• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: NAKĐT BÜTÇESĐ

1.2. Nakit Akışlarının Planlanması

1.2.1. Genel Bakış

Günümüzde işletmeler için çok karlı organizasyonlardan daha çok likidite sağlayan faaliyetler önem kazanmıştır. Bu durum nakit akışlarının devamlılığının ve nakit yönetiminde etkinliğin sağlanmasının önemini gündeme getirmiştir (Yükçü ve Đçerli, 2003:2). Nakit bütçesi bu amaca hizmet eden önemli bir yönetim aracı, nakit planlaması ise işletmeler açısından etkin ve önemli bir faktördür (Küçüksavaş, 2006: 443).

Nakit yönetimi faaliyetleri işletmenin gerçek nakit akışlarının etkin yönetimiyle ilgili olmaktadır. Đşletmeler, gelecek dönemlerdeki nakit ihtiyacının saptanması ve nakit performansının belirlenmesinde bir standart ortaya konularak işletmenin nakit performansının bu standart çerçevesinde değerlendirilmesini ister (Brealey ve Myres, 1991: 732-733; Yükçü ve Đçerli, 2003: 2). Bunun için işletmede nakit hareketleri, nakit giriş ve çıkışları halinde ayrıntılı olarak zaman dilimleri itibariyle öngörülür, nakit bütçeleri hazırlanarak ve her zaman diliminin sonundaki nakit mevcudu belirlenerek nakit akışı planlanır. Diğer bir ifadeyle, nakit yönetimi ile nakit giriş ve çıkışlarının nakit planlaması ile dengelenerek işletmenin nakit ihtiyacının zamana bağlı olarak belirlenmesi sağlanmaktadır (Sakarya, 2008: 228; Erol, 2003:98). Böylece işletmede nakit akışının devamlılığı sağlanarak ödeme sıkıntısı ile karşılaşmaksızın işletme faaliyetlerinin devam etmesi, borç alımının kolaylaşması, nakit giriş ve çıkışlarının kontrolü ve finansman maliyetlerinin düşürülmesi, fazla nakdin en uygun yerlerde değerlendirilmesi sağlanır (Güvemli, 1977: 6-7; Aksoy,1993: 200).

Nakit akışlarının devamı için nakdin, işletmeye girişi ve çıkışı sırasındaki zaman dilimi içinde yakından izlenmesi ve kontrol edilmesi gerekir. Đşletme bir yandan finansal

açıdan karşı karşıya bulunduğu yükümlülükleri yerine getirebilmek ve bunu sağlayacak olan miktarda nakdi tedarik etmek, diğer taraftan da gelişme ve yatırım fırsatlarından yararlanmak amacıyla yeterli nakde sahip olmak istemektedir. Hammadde ve malzeme alımı, işçilik ödemeleri, vergi, temettü gibi ödemelerin aksamadan gerçekleştirilmesi, beklenmeyen bir durumla karşılaşıldığında finansal yönden güçlük yaşanmaması, kredi kuruluşlarıyla iyi ilişkiler kurulması, nakit ıskontolarından yararlanılması, çeşitli karlı iş ve fırsatların değerlendirilmesi açısından işletmenin elinde nakit bulundurması işletmeye avantaj sağlayacaktır (Yılmaz,2001:12). Fazla nakit bulundurmaları işletmelere değer artışı sağlamalarının yanı sıra bir dizi maliyet de yüklemektedir. Đşletme sadece bu nakdin açık maliyetine (kullanılan ve işletmede tutulan paranın sağlandığı kaynağa yapılan ödeme) değil aynı zamanda fırsat maliyetine de katlanmaktadır (Şöyle ki eğer işletme tutmuş olduğu nakitle borçlarını ödemiş olsaydı borç maliyetlerinden tasarruf sağlayabilir ya da bu nakdi daha verimli alanlarda örneğin sabit varlık satın alarak veya pazarlanabilir varlığa dönüştürerek kazançlarını artırması mümkün olabilirdi) (Olalı ve Usta,1987:240-242). Yeterli nakde sahip olamamak ise işletmelerin istenilen çabuklukta güvenli bir şekilde büyümelerine engel olmaktadır. Nakit yetersizliği işletmeleri başarısızlığa sürükleyen en önemli sebeplerden biridir (Kaka,1994:113). Bundan dolayı işletmenin finansal sorumluluklarında zor duruma düşülmeden ve işletme faaliyetlerinin etkinliği düşürülmeden işletme değerini artıracak şekilde nakit tutarı ayarlanmaya çalışılmaktadır (Aksoy, 1993:197). Bundan dolayı nakit yönetilirken (Aksoy, 1993:198);

