• Sonuç bulunamadı

GÜNÜMÜZ SÖZLÜKLERİ VE DİLBİLGİSİ KİTAPLARIYLA YÖNTEMBİLİMSEL AÇIDAN K ARŞILAŞTIRILMASI

Yrd. Doç. Dr. Murat ÖZCAN*

Yrd. Doç. Dr. Murat DEMİR**

Öğr. Gör. Gürkan DAĞBAŞI***

Kaşgarlı Mahmut Kimdir?

Kaşgarlı Mahmut’un XI. yüzyılda yaşamış, Türk dilinin ilk sözlüğü olan Divânu Lügati’t-Türk’ün mü-ellifi ve en eski Türk dili araştırmacısı olduğu düşünülmektedir.

Divânu Lügati’t-Türk

Türklerin oklarından korunmak için akıl sahibi olanların, Türklere katılması gerektiğini yazan Kâş-garlı Mahmud, en doğrusunun Türklerin gönlünü almak olduğunu, derdini dinletebilmek için onların di-liyle konuşmaktan başka çıkar yol bulunmadığını ifade eder.

Bu görüşlerini kanıtlamak amacıyla Buharalı ve Nişaburlu iki ayrı imamdan işittiği bir hadisi tanık gösterir. Her iki imam da Hz. Muhammed’in kıyamet belirtilerinden, ahir zamandaki azaplardan ve Oğuz Türklerinin ortaya çıkışından söz ederken “Türklerin dilini öğreniniz, çünkü onların egemenliği uzun sü-recektir” buyurduğunu Kâşgarlı Mahmud’a anlatmıştır.

Bu bir sahih hadis ise Türk dilini öğrenmenin Peygamber buyruğu ve dinî bir gereklilik olduğunu ya-zan Kâşgarlı Mahmud, hadisin sahih olmaması durumunda da aklın Türk dilini öğrenmeyi buyurduğunu söyler. TDK

* Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arapça Mütercim-Tercümanlık Bölümü ** Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arapça Mütercim-Tercümanlık Bölümü *** Çankırı Karatekin Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü

YABANCILARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR

144

Tü rk sözlü kçü lü ğü , Kâşgarlı Mahmud’un Tü rkçe-Arapça iki dilli bu sözlü ğü yle başlar. Divânü Lugâti’t Tü rk, pek çok özelliğinin yanında, çeşitli konularda açıklamalı bilgiler vermesi yönü yle ansiklopedik bir sözlü k; dönemin Tü rk dilinin ses ve yapı bilgisi hakkında bilgiler içermesiyle bir gramer kitabı olarak da değerlendirilir.

Aslında Hz. Muhammed’in hadislerine dayanarak Türklüğü yüceltme gayreti içinde olan Kâşgarlı Mah-mud, Türkler’in “nizâm-ı âlem”i sağlamaktaki tarihî misyonunu belirterek “fezâil-i Etrâk” literatürüne yeni bir boyut katarken İslâm dünyasına Türklük adına bazı mesajlarla birlikte Türk dilini öğrenme yolunda bir çağrıyı iletir. Türk dilinin dillerin en zengin ve en mazbutu bilinen Arapça ile at başı yürür bir seviye ve kabiliyette bulunduğu şeklinde o zamana kadar hiçbir dilci ve lügat müellifinin telaffuz edemediği bir da-vayı dile getirmeye çalışır. (DİA)

Kâşgarlı Mahmud Dîvânü lugati’t-Türk’ü 25 Ocak 1072 yazmaya başlamış ve birkaç defa gözden ge-çirip yeni ilâveler yaptıktan sonra 12 Şubat 1074 tamamlamıştır. DİA

Bunun yanı sıra zaman zaman çocuk oyunlarına da yer verilmiştir. Böylece çocukların oynadıkları en eski oyunlar hakkında bilgi sahibi olmaktayız.

Yazma eser yazıldıktan sonra yıllarca kaybolmuştur. Divanı İstanbul’da bir sahaf dükkanında bulup satın alan, bilgin bir kişi olan Ali Emiri Efendidir (1857-1924). Eser önce Kilisli Muallim Rifat Bilge tara-fından 1917 yılında yayınlanmıştır.

