• Sonuç bulunamadı

3.2 TÜRKİYE’DE FİNANSAL SERBESTLEŞMENİN GENEL ETKİLERİ

3.2.1 Finansal Serbestleşmenin Sermaye Hareketleri Üzerindeki Etkileri

3.2.1.2 Finansal Serbestleşmenin Dolaylı Etkileri

3.2.1.2.4 Döviz Kurları Üzerindeki Etkisi

Finansal serbestleşme sürecinde piyasa odaklı politikalara ağırlık verilmesi çabalarının ilk adımı döviz kuru rejiminde yapılan değişiklikler ile atılmıştır. 1980 öncesinde uygulanan sabit döviz kuru rejiminde Türk lirasının değeri hükümet tarafından değişen ekonomik koşullara göre belirleniyor ve ayarlanıyordu. Ne var ki, ayarlamalarda meydana gelen gecikmeler Türk lirasının bazı dönemlerde belirgin şekilde ve aşırı ölçüde değerlenmesine neden olmaktaydı. Bu nedenle Ocak 1980’de uygulamaya konan istikrar programıyla daha gerçekçi ve esnek bir döviz kuru politikası yürütülmeye başlanmıştır. Böylece Türk lirasının diğer para birimleri karşısındaki değeri önemli oranda düşürülmüş ve kara borsanın varlığını da engelleyen tek bir geçerli kur oluşmuştur. Mayıs 1981 itibariyle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası günlük kur ayarlamalarına başlamıştır202. 1984 yılında ise ticari bankaların belirli sınırlar dahilinde döviz ticareti yapmalarına izin verildiği gibi,

      

201Nagehan Keskin, “Finansal Serbestleşme Sürecinde Uluslararası Sermaye Hareketleri ve

Makroekonomik Etkileri: Türkiye Örneği”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, 2008, s.169. 

Merkez Bankasınca saptanan değerler etrafında kendi kurlarını belirlemelerine de olanak sağlanmış ve 1988 Ağustosta döviz kurlarının belirlenmesi Merkez Bankasınca kurulan döviz piyasası yardımıyla serbest piyasa güçlerine açılmıştır203.

32 sayılı karar ile sağlanan finansal serbestleşme, 1990’lı yıllarda döviz kurunun mal ticaretinden çok, kısa dönemli sermaye hareketlerine duyarlı olması sonucunu doğurmuş ve döviz kuru ana işlevinden kopmaya başlamıştır204.

Sermaye girişlerine bağlı olarak döviz kurunun nasıl etkileneceği döviz piyasasının niteliğine bağlı olarak değişmektedir. Bu bağlamda sermaye girişlerinin döviz kuru üzerindeki etkisini, sabit ve esnek kur sistemleri altında değerlendirmek mümkündür. Sermaye girişinin yaşandığı ülkedeki döviz kuru rejiminin esnek döviz kuru olması halinde, sermaye girişlerinin yarattığı döviz arzı artışı, piyasalardaki aynı döviz talebi karşısında döviz kurunun düşmesine, dolayısıyla ulusal paranın değer kazanmasına neden olmaktadır. Sabit kur rejiminin uygulandığı durumda ise, sermaye girişlerinin yarattığı döviz arz fazlası, kurun düşmesini engellemek için merkez bankası tarafından satın alınmaktadır. Bu durumda sermaye akımları doğrudan uluslararası rezervlerin artmasına yol açacaktır205.

Gelişmekte olan ülkelerde sermaye akımlarının sürekliliğinin sağlanması için döviz kuruna yapılan müdahalelerle ülke içinde düşük döviz kuru devam ederken, yüksek reel faizlerle de sermaye akımlarının devamlılığının sağlanmaya çalışılması sonucu, “düşük kur-yüksek reel faiz” uygulaması ortaya çıkmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde sermaye girişlerinin yatırım harcamalarından ziyade tüketim harcamalarının finansmanına gittiği göz önünde bulundurulduğunda, bu ülkelere yönelik sermaye akımlarının yerli paranın değer kazanmasına neden olacağı açıktır. Yerli paradaki değerlenme ise, ekonominin dış ticaret dengesi, yurt içi talep düzeyi, enflasyon gibi pek çok gösterge üzerinde etkide bulunmakta, ekonominin pek çok

      

203 Gündem, s.115. 

204 Kepenek, Yentürk, s.323. 

205 Nagehan Keskin, “Finansal Serbestleşme Sürecinde Türkiye’de Sermaye Hareketlerinin

Makroekonomik Etkileri”, Finans Politik ve Ekonomik Yorumlar, Cilt:45, Sayı:526, Aralık 2008, s.19. 