i. Nakit girişlerinin, çıkışlarının ve bulundurulacak nakitlerin dengesinin nasıl sağlanacağı ve yönetileceğinin,

ii. Mevcut nakit durumuna göre uygun nakit dengesinin nasıl sağlanacağının,

iii. Atıl kalan fonların nasıl değerlendirileceğinin,

belirlenmesi gerekir. Nakit yönetilirken işletme faaliyetlerinin gerçekleştirilmesini sağlayacak olan nakit minimize edilmeye çalışılır. Bu nedenle işletmelerin kasalarında bulunduracakları minimum nakit tutarının da planlanması zorunludur. Aşağıdaki faktörler dikkate alınarak minimum nakit tutarı planlanır (Ceylan, 2000: 222-223) :

Đşletmenin Nakit Giriş ve Çıkışları Arasındaki Uyum: Nakit ihtiyacı belirlenirken dikkat

edilen unsurlardan birincisi nakit giriş ve çıkışları arasındaki zaman uyumudur. Nakit giriş ve çıkışları arasında zaman uyumunun olması durumunda elde fazla nakit bulundurulmasına gerek yoktur. Bununla birlikte satışların mevsimlik dalgalanmalardan etkilenmesi ve nakit girişlerinin de satışlara bağlı olarak değişmesi durumunda ihtiyat amacıyla elde nakit bulundurulması gerekecektir.

Đşletmenin Alış ve Satış Koşulları: Alış ve satış politikaları nakit ihtiyacının

belirlenmesinde etkili olan bir diğer unsurdur. Satışların peşin olarak gerçekleştirilmesi ve alımların da kredili olarak yapılması durumunda daha az nakde ihtiyaç duyulacağı için fazla nakit bulundurmak gereksiz olacaktır.

Diğer taraftan stoklar ve alacaklar da bulundurulacak nakit miktarı üzerinde etkili olmaktadır. Stok ve alacakların kısa süre içinde nakde dönüştürülebilmesi yani alacak ve stok devir hızının yüksek olması durumunda ihtiyaç duyulacak nakitte az olacaktır. Bununla birlikte stok miktarı ve müşterilere açılan krediler arttıkça buna bağlı olarak nakit ihtiyacı da artacaktır.

Đşletmenin Nakit Giriş ve Çıkışlarının Gerçekleşme Olasılığı: Nakit bütçesindeki nakit

girişlerinin gerçekleşme olasılığı düşük ve/ veya nakit çıkışlarının gerçekleşme olasılığı yüksek olması daha fazla nakit bulundurulmasını gerektirecektir.

Nakit yönetimi uygulamasının boyutları gündelik nakit akışı miktarı, maliyetler gibi birçok faktörün etkisi altındadır. Bundan dolayı nakit yönetimi uygulamasının günün değişen şartlarına göre sürekli gözden geçirilmesi ve gerektiğinde düzeltmelerin yapılması gerekir (Tüzün, 1987: 5).

Şekil 5: Đşletmelerde Nakit Yönetiminin Đşleyişi

Kaynak: Önal (1996:102).

Özetlemek gerekirse nakit yönetilirken, nakit girişlerinin hızlandırılması, nakit çıkışlarının yavaşlatılması ve nakit mevcudunun en etkili ve verimli bir şekilde değerlendirilmesi amaçlanır (Erol, 2003: 98; Büker ve Aşıkoğlu, 1993: 108). Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için de işletmede faaliyetlerin yürütülebilmesinde zorunlu olarak

KASA BANKA NAKĐT YÖNETĐMĐ OPTĐMUM NAKĐT DÜZEYĐNĐN BELĐRLENMESĐ NAKĐT AÇIĞI ETKĐNLĐĞĐ ARTIRICI ÖNLEMLER ALMAK

PARA DEVĐR HIZINI ARTTIRMAK

PARA GĐRĐŞ ÇIKIŞLARINDA ZAMAN UYUMU DEPOZĐTO VE AVANS ALIMI.

