• Sonuç bulunamadı

Yetkili merci tarafından re’sen yapılan tasfiye halleri; en yakın mirasçılar tarafından mirasın reddi ile belli Ģartlar çerçevesinde mirasın reddinin iptaline karar verilmesidir.

1. En Yakın Mirasçılar Tarafından Mirasın Reddine Dayanarak

En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından mirasın reddedilmesi durumunda miras, sulh hukuk mahkemesi tarafından iflas hükümlerine göre tasfiye edilecektir (TMK m. 612/I). Kanunda en yakın mirasçı ifadesi ile kastedilen, sağ kalan eĢ de dahil olmak üzere, mirasbırakanın ölümünün ardından en yakın düzeyde ve doğrudan doğruya mirasçı sıfatına sahip kimselerdir.105

En yakın mirasçılar ret beyanıyla birlikte, kendilerinden sonra gelen mirasçılara da mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını talep etmiĢ olabilirler. Bu durumda sonra gelen mirasçılara beyanda bulunmaları için bir aylık süre verilir. Bu süre zarfında kabul etmemeleri halinde miras reddedilmiĢ sayılır (TMK m.614).106

104 Eren/Yücer Aktürk, s. 533; Antalya/Sağlam, s. 387; Ayan (Miras), s. 290; Ġmre/Erman, s. 536. 105 Dural/Öz, s. 420; Ġnan/ErtaĢ/AlbaĢ, s. 517; Helvacı, s. 152; Öztan, s. 419; Ġmre/Erman, s. 370. 106 Y. 1. HD. , 28.03.2011 T. , 16264/5468 “Mirasbırakan 25.05.2008 tarihinde ölmüş, en yakın yasal

mirasçıları olan eşi ve çocukları üç ay içinde mirası kayıtsız ve şartsız reddetmişlerdir. En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, Sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir (TMK.md.612). Mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce isteyebilirler. Bu takdirde ret, Sulh hakimi tarafından sonra gelen mirasçılara bildirilir, bunlar bir ay içinde mirası kabul etmezlerse, reddetmiş sayılırlar (TMK.md.614/1-2). Olayda miras en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunmuş, bunlar kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmediklerinin sorulması yönünde bir talepte bulunmamışlardır. Bu halde miras iflas hükümlerine tasfiyeye tabidir. Miras, mirasbırakanın kardeşine geçmemiştir, bu kişinin ret hakkı bulunmamaktadır. Bu husus gözetilmeden davacının ret beyanının tespit ve tesciline karar verilmesi doğru bulunmamıştır”

Mirasın en yakın mirasçılar tarafından reddi halinde sulh hukuk mahkemesi terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesine karar verir ve sürecin yürütülmesi için tasfiye memuru görevlendirir. Tasfiye iĢlemlerinde Ġcra ve Ġflas Kanunu hükümleri kıyasen uygulanır.

2. Hükmi Ret Halinde

Mirasbırakanın ölümü anında borç ödemekten aciz olduğu açıkça belli veya resmi olarak tespit edilmiĢ ise miras reddedilmiĢ sayılmaktadır. Hükmi reddin gerçekleĢebilmesi için talebe ihtiyaç yoktur, mahkeme kendiliğinden mirasın hükmen reddine karar verir. Zira tereke borca batık durumda bulunduğundan reddedilmiĢ sayılması kanuni karine niteliğindedir. 107

Hükmi redden bahsedebilmek için öncelikle mirasbırakanın borçlarını ödemekten aciz olması gerekmektedir. Aciz olma anı ölüm anı olarak nitelendirilir. Mirasbırakanın ölüm anında pasiflerinin aktiflerinden fazla olması durumunda borçlarını ödemekten acziyet içerisinde bulunduğu kabul edilir.

Hükmi reddin geçerli olabilmesi için aranan ikinci Ģart mirasbırakanın ödemeden aczinin mirasçılar ve çevresi tarafından biliniyor olması yahut resmi bir belge ile tespit edilmesidir. Mirasbırakanın çevresindeki kimseler onun ölümü anında borca batık olduğundan haberdar iseler hükmi ret geçerli olur. Ayrıca aciz belgesi, konkordato süresi içerisinde bulunması, hakkında verilmiĢ iflas kararı gibi hallerde resmi makamlarca mirasbırakanın ödemeden aciz olduğu belgelenmiĢ olduğundan mirasın hükmen reddine karar verilecektir.

