• Sonuç bulunamadı

GELİR DAĞILIMI KAVRAMI VE GELİR DAĞILIMI TÜRLERİ

Üretilen ürünün ya da bunun karşılığı olan gelirin nasıl bölüşüleceği konusu tarih boyunca önemini korumuştur. Henüz paranın ve paralı alışverişin görülmediği ilkel toplumlarda bölüşüm mekanizması basittir. Burada bölüşüm, ürünlerin doğrudan doğruya paylaşılması ile gerçekleşir. Belli bir gelişme seviyesinden sonra ise iktisadi hayata paranın girmesiyle üretim ve bölüşüm ancak; para, milli gelir ve piyasa gibi kavramlar aracılığıyla gerçekleşir. Birbirine benzemeyen birçok ürün para karşılığında alınıp satıldığı zaman ortak bir birimden söz etmek gerekir. Bu ortak birim ise paradır. Bu sayede belli bir dönem içinde (bir yıl) toplumda yaratılan ürünler toplamı nakdi olarak para ile ifade edilebilir. Bu noktada üretilen toplam

maddi ürünlerin nakdi karşılığı “milli gelir”, milli gelirin paylaşılması ise “gelir dağılımı” olarak ifade edilmektedir. Böylece ürünlerin

paylaşılması; nakdi harcama gücünün, yani parasal gelirlerin dağılımı tarafından belirlenir78.

      

76 Nadir Eroğlu, “İktisat Politikalarında Israrla Neden Fiyat İstikrarı Amacı?”, Gündem, http://www.ekonomikyorumlar.com.tr/dergiler/gundem/Gundem_1_Sayi_514.pdf, (23.02.2011), s.9. 

77 Onur Akkaya, “Türkiye’de 1980 Sonrası Yaşanan Serbestleşme Sürecinde Döviz Kuru Değerlerinin

Analizi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, 2007, s.25. 

Bu açıklamalardan sonra denilebilir ki; “Ürünlerin veya gelirlerin şahıslar veya sosyal gruplar arasında paylaşılma tarzını tayin eden sosyal ilişkilere bölüşüm ilişkileri denir. Bölüşüm ilişkilerinin sonucu olarak şahıs veya gruplara intikal eden ürünlerden alınan payların ifadesine de gelir dağılımı denir”79.

Gelir dağılımı, bir ülkede belirli bir süre içinde üretilen ulusal hasıla veya gelirin bireyler, gruplar veya üretim öğeleri (emek, sermaye, doğal kaynaklar, müteşebbis) arasında dağılımı olarak tanımlanabilir80. “Gelir dağılımı ayrıca, ülkede yaratılan toplam gelirin, bireyler veya ailelerin her birine düşen dilimin büyüklüğü bakımından paylaşılma şekli olarak ya da nüfusun aynı oranının gelirin belli oranını alması şeklinde de tarif edilmiştir”81.

Gelir dağılımı, yalnızca ekonomik bir olgu değil, uygulanan toplumsal ve ekonomik politikaların ve gelişmenin zaman içinde evriminin doğrudan sonucudur. Bu anlamda, yalnız üretim araçlarının mülkiyeti değil, kamu hizmetlerinin düzeyi, toplumsal geleneksel ilişkiler; işgücünün örgütlenme düzeyi ve yatay ve dikey hareketliliği, siyasal katılma biçimleri ve tüm bunların evrimi gelir dağılımını belirler. Gelir dağılımını, ekonomi kuramında tartışmalı bir konuma getiren de bu çok belirgin toplumsal niteliğidir82.

Gelir dağılımı sorunu özellikle sanayi devrimi sonrası koşullarla birlikte

gündeme gelmiştir. Çünkü sanayi devriminin ortaya çıkardığı en önemli sorunlardan biri emeğin sermaye tarafından yoğun bir şekilde sömürülmesi olmuştur.

Makinelerin çoğalması ve yeni buluşlar nedeniyle sermayeye olan gereksinimin artması, sermayenin gücünü çoğaltmıştır. Ancak, özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın

      

79 Boratav, s.9. 

80 Coşkun Can Aktan, İstiklal Yaşar Vural, “Gelir Dağılımında Adaletsizlik ve Eşitsizlik: Terminoloji,

Temel Kavramlar ve Ölçüm Yöntemleri”, Hak-İş Konfederasyonu Yayınları, Ankara, 2002, s.1. 

