• Sonuç bulunamadı

Gelir Kaynakları ve Osmanlı Devleti’ne Karşı Mali Yükümlülükler

B. OSMANLI HİMAYESİNDE EFLAK VE BOĞDAN BEYLİKLERİ

3. Gelir Kaynakları ve Osmanlı Devleti’ne Karşı Mali Yükümlülükler

Osmanlı Devleti’nin himayesi altında varlıklarını sürdüren Eflak ve Boğdan Beyliklerinin, devlete bağlılığının en somut sembolü şüphesiz ekonomik yükümlülükleriydi. Romen tarihçileri tarafından, Osmanlı-Romen münasebetleri üzerine yapılan modern tarih araştırmalarının yoğunlaştığı alanlardan biri de iktisadi mükellefiyetler üzerinedir. Barış ve sefer zamanlarına göre değişen bu mükellefiyetler, Osmanlı klasik döneminde esasen dört ana madde üzerine kurulmuştu. Bunlardan ilki bir yıllık haracın gönderilmesi, ikincisi her iki voyvodalıkta başta zahire olmak üzere tarım ürünlerinin Osmanlı tekelinde bulunması, üçüncüsü savaş zamanlarında miktarı padişah tarafından belirlenen silahlı askerin Osmanlı ordusuna katılımının sağlanması, nakliye vasıtaları ve iş gücünün temin edilmesi, dördüncüsü ise muayyen resmî hadiseler münasebetiyle İstanbul’a hediye gönderilmesinden ibaretti366. Ayrıca Eflak ve Boğdan’da yetiştirilen tarım ürünleri ve hayvanlar Osmanlı Devleti’nin ihtiyacı olduğu sürece yabancılara satılmayacak şekilde bir tekel belirlenmişti367

. Klasik dönem Osmanlı-Romen münasebetleri için belirlenen bu dört ana esas, çalışmamızın zaman aralığında daha kapsamlı bir biçimde tasniflere konu olmuştur. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra Eflak ve Boğdan’la ilgili konulara Rusya’nın368 müdahaleleriyle birlikte, mali mükellefiyetlerin yeniden düzenlenerek belirlenen esasların fermanlar ve antlaşmaların eklerindeki senetlerle güvence altına alındığı görülür ki bu başlığın esas amacı da her iki voyvodalığın gelir kaynaklarını ve bu düzenlemeleri incelemektir.

366

Mihai Maxim, “XVI. Asrın İkinci Yarısında Eflak-Buğdan’ın Osmanlı İmparatoru’na Karşı İktisadî ve Malî Mükellefiyetleri Hakkında Bazı Düşünceler”, VII. Türk Tarihi Kongresi Ankara 25-29 Eylül 1970, Kongreye Sunulan Bildiriler, c. II, Ankara 1973, s. 559.

367 1829 Edirne Antlaşması’na kadar Eflak ve Boğdan mahsulatı üzerindeki tekel devam etmiştir. Bu

anlamda herhangi bir ihlal olduğunda Osmanlı Devleti duruma müdahale ederek yabancılara yapılan satışı engelleme gayreti içerisinde olmuştu. Bu anlamda arşiv kayıtlarına yansıyan pek çok örnekten biri için bkz. BOA, A.{AMD., nr. 17-32.

368 1802 yılında yapılan vergi düzenlemesi Rusya’nın tavassutuyla gerçekleşmişti. Eflak ve Boğdan

Kapı Kethüdaları Rusya elçisiyle görüşmüşler ve sonrasında Bâbıâli’ye vergiyle ilgili düzenleme talebi iletilmişti bkz. BOA, A.{AMD., nr. 47-31; BOA, HAT., nr. 42948; HAT., nr. 5081.

