• Sonuç bulunamadı

Gazi Eğitim Enstitüsü ve Resim İş Bölümü

1.2. Problem Durumu

2.1.3. Türkiye’de Baskıresmin Serüveni

2.1.3.2. Gazi Eğitim Enstitüsü ve Resim İş Bölümü

Cumhuriyetin kurulmasından sonra, 1924 yılında eğitim-öğretim programında reforma gidilmiş ve yenilikçi hareketlere paralel olarak, çok sayıda sanatçı Avrupa’ya, özellikle Fransa ve Almanya’ya öğrenim görmek üzere gönderilmiştir. O dönemlerde Gazi Orta Öğretmen Okulu ve Eğitim Enstitüsü de; orta dereceli okullara, teknik okullara ve ilköğretim okullarına öğretmen ve müfettiş yetiştiren bir öğrenim kurumu iken; 1928- 1929 öğretim yılında kurum genişletilmiş, 1929’da Atatürk’ün izniyle “Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü” adını almıştır (Akalan,2000:107).

Şekil-12: Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü

Kaynak: (“Sanal-16”: 2014)

Kuruluşunda Hayrullah Örs, Malik Aksel, Şinasi Barutçu, İsmail Hakkı Uludağ, Mehmet Ali Atademir in büyük emeği bulunduğu enstitü resim bölümünde, başlangıçta teknik imkansızlıklardan dolayı litografi ve gravür gibi prese dayalı baskılar yapılamamış daha çok grafik tasarım dersleri verilmiş ve mono, linol ve ağaç baskı gibi yüksek baskı teknikleriyle çalışılmıştır (Temur,2011:37).

Bölümün amacı orta öğretim kurumlarına Resim-İş öğretmeni yetiştirmektir. İlk öğretmen okulları ve liselerden seçilen yetenekli gençlere bu bölümde yoğun bir sanat eğitim ve öğretimi uygulanmıştır. Program her çeşit resim, grafik dersleri ile bir tasarım uygulama eğitimi sayılabilecek atölye çalışmalarını kapsamıştır (Dönmezer,2012).

1932 ve sonrasındaki grafik derslerine Şinasi Barutçu ve Hayrullah Örs girmektedir. Şinasi Barutçu yurtdışında grafik, yazı ve fotoğraf ağırlıklı ders gördüğü için grafik atölyesini yönetmeye başlamıştır. Akademide 1935-1950 arası görülen yenilenme hareketleri Ankara’da da devam etmiştir (Akalan,2000). Barutçu, yurt dışından dönüşünde bir gravür presi yaptırmış, fakat savaş yılları olması ve araç gereç yetersizliğinden bu presle hiç gravür basılmamıştır. Öğrencilere baskı olarak monotipi ve yüksek baskı teknikleriyle çalışmalar yaptırılmıştır. Sadece özgün baskıresim alanında değil Türk fotoğrafının öncülerinden olan Şinasi Barutçu (1906- 1985), Türkiye'de ilk fotoğraf dergisi, ilk fotoğraf kulübü, ilk renkli fotoğraf sergisi

gerçekleştirmenin yanı sıra özgün baskıresim anlamında da ilk olarak 1940 yılında “Kendi Kendine Linol Oyma Talebe Kitabı”nı hazırlamıştır. İçeriğindeki bütün resimler linol baskı olup çocukların anlayabileceği yalın bir dille, kullanılan malzemeler, oyma ve basma işlemleri anlatılmıştır. Kitapta çocukların tek basına nasıl linol baskı yapacağı, nelere dikkat etmeleri gerektiği bilgileri ayrıntılı bir şekilde verilmiştir (Çilen,1995).

Bu dönemde mezun olan öğrencilerin pek çoğu Anadolu da zor koşullar altında çalıştıkları için kaybolup gitmişlerdir. Günümüz özgün baskı sanatçılarından ilk kuşağın yetişmesi ülkenin bu zor günlerine denk gelmiştir. Bakıldığında Mustafa Aslıer 1945-48, Nevzat Akoral 1946-49, Muammer Bakır 1949-51, Mürşide İçmeli 1950-53, Süleyman Saim Tekcan 1957-1960 yılları arasında Gazi Eğitim Enstitüsü’nde eğitim görmüşlerdir. Aynı yıllarda eğitimdeki yenilenme çerçevesinde birçok sanatçı sınavla alanlarında uzmanlaşmak üzere Milli Eğitim Bakanlığınca yurt dışına gönderilmiştir (Akalan,2000).

1941 yılında mezun olan Nevide Gökaydın, 1951 yılında bu kurumda Resim Bölümü’nde grafik sanatlar ve modelaj öğretmeni olarak görevine devam etmiştir. 1957 yılında grafik eğitimi almak üzere İngiltere’ye gönderilen Nevide Gökaydın, aldığı eğitim doğrultusunda da litografi, serigrafi ve gravür yapma imkanı bulmuş, bu dönemde Londra Hilton Oteli’nde kişisel sergisini açarak yapmış olduğu eserleri sergilemiştir. Öğrencilik yıllarında Sinasi Barutçu’dan grafik dersleri alan Nevide Gökaydın, yurtdışından döndükten sonra Gazi Eğitim Enstitüsü’nde bir dönem ağaç ve linol baskı dersleri vermiş; Süleyman Saim Tekcan, Erol Eti, Zafer Gençaydın, Mürşide İçmeli gibi birçok sanatçıyı yetiştirmiştir. 1960’lı yıllarda Mürşide İçmeli’nin okuldaki asistanlığı zamanında gravür bilgilerini kendisine aktarmış ve daha sonra da Afiş, Form ve İnşa, Temel Sanat Eğitimi alanında ders vermeye başlamıştır (Aktaran: Toprak,2009).

