• Sonuç bulunamadı

3. BİREYSEL EMEKLİLİK YATIRIM FONLARININ

3.1. Genel Olarak Portföy Yönetimi

Birden fazla menkul kıymete yatırım yapılarak bir araya getirilmesi sonucu oluşan, kendine öz ölçülebilir nitelikteki yeni finansal varlığa portföy denmektedir (Üstünel, 2000: 5). Her konuda alınan yatırım kararların uygulamaya konulduktan sonra, elde edilen sonuçlarının değerlendirilmesi yoluyla bir geri besleme mekanizmasının sağlanması, karar verilen yatırım sürecinin başarısı için zorunludur. Yatırım sürecinin başarısı veya sonuçların değerlendirilmesi, yatırımdan hedeflenen getirinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti ile mümkün olacaktır (Karacabey, 1998: 89). Söz konusu tespit, uzmanlık gerektiren portföy yönetimi sayesinde birçok istatistik ve matematik teknikler uygulanarak yapılmaktadır (www.portfoy.com).

Portföy yönetimi, yatırımcıların sahip olduğu fonlar kapsamında, fon portföyünde bulunan menkul kıymetleri, maksimum getiri sağlayacak ve minimum

risk içerecek şekilde dağıtılması işlemidir (Kaya ve Kocadağlı, 2012: 20). Portföy yönetimi dinamik bir süreçtir. Portföy yönetim sürecinde; yatırımcıya özel yatırım politikalarının belirlenmesi, yatırıma yönelik stratejiler geliştirilmesi, piyasa koşulları, yatırım araçlarının değerleri ve yatırımcının sürekli göz önünde bulundurulması, değişen koşullara göre portföy kompozisyonunda değişiklikler yapılması ve yatırımcıların düzenli olarak bilgilendirilmesi gerekmektedir. Söz konusu portföy yönetim süreci karar verirken sıralı bir analizi içeren, aşağıda sıralanmakta olan 5 aşamadan oluşmaktadır (Korkmaz vd., 2013: 6).

1. Portföy planlaması

2. Menkul kıymetlerin analizi 3. Portföy seçimi

4. Portföy performans değerlendirilmesi 5. Portföy revizyonu

İlk aşama olan portföy planlamasında yatırımcının riske karşı tutumunun ortaya konulması ve yatırımdan elde etmeyi beklediği getirinin belirlenmesi temel amaçtır. Bu aşamada yatırımcının risk getiri tercihine göre belirlenmekte olan politikalar kapsamında, portföyü oluşturan menkul kıymetler ortaya çıkmaktadır. Portföy planlamasında en önemli konu yatırımcıların riske karşı aldıkları tavırdır. Bu bakımdan yatırımcıları riske karşı duyarlılıklarına göre;

 Riskten kaçınan ancak belli bir riski kabul eden yatırımcılar  Riske karşı kayıtsız kalan yatırımcılar ve

 Riske karşı aşırı duyarlı (risk almak istemeyen) yatırımcılarolmak üzere üç gruba ayırmak mümkündür.

Portföy analizleri genellikle minimum riske karşı maksimum getiriyi elde etmek varsayımı üzerine yapılmaktadır. Yatırımcılar aynı getiri seviyesinde minimum riski tercih etmektedirler. Yatırımcıların getiri risk tercihi oluşacak portföyün içeriğini etkileyeceğinden, söz konusu tercihe göre bir portföy planlaması yapılması, portföy yöneticisinin kabul edilebilir risk seviyesinde maksimum getiriyi elde etme hedefinin gerçekleşmesi açısından oldukça önem taşımaktadır (Gökgöz,

2006: 50).

İkinci aşama olan menkul kıymet analizi, yatırımcının katlandığı risk ve arzu ettiği getiri tercihine göre belirlenen yatırım politikası çerçevesinde ortaya çıkan menkul kıymet grubu veya gruplarından seçilecek olan menkul kıymetlerin belirlendiği aşamadır. Bu aşamada belirlenecek olan menkul kıymetlere bir sonraki aşamada yatırım yapılacak olmasından dolayı yapılacak analiz önemlidir. Söz konusu analize göre gerçekleşecek yatırım ile oluşacak olan ve aynı zamanda içerdiği menkul kıymetlerin portföy içerisindeki ağırlıkları ve birbirileriyle olan etkileşimi dolayısıyla yeni bir finansal varlık özelliği taşıyacak portföyün, beklenen amaçları başarı ile gerçekleştirebilmesi açısından, oldukça önem taşıyan analiz ve seçim aşamaları portföy yönetiminde kritik noktalarını oluşturmaktadır. Menkul kıymet yatırım analizinde minimum risk ile maksimum getiriyi elde edecek başarılı bir portföy oluşturmanın iki yolu vardır. Bunlardan ilki, portföyü oluşturacak menkul kıymetlerin farklı risk derecelerinde seçilmesi, ikincisi ise ortalama getirileri farklı olan benzer çeşitlilikteki menkul kıymetlerin seçilmesidir. Etkin portföyün oluşturulması için sözü geçen farklı risk ve getiri sınıflarında birbirileri ile karşılıklı etkileşimi olan menkul kıymetlerin seçilmesi önem arz etmektedir. Menkul kıymet analizinde temel ve teknik analiz yöntemleri kullanılarak menkul kıymetlerin gelecek performansları ölçülmeli ve uygun menkul kıymetler portföye dahil edilmek üzere seçilmelidir (Sharpe, 1966: 119-121).