Ana hatlarıyla yukarıda özetlendiği şekilde kurulan mali münasebetleri incelemeden önce bu mükellefiyetleri yerine getirmek için Eflak ve Boğdan Voyvodalıklarının gelir kaynaklarına odaklanmak yerinde olacaktır. Boğdan için 1785 yılı gelirlerini temel alan kayıtlar ve Osmanlı arşivinde Eflak’la ilgili (1233)1817/1818 tarihli bir vestiyar kaydı her iki voyvodalığın gelir kaynakları hakkında genel anlamda fikir sahibi olmamızı sağlamaktadır369. Buna göre Eflak ve Boğdan’daki başlıca gelir kaynakları baş vergisi, toprak vergisi, tuz madenleri, gümrük vergileri, otlak vergileri, arıcılık, şarap ve tütün üretiminden oluşmaktaydı370

. Her iki memlekette vergileri vestiyar toplar, “vestiyarî” denilen defterlere kaydederdi371.

Resim 2: Eflak Vestiarîsindeki Hesap Kaydından Bir Örnek

Kaynak: BOA, D.DRB.MH., nr. 193-30.

369 BOA, D.DRB.MH., nr. 193-30.

370 Thomas Thornton, Bir İngiliz Tacirin İzlenimleriyle…, s. 355. 371

Baş vergisi Boğdan’da her ay, Eflakta ise üç ayda bir toplanırdı. Vergi tayin edilirken bireysel olarak değil, topluluk halinde veya köydeki mükelleflerin tamamını kapsayacak bir oran belirlenirdi. Bunun üzerine vergi mükelleflerinin tamamı aralarında ödeyecekleri miktarı belirler ve köyün yöneticisi porcolabonun eliyle öderlerdi372

. Vergiler ayarlanırken halkı zor durumda bırakan taleplerin uygulandığına, bölgeyi ziyaret eden seyyahlar da yer yer dikkat çekmiştir. Yıl içerisinde farklı zamanlarda ödenmek suretiyle 200-300 piastres/kuruş’i bulan bu ödemeler, vergi mükelleflerini oldukça zor durumda bırakabilmekteydi373

.

Tablo I: Boğdan Gelirleri

Vergiler Kuruş

Köylülerden alınan baş vergisi 1.775.000

Mazilerden (küçük toprak sahipleri ve boyarların soyundan gelen kimseler) ve tacirlerden alınan vergiler

25.000

Tuz madenleri 300.000

Gümrük vergileri 200.000

Koyun ve sığır otlakları vergisi 170.000

Arı vergisi 120.000

Şarap vergisi 200.000

Tütün vergisi 50.000

Toplam 2.840.000

Kaynak: Thomas Thornton, Bir İngiliz Tacirin İzlenimleriyle…, s. 356. Tablo II: Vestiyar Kayıtlarında Eflak Vergileri

Vergi Kalemleri Kuruş

Her haneden 35 kuruş olmak üzere on yedi bin haneden Eflak Vestiyarı tarafından bir yılda altı taksitle tahsil edilen vergi

3.774.000 Berat sahibi olan yabancı Bulgar, Macar ve yerlilerin her birinden ikişer

yüz kuruşdan bir senede tahsil edilen vergi

600.000 Vezir Kışlası kazasından yılda dört taksit ile tahsil edilen meblağ 2.800

Gümrüklerden 800.000

Tuz Madeninden 770.000

Bal, koyun ve şarap vergileri 280.000

Toplam 6.226.800

Kaynak: BOA, D.DRB.MH., nr. 193-30.

372 Thomas Thornton, a.g.e., s. 355.

373 Vergi toplayıcıların uygulamaları neticesinde köylü üzerinde biriken ağır verki yükünün getirdiği

Tablo III: Eflak’tan İki Senede Toplanan Diğer Vergiler

Diğer vergiler Kuruş

Eski Metropolitten 400.000

Görevi başındaki Metropolitten 750.000

Eski Boze (Buzau) Psikoposundan 300.000

Mevcut Boze (Buzau) Psikoposundan 250.000

Rimnik Psikoposundan 300.000

Argeş Psikoposundan 350.000

Tüm Gumenoslardan 400.000

İspravniklerden alınan rüşvet 500.000

Büyük Vestiyar Boyarlardan 600.000

Hayvan ticareti, muafiyet beratları ve diğer vergiler münasebetiyle tahsil edilen caize

500.000

Toplam 4.350.000

Kaynak: BOA, D.DRB.MH., nr. 193-30.