Tü rkçe konusunda derin bir bilgiye sahip olarak Bağdat’a ge-len Kâşgarlı Mahmut, orada Arap sözlü klerinin yazılmasında uygulanan yöntemleri öğrenmiş ve araştırmaları sırasında da “Divanü Lûgati’t-Tü rk”ü yazma dü şü ncesi doğmuştur. Kâş-garlı Mahmut aslında eserini Tü rk dilleri ile ilişki kurmuş Arap aydınları için sözlük ve dilbilgisi konularını içeren kap-samlı bir dil kitabı olarak hazırlamıştır. Aynı zamanda eserde Türklerin ilk dünya haritası da bulunmaktadır.

Divânu Lügati’t-Türk’ün Sözlük Metodu

Kaşgarlı Mahmut, bu usulden etkilendiğini, hatta uzun sü re sözlü ğü nde kullanmayı dü şü ndü ğü nü “Ha-lil’in usulü Tü rkçe için de uygun idi”, ancak “ben kelimelerin daha kolay bulunması ve kısa olması için farklı yolu seçtim” (DLT 1992:6) demesinden Kaşgarlı’nın kendi sözlü ğü nü n dü zenini derin araştırmalar ü zerine ve Tü rkçenin iç yapısına uygun olarak kurduğunu belli kılıyor.

Kaşgarlı Mahmut ayrıca, Tü rk olmayıp Tü rklere yakın bölgelerde yaşayan ve yakın ilişkilerde bulu-nan başka milletlerin arasında Tü rkçe bilgisinin derecesine de işaret etmektedir. Eserde verilen bu bilgi-ler, gü nü mü z sosyolengü istik araştırmaları açısından değerlendirilebilir.

Divan, Arap dilinin harf sırasına uygun olarak tertip edilmiştir. Bu husus, Araplara ve Arapça bilen Tü rklere sözlü kten daha kolay faydalanabilme imkânı tanımaktadır.

Kaşgarlı Mahmud, Tü rk illerini tek tek dolaşmış, doğrudan doğruya kendinin duyup gözlediği, kendi tespitlerine dayanarak derlemiş olduğu dil malzemesini sözlü ğü ne koymuştur. Tü rk kavimleri içinde ya-bancılar tarafından konuşulan dillere ve onların konuştuğu Tü rk ağızlarına da değinmiştir. Tü rk boylarının ağızlarına dayalı karşılaştırmalara da yer verilen sözlü kte Kâşgarlı, halkın gü nlü k dilde kullandığı sözcü k-lere sözlü ğü nde yer vermiş, az kullanılan ya da dile sonradan girmiş olanlara yer vermemiştir. Sözlü kte yaklaşık 8000 madde başı bulunmakta;

KAŞGARLI MAHMUT’UN DİVÂNU LÜGATİ’T-TÜRK ADLI ESERİNİN GÜNÜ

örneklerde geçen sözcüklerle bu sayı, 9200’ü geçmektedir. (Mustafa S. Kaçalin, “Dîvânü Lügâti’t-Türk”, DİA/9, Türkiye Diyanet Vakfı Yayını, İstanbul 1994, s. 446-449.)

Kâşgarlı’nın çok iyi bildiği anlaşılan Türk alfabesi sadece varlığından söz edilmek üzere esere alınmış değildir. Eserin hemen başında yer alan bu alfabeden hareketle Araplara Türk harfleri ve telâffuzları ko-nusu anlatılmak istenmiştir. Bu amaçla önce 18 Türk harfi Arap harfleriyle bire bir eşlenmiş ve ardından da bunların dışında kalanlara değinilmiştir. Burada eşleme yapılırken Arap alfabesi değil, Türk alfabesi esas alınmıştır. Önce Türk harfleri sıralanmış ve sonra bunların altına Arap harfleriyle karşılıkları yazıl-mıştır. Daha sonra da her iki alfabede bire bir eşlenmeyen harflerin açıklamasına yer verilmiştir.