Hükmi ret talebe ihtiyaç olmadan kendiliğinden sulh hukuk mahkemesi tarafından göz önünde bulundurulmakta iken mirasçıların hükmi reddin tespiti için dava açmaları da mümkündür. Ayrıca bu husus açılmıĢ olan bir dava yahut yürütülmekte olan bir icra takibinde itiraz olarak da ileri sürülebilir.

107 Hasan Petek, Mirasın Hükmen Reddi, Prof. Dr. Aydın Zevkliler’e Armağan, YaĢar Üniversitesi

Elektronik Dergisi, C. 8, Özel Sayı, 2013, s. 2194; Orçun Horozoğlu, Mirasın Hükmen Reddi, (YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ġstanbul 2010, s. 13; Cumhur Rüzgaresen / Murat Erdem, Terekenin Ġflas Hükümlerine Göre Tasfiye Sebepleri, Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.XV, S.1-2, s.242 (Sebep); Helvacı, s. 193; Ġnan/ErtaĢ/AlbaĢ, s. 511;

KocayusufpaĢaoğlu, s. 619; Eren/Yücer Aktürk, s. 513; Antalya/Sağlam, s. 364; Ġmre/Erman,

Hükmi ret neticesinde terekenin sulh hukuk mahkemesi tarafından Ġcra ve Ġflas Kanunu hükümlerine göre tasfiyesi gerçekleĢecektir.

3. Mirasın Reddinin Ġptaline Karar Verilmesi Halinde

Borç içinde bulunan ve bunları ödemekten aciz olan mirasçı alacaklılarına zarar vermek amacı ile mirası reddederse; alacaklıları veya iflas idaresi reddin iptali için dava açabilir (TMK m.617). Reddin iptaline karar verilirse miras resmen tasfiye edilir.

Mirasın reddi kurumunun amacı iradeye aykırı olarak hakların ve borçların kazanılmasının engellenmesidir.108

Mirası reddederken mirasçının bir beyanda bulunmasına gerek yoktur, reddin kayıtsız Ģartsız olması yeterlidir. Kural olarak kanun koyucu mirasın reddinin temelinde yatan sebeplerle ilgilenmez. Ancak alacaklılarını zarara uğratma kastı ile hareket edildiği takdirde, reddin dayanağı olan sebep dikkate alınarak alacaklıların haklarını korumak için reddin iptali yolu açılmıĢtır.

Reddin iptali talebi dava yolu ile olmaktadır. Bu dava sadece gerçek ret halinde uygulanabilir bir dava türüdür.109

Sonucunda reddin iptal edilerek tasfiyeye karar verilmesi söz konusu olduğundan yenilik doğuran bir dava olarak kabul edilebilir.110

Hakimin reddin iptaline karar verebilmesi için bazı Ģartların varlığı aranmaktadır. Öncelikle reddeden mirasçının mal varlığının borcuna yetmemesi gerekmektedir. Yani mirasçının kiĢisel mal varlığının aktifleri pasiflerini karĢılamıyor olmalıdır.111

Bunun için borç ödemeden aciz belgesinin bulunması zorunlu değildir.112

Ġkinci Ģart, mirasçının mirası reddederken alacaklılarını zarara uğratma kastı ile hareket etmiĢ olmasıdır. Bu durumda ispat külfeti alacaklılara aittir. Bu amacın

108 Osman HoĢlan, Mirasçının Alacaklısının Mirasın Reddini Ġptal Ettirebilmesi Hakkı, Yargıtay

Dergisi, 1992/3, s. 318.

109 Ġlhan Helvacı, Eski Medeni Kanunumuzla KarĢılaĢtırmalı Olarak Türk Medeni Kanununa Göre

Mirasın Reddi, 2. Baskı, Ġstanbul 2014, s. 213.

110 HoĢlan, s. 322; Birinci Uzun, s. 136. 111 Helvacı, s. 215; Oğuzman, s. 298.

mevcut olup olmadığı her somut olaya göre ayrı ayrı değerlendirilir.113

Mirasçının zarara uğratma kastı mirası reddeden mirasçının mali durumu ve reddedilen mirasın halinden anlaĢılabileceği114

gibi, objektif olarak ve olaylardan çıkarılarak115 da belirlenebilir.

