tarafından geliştirilen ve Gestalt teorisinin ortaya koyduğu biçimsel organizasyon ilkeleri, fiziksel ortamın daha iyi algılanma koşullarını belirlemektedir.

Ancak Gestalt Kuramının ağırlıkla gözlenen unsurun fiziksel özelliklerim ele alırken (gözleyen, kullanıcı) bireyin algılamasında etkin olan nörolojik özelliklerinin dışındaki kültürel niteliklerini tamamıyla göz ardı etmesi, kullanıcının yaşı, mekansal deneyim, ihtiyaç gibi mekan algısını etkileyen unsurların yanı sıra, mekanın, ışık, renk, gölge, koku v.b. dikkate alınmaması, Rapoport’un çevreye ve kullanıcıya (insana) ilişkin araştırmalara başka bir boyut getiren “Algılamada Ekolojik ve Kültürel Kuram”ını geliştirmesine etken olmuştur. Bu kuram çevrenin algılanması zihinsel davranışlar ve değerlendirmeler temeline dayanmaktadır (Rapoport, 1977). Bu kurama göre insan ile çevresindeki iletişimin temeli algıya dayanmaktadır. Belirli seçimler yapma, davranışlarda bulunma, kararlar verme süreci tümüyle çevrenin algılanma sürecinin bir parçası olarak tanımlanır.

Özetle Gestalt Kuramı görsel algılarımızı nesne zemin ilişkisi, tamamlama, birleştirme gibi kavramlarla açıklamaya çalıştığından, algıların nesne biçiminde organize edildiğini kabul eden bir kuramdır; Ek olarak son dönemlerde çizgilerin, planların ve obje dokularının belirli dinamik kalitelerinin olduğu ve algısal deneyim ile insanların nörolojik süreçleri arasındaki eşbiçimcilik (izomorfizm) olarak isimlendirilen bir ilişki olduğu da ortaya konulmaktadır (Lang, 1987).