• Sonuç bulunamadı

3. BİR KAMU POLİTİKASI OLARAK ULAŞIM POLİTİKASI

3.1. Gelişmiş Ülkelerde Ulaşım Politikaları

İnsan faaliyetlerinin merkezinde daima bir hareket etme ihtiyacı yatmaktadır. Bu nedenle tarihin ilk çağlarından bu yana insanların yaşantıları mekanlar ve dolayısı ile ulaşım ihtiyacı üzerinden temellenmiştir. Bugüne dek insanların ve malların hareketliliği birçok ilişkinin belirlenmesine neden olmuştur. Bu sayede ekonomi şekillenmiş, ekonomik verimlilik artmış ve insanlara daha fazla sosyal fırsat sunulmuştur. Ulaşımın bu denli ilerlemesi ve gelişmesi bu gibi olumlu özelliklerinin yanında çevrenin tahribatı, tıkanıklık, kaza oranları gibi birçok olumsuz faktörü de beraberinde getirmiş ve hala da getirmektedir.

Sanayileşme ile birlikte ulaşım hareketliliği artış sergilemektedir. Gelişmiş dünyanın ekonomik anlamda daha etkin olan alanları, önceki dönemlere göre çok daha fazla trafikle mücadele etmek zorunda kalmakta ve bu mekanlarda trafik daha fazla sosyal maliyete sahip büyük bir sorun haline gelmektedir. Ulaşım sektörü ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesi için geliştirilmesi gereken önemli bir sektör konumundadır ve bu konumu gelişen dünya düzeniyle birlikte daha önemli bir hal almaktadır. Bu nedenlerden ötürü hükümetler, bu maliyetler ve dışsallıklar ile başa çıkabilmek için çeşitli politika önlemleri önermektedir. Bu politikaların nihai amacı, halkı kentsel alanda toplu taşımaya teşvik etmek ve bireysel araç kullanımını azaltmaya çalışmaktır. Ancak her ülkenin kendi sosyal ve ekonomik yapısına göre farklı çözümler öngörüldüğünden ötürü tek, kesin ve etkili bir politika mevcut değildir. Modern

42 toplumlar küresel ve yerel ölçeklerde aynı mekânsal hareketliliğe sahip değildirler. Bu gibi faktörler de gözetilerek değişen toplum yapısına, teknolojiye, sosyal ve ekonomik faktörlere göre farklı ve en uygun çözüm metodu uygulanmak zorundadır.

Bunlar göz önünde bulundurulduğu zaman farklı yapılara uygun şekilde düzenlenmiş farklı taşıma modları öngörülebilir. Meydana gelen değişiklikler yeni nesil, hızlı, çevre dostu ve daha fazla enerji tasarruf eden araçların ortaya konulmasını gerektirebilir ve aynı zamanda yolcu taşımacılığında demografik süreçler, yeni yaşam tarzları, işgücüne katılım oranları, kentsel yayılma, ekonomik faaliyetlerin esnek olması gibi değişiklikler ulaşım politikalarını da etkilemektedir.

Dünyadaki ekonomi ve rekabet sistemlerinin değişmesi ve dünya çapında daha güçlü bir hal alması ile birlikte, ülke içi rekabet ülkeler arası rekabet ile yer değiştirmiştir. Böyle bir rekabet ortamında başarıyı, potansiyeli ve performansı en üst düzeye çıkarmak amacıyla ulaşım, modern rekabette önemli bir bileşen haline gelmiştir.