Eflak ve Boğdan’daki müesses nizamın devamını sağlamaya yönelik uygulamaların yürürlüğe girmesinde Rusya’nın müdahaleleri olduğu kadar, bölge ve etrafında gelişen ayan ve eşkıya ayaklanmalarının da payı bulunmaktaydı374

. Yaklaşık yirmi yıl gibi uzun bir süre Osmanlı Devleti’ni Rumeli’de meşgul eden Dağlı İsyanları375

, sosyo-ekonomik açıdan Eflak’ı da derinden etkilemişti. Pazvandoğlu Osman’ın tüm çabalara rağmen durdurulamaması, onu daha da güçlü kılmış ve Bükreş’e kadar yayılma imkanı elde etmişti. Eflak’taki müesses nizamı akibete uğratan işgaller Pazvantoğlu ile sınırlı değildi. Manav İbrahim’in idaresinde sayıları 400-500 civarında olan bir eşkıya grubu Hokna Kasabası’na geçmişti. Yine Karakal’da da 400 civarında eşkıya vardı. Eflak’ta çıkan bu karmaşadan dolayı boyarlar ailelerini Bükreş’ten kaçırmıştı376. Bu kaçışa Tuna’yı geçerek Olt nehrine ulaşan eşkıya grubunun bölgeyi yakıp yıkmasıyla birlikte Eflak voyvodası ve metropoliti de dahil olmuştu. Bölgedeki eşkıya tahribatı arşiv kayıtlarına yansıdığı şekliyle “kilâr-ı padişahî” olan Eflak memleketinin ahalisini perişan etmişti377

. Ayrıca voyvodanın firarıyla birlikte halk arasında huzursuzluk artmış ve Bükreş’teki tüccar ve misafirler yağmaya uğramışlardı378. En nihayetinde Pazvandoğlu’nun

374

BOA, HAT., nr. 2192 A; HAT., nr. 2192.

375 Yücel Özkaya, Osmanlı İmparatorluğunda Dağlı İsyanları (1791-1808), Ankara 1983, s. 14 vd. 376 BOA, HAT., nr. 2192 B.

377 BOA, HAT., nr. 2192 C; HAT., nr. 5463 B. 378

liderliğinde, Eflak’ı da içine alacak şekilde genişleyen bu isyan ve yağma hareketleri neticesinde Osmanlı Devleti, 1774 yılından itibaren yapılan düzenlemelerin tekamüle ulaşmış hali olan 1802 yılındaki hatt-ı şerifi yürürlüğe koymak durumunda kalmıştı379

.

Tarihsel arka planında yukarıda özetlenen iç karışıklıklar, politik ve askeri gelişmeler Eflak ve Boğdan’ın mali yükümlülüklerinin yeniden tanımlandığı bir süreci beraberinde getirmiştir. Mali yükümlülükler kapsamında, bundan sonraki satırların devamı yeniden tanımlama, değişim ve dönüşüm sürecini belirleyen arşiv kayıtlarının çözümlenmesi üzerine kurulmuştur. Müracaat edilen arşiv belgeleri sırasıyla 1188/1774 hatt-ı şerifi380

1198/1784 senedi381, 1206/1791 fermanı382 1206/1791 kanunu383 ve en nihayetinde metinde geçen ifadesiyle “eski şartların

icrâsına medâr-ı takviyet olması için”384

düzenlenen 1217/1802385 tarihli fermandır. 1802 fermanı önceden yapılmış düzenlemelerin tamamını kapsamaktaydı.

Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra, Eflak ve Boğdan’ın durumunu iyileştirmek üzere verilen teminatlar kapsamında her yıl taksitlerle ödenen cizyelerin miktarı belirlenmişti. Buna göre Eflak’ın cizyesi için en üst limit 619 kese, Boğdan cizyesi ise 135 kese 444 kuruş olarak ayarlanmıştı386. Eflak ve Boğdan halkı için ağır bir yük olarak sürekli şikayet edilen bir diğer maddi yükümlülük, voyvodaların tayinleri veya azilleri münasebetiyle halktan topladıkları vergilerdi. 1774 yılından

379 Robert W. Zens, The Ayanlik and Pasvanoglu Osman Paşa of Vidin in the Age of Ottoman

Social Change, 1791-1815, (Basılmamış) Doktora Tezi, Univeresty of Wisconsin-Madison, 2004, s. 174-175.

380 BOA, MAD.d., nr. 6620, s, 9-10; BOA, A.DVN.DVE.d., nr. 80-4, s. 6-8.

381 BOA, C.HR., nr. 81-4002; 1198 senedinin arka plananında, Küçük Kaynarca Antlaşması’nı tadil

eden Aynalıkavak Tenkihnamesi bulunmaktaydı. Tenkihnamenin Eflak ve Boğdan işlerini düzenleyen yedinci maddesi kendi içerisinde altı bende ayrılmıştı. Eflak ve Boğdan cizyelerinin miktarı ve kaç taksitte ödeneceği hususu Aynalıkavak Tenkihnamesi’nin yedinci maddesinin dördüncü bendi kapsamında 1198 senedinde yer bulduğu anlaşılmaktadır. İlgili madde için bkz. Kaynarca, Aynalı Kavak…, TTK, Y/135, s. 16-17.

382 BOA, A.DVN.DVE.d., nr. 80-4, s. 158-162.

383 Tarihsiz olan bu kanunname metninde Eflak ve Boğdan’ın Osmanlı Devleti’ne karşı mali

yükümlülüklerinin geçici olarak durdurulduğu belirtilmektedir. Bir yıl süreyle tanındığı anlaşılan mali sorumlulukların yeniden uygulamaya, 1207/1792 yılında konulacağı kaydedilmiştir. Bir yıl vergi muafiyeti sağlandığı varsayılırsa bu kanunnamenin 1206/1791 yılında düzenlendiği güçlü bir ihtimal olarak düşünülebilir bkz. BOA, HAT., nr. 12553.

384 BAO, C.HR., nr. 165-8230.

385 BOA, A.{AMD., nr. 47-11; BOA, A.{DVN.MHM., nr. 1005-31. 386

sonra voyvodalar atandıklarında, Osmanlı Devleti’ne ödedikleri caizeyi387

gerekçe göstererek avaid388

, kudumiye, ubudiyet ve cevaiz adları altında halktan herhangi bir talepte bulunmayacaktı389

.

1768-1774 Osmanlı-Rus harbinin bölge üzerinde yarattığı tahribat telafi edilmeye başlanınca, caize adı altında toplanan meblağlar eskisi gibi muğlak olmaktan çıkarılmış ve miktarları, 1206/1791 kanununda belirlenerek yeniden yürürlüğe konulmuştu. Voyvodalar, görev sürelerini doldurup yeniden atanarak makamlarında kaldıkları zaman, Osmanlı Devleti’ne ödedikleri ibkaiye parasını kendi gelirlerinden karşılayarak halka hiçbir şey yansıtmayacaklardı. Tablo IV’te belirtilen caize miktarlarının azı veya fazlasını talep edenler, 1206/1791 kanuna aykırı davranmış sayılacak ve cezai yaptırımlar uygulanacaktı. Aynı şekilde voyvodalar azledildiği zaman, İstanbul’daki evlerine dönmeleri için izin verilmesi gerektiğinde, sadakatlerini ispatlamaları için rüşvet adı altında üst düzey devlet görevlileri tarafından yüksek miktarda akçe tahsil edilmesi yasaklanmıştır390

.