Yatırımın bir süreç olarak algılandığı ve yatırımcının da bu süreçte amaç ve politikalarını belirledikten sonra hem yatırım stratejisi açısından hem de yatırım yapacağı finansal varlıklar bakımından bir seçim ile karşı karşıya kaldığı portföy yönetiminde, seçim aşamaları çok önemlidir. Seçim, yatırımcının portföyünü nasıl çeşitlendireceğini, dolayısıyla nasıl bir riski göze aldığını ve katlanmayı kabul ettiği bu risk karşısında nasıl bir getiri beklediğini belirlemektedir (Kayalıdere ve Aktaş, 2008: 292). Üçüncü aşama olan portföy seçimi, analizi yapılan menkul kıymetlerden hangilerinin portföye alınacağının belirlendiği ve söz konusu menkul kıymetlerin portföy içerisindeki ağırlıkların belirlendiği bir süreçtir. Portföy yönetimindeki en önemli karar varlık karmasının seçimidir. Varlık karmasının seçimi, portföy yatırımını hisse senedi, tahvil, varant, hazine bonosu, finansman bonosu, varlığa

dayalı menkul kıymet, repo, altın, döviz gibi değişik varlık sınıflarına bölmeyi ifade etmektedir. Daha sonra, hangi menkul kıymete ne kadar yatırım yapılacağı saptanarak yatırım gerçekleştirilmektedir. (Korkmaz vd., 2013: 8).

Dördüncü aşama portföy performans değerlendirilmesi, belirli dönemlerde portföyün sağladığı getirinin ölçülmesi ve diğer portföylerle karşılaştırılması esasına dayanmaktadır (Gökgöz, 2006: 77). Portföy yönetimi sürecinin dinamik bir yapısı olması ve piyasa koşullarının da sürekli değişmesi nedeniyle, başlangıçtaki yatırım politikalarıyla belirlenen hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığının belirli aralıklarla kontrolünün yapılması gerekmektedir. Performans ölçümü, portföyün içerdiği menkul kıymetlerin tek tek ölçülmesi ile gerçekleştirilebileceği gibi, kendine öz ve ölçülebilir nitelikte olan portföyün bir bütün olarak performansının ölçülmesi yoluyla da olabilir. Eğer portföy değişimlere karşılık vermiyorsa ve beklenen getiri gerçekleşen getirinin altındaysa portföyün revize edilmesi gerekebilir. Portföy yönetim sürecinde revizyon, sürekli bir işlem olarak yer almakta ve portföy revizyonu genel ekonomi, sektör ve varlıklar ile ilgili analizlerin sürekli yapılmasını gerektirmektedir. Revizyon, portföyün genel bileşimi, varlık seçimi ve işlem zamanlamasına ilişkin kararları içermektedir (Berk, 2010: 354). Portföy revizyonu, portföy yönetiminin dinamik bir süreç olmasını sağlayan bir aşamadır. Çünkü portföyün performansı ölçüldükten sonra portföy kompozisyonunun değiştirilmesine karar verildiyse, bu ilgili değişiklikler bu aşamada yapılmaktadır. Portföy revizyonunun amacı, belirli bir risk seviyesinde portföyün getirisini maksimize etmektir (Korkmaz vd., 2013: 9). Buna göre katlanılan risk seviyesinde gerekli getiriyi getirmeyen, değişen koşullara göre getirileri düşen, risk getiri ilişkisi sağlanamayan yatırım araçları portföyden çıkarılmalı yerine ilk üç aşama yeniden yapılarak portföy getirisini maksimize edecek varlıklar portföye eklenmelidir.

Portföye dahil edilebilecek yatırım araçları şu şekilde sıralanabilir:  Hisse Senetleri,

 Tahviller,  Varantlar,

 İmtiyazlı Hisse Senetleri,  Katılma İntifa Senetleri,

 Kar/Zarar Ortaklığı Belgeleri,

 Banka Bonoları ve Banka Garantili Bonolar,  Finansman Bonoları,

 Hazine Bonoları,

 Kıymetli Maden Bonoları,

 Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler,  Gayrimenkul Sertifikaları,

 Altın ve Altın Sertifikaları,

 Mevduat ve Mevduat Sertifikaları,  Yabancı Sermaye Piyasası Araçları,  İpotekli Sermaye Piyasası Araçları,

 Menkul Kıymetler Yatırım Fonu Katılma Belgeleri,  Döviz ve Döviz Tevdiat Hesapları,

 Repo,

 Opsiyon Sözleşmeleri,

 Vadeli işlem (Futures) Sözleşmeleri.

Yukarıda sayılan yatırım araçlarının yanısıra, menkul kıymet yatırım fonları ve yatırım ortaklıklarına yatırım yapılabileceği gibi, portföye gayrimenkul yatırım fonları, hisse senedi fonları ve emeklilik yatırım fonlarıda dahil edilebilmektedir. Söz konusu finansal varlıklardan bir portföy meydana getirilerek, çeşitlendirme yapılabilmektedir. Başarılı bir portföy yönetimi için çeşitlendirme yapılmaktadır. Çeşitli menkul kıymetlerin bir araya getirilerek riskin dağıtılması amacıyla bir portföy oluşturulmasına çeşitlendirme denmektedir (İskenderoğlu ve Karadeniz, 2011: 236).Bilindiği gibi, oluşturulacak portföylere hangi varlıkların alınacağı, yatırımcının risk karşısındaki tutumu ile doğrudan ilgilidir. Ayrıca, yatırım araçlarının risk ve getiri karşılaştırmalarının yapılması da gerekmektedir (Korkmaz vd., 2013: 12).

Şekil 15. Portföy Oluşturma, İzleme ve Revizyon Süreci

Kaynak: Özçam, M. (1997). Varlık Fiyatlama Modelleri Aracılığıyla Dinamik

Portföy Yönetimi. Sermaye Piyasası Kurulu, Yayın No: 104, Ankara. s. 8.