Avrupa ülkeleri artan bir şekilde ticaret engellerinin kaldırıldığı ve mekansal iletişimlerin arttığı bir ekonominin belirtilerini göstermektedir. Her millet bu uluslararası ekonomik rekabet sisteminde kendi büyümesini gerçekleştirebilmek için bütün olanaklarını iyileştirmek ve kullanmak zorundadır. Bu gelişen rekabet, artan ticaret ağı ve küreselleşme nedeni ile Avrupa'da ulaşım sektörü özellikle son yıllarda büyük ölçüde bir gelişim ve artış sergilemiştir. Ekonomik gelişme ve altyapı gelişimi birbirlerine bağlı olduğundan ötürü bir diğerinin gelişimi ötekilerin de gelişmesini mecburi kılmaktadır. Avrupa'nın fiziki ve fiziki olmayan altyapı problemlerinin giderilmesi ile birlikte iç Avrupa pazarından gelecek yararlar tam bir şekilde sağlanmış olacaktır. Ulaşım hizmeti üretim süreçlerinin başarılı bir şekilde gerçekleştirilebilinmesi ve daha iyi taşıma metotlarının sağlanabilmesi için taşımacılık sektörüne gereken politika yönetimlerinin verilmesi gerekmektedir. Bu aşamada hükümetlerin sağladıkları hizmete ek olarak özel sektör ile işbirliği içinde olmaları, bu hizmetin daha eksiksiz ve kamunun isteğine yönelik bir şekilde verilmesini sağlayacaktır. Kamu sektörü yatırımları özel sektörün katkıları ile birlikte desteklenmiş olacak ve hizmetin maliyeti farklı taraflara dönüştürülmüş olacaktır (Banister vd. , 2000: 22-23).

Gelişen ve küreselleşen dünya sisteminde ticaretin de küreselleşmesi ile birlikte Avrupa, üretmek istediği mal ve hizmeti üretmek ve gerektiğinde bu hizmetin ticaretini

43 yapabilmek için uygun ulaşım ağlarına ve dağıtım merkezlerine ihtiyaç duymaktadır.

Bundan ötürü ulaşım politikalarını, bu faktörleri göz önünde bulundurarak oluşturmaktadır. Avrupa'nın geliştirdiği ve uyguladığı ulaşım politikaları sadece ulaşım hizmetinin iyileştirilmesi için değil, Avrupa'nın sosyal ve ekonomik bütünleşmesinin de temel faktörlerinden biri olmaktadır Bu nedenle bu ulaşım politikası ekonomik kalkınma, çevrenin korunması, refahının gerçekleştirilmesi ve hizmet kullanıcısının malının ve canının korunması gibi faktörler gözetilerek oluşturulmuştur (Kuşçu, 2011:

78). Bu unsurlar göz önünde bulundurularak oluşturulan AB ulaşım politikaları ile, bütün Avrupa’da ulaşım faaliyetlerinde etkinliliğin sağlanabilmesi için sınırlar arası taşımacılığın kolaylaştırılması ve bu sayede ticaret ağına dahil olan işletmecilerin, şahısların ve metaların ulaşımının daha rahat bir şekilde sağlanması amaçlanmaktadır.

Ayrıca bütün ulaşım faaliyetlerinin birbirlerine entegre olmuş bir şekilde iş görmesi ticareti de kolaylaştıracağı için ön planda tutulmaktadır. Avrupa ulaşım politikalarında yük taşımacılığında iç suyolu, denizyolu taşımacılığı ve demiryolu taşımacılığı ön planda tutulurken; yolcuların taşınmasında ise çevrenin korunabilmesi açısından önceliğin toplu taşımada olması gözetilmektedir. Aynı zamanda ulaştırma faaliyeti sağlanırken hizmet sunulan ortamın bütün toplum ve çevre açısından güvenli bir formda olması amaçlanmaktadır. Ulaştırma sistemindeki gerek altyapı ve hizmetler, gerekse ekipmanlar olmak üzere bütün sistemlerin iyileştirilmesi ve iyileştirmeye yönelik bir takım hedeflerin belirlenmesi politikaların öncelikli hedeflerinden olmaktadır. Bütün bu amaçların politikalara başarılı bir şekilde yansıtılabilmesi için mevzuatlar, ulaşım sistemleri, toplu taşımacılığın ve altyapı sistemlerinin gelişmesi, ulaşım sistemlerinde akıllı ulaşım sistemlerinin kullanılması ve sınırlar arası transit geçişlerin kolaylaştırılması gibi tedbirlerin uygulanması önerilmektedir (Kuşçu, 2011: 81).