Tablo IV: Eflak ve Boğdan Caizeleri

Makam Eflak Caizesi (Kuruş) Boğdan Caizesi (Kuruş)

Sadr-ı Âli 55.000 30.000

Kethüda-i Sadr-ı Âli 20.000 7.500

Reisülküttab Efendi 15.000 7.500

Çavuşbaşı Ağa 1.500 1.500

Tezkere-i Evvel Efendi 500 500

Tezkere-i Sâni Efendi 500 500

Mektubî-i Sadr-ı Ali Efendi 500 500

Beğlikçi Efendi 500 500

Teşrifatî Efendi 500 500

Kethüda Katibi Efendi 500 500

Amedi Efendi 500 500

Toplam 95.000 50.000

387 Osmanlı Devleti’nde caize uygulamasının detayları için bkz. Muzaffer Doğan, “Osmanlı

İmparatorluğunda Makam Vergisi: Câize”, Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, Sayı 7, İstanbul 2002, s. 35-74.

388 Caizenin alt kademe Osmanlı memurlarına dağıtılan şekline avaid adı verilmekteydi. Ayrıntı için

bkz. Muzaffer Doğan, a.g.m., s. 65-68.

389 BOA, MAD.d. nr. 6620, s, 9; BOA, A.DVN.DVE.d., nr. 80-4, s. 6. 390

Kaynak: BOA, HAT., nr. 12553

1784’te bayramlar münasebetiyle gönderilecek hediyelerin miktarı da belirlenmişti. Eflak’tan îydiyye olarak 90.000, rikabiye 40.000 ve Boğdan’dan îydiyye 90.000 ve rikabiye 45.000 kuruş gönderilecekti391

. 1206/1791 yılında çıkarılan kanunla birlikte önceden miktarı belirli olmayan ihtiyaçlar kapsamında talep edilecek tutarlar; “irâd-ı cedîd” adı altında Eflak’tan 1000 kese ve Boğdan’dan ise 500 kese akçe ile sınırlandırılmıştı. Voyvodaların halka aksettirmeden, kendi gelirleriyle ödeyecekleri Eflak’ın irad-ı cedidi, muafiyet bitimini müteakiben yıllık dört taksitle ve Boğdan’ın ki de muafiyetin sonlanmasının ardından senede 5 taksit halinde ödenecek, taksitler aksatıldığı takdirde ise voyvodalar sıkıştırılacaktı392

.

Tablo V: Eflak ve Boğdan Çeşitli Vesilerle Tahsil Edilecek Meblağlar

Ödeme Kalemleri Eflak Boğdan

Cizye 619 Kese 135 Kese 144 Kuruş

Iydiye 90.000 Kuruş 90.000 Kuruş

Rikabiye 40.000 Kuruş 45.000 Kuruş

İrad-ı Cedit 1000 Kese 500 Kese

Kaynak: BOA, C.HR., nr. 81-4002; BOA, HAT., nr. 12553.

1768-1774 savaşından önce avaid, kudumiye, ubudiyet ve cevaiz adları altında tahsil edilen vergiler, 1774 tarihinde kaldırılmıştı. Halkı içerisinde bulunduğu zor koşullardan kurtarmak için 23 Temmuz 1774 tarihi itibarıyla iki yıl süreyle cizyeden ve diğer ağır mali mükellefiyetlerden Eflak ve Boğdan reayası muaf tutulmuştu393

. 1206/1791 kanunu çıkarıldığında, 1774’te kaldırılan bu vergiler

391

BOA, C.HR., nr. 81-4002; 1806 yılında Eflak’tan rikabiye 500 kese akçe Enderun-ı Hümayun hazinesine kaydedilmiştir bkz. BOA, D.DRB.THR., nr. 36-40; yine aynı yıl Boğdan’dan iki taksit ile 300 kese akçe gönderilmişti bkz. D.DRB.THR., nr. 36-39; 1817 yılında rikabiye adı altında dört taksit halinde 1000 kese akçe ve Iydiye adı altında ise iki taksit halinde 500 kese akçe İstanbul’a gönderilmekteydi bkz. D.DRB.MH., nr. 166-1.