BAZI YATIRIM HARCAMALAR. KAÇINMAK

PEŞĐN ÖDEMELERDEN KAÇINMAK

BELĐRLĐ GÜNLERDE ÖDEME YAPMAK

NAKĐT FAZLASI MĐNĐMUM NAKĐT DÜZEYĐNĐN BELĐRLENMESĐ M.K.Y.F. KATILMA BELGESĐ ALINMASI vb. AÇIĞIN GĐDERĐLMESĐ UZUN SÜRELĐ ARAÇLAR KISA SÜRELĐ ARAÇLAR KULLANIM TARĐHĐNĐN BELĐRLĐ OLMASI DURUMU KULLANIM TARĐHĐNĐN BELĐRLĐ OLMAMASI DURUMU - FĐNANSMAN BONUSU - KISA VADELĐ BANKA KRED. - TĐCARĐ KREDĐ - PAZARLANABĐLĐR MENKUL KIYMETLERĐN NAKDE DÖNÜŞTÜRÜLMESĐ (SATILMASI) vb. - HAZĐNE BONUSU - DEVLET TAHVĐLĐ - MENKUL KIYMET YATIRIM FONU KATILMA BELGESĐ - REPO - VDMK - HAFTALIK ĐHBARLI MEVDUAT - DÖVĐZ ALIMI vb. - OVERNIGHT - MENKUT KIYMET YATIRIM FONU KATILMA BELGESĐ -HAFTALIK ĐHBARLI MEVDUAT -DÖVĐZ ALIMI vb. NAKĐT ÇIKIŞLARI (ÖDEMELER) FAZLANIN DEĞERLENDĐRĐLMESĐ NAKĐT GĐRĐŞLERĐ (TAHSĐLATLAR) ÖZKAYNAK - HĐSSE SENEDĐ - OYDAN YOKSUN HĐSSE SENEDĐ - ĐMTĐYAZLI HĐSSE SENEDĐ

tutulması gereken nakit miktarı minimize edilir, nakit hareketleri yani işletmeye gelen ve işletmeden çıkan nakit öngörülür, ödemeler için fonlar sağlanır ve makul vadelerde yatırım gelirleri maksimize edilmeye çalışılır (Chastain, 1986: 82; Özdemir, 1997: 198).

1.2.2. Nakit Akışlarının Planlanması

Finansal tablolarda, işletmenin varlık ve yükümlülükleri tahakkuk esası baz alınarak düzenlenmektedir. Bu durum işletme ile ilgili olan tarafların işletme hakkındaki görüşlerini yanıltıcı bir şekilde etkilemektedir. Yaşanan tecrübeler, işletme ile ilgili tüm grupları tahakkuk esası baz alınarak elde edilen kar gibi geleneksel performans ölçütlerinin yanı sıra üzerinde yönetimin etkisinin daha az olacağı yeni kriterler aramaya itmiştir. Bu bağlamda nakit akım bilgisi tahakkuk süresince üretilen kar rakamı ile birlikte işletmenin verimliliğini değerlendirilmesinde kullanılan önemli bir unsur olmuştur. Artık karın kalitesi içinde barındırdığı tahakkuk unsurlarından çok nakit tutarı ile ölçülmeye başlanmıştır (Đpçi ve Kısakürek, 2009: 2).

Đşletme faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinde kullanılan temel girdi nakittir (Singh ve Lakanathan,1992’den aktaran: Navon, 1995: 501; Seyidoğlu, 1994: 333). Bu anlamda nakit bir işletmenin can damarı gibidir. Nakit akışı ne kadar düzenli ve yeterli olursa işletmenin varlığını devam ettirebilmesi ve gelişebilmesi de o kadar olanaklı olacaktır (Kaka, 1994:113). Bu nedenle nakde gereken önem verilerek nakit akışlarının kontrolü sağlanmalı ve her zaman optimum tutarda nakit bulundurulması için gereken çaba sarf edilmelidir (Myer, 1968: 103; Yılmaz, 2001: 1).

Nakit giriş ve çıkışları günlük işletme faaliyetleri içinde önemli bir yer tutar. Bu nakit hareketi, işletme içine ve dışına doğru, birbirinin aksi iki yönde sürekli bir akış şeklinde ortaya çıkar ve nakit akışı kavramını oluşturur (Güvemli, 1977:2). Nakit hesabını etkileyen bütün değişiklikler işletmenin nakit akışına sebep olur (Downes ve Goodman, 1995:80).

Şekil 6: Nakit Akışı

Kaynak: Aksoy (1993: 196).