sektörünü olumsuz etkilemektedir206. Örneğin sermaye girişlerine bağlı olarak kurların düşmesi sonucu ihracat azalırken ithalat artmakta bunun sonucu olarak da istihdam ve dolayısıyla da reel ücretler olumsuz etkilenmektedir. Ayrıca bu sermaye ülkeden çıkarken yüksek spekülatif karlar elde ederek, yurt içinden yurt dışına kaynak transferine neden olmakta bu durum da paylaşılacak milli gelirin azalmasına yol açmaktadır. Bir başka sorun da sermayenin ülkeyi hızlı bir biçimde terk etmesi durumunda yaşanmaktadır. Sermaye kaçışı durumunda kurların artışa geçmesiyle birlikte ithal malların fiyatları da yükselmekte, bu durum da enflasyonu olumsuz yönde etkileyerek yine gelir dağılımının bozulmasına yol açmaktadır.

                          

206 Ahmet Şengönül, Metin Altıok, Rana Gürbüz, “Finansal Serbestleşme Sürecinde Türkiye’de Kısa

Vadeli Sermaye Akımlarının Makroekonomik Etkileri”, İktisat İşletme ve Finans Dergisi, Cilt:22, Sayı:252, Mart 2007, s.34. 

Tablo.8: 1980-2010 Döneminde Döviz Kurlarının Gelişimi

 

YIL CARİ KUR $/TL $/TL (*) REEL €/TL €/TL(*) REEL TERK

1980 77 710 1981 112 715 1982 164 850 1983 228 939 1984 368 1.019 1985 525 950 1986 680 908 1987 861 861 100,0 1988 1.431 843 98,0 1989 2.125 713 106,4 1990 2.612 556 123,1 1991 4.184 560 128,2 1992 6.888 564 126,1 1993 11.058 541 133,8 1994 29.848 704 101,3 1995 45.952 579 110,0 1996 81.796 579 114,0 1997 152.805 597 121,6 1998 262.233 585 132,9 1999 422.152 604 447.830 641 136,6 2000 626.712 595 576.710 547 150,8 2001 1.231.322 740 1.098.960 661 122,0 2002 1.513.102 633 1.436.660 601 134,7 2003 1.500.269 512 1.693.430 578 148,0 2004 1.429.202 451 1.776.210 560 158,1 2005 1.347.300 403 1.677.590 502 179,6 2006 1.434.560 385 1.808.680 485 179,6 2007 1.305.000 324 1.786.800 443 134,7 2008 1.296.900 288 1.904.900 424 194,2 2009 1.551.000 327 2.160.900 456 198,4 2010 1.503.980 298 1.994.150 395 183,2

         (*) Reel kurlar GSYİH deflatörü kullanılarak elde edilmiştir. Kaynak: TCMB, Elektronik Veri Dağıtım Sistemi

Tablo 8’den ve buradaki verilerden çizdiğimiz grafikte görüldüğü gibi reel dolar kuru dış finansal serbestleşme kararının alındığı 1989 yılından itibaren gerilemeye başlamış ve bu durum finansal krizin yaşandığı 1994 yılına kadar devam etmiştir. Sıcak para çıkışı ve ardından yaşanan ekonomik kriz sonrasında reel dolar kuru yaklaşık olarak 1989 düzeyine yükselmiştir.

1994 krizinin hemen ardından 1995 yılında yeniden gerileyen reel dolar kuru 2000 yılına kadar göreli olarak istikrarlı bir seyir izlemiştir. Aralık 2001 yılında yeniden sıcak para çıkışı ve ardından yaşanan ekonomik kriz ile birlikte reel kurlar yeniden 1989 düzeylerine yükselmiştir.

Şekil 3: 1980-2010 Döneminde Reel Dolar Kurunun Gelişimi REEL DOLAR KURUNUN GELİŞİMİ

0 200 400 600 800 1000 1200 1980 1982 1984 1986 1988 1990 1992 1994 1996 1998 200 0 2002 2004 2006 2008 2010

Reel TL/$ Ort.Reel kur

 

2001 krizinden sonra, küresel likidite bolluğu yanında Türkiye’de göreli yüksek faiz nedeniyle sıcak para girişi büyük boyutlara ulaşmış ve reel dolar kuru 1980 sonrası dönemin en düşük düzeylerine gerilemiştir. Böylece de Türkiye yüksek faiz, sıcak para girişi, düşük kur, artan dış ticaret açığı ve cari açık, artan dış kaynak ihtiyacı, yüksek faiz zorunluluğu şeklinde bir kısır döngüye girmiştir.

Finansal serbestleşmenin getirdiği sıcak para girişi, gerileyen reel kurlar dış ticaret kanalıyla Türkiye’de üretim ve istihdamı dolayısıyla da gelir dağılımını etkilemektedir.