392 BOA, HAT., nr. 12553.

393 İki yıllık müddet dolduğunda Eflak’ın perişan vaziyeti hala düzeltilemediğinden mükellef oldukları

619 kese cizyeyi yılda birer kez olmak üzere 4 yılda ödemelerine imkan tanıyan bir kolaylık sağlanmıştı bkz. BOA, MAD.d., nr. 6620, s. 13; Aynı maufiyet, 1787-1792 Harpleri münasebetiyle de tanınmıştı. (3 Ağustos 1791) tarihinden itibaren iki yıl boyunca cizye, îydiyye, rikâbiyye ve câizeden muaf tutulmuşlardı bkz. BOA, A.DVN.DVE.d., nr. 80-4, s. 152; Osmanlı Devleti 1821 Rum İsyanı münasebetiyle bölgenin ekonomik anlamda düştüğü sıkıntıların giderilmesi için yine iki yıl cizye muafiyeti tanımıştı.

yeniden getirilmişti. Önceden Osmanlı Devleti’nde sadaret başta olmak üzere yüksek dereceli memuriyetlere yeni atamalar yapıldığında, rütbe ve makamlar esas alınarak kudumiye adı altında ödemeler yapmaktaydı. Son zamanlarda kudumiye yerine tayin tebriki için bohça baha adı altında değişik miktarlar ödenmekteydi. Bu kanunun yürürlüğe girmesi itibarıyla miktarı belli olmayan ödemeler tamamıyla kaldırılmış ve aşağıdaki tabloda belirlenen meblağın dışında voyvodaların akçe göndermeleri yasaklanmıştı394

.

Tablo VI: Eflak ve Boğdan Voyvodalarından Tahsil Edilecek Kudumiye Miktarları

Makam Ücret (Kuruş)

Sadr-i Âli 20.000

Kethüda-ı Sadr-i Âli 5.000

Reis’ül-küttab Efendi 3.000

Defterdar Efendi 2.000

Çavuşbaşı Ağa 1.000

Tezkire-i Evvel 500

Tezkire-i Sâni 500

Mektûbi-i Sadr-i Âli 500

Beğlikçi Efendi 500

Teşrifatî [Efendi] 500

Kâtib Efendi 500

Amedî Efendi 500

Toplam 34.500

Kaynak: BOA, HAT., nr. 12553

1774’ten sonra ödenecek cizyeler voyvoda marifetiyle gönderilecek boyarlar tarafından iki yılda bir defa İstanbul’a teslim edilecekti395. Osmanlı askerleri, memurları veya Tuna kasabalarındaki Müslüman tebaa, eskiden de geçerli olan yasakları çiğneyerek Boğdan halkını taciz ettiklerinde veya Boğdan’daki kışlakları ve moşyelerin tahribine sebebiyet verenler cezalandırılacaktı396

.

394 BOA, HAT., nr. 12553; Memurlar ve yüksek dereceli devlet adamları arasında “pişkeş, caize, ‘avâid, dest-âvîz, bohça, bohça bâhâ, hediye, hediye-bâhâ, kır hediyesi, takaddüme, tuhfe-i hicâzi”

gibi adlar adı alınta hediyeleşme kapsamında ayni ve nakdî eşya teatisinin yapılması yerleşmiş bir Osmanlı geleniğiydi. Bu konuda bir çalışma için bkz. Yüksel Çelik, “Tanzimat Devrinde Rüşvet- Hediye İkilemi ve Bu Alandaki Yolsuzlukları Önleme Çabaları”, Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, XV, İstanbul 2006, s. 25-64.