Son yıllarda gelişen ve değişen toplum ve çevre yapısına uygun bir şekilde ulaşım politikalarının da değişim sergilediği görülmektedir. Devlet müdahalesinin toplumda daha az kabul görmesi ve etkili olması sebebiyle, katı planlama sistemlerinin kaldırılması yönünde bir eğilim görülmektedir. Taşımacılık politikasında gerçekleştirilen karayolu ücretlendirme, otopark ücretleri ve ticari izinler gibi ücretler tartışılmakta ve bu tartışılan faktörler bireysel araç kullanımını etkilemekte ve bireyleri toplu taşımaya yönlendirebilmektedir. Aynı zamanda verimi artırma amacıyla imtiyazlı ve haksız düzenlemeleri kaldırma eğilimi de bulunmaktadır. Hükümetin yaptığı

44 düzenlemelerde verimlilik ön planda tutularak özelleştirmeler gerçekleştirilmekte ve verim sağlanmaya çalışılmaktadır (Banister vd. , 2000: 37).

Amerikan taşımacılık sistemlerinde ulaşım sektörü kendi başına gelişerek ulusal gelişime kendi süreçleriyle dahil olmuştur. Bir takım planların gerçekleştirilmesi için idari bir işlem zinciri süreci olmamıştır. Belirli bir süre zarfında aykırı amaç ve hedefleri uzlaştırma deneyimine dayanan evrimsel bir gelişim sergilemiştir.

Taşımacılıkta kapsamlı bir plan veya hedefler kümesi gerçekleştirilmemiştir. Amerikan taşımacılık politikaları ardışık plan yahut planlama süreçleri ile değil, art arda gerçekleştirilen yasal düzenlemelere ve sorunlara dayanmaktadır. Bu sebeple ulusal ulaşım politikası bir planlama yaklaşımı değil bir politika oluşturma süreci olarak değerlendirilmektedir. Yasama şeklinde gerçekleştirilen bu yaklaşımın temel özellikleri evrimsel bir gelişim sergilemesi, yasa yapımında olduğu gibi yasama tartışması yoluyla amaçların ve hedeflerin belirlendiği akılcı bir süreç olması, gerçekleştirilmesi planlanan plan ve verilerin bir tekrar ediş olarak değil de akılcı bir süreç sonrasında bir yasa değişikliği şeklinde gerçekleştirilmesi ve de gerçekleştirilen politikaların sosyal, ekonomik ve politik motivasyonla uygulanmasıdır. Yasama yaklaşımı, politika oluşum sürecinden bu yana federal, eyalet ve yerel yönetimler tarafından üretilen ulaşım hizmetinin tanıtımında kullanılmaktadır (Nupp, 1970: 145-146).

Amerika'da gerçekleştirilen ulaşım politikalarında merkezi hükümet, kongrenin kabul ettiği yasaları ve uygulanması için kararlaştırılan programları, programlarla birlikte sorumlulukları ve hedefleri belirlemekte ve aynı zamanda eyaletlerdeki ulaşım yatırımlarının yapılmasından, ulaşım altyapı tesisinden ve altyapının korunmasından yine büyük ölçüde sorumlu olmaktadır. Politika yapım sürecinde genel olarak standartları koyan, düzenlemeleri yapan, ulusal ulaşım sistemini koordine eden ve ulaşım konuları ile ilgili çalışmaları gerçekleştiren genelde merkezi hükümet olmaktadır. Yerel ile gerçekleştirilecek işbirliği içinde bir ulaşım politikasının güdülmesi aşamasında ise koordinasyon, daha farklı çalışmalarla sağlanmaya çalışılmaktadır. ABD senatosunda yer alan yerelin temsilcileri aracılığıyla, yerelin politika yapım sürecine katılımı gerçekleştirilmektedir. Amerikan taşımacılık faaliyetleri genel olarak USDOT tarafından yürütülse de Federal Havacılık İdaresi, Federal Transit İdaresi, Federal Karayolu İdaresi gibi farklı kuruluşlarla da yönetim

45 gerçekleştirilmektedir. Fakat 21. Yüzyıl Ulaştırma Eşitliği Yasası ile birlikte bu farklı taşımacılık birimleri birleştirmeye çalışılmıştır (Gordon, 2005: 295-296).