Reddin iptali davasının açılabilmesi için aranan son Ģart, mirasın reddi ile alacağı tehlikeye giren alacaklıya karĢı mirasçının yeterli güvence vermemiĢ olmasıdır. Güvencenin kimin tarafından verildiğinin bir önemi yoktur, reddeden mirasçı olabileceği gibi üçüncü bir Ģahıs da olabilir. 116

Gösterilen güvencenin niteliği de önem taĢımaz. Ayni olabileceği gibi Ģahsi de olabilir. Güvencenin reddin iptaline hükmedilinceye kadar verilmesi mümkün kabul edilmektedir.117

Reddin iptali davası ret tarihinden baĢlayarak altı ay içinde açılmalıdır (TMK m.617/I). Bu süre hak düĢürücü niteliktedir. Bu talebi mirası reddeden mirasçıların alacaklıları ile iflas idaresi açabilir. Mirasbırakanın son yerleĢim yeri sulh hukuk mahkemesi tarafından incelenir.

Mahkemeye reddin iptali talebinde bulunulunca öncelikle aranan Ģartların mevcut olup olmadığı incelenir. ġartların mevcudiyeti halinde reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir.

113 HoĢlan, s. 326. 114 Berki, s. 248.

115 Ġmre/Erman, s. 174. Y. 14. HD. , 15.10.2018 T. , 621/6722 “Kötüniyetle redden söz edilebilmesi

için, reddeden mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yetmediğinin sabit olması gerekir. (TMK. m. 617) Onun için her şeyden önce davalı durumunda bulunan mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yeterli olup olmadığı hususunun etraflı şekilde araştırılıp tespit edilmesi zorunludur. İcra takibinin uzun süre devam etmesi, tek başına acze delalet etmez. Zira aczin ne suretle gerçekleşeceği İcra İflas Kanununda gösterilmiştir. (İİK m. 105 ve 143) Davacı tarafından borçlu mirasçı hakkında “aciz vesikası” alınmamış olduğuna göre, mahkemece, davalının şahsi malvarlığının ret tarihindeki değeri tespit edilip, bu malvarlığının borcunun karşılamaya yeterli olup olmadığının usulünce araştırılıp saptanması; yeterli ise talebin reddi, yeterli olmadığının görülmesi halinde ise davalı da yeterli güvence göstermediği takdirde reddin iptaline karar verilmesi gerekir” (https://lexpera.com.tr/ E.T. 30.09.2019).

116 Helvacı, s. 218; HoĢlan, s. 326; Kılıç, s. 799. 117 HoĢlan, s. 326; Helvacı, s. 218.

IV. RESMĠ TASFĠYE YÖNTEMLERĠ A. Olağan Usul ile Resmi Tasfiye

Resmi deftere kaydedilen mevcutlar ile borçlar birlikte değerlendirildiğinde mevcudun borcu karĢıladığının anlaĢılması halinde terekenin olağan usul ile tasfiyesi gerçekleĢtirilir.

Resmi tasfiyenin yürütülebilmesi için mirasbırakanın son yerleĢim yeri sulh hukuk mahkemesi tarafından bir ya da birden fazla tasfiye memuru görevlendirilir. Tasfiye memurları görevleri süresince sulh hukuk mahkemesinin denetimine tabidirler. Memurlar tarafından yürütülen iĢlemlere iliĢkin olarak sulh hukuk mahkemesine Ģikayet yoluna gidilmesi mümkündür.

Resmi tasfiye kapsamında borca yetecek oranda malın satıĢı gerçekleĢtirilir. Mirasbırakanın nakit parası borçları karĢılamaya yetiyorsa mallarının satıĢına ihtiyaç kalmamakta mirasçılara bu malların olduğu Ģekilde geçmesi sağlanmaktadır. Tasfiye iĢlemleri için ihtiyaç olmayan mallar süreç tamamlanmadan mirasçılara teslim edilebilir.