395

1217/1802 tarihli fermanda iki yıl yerine bir yıl sürede tahsil edilmesi yürürlüğe sokulmuştur bkz. BOA, A.{AMD., nr. 47-11; BOA, A.DVN.DVE.d., nr. 81-5, s. 107

396 Osmanlı Devleti tebaasının Eflak ve Boğdan taraflarında suistimal ettikleri yerler 1206/1791

kanunda şöyle sıralanmıştı. Eflak memleketinin yakınlarında bulunan Vidin, Adakale, Fethülislâm, Niğbolu, Rusçuk, Kulle, Yergöğü, İbrail, Rahova, Hırsova, Silistre, Ziştovi ve Tutrakan ile Boğdan

Voyvodalardan veya vekilleri olan yetkililerden izin tezkiresi almayan tacirler ve diğer kimseler Boğdan topraklarına giremeyecekti397

. Ticaret bahanesiyle izin alan tacirler de gittikleri yerlerde sabit ikametgah edinemeyecek, toprakları ekip biçerek ziraat yapamayacak ve reayaya zarar veremeyeceklerdi. Usulsüz bir şekilde mülkiyeti şahıslara veya manastırlara ait olan toprakların gasp edilmesi halinde hukuk çerçevesinde bu tür emlak sahiplerine iade edilecekti. Osmanlı vezirlerinin ve maiyyetlerinin kasıtlı olarak yol değiştirip Boğdan’a girip bedelini ödemeden, başta menzil atı olmak üzere reayaya yük getirerek rahatsız edebilecek herhangi bir talepte bulunmaları yasaklanmıştı398

.

Eflak ve Boğdan halkının perişan vaziyetini iyileştirmeyi hedefleyen ve 1774’te belirlenip 1206/1791 ve 1271/1802 düzenlemesinde de tekrarlanan hükme göre, piyasada zahire kıtlığına sebep olmayacak şekilde ve halkı zor duruma düşürmeyecek ölçüde Osmanlı Devleti’nin ihtiyaçları karşılanacaktı. Satın alınan zahirenin parası, geciktirilmeden ödenecek ve nakliyesi de halkın üzerine bırakılmayarak rayiç bedel üzerinden amele ve nakliye ücretleri karşılanacaktı. İstanbul’un et ihtiyacını karşılamak üzere, satın alınacak küçükbaş hayvanlar mirî fiyatlar yerine piyasa bedeli399 üzerinden değeri belirlenmek suretiyle, voyvodaların nezaretinde tüccar ve celeplere satılacaktı400. Osmanlı Devleti’nin ihtiyaç duyduğu kereste ve diğer yapı malzemelerinin miktarı, Bâbıâli tarafından voyvodaya bildirilecekti. Kesim ve nakliye işleri, halkı zor durumda bırakmadan gerçekleştirilecekti. Her iki memleketten araba ve ameleye ihtiyaç duyulduğunda, memleketi etrafında ve civarında olan Kili, Akkerman, Bender, Hotin, İsmail, İsakça ve Tulça’da bulunan vezir, beylerbeyi, kadı, naip, ayan, ağa, ahali ve misafir her kim olursa olsun bundan sonra kudumiyye ve hediye adı altında veya diğer bahanelerle bu memleketlerden nakit, eşya veya sair şeylerin alınması yasaklamıştır. Bu konu ciddi bir şekilde takip edilecek ve eğer suistimal edenlere ceza verilmesi noktasında herhangi bir çekince olmayacaktı bkz. BOA, HAT., nr. 12553.

397

Osmanlı vezirlerinin ve taşra idarecilerinin Tuna civarındaki Osmanlı yerleşim yerlerine ulaşırken doğru menzilden saptıkları görülmektedir. Bu gibi durumlarda Osmanlı Devleti geçiş ihlallerinin reayaya ekstra yük getirdiğinden dolayı yasak olduğunu ilgili kimselere hatırlatıyor ve böylelikle fermanlarla verdiği teminatlara sadık kalıyordu. bir örnek için bkz. BOA, C.DH., nr. 136-6788.

398 BOA, MAD.d., nr. 6620, s. 9.

399 Osmanlı fiyat politikasında çalışma konumuzu ilgilendiren İstanbul’un ihtiyacı için yapılan

alımlarda devletin belirlediği miktar esas alınırdı. Bu alım fiyatını ifade eden mirî mübayaa fiyatları her zaman piyasadaki fiyatların altında kalırdı bkz. Mustafa Öztürk, “Osmanlı İktisadında Fiyatları Etkileyen Unsurlar”, Prof. Dr. Şerafettin Turan Armağanı, (haz. Yavuz Ercan, Mustafa Öztürk, Rıfat Özdemir), Elazığ 1996, s. 228.