Şekil 6’da da görüldüğü gibi, işletme faaliyetlerinin devam ettirilebilmesi için nakit akışlarının sürekliliğinin sağlanması zorunludur; çünkü işletmenin finansal sağlığı alacaklılara, işletme çalışanlarına, arz kaynaklarına, işletme ortaklarına ödeme yapabilmek için yeterli miktarda nakit oluşturma yeteneğine bağlıdır. Đşletmeler için elde edilen net gelirden daha çok nakit önemlidir. Çünkü gelir, tahakkuk esasına göre hesaplandığı için işletmenin gerçek nakit giriş ve çıkışlarını yansıtmaz. Bundan dolayı da gelir harcanamaz, elde edilen nakdi harcamak ise mümkündür (Moyer ve diğ., 1995:15).

Nakit akışlarının düzenli ve kontrol edilebilir düzeyde olması, nakit giriş ve çıkışlarının ayrıntılı olarak tahmin edilmesine yönelik çalışmaları gereksiz kılacaktır. Bununla birlikte işletmelerin nakit akışları birçok içsel ve dışsal faktörün etkisi altında kalmakta ve bu faktörler nakit akımlarının düzenli ve kontrol edilebilir düzeyde olmasına engel olmaktadır (Bayar, 1967: 9). Örneğin, ekonomik sipariş miktarına göre stok politikasını oluşturan ve düzenli stok alım politikası izleyen bir işletmenin büyük bir alış

NAKĐT Faiz, Vergi, Borç

Ödenmesi, Ortakların geri çektikleri paralar

Sabit Varlıklar Stoklar S ab it V ar k S at ış ı P in S at ış T ah si t Amortisman Alacaklar Ortaklar Borç Verenler

politikasından yararlanma durumunda düzenli stok alım politikasını terk ederek her zamankinden daha büyük oranda stok alımını gerçekleştirebilmesi ya da satışları mevsimlik olaylara bağlı olarak değişen işletmelerde bazı aylarda satışlardaki anormal yükselmelere bağlı olarak nakit girişlerinde artış yaşanırken, durgunluk dönemlerinde satışlardaki düşüşe paralel olarak nakit girişlerinin azalabilmesi mümkün olmaktadır. Bu ve benzeri örnekler nedeniyle gelecekteki nakit akışları tüm boyutlarıyla tahmin edilip meydana gelebilecek olan dalgalanmalardan, işletmenin minimum düzeyde etkilenmesi sağlanmaya çalışılacaktır (Taşlıca, 1994:38). Đşletmede nakit planlaması yapılarak nakit akışlarının önceden tahmin edilmesi ve nakit akışlarının devamlılığının sağlanması amaçlanmaktadır. Bunun dışında nakit planlaması ile güdülen amaçları aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür (Taşlıca, 1994:39).

 Đşletme çalışmalarına yönelik olarak planlamış dönemler sonunda işletmenin nakit durumunu belirlemek,

 Nakit fazlası ya da açığını zaman ve miktar olarak göstermek,

 Oluşacak nakit açığı için finansman olanaklarını önceden belirlemek, fon fazlası için ise yatırım alternatifleri oluşturmak,

 Nakitin çalışma sermayesi, satışlar, giderler, yatırımlar, borçlar ve büyüme stratejileri ile ilişkisini uyumlaştırmaktır.

Đşletme faaliyetlerinin devam etmesi açısından nakit, bu faaliyetlerin devamını mümkün kılan bir üretim aracıdır. Đşletmeler, önceki bölümlerde de ifade edildiği üzere faaliyetlerini devam ettirmek ve ihtiyat amacıyla elde nakit bulundurmaktadırlar. Đhtiyatlı olma isteğinin doğurduğu nakit ihtiyacı işletmenin elde bulundurduğu en düşük nakit seviyesidir. Đşletmenin tahsilât ve ödemelerde bir sıkıntı olması halinde başvurduğu bu kaynağın aynı zamanda işletme faaliyetleri için kullanılması da mümkün olmaktadır. Đşletme faaliyetleri sadece çalışma sermayesi yönetimiyle yani bilançodaki dönen varlıklar ve kısa süreli borçlarla ilgili değildir. Orta ve uzun süreli borç ve öz sermaye tedarik ve ödemesi de aynı zaman diliminde oluşur ve bu işlerin sebep olduğu nakit hareketlerinin de nakit akışı dışında tutulması mümkün değildir (Güvemli, 1977: 9-10). Bu sebeple nakit planlaması yapılırken işletmenin olağan ve olağanüstü durumlardaki nakit ihtiyaçlarının belirlenmesine yönelik bir çalışma yapılır. Olağan