Mürşide İçmeli aynı yıl İspanya-Madrid’e özgün baskı alanında uzmanlaşmak için gitmiş, yurda döndükten altı ay sonra İngiltere bursunu kazanarak üç yıl Grafik Sanatlar Bölümü’nde; illüstrasyon, grafik tasarım ve baskıresim üzerinde çalışmalar yapmıştır. 1957 yılında Almanya’ya eğitim görmek üzere gönderilen Mustafa Aslıer

ise, ilk gravür sergisini Stutgart’ta açmıştır. Bu sergi Almanya’da büyük yankı uyandırmış, sergideki resimlerden bir takvim yapılmıştır. 1960 yılında mezun olan Süleyman Saim Tekcan 1969’da baskıresim eğitimi yapmak üzere Almanya’ya gitmiştir. Ayrıca, 1960’lı yıllarda Nevzat Akoral ve Muammer Bakır da Amerika’ya gönderilmişler, dönüşlerinde Nevzat Akoral yurtdışından getirdiği küçük bir gravür presini Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’ne getirerek ilk çukur baskı çalışmalarına başlamıştır. Nevzat Akoral ve Muammer Bakır’ın yurda dönmesinden sonra bölümde bir ders olarak okutulan “Grafik” Hidayet Telli, Nevide Gökaydın’ın gayretleri ve Ziya Ünal’ın da katkıları ile “Grafik Sanatlar” adı altında Ana Sanat Dalı haline gelmiştir. Bölümün ilk mezunlarından olan ve 1939 yılında Almanya’daki eğitiminden sonra 1940 yılında bölümde göreve başlayan Veysel Erüstün’ün gayretleri ile bu dönemde gravüre ilgi duyulmaya başlanmıştır. Erüstün’ün çabalarıyla 1966 sonrası iyi bir gravür atölyesi kurulmuş, İçmeli ile birlikte çalışırken bölüme iki gravür presi daha yaptırılmıştır. Fakat bu preslerden baskıya uygun olmamaları nedeni ile yeterli verim alınamamıştır. Hamza İnanç’ın Bölüm Başkanlığı zamanında gravür atölyeleri pres yönünden zenginleştirilmiş, büyük boyda dört pres daha yaptırılmıştır. 1974’ten bu yana da bu presler kullanılmaktadır. 1967’den sonra Veysel Erüstün ve Mürşide İçmeli atölyedeki olanaksızlıklar nedeniyle birçok ilkel yöntem geliştirmişlerdir. Asitle ilgili yeni denemelerde bulunulmuş, asfalt tozu yerine dövülmüş reçine uygulanmış, çinko plakalar yerine dam çinkosu kullanmışlardır. Dam çinkosu ile çok büyük boyutlu çalışmalar gerçekleştirmişlerdir (Akalan,2000).

Gazi Eğitim Enstitüsü çıkışlı daha sonraki yıllarda yetişmiş sanatçılar olarak İlhami Ercivan, Atilla Atar, Mehmet Güler, Adem Genç, Hüseyin Bilgin, Gören Bulut, Ahmet Aydın Kaptan, Behiye Eyikan, M. Zahit Büyükişleyen, Hayati Misman, Hasan Pekmezci, İhsan Çakıcı, Abdurrahman Kaplan, Yüksel Bingöl, Şükrü Ertürk, Haydar Durmuş, Adnan Turani, Süleyman Saim Tekcan, Halil Akdeniz, İsmail Avcı, Zafer Gençaydın, İ. Hakkı Demirtaş, Bünyamin Özgültekin ve Uğurgün Pamir’i sayabiliriz.

1973-1974 öğretim döneminde Hayati Misman Almanya’dan dönmesiyle, Gazi Eğitim Enstitüsü. Resim-İş Bölümü gravür atölyesinin yönetimini Mürşide

İçmeli ’den devralmış ve 1986 yılına kadar bu atölyede hocalığını sürdürmüştür. 1979 yılında Hasan Pekmezci, mezun olduğu kurumda eğitim vermeye başlamış, burada ipek baskı atölyesini kurarak yönetimini üstlenmiştir. 1981 yılının sonunda Grafik Tasarım ’da Mürşide İçmeli bulunmuş, baskıresimde ise Hayati Misman’nın yanında Güler Akalan Asistanlık yapmıştır.

1986 yılından sonra Hayati Misman Bilkent Üniversitesi’ne geçmiş ve oradaki baskı atölyesinin sorumluluğunu almıştır. Yerine görevine halen devam etmekte olan Güler Akalan geçmiştir. 1987 yılında da Serigrafi atölye hocası Hasan Pekmezci Hacettepe Üniversitesine geçmiş ve o kurumdaki baskı atölyelerini kurmuştur. Sonrasında Gazi Eğitimde yerine kimse geçmemiş ve ilkel yollarla yapılan serigrafi baskı atölyesi kapanmıştır.