400 BOA, MAD.d., nr. 6620, s. 9; BOA, A.{AMD., nr. 47-11; BOA, HAT., nr. 12553; 22.220 vukiyye

zahirenin İstanbul’a nakli konusunda yapılan resmî bir mumameleye örnek olması açısından bkz. A.{AMD., nr. 50-16.

ücretleri tam zamanında ve herhangi bir bahane gerekçe göstererek kesinti yapılmadan ödenecekti. Son olarak, fermanlı tacirlerin dışında kale yamakları ve etraftan hiçkimse Eflak ve Boğdan topraklarında dolaşmayacak, herhangi bir şekilde topraklarını ekip biçmeyecek ve hayvan otlatmayacaktı401

.

Rumeli tarafındaki kalelerin ihtiyaç duyduğu yapı malzemeleri ve kereste Eflak ve Boğdan tarafından tedarik edilecekti. Kesim ve nakliye işlemleri, bina eminlerinin verdikleri temessükler esas alınarak Eflak ve Boğdan cizyelerinden ödenecekti. Darbhane-i Amire’ye gerekli olan güherçileyi temin için nazır veya mültezimlerden kimse Boğdan’a gitmeyecek ve reayayı zor durumda bırakan taleplerde bulunmayacaktı. Güherçile tedariği, Boğdan voyvodası marifetiyle temin edilecekti402. 1206/1791 mali düzenlemelerini konu edinen kanuna yansıdığı şekliyle, Osmanlı Devleti’nin ihtiyaç duyduğu yünden dokunmuş kumaşların üretimi için imalathanelerin faaliyetlerini geliştirerek devam ettirmesi, voyvodalardan beklenen önemli ve yararlı hizmetler cümlesinden olarak zikredilmiştir403

.

1774 yılından itibaren Eflak ve Boğdan’daki müesses nizamı tahkim etmek üzere yapılan kanunlarda/düzenlemelerde iktisadi mükellifiyetlerin tanımlanması özet olarak yukarıda anlatıldığı biçimdeydi. Hatt-ı Hümâyûnlar, senetler ve kanunlarla belirlenen bu esaslara uygulamada ne kadar riayet edildiği sorusunu ise yine arşiv kayıtlarına müracaat ederek gözlemlemek mümkündür. Bu bağlamda ilk olarak Eflak ve Boğdan’dan çeşitli vesilelerle hediye gönderilmesi meselesi incelenebilir404. Yukarıda ele alınan düzenlemelerden de anlaşıldığı kadarıyla, hediye

401 BOA, A.{AMD., nr. 47-11.

402 BOA, A.DVN.DVE.d., nr. 80-4, s. 7; BOA, MAD.d., nr. 6620, s. 110; Modern kimyada Nitrik

aside tekabül eden Tizap isimli maddenin tekeli Darbhane-i Amire’ye verilmiş ve böylelikle madenlerin işlenmesi işinde, bu kurumun kontrolünün sağlanması hedeflenmişti. Tizabın ham maddesi ise güherçileydi. Boğdan’da, Darbhane-i Amire’nin tizap imali için ihtiyaç duyduğu güherçilenin ocaklıkları bulunmaktaydı. Çıkarılan güherçilenin Darbhane’ye sevki, Boğdan Voyvodası’nın her türlü desteği kendisine vermek durumunda olduğu Güherçile Emini tarafından yapılırdı. Ayrıntı için bkz. Ömerül Faruk Bölükbaşı, XVIII. Yüzyılın İkinci Yarısında Darbhâne-i Âmire, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Doktora Tezi, İstanbul 2010, s. 65-66.

403 BOA, HAT., nr. 12553.

404 Peşkeş adı altında Eflak ve Boğdan voyvodaları İstanbul’a at ve şahin gönderirlerdi. Yıllık ödenen