• Sonuç bulunamadı

III- KHK MD. 62' DE DÜZENLENEN HUKUK DAVALARI

1. Genel Olarak

556 Sayılı KHK'dan önce yürürlükte bulunan 551 sayılı mülga Markalar Kanunu'nun 48. ve 47. maddelerinde marka hakkına tecavüz durumunda açılacak davalar yer almıştı. Bu davalar, tecavüzün ref'i, tecavüzün men'i ve tazminat davaları şeklindeydi.

556 Sayılı KHK ise marka hakkına tecavüz durumunda açılabilecek davalara

“marka sahibinin talepleri” başlığını taşıyan 62. maddesinde yer vermiştir. Söz konusu maddede önceki düzenlemeden farklı olarak bir takım yenilikler uygulamaya konmuştur.

Çalışmamızın devamında ayrıntılı olarak incelenecek olan 556 sayılı KHK'nın

193 TEKİNALP; Fikri Mülkiyet Hukuku, s. 472

194 ŞEHİRALİ, Feyzan Hayal; Patent Hakkının Korunması, Ankara 1998, s. 179.

195 TEKİNALP, Fikir Mülkiyet Hukuku, s. 472; ARKAN, Marka Hukuku, C. II. , s. 233.

62. maddesinin metni196 şu şekildedir:

“Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi, mahkemeden, aşağıdaki taleplerde bulunabilir:

a) Marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması,

b) Tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazmini,

c) Marka hakkına tecavüz dolayısı ile üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el koyulması,

d) (c) bendi uyarınca el konulan ürünler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması, (Bu durumda söz konusu ürünlerin değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değer, kabul edilen tazminatı aştığı zaman, marka sahibinin fazlayı karşı tarafa ödemesi gerekir)

196 Markalar Kanunu Tasarısı taslağının “marka sahibinin talepleri” başlıklı 60. maddesi metni şu şekildedir:

“(1) Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi, mahkemeden, aşağıdaki taleplerde bulunabilir:

a) Marka hakkına tecavüzün önlenmesi, durdurulması ve / veya giderilmesi, tecavüzün durdurulmasına dair mahkeme kararına uyulmasını sağlamak amacıyla karara uymamanın karşılığı olarak tecavüz devam ettiği sürece tecavüz eden tarafından cezai mahiyette bir ödeme yapılmasına karar verilmesi,

b) Kusur varsa maddi ve manevi zararın tazmini,

c) Marka hakkına tecavüz dolayısıyla üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde doğrudan doğruya kullanılan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el konulması,

ç) Uygun olduğu taktirde, (c) bendi uyarınca el konulan ürünler ile araç, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması,

d) Marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, bu çerçevede masrafların tecavüz edene ait olmak üzere, özellikle (c) bendi uyarınca el konulan ürünler ile araç, cihaz ve makineler üzerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için, kaçınılmaz ise imhası,

e) Marka hakkına tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya ilan yoluyla duyurulması,

(2) Birinci fıkranın ( ç) bendi uyarınca el konulan ürünler ile araç, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınması talebinin tazminat talebi ile birlikte yapılması halinde bunların değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değer, kabul edilen tazminatı aştığı zaman, marka sahibinin fazlayı karşı tarafa ödemesi gerekir.”

e) Marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle bu maddenin (c) bendine göre el konulan ürünlerin ve araçların üzerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası talebi,

f) Marka hakkına tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya yayın yoluyla duyurulmasıdır”197.

Burada, Markalar Kanunu Tasarısı taslağının konuyla ilgili 60/1-a maddesinde, mevcut düzenlemeden farklı olarak, marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibinin, tecavüzün durdurulmasına dair mahkeme kararına uyulmasını sağlamak amacıyla karara uymamanın karşılığı olarak tecavüz devam ettiği sürece tecavüz eden tarafından cezai mahiyette bir ödeme yapılmasına karar verilmesi hususunda talepte bulunabileceği düzenlenmiştir. Kanaatimizce taslaktaki söz konusu düzenleme caydırıcılık açısından oldukça yerindedir. Zira, mahkeme kararına rağmen mütecavizin, tecavüzüne devam etmesi ve bunun hızlı ve etkili bir biçimde engellenememesi günümüz ticari hayatında marka sahibinin büyük zararlara uğramasına neden olabilecektir.

Burada eleştirmek istediğimiz bir husus, KHK md. 62'de, markaya tecavüz halinde maddede belirtilen davaların marka sahibi tarafından açılacağının belirtilmiş olmasıdır. Bilindiği üzere, marka hakkına tecavüz nedeniyle hukuk davası açma hakkı sadece marka hakkı sahibine tanınmamıştır. Gerekli koşulların oluşması halinde söz

197 TRIPs'in konuyla ilgili 46. maddesi hükmünde, “Adli merciler, ihlali etkin biçimde önleyebilmek için ihlale neden olduğu tespit edilen malların herhangi bir karşılık ödenmeden hak sahibinin zarar görmesini önleyecek şekilde ticaret kanalları dışına çıkartılmasını veya mevcut anayasal koşullara aykırı olmadığı taktirde imha edilmesini emretme yetkisine sahip olacaklardır. Adli merciler, esas olarak ihlale neden olan malların yapımında kullanılan malzemelerin ve aletlerin, herhangi bir karşılık ödenmeden, gelecekteki ihlal riskini en az düzeye indirecek şekilde ticaret kanalları dışına çıkartılmasını emretme yetkisine de sahip olacaklardır. Bu tür talepler incelenirken ihlalin ağırlığı ile emredilen telafi yöntemleri arasında uygunluk olması gerektiği ve üçüncü kişilerin menfaati dikkate alınacaktır. Sahte marka taşıyan mallarda ise, istisnai durumlar dışında, malların ticaret kanallarına girişine izin vermek için yalnızca, kanuna aykırı olarak takılmış markanın sökülmesi yeterli olacaktır.” ifadelerine yer verilmiştir. (ATLI, Mithat Serdar, Marka Türleri ve Korunması, İzmir 2001, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi'nden naklen)

konusu davalar lisans alan, rehin hakkı sahibi ve intifa hakkı sahibi tarafından da açılabilir. Biz, madde metninde bu durumun belirtilmemesini bir eksiklik olarak görüyoruz. Ne yazık ki bu eksiklik taslakta da giderilmemiştir.