nakit ihtiyacı işletme tarafından tahmin edilir ve işletmenin olağan faaliyetleri (hammadde alımı, faiz ödemeleri, ücret ve maaşların ödenmesi, ortaklara kar payı ödenmesi, duran varlık yenilenmesi, vergi ödemeleri vb.) sonucu ortaya çıkar. Olağanüstü nakit ihtiyacı ise işletmenin tahmin edemediği durumlarda ortaya çıkar. Bunlar normal amortisman dışındaki nedenlerle yenilenmesi gereken varlıkların yenilenmesi, fiyat azalışları avantajlarından yararlanmak amacıyla yapılan satın alımlar, nakit ödemeleri azalışından daha fazla nakit girişini azaltan nakit akışı kesintileri nedeniyle ihtiyaç duyulan nakit gereksinimleridir (Walker ve Baughn, 1961:153; Yılmaz, 2001: 27). Böylece finans yöneticisi işletme faaliyetleriyle ilgili nakit hareketlerini olağan ve olağanüstü işletme faaliyetlerinin sebep olduğu nakit giriş ve çıkışları biçiminde ele almaktadır (Güvemli, 1977: 10).

Nakit planlaması, işletmelere nakit giriş ve çıkışlarının hangi tarihte ne miktarda gerçekleştiği bilgisini verirken aynı zamanda ilgili dönemlerde nakit fazlası ya da nakit açığının gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin gelişmeleri de verir. Dolayısıyla yönetim, nakit bütçesi yönetim planında yatırım ve borç alma stratejilerinin planlanmasını da gerçekleştirmektedir (Yükçü ve Đçerli, 2003:2). Nakit planlaması yapılırken nakdin ne zaman ve nasıl sağlanacağı belirlenmeye çalışılır. Planlanan giderlerin meydana gelmesi olası planlanan faaliyetlerden daha fazla nakit gerektirmesi durumunda yani bir açık ortaya çıktığında bu açığın giderilmesi için neler yapılabileceğine karar verilir. Böyle bir durumla karşılaşıldığında işletme, açığı finanse etmek için borç veya öz sermaye fonlarına veya bazı duran varlıkların elden çıkarılmasına karar verebileceği gibi alternatif olarak özel bir reklam kampanyasını durdurulabilir, başka bir işletmeyi satın alma kararından vazgeçirebilir veya bu karar geciktirilebilir. Bu gibi operasyonel planların değiştirilerek planlanan faaliyetlerin azaltılması veya finansman kaynaklarına ödenmesi planlanan ödemelerin gözden geçirilip düzeltilmesi kararını vermek de mümkündür. Karar verilirken mevcut nakdin ve kısa ve uzun vadeli nakit gereksinimlerinin dengelenmesine dikkat edilmesi gerekir (Yılmaz, 2001: 28).

Nakit planlaması olağanüstü durumları kapsayacak şekilde yapılmalıdır. Örneğin, ekonomik kriz dönemlerinde nakit planlamasına önem vermeyen bir işletme satışlarının azalması dolayısıyla hem nakit girişi sağlayamayacak hem de ödemelerin gecikmesine

bağlı olarak nakit çıkışları karşısında yetersiz kalacaktır. Yine krizi öngöremeyen bir işletme almış olduğu kredileri ve faizleri ödemede büyük sıkıntıya girecektir. Ülkemizde 1980’ lere kadar işletmelerin büyük bir kısmının nakit planlaması yapmaması ve geleceği öngörememesi nedeniyle, borçlanmanın kaldıraç etkisinden yararlanmak isterken, sürekli borçlanmaya gitmesi ve kredi kuruluşlarının kredi verirken işletmelerin nakit yaratma güçleri yerine gayrimenkul durumlarına bakmaları kriz dönemlerinde işletmelerin büyük bir kısmının iflasına neden olmuştur. 1980’lerden sonra kriz dönemlerinde işletmelerin nakit sıkıntısı çekmesi enflasyonu normal seyrine döndürebilmek için yapılan ekonomi politikalarından ileri gelmiştir. Bu politikalar sonucunda üretilen ürünlere olan talep azalmış bu durum stokların birikmesine ve kapasite kullanım oranlarının düşmesine neden olmuştur. Bunun sonucunda üretim maliyetleri yükselmiş ve yatırım yapma güdüsü azalmıştır. Her ne durumda olunursa olunsun olağanüstü durumlarla da karşılaşılabileceği göz önünde bulundurularak nakit planlaması gerçekleştirilmeli ve işletmenin nakit darboğazı yaşamasına engel olunmalıdır (Yılmaz, 2001: 29) .