Malların satıĢının yapılması aĢamasında açık artırma yahut pazarlık yolu ile satıĢın gerçekleĢtirilmesine karar verilir. Tüm mirasçıların onayı var ise pazarlık yolu ile satıĢa karar verilebilir. Ancak mahkemenin bu durumda tereke borçlarının karĢılanamayacağı kaygısı ile aksi yönde karar verebilmesi mümkündür. 118

Resmi tasfiye süreci dahilinde tasfiye memurları mirasbırakanın halihazırda devam eden iĢlerini tamamlamakla görevlidir. Mirasbırakana ait iĢletmenin faaliyetlerinin tüm taahhütleri yerine getirilene kadar devam ettirilmesi, mirasbırakanın kiĢisel edim niteliğinde olmayan borçlarının ifası bu kapsamda yer alır.119

Resmi tasfiyenin olağan usulle yapılması halinde alacaklılar arasında bir sıra gözetilmeksizin ödeme yapılır. Zira iflas hükümlerine olduğu gibi tüm alacakları karĢılamaya yetmeyen bir tereke yerine ödeme imkanına sahip bir tereke karĢımıza

118 Dural/Öz, s. 437. 119 Birinci Uzun, s. 196.

çıkmaktadır.120

Bu durumda tüm alacakların karĢılanabilme durumu söz konusu olduğundan ödemelerin sıra düzeninde yapılmasına ihtiyaç yoktur. Ancak bu eĢitlik mirasbırakanın alacaklıları ile vasiyet alacakları için geçerli değildir. Mirasbırakanın alacaklıları vasiyet alacaklılarından önce geldiği için, tereke borcunun tamamı ödendikten sonra vasiyet alacaklılarının alacakları ödenir.

Resmi tasfiyeye karar verildikten sonra terekenin mevcudunun borçlarını karĢılamaya yetmediğinin anlaĢılması halinde olağan usulle tasfiye durdurularak iflas hükümlerine göre tasfiye yapılır. Mevcut durumda hakim re’sen karar verebileceği gibi, alacaklılar da tasfiyenin iflas hükümlerine göre yürütülmesi için mahkemeye baĢvurabilirler.

Mirasbırakana ait devam eden faaliyetler tamamlandıktan ve alacakları tahsil edilerek mallarının paraya çevrilmesi iĢlemi bittikten sonra, baĢta tasfiye alacakları olmak üzere mirasbırakanın borçları ile intikal borçları ödenmektedir. En son vasiyet borçlarının da ödenmesiyle birlikte kalan bakiyenin mirasçılara devredilmesi gerekir. Tasfiye iĢlemleri tamamlandıktan sonra sulh hukuk mahkemesi tarafından tasfiyenin sona ermesine karar verilir. Tereke üzerindeki tasarruf yetkisi tasfiye süreci içerisinde tasfiye memurlarına ait iken, tasfiyenin tamamlanmasından sonra mirasçılara geçmektedir.

B. Ġflas Hükümlerine Göre (Olağanüstü) Tasfiye

Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi olağanüstü bir tasfiye yöntemi olarak karĢımıza çıkmaktadır. Her ne kadar resmi tasfiye usulleri içerisinde yer almakta olup sulh hukuk mahkemesi tarafından tasfiye görevi üstlenilmiĢ olsa da tasfiye iĢlemlerinin yürütülmesinde Ġcra ve Ġflas Kanunu hükümleri uygulanacaktır.

Ġflas hükümlerine göre tasfiye sebepleri Türk Medeni Kanunu’nda yer alır. Ġlk olarak m. 612’ de en yakın mirasçılar tarafından mirasın reddedilmesi halinde terekenin iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği ifade edilmektedir. Sulh hukuk mahkemesi herhangi bir talebe ihtiyaç duyulmaksızın iflas hükümlerine göre tasfiye kararını kendiliğinden verecektir.

120 Sabri ġakir Ansay, Terekenin Tasfiyesi (Tereke), Adliye Ceridesi, Y.31, S.8, s. 758; Birinci Uzun,

Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi sebeplerinden ikincisi hükmi ret halidir. Hükmi ret mirasbırakanın aktiflerinin pasiflerini karĢılamaya yetmeyeceğinin karine olarak kabul edilmesini ifade eder. TMK m. 605’e göre mirasbırakanın ölümü tarihinde borçlarını ödemekten aciz olduğu açıkça belli yahut resmi belge ile tespit edilmiĢ ise mirasın reddedilmiĢ sayılması söz konusu olmaktadır. Borçlarını ödeyemediğinin açıkça belli olması, ödemeden aciz olduğunun mirasbırakanın çevresi tarafından da bilinen bir husus olduğu anlamına gelir. Resmi olarak tespitinin yapılması ise mirasbırakanın borcu nedeniyle alacaklılara aciz belgesi verilmiĢ olması, hakkında iflas kararı verilmiĢ olması gibi hallerdir.

