• Sonuç bulunamadı

Geçici Hukuki Korumanın Anayasal Temeli

Devletin bizzat kendiliğinden hak aramayı yasaklamasının sonucu olarak bireylerin hak arama özgürlüğü doğmuştur. Bir temel hak ve özgürlük niteliğinde olan hak arama özgürlüğü, ihlale uğrayanların devletin yetkili organları önünde dava açmasıyla somutlaşır. Bir hukuk devletinde tüm vatandaşlar hakkını mahkemeler nezdinde aramakta serbesttir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (“Anayasa”) 2. maddesinde hukuk devleti ilkesine, 36. maddesinde de hak arama hürriyetine yer verilmiş olup hakkın dağıtılması, belirtilen maddelerle güvence altına alınmıştır. Buna göre devlet, etkin hukuki koruma sağlama konusunda olumlu bir edim yükümü altındadır14.

Mahkemeler, başvuru üzerine davaya bakmak zorundadırlar; yargılama

12 Hakan Pekcanıtez/Oğuz Atalay/Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku, s. 619; Baki Kuru, s. 629-630; Evrim

Erişir, Geçici Hukukî Korumanın Temelleri ve İhtiyati Tedbir Türleri, XII Levha Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 2013, s. 3; Abdurrahim Karslı, s. 673.

13 “Asıl karara yönelik temyiz istemine gelince; davacı vekili dava dilekçesi ile talep edilen alacağı güvence altına almak maksadıyla davalının yedindeki menkul, gayrimenkul mallar ile tüm bankalardaki hesaplarına ve üçüncü kişilerdeki malları ile diğer hak ve alacaklarına İİK 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş olup, mahkemece davacının talebi ihtiyati tedbir niteliğinde değerlendirilerek talebin reddine karar verilmiştir. Ancak ihtiyati haciz, HMK'nın 389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbirin özel bir türü olup, davacı açıkça İİK. 257. maddesine istinaden ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur. Bu durumda mahkemece talebin ihtiyati haciz mahiyetinde bulunduğu nazara alınarak İİK. 257. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” 11. HD E. 2015/12121 K. 2015/11118 T. 27.10.2015 (Kazancı) 14 Muhammet Özekes, İhtiyati Haciz, s. 31.

faaliyetinden ve karar vermekten kaçınamazlar. Bu başvuru karşısında hukuk devleti olma özelliğini gösteren her devlet, etkin bir hukuki koruma sağlama yükümlülüğü altına girer15. Düzgün işleyen bir yargılama sistemi olmaksızın etkin

hukuki korumadan bahsedilemez. Bu nedenle devlet yargılama sistemini kanuni olarak temellendirmeli ve bağlayıcı karar verme yetkisi tanımalıdır16. Ayrıca devlet

yargı mercilerini herkes için ulaşılabilir hale getirmelidir. Ancak düzgün işleyen ve herkese açık bir yargılama sistemiyle hak arama hürriyeti korunabilir ve hak sahiplerine adalet dağıtımı gerçekleştirilebilir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (“AİHS”) 6. maddesinde de adil yargılama hakkına değinilmiştir. AİHS m. 6/1, “Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir.” şeklindedir. Her ne kadar adil yargılanma hakkı ve etkin hukuki koruma özdeş kavramlar değilse de adil bir yargılanma olmadan ihtiyacı olan tarafa etkin hukuki korunma sağlanamayacağı muhakkaktır17.

Yargılama sürecinin uzun sürmesi, hakkın etkin bir şekilde gerçekleştirilmesinin önüne geçmektedir. Nitekim uzun süren bir yargılama sonunda hakkın tesis edilmesi çeşitli sebeplerle imkânsız hale gelebilir. Dava konusu hak veya alacak zarar görmüş, acil bir şekilde tatmin edilmesi gereken hak sahibi uzun süren yargılamadan olumsuz etkilenmiş olabilir. Zarar tehlikesini makul sürede ortadan kaldıramayan bir yargılamanın etkin olduğu düşünülemeyeceğine göre, zamanında etkin hukuki koruma tesis etmeye elverişli

15 Hakan Pekcanıtez/Oğuz Atalay/Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku, s. 617; Muhammet Özekes, İhtiyati

Haciz, s. 31; Evrim Erişir, s. 32; Bahattin Aras, “İhtiyati Tedbir ve Delil Tespiti Kararlarına İtiraz ve Yeni Hukuk Muhakemeleri Kanun Tasarısının Bu Konuda Getirdiği Yenilikler”, Terazi HD, 2008/20, s. 67-68.

16 Evrim Erişir, s. 26.

bir kurum olan geçici hukuki korumanın kaynağını Anayasa’dan aldığı ileri sürülebilir18.

Geçici hukuki korumanın anayasal dayanağa sahip olması nedeniyle, kanunların Anayasa’ya aykırı olamayacağını öngören normlar hiyerarşisi göz önüne alınarak geçici hukuki korumaya başvuru yolunu yasaklayan ya da fiilen ortadan kaldıran ve bu suretle etkin hukuki korumanın önünü kapatan düzenlemelerin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi gerekir19.

Geçici hukuki korumanın Anayasal dayanağa sahip olmasının diğer bir sonucu, mahkeme tarafından sadece Anayasa esas alınarak gerekli durumlarda kanunla özel bir şekilde düzenlenmesine gerek olmaksızın geçici hukuki koruma tedbirine hükmedilebilecek olmasıdır20.

Anayasa Mahkemesi, 2010 yılında verdiği bir kararda 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun’un21 m. 13’e

göre taşınmaz mal zilyetliğine yapılan tecavüzlerin önlenmesi hakkında idari makamlarca verilmiş kararlara karşı açılan iptal davalarında, idari yargı mercilerince yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesinin önüne geçen düzenlemeyi iptal etmiştir22. Karara göre yürütmeyi durdurma kararı, kaynağını

Anayasa m. 125’ten almaktadır. İdari işlemin uygulanmasının telafisi güç veya imkânsız zararlar doğurması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir. Söz konusu Kanun’un 13. maddesine göre, gayrimenkul zilyetliğine yapılan tecavüzler hakkında tesis edilen idari kararlar için yürütmenin durdurulması kararı verilmesi kamu düzenini bozar niteliktedir. Verilen yanlış bir idari kararın

“kamu düzeni” gerekçesiyle yargı yoluyla düzeltilememesi, hukuk devleti ilkesi ve

hak arama hürriyetiyle bağdaşmamaktadır. Aksine, yanlış verilen idari kararların

18 Hakan Pekcanıtez/Oğuz Atalay/Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku, s. 41; Mine Akkan, s. 59-62; Walker

Wolf-Dietrich (Çev. Özekes Muhammet), “İş Hukukunda Geçici Hukuki Korumalara İlişkin Seçilmiş Problemler”, LEGAL MİHDER, C. 1, 2005/2, s. 380; Mustafa Saldırım/Adnan Deynekli, s. 19.

19 Evrim Erişir, s. 65. 20 Evrim Erişir, s. 59. 21 RG 15.12.1984 S. 18606.

önüne geçilmemesinin hukuk düzenini bozacağı açıktır. Anayasa Mahkemesi, kişinin hak arama hürriyetinin önüne geçen bu düzenlemeyi iptal ederek isabetli bir karar vermiştir.