81 Ali İhsan Çelen, “Türkiye’de 1980 Sonrası Dönemde Gelir Dağılımı ve Bu Dağılımı Etkileyen

Faktörler”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Trabzon, 2009, s.4. 

82 Devlet Planlama Teşkilatı, Gelir Dağılımının İyileştirilmesi ve Yoksullukla Mücadelede Özel

ardından önem kazanan sosyal devlet ilkesi ile söz konusu sorun giderilmeye çalışılmıştır ama halen varlığını ve güncelliğini sürdürmektedir83.

1.4.1 Fonksiyonel Gelir Dağılımı

Ulusal gelirin üretilmesine katkıda bulunan çeşitli üretim faktörlerinin (emek, sermaye, toprak, girişimci) milli gelirden aldıkları payı, yani milli gelirin ücret, faiz, rant ve kar arasındaki dağılımını ifade eden bir kavramdır. Milli gelirin farklı sosyal sınıflar arasında nasıl dağıldığı konusunda bilgi edinmeyi mümkün kılan bu dağılım türünde ulusal gelir üretime katılan üretim faktörleri sayısı kadar parçalara ayrılır. İkili ayrıma göre ulusal gelirin emek ve mülk gelirlerinin toplamından oluştuğu varsayılırken Klasik iktisatçılar üretim faktörlerini üç gruba ayırırlar ve üç gelir grubunun varlığını savunurlar. Buna göre toprak sahipleri rant gelirine, girişimciler kar gelirine ve emekçiler ücret gelirine (o dönemde sermayedar ve girişimci aynı kişi olduğundan faiz gelirinin, kar gelirinin içinde olduğu kabul edilmektedir) hak kazanırlar. Fonksiyonel gelir dağılımı, sosyal tabakaların kendi içlerinde büyük farklılıkların olması nedeniyle, çeşitli sosyal tabakaların milli gelirden aldıkları paylar konusunda ancak kaba hatlarıyla bir bilgi sağlayabilir84. Örneğin çok büyük bir şirketin koordinatörlüğünü yapan bir kişi fonksiyonel dağılıma göre ücretli sınıfta yer almaktadır, oysa ki sosyolojik açıdan bakıldığında işçi sınıfında yer alması mümkün değildir85.

Ücret, özellikle toplumun en geniş kesimini oluşturan emeğin karşılığı olduğu için ayrıntılı şekilde incelenmiştir. Nitekim, fonksiyonel gelir dağılımı incelemelerinde, emeğin payı olan ücret ve diğer üretim faktörlerinin gelirleri gibi ikili bir ayrım yapılmıştır. Ücret ve seviyesi, teorilerin yoğun ilgi alanını oluşturmuş, ücretin alt ve üst sınırını belirleyen faktörler dahilinde, işin süresi, çalışanın yeteneği, işin kalitesi, cinsiyet, yaş ve yöresel farklılıkların ücret haddini belirlediği

      

83 Cem Doğan, “Ekonomik ve Mali Politikaların Gelir Dağılımına Etkisi 1980-2005 Türkiye”, Maliye

Hesap Uzmanları Vakfı Yayınları, Yayın No:20, Ankara, 2007, s.6. 

84 Aktan, Vural, Terminoloji…, s.1. 

85 Yaşar Uysal, “Bölüşüm İlişkileri ve Bu İlişkilerin Düzenlenmesinde Etkili Olabilecek İktisat

Politikalarının Değerlendirilmesi: Türkiye Örneği”, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Cilt:1, Sayı:2, İzmir, 1999, s.8. 

belirtilmiştir. Rant ise, toprağın geliri olma yanında, arz elastikiyeti olmayan her çeşit üretim faktörünün elde ettiği geliri ifade etmek için de kullanılmaktadır. Sermayedarın gelirini oluşturan faiz ise, sermayenin belli süre kullanılmasının karşılığı olmaktadır. Üretim faktörlerini bir araya getirerek üretimi gerçekleştiren müteşebbisin yaratılan gelirden aldığı pay ise karı oluşturmaktadır86.