Resmi tasfiyeye olağan tasfiye Ģeklinde baĢlandıktan sonra terekenin mevcudunun borçlarını karĢılamaya yetmediğinin anlaĢılması halinde olağan tasfiye durdurularak iflas hükümlerine göre tasfiye yapılır.

Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi sulh hukuk mahkemesi tarafından gerçekleĢtirilir. Mahkeme tasfiye iĢlemlerinin yürütülmesi için bir ya da bir kaç tasfiye memuru görevlendirir. Olağan usulle tasfiyenin aksine tasfiye iĢlemleri Ġcra ve Ġflas Kanunu hükümleri kıyasen uygulanarak gerçekleĢtirilir. Ġflas tasfiyesinde yer alan asliye ticaret mahkemesi ve icra mahkemesinin yerine sulh hukuk mahkemesi, iflas idaresinin yerine de tasfiye memurları görev almaktadır. Tasfiye memurlarının yapmıĢ oldukları iĢlemlere karĢı sulh hukuk mahkemesine Ģikayet yoluna gidilebilmektedir.

Tasfiye kararının ardından tereke defteri tutularak tasfiyenin basit tasfiye mi yoksa adi tasfiye Ģeklinde mi gerçekleĢtirileceğine karar verilir. Ardında tasfiye memurlarınca masanın teĢkili ve malların idaresi iĢlemleri yürütülür. Bu sırada terekenin mevcudu tüm borcu ödemeye yetmediğinden alacaklılar arasında Ġcra ve Ġflas Kanunu hükümlerine göre belirlenen sıra gözetilerek sıra cetveli oluĢturulur. Masa alacaklarının tahsili ve malların satıĢının ardından paraların paylaĢtırılabilmesi için pay cetveli tanzim edilir ve buna göre alacaklıların alacakları garameten ödenir.

Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi tamamlandıktan sonra geriye bakiye kalması halinde mirasçılara ödenmesi gerekmektedir.

ÇalıĢmamızın konusunu oluĢturan terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinin sebepleri ve tasfiye usulü konularına ilerleyen bölümlerde ayrıntıları ile yer verilecektir.

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

TEREKENĠN ĠFLAS HÜKÜMLERĠNE GÖRE TASFĠYESĠ SEBEPLERĠ

§ 1. GENEL OLARAK

Kural olarak gerçek kiĢi borçluların mallarının tasfiyesi Ġcra ve Ġflas Kanunu hükümleri çerçevesinde, borçlunun iflasa tabi Ģahıslardan olması ve iflas sebeplerinin varlığı halinde gerçekleĢmektedir. Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinde ise, mirasbırakanın iflasa tabi kimselerden olup olmadığına bakılmaksızın iflasa iliĢkin usul ve esaslar uygulanmak suretiyle tasfiye yapılır.

Ġcra ve Ġflas Kanunu’nun doğrudan doğruya iflas hallerini düzenleyen kısımda yer alan 180. maddesinde reddolunan mirasların tasfiyesinin sekizinci bap hükümlerine göre yapılacağı öngörülmüĢ, mirasın resmi tasfiyesinde ise Türk Medeni Kanun hükümlerini saklı tutmuĢtur.

TMK 612. maddesinde en yakın mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği ifade edilir. TMK m. 605/II’ de ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiĢ ise, miras reddedilmiĢ sayılmaktadır. Hükmi ret olarak ifade edilen bu durumda da iflas hükümlerine göre tasfiye yapılmaktadır. Ayrıca TMK m. 636’ya göre mevcudu borçlarını ödemeye yetmeyen terekenin tasfiyesi iflas hükümlerine göre yapılmaktadır.

Terekenin olağan usulle resmi tasfiyesinde iflas hükümleri uygulama alanı bulmamaktadır. Zira, terekenin borçlarını ödeme gücünün olduğu düĢünülmektedir.121

Borçlunun ölümünden sonra olağanüstü bir yol olarak karĢımıza çıkan iflas hükümlerine göre tasfiyede ise terekenin ödeme gücü bulunmamakta, aktifleri pasiflerini karĢılayamamaktadır. Ancak olağan usulle yapılan resmi tasfiye sırasında terekenin aktiflerinin pasiflerine yetmeyeceğinin anlaĢılması halinde tasfiye usulünün değiĢerek terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesine karar verilmesi söz konusu olacaktır.