Fonksiyonel gelir dağılımı ayrıca, bir ülkenin gelişmişlik düzeyi hakkında da oldukça fazla bilgi verebilir. Nitekim, gelişmiş ülkelerde, iktisadi kalkınmanın başlangıç dönemlerinde tarım kesimi, milli gelirden en büyük payı alırken, gelişme düzeyi yükseldikçe ücretlilerin payının arttığı gözlenmiştir. Gelişmekte olan ülkelerde ise tarım kesiminin milli gelirdeki payı önemini korurken, ücretlilerin geliri, nispi olarak daha düşüktür87.

1.4.2 Kişisel Gelir Dağılımı

Milli gelirin kişiler ve tüketici birimleri (aileler) arasındaki dağılımını gösterir. Kişisel gelir dağılımında önemli olan elde edilen gelirin kaynağı ve bileşimi değil, miktarıdır. En yüksek ve en düşük gelir grupları arasındaki farklar (eşitsizlik derecesi) ve bu eşitsiz dağılıma yol açan mekanizmalar incelenir. Bu dağılımda ülke nüfusu genelde beş eşit gruba ayrılır. Nüfusun % 20’sini temsil eden her bir gruba düşen ulusal gelir hesaplanarak hane halkının yüzde dağılımı ile gelirin yüzde dağılımı karşılaştırılır. Hane halkının toplumun hangi kesimlerini temsil ettiği belli olmadığından sermaye sahipleri, emekçiler ve çiftçiler gibi toplumu oluşturan farklı sınıflar arasında tarafsız bir dağılımı öngörür88.

      

86 Yusuf Alper, “Gelir Dağılımı”, http://www.enfal.de/sosyalbilimler/g/006.htm, (24.02.2011), s.1.  87 Sami Güçlü, Mahmut Bilen, “1980 Sonrası Dönemde Gelir Dağılımında Meydana Gelen

Değişmeler”, Yeni Türkiye Dergisi, Sayı:6, 1995, s.161. 

1.4.3 Sektörel Gelir Dağılımı

Literatürde, çok sık rastlanmayan bir bölüşüm çeşididir. Çeşitli üretim sektörlerinin sosyal hasıladan aldıkları payları gösterir. Başka bir ifadeyle, tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinin ulusal gelirden aldıkları payları, bunların uzun vadedeki seyirlerini, ulusal gelir dağılımındaki değişikliklerin hangi sektörlerin lehine ya da aleyhine geliştiğini ortaya koyar. Bu dağılımla ilgili verilerden hareketle iktisadi gelişmeyi sağlayacak tedbirlerin alınmasına imkan sağlanmaktadır. Bu bakımdan gelir dağılımından çok ekonomik sektörlerin nispi büyüklüklerinin belirlenmesinde ve gelişme oranlarının incelenmesinde kullanılmaktadır89.

1.4.4 Bölgesel Gelir Dağılımı

Bölgesel ya da coğrafi bölüşüm bir ülkede gelirin bölgesel dağılımını ifade etmektedir90. Bir ülkenin çeşitli bölgeler arasındaki kişi başına isabet eden gelir farklılıklarını bulmaya yarayan bir gelir dağılımı türüdür. Bu gelir dağılımı bir ülkenin gelişmiş ve az gelişmiş bölgeler arasındaki farklılıkları bulmakta kullanılabilir. Bu dağılımın kullanılması, milli gelirin hiçbir ülkede her bölgeye eşit olarak dağıtılamamasından kaynaklanmıştır. Bazı coğrafi ve siyasi nedenlerden dolayı belli bölgeler, milli gelirden daha çok pay alırken, bazı bölgeler daha az pay almaktadır91. Bu durum daha çok az gelişmiş ülkelerde görülmekteyken, gelişmiş ülkelerde gelir dağılımı adaletsizlikleri daha az görülmektedir.

1.5 FİNANSAL SERBESTLEŞMENİN GELİR DAĞILIMI