Ġflas hükümlerine göre tasfiye kavramı ile kastedilen, Ġcra ve Ġflas Kanunu’nda yer alan iflas prosedürünün terekenin tasfiyesinde de iĢlemesi gerektiğidir.122

Terekenin resmi tasfiyesine iliĢkin hükümler TMK m. 632 vd. maddelerinde yer almaktadır. Ancak Kanunda özel olarak belirtilen hallerde bu tasfiye hükümleri değil Ġcra ve Ġflas Kanunu’nda yer alan iflas hükümleri uygulama alanı bulacaktır.

Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesini gerektiren sebepler bu bölümde ayrıntılı biçimde incelenecektir.

§ 2. MĠRASIN REDDĠ I. GENEL OLARAK

Türk Medeni Kanunu’nda külli halefiyet ilkesi benimsenmiĢtir. Bu ilke gereğince mirasbırakanın ölümü üzerine miras tüm hakları ve borçları ile bir bütün olarak geçmekte, mirasçıların kural olarak kabul beyanına ihtiyaç duyulmamaktadır.123

Hatta ölüm olayından haberdar olmalarına bile ihtiyaç yoktur. Külli halefiyet ilkesinin bir diğer sonucu mirasçıların mirasbırakanın borçlarından kiĢisel mal varlıkları ile de sorumlu tutulabilmeleridir. Bu durum terekenin aktiflerinin pasiflerini karĢılamaya yetmediği hallerde, mirasçıları ağır bir ekonomik yük ile karĢı karĢıya bırakabilmektedir. Mirasçıları bu sakıncalı durumdan kurtarabilmek için kanun koyucu bazı Ģartların varlığı halinde mirasın reddi imkanını tanımıĢtır. 124

Mirasbırakanın ölümü ile mirasın bütün halinde ve kendiliğinden kazanılması aslında bir geçici iktisap olarak nitelendirilebilir.125

Zira mirasçıların kanunda yer alan süre içerisinde mirası reddetmemeleri bozucu Ģartına bağlı kabul edilmiĢ olup, ret hakkının kullanılması ile mirasçılık hakkı ortadan kalkar.126

Geçici iktisap, mirasın süresi dahilinde reddedilmemesi ile kesin hale dönüĢmüĢ olur.

122

Rüzgaresen/Erdem (Sebep), s. 232.

123

Ayan (Miras), s. 38; Antalya/Sağlam, s. 55; Eren/Yücer Aktürk, s. 19; Ġnan/ErtaĢ/AlbaĢ, s. 74;

Oğuzman, s. 6; Dural/Öz, s.13; Velidedeğlu, s. 562.

124 Öztan, s. 409; Helvacı, s. 8; Antalya/Sağlam, s. 359; HoĢlan, s. 318; Ayiter/Kılıçoğlu, s. 231;

Petek, s. 2192.

125 Helvacı, s. 11; Serozan/Engin, s. 567; Ġnan/ErtaĢ/AlbaĢ, s. 506.

126 Eren/Yücer Aktürk, s. 504, Helvacı, s. 11; Serozan/Engin, s. 567; Ġnan/ErtaĢ/AlbaĢ, s. 506,

Mirasbırakanın borçlarını ödemeden aciz olmasına rağmen mirasçının mirası kabulü halinde, tereke borca batık olsa dahi iflas hükümlerine göre tasfiyesi yoluna gidilmeyecektir. Bu hususta sulh hukuk hakimi mirasın gerçekten reddedilip reddedilmediğini değerlendirerek, tasfiye çeĢidine karar verilecektir.

Mirasın reddi mirasçının iradesinden kaynaklanıyorsa gerçek ret, kanunda yer alan karineden kaynaklanıyorsa hükmi ret adını almaktadır. Eski Medeni Kanun’da “Hakiki red veya hükmi red” baĢlığı ile mirasın reddinden bahsedilmiĢ ve madde metninde de bu iki ret haline yer verilmiĢti. Yeni Kanunda m. 605’te ayrıma gidilmeden “Ret hakkı” kenar baĢlığı kullanılmıĢ olmakla birlikte; madde metninde iki ret türü de muhafaza edilmekte olduğundan doktrin ve mahkeme içtihatlarında, iki kavram ayrı ayrı ele alınmaktadır.

II. GERÇEK RET

Benzer Belgeler