Sözlükte, madde başları Türkçe, açıklamalar Arapça’dır. Genel olarak Arap yazım kurallarına uyul-muş, kısa ya da normal uzunluktaki ünlüler, hareke ile; uzun ünlüler ise elif, vav ve ye ( ا٬ و،ى ) ile; söz başındaki uzun a ünlüsü de yanyana iki elif ( اا ) ile gösterilmiştir.24 Arap harf sisteminde olmayan p, ç ve g ünsüzleri kullanılmamış; Türk dilinde o zaman bulunan b ile f arasındaki ses, üç noktalı f ( ڤ); da-mak n’si de nun ve kef ( نك ) ile gösterilmiştir.

Divânü Lügâti’t-Türk’te madde başları, sözcüklerin yapıları bakımından taşıdıkları ünlü ya da ünsüz-lerin durumuna göre düzenlenerek kitâb adı verilen sekiz ana bölümde ele alınmış ve her bir kitâb’da önce adlar daha sonra da eylemler sıralanmıştır.

1. Kitâbü’l-Hemze (Ünlü ile başlayan sözcükler kitabı)

2. Kitâbü’s-Sâlim (Bünyesinde vav ( و) ve ye ( ى) ünsüzleri bulunmayan sözcükler kitabı) 3. Kitâbü’l-Muzâaf (İçinde aynı ünsüzden iki tane bulunan sözcükler kitabı)

4. Kitâbü’l-Misâl (ye ( ى) ünsüzü ile başlayan sözcükler kitabı)

5. Kitâbü Zevâti’s-Selâse (Arap alfabesindeki elif, vav ve ye ( ا٬ و،ى ) harflerinden birini ortasında bu-lunduran sözcükler kitabı)

6. Kitâbü Zevâti’l-Erbaa (Sonunda elif, vav ve ye ( ا٬ و،ى ) harflerinden birini bulunduran sözcükler kitabı)

7. Kitâbü’l-Gunne (Bünyesinde /ŋ/ ( نك ) veya /nç/ ses grubunu bulunduran sözcüklerin kitabı)

8. Kitâbü’l-Cem Beyne’s-Sâkineyn (Türkçede yan yana bulunabilen lç, lk, lp, lt; nç, nk, nt; rç, rk, rs, rp; st, şt gibi ünsüz grubunun birlikte bulunduğu sözcükler kitabı)

Yukarıdaki gibi bölümlenen her kitâptaki sözcükler; iki, üç, dört, beş, altı ve yedi harfli oluşlarına göre bab’lara ayrılmış ve her bab, Arapçadaki kalıplara göre fa‘l, fu‘l, fi‘l; fa‘al; fa‘ul; ef‘al; ef‘āl … gibi bölümlere ayrılarak her bir kalıba uygun sözcüğün son harfinin Arap alfabesindeki alfabetik sırası esas alınarak dizilmiştir.

Örneğin, hemze ile başlayan iki harfli sözcükler, son harflerine göre ب : ep, op…; ت : at, et, ot…; ج : üç, iç…; س : us… şeklinde sıralandıktan sonra, tekrar üç harfli olanlar, yine son harflerine göre: ; ج ; س ب ; ت şeklinde eliften yâ’ya kadar sıralanır; sonra dört, beş, altı ve yedi harfliler yine aynı şekilde dizilir. Adlardan sonra eylemler de aynı kurallara uygun olarak bâblar içinde sıralanır.

Arapça Sözlüklere Örnekler:

Kitâbu’l-‘Ayn : Halîl b. Ahmed ( öl.173 /789 ) el-Hurûf : Ebû ‘Amr eş-Şeybânî (öl. 206/ 821 ) el-Elfâz : İbn Sikkît (öl.244/858 )

YABANCILARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR

146

el-Bârî : Ebû Alî el-Kâlî (öl.356/ 967) Tehzîbu’l-Luğa : el-Ezherî (öl.370/ 980)

Meḳâyîsu’l-Luğa ve el-Mucmel : İbn Fâris (öl.395/ 1005 ) es-Sıḥâḥ : el-Cevherî ( öl.393/1003)

el-Muhkem ve’l-Muḫaṣṣaṣ : İbn Side (öl.458/1066 ) Lisânu’l-‘Arab : İbn Manzûr (öl.711/ 1311 )

el-Kâmûsu’l-Muḥîṭ : Fîrûzâbâdî ( öl.817/ 1414) Tâcu’l-‘Arûs : Zebîdî ( öl.1205/ 1790 )

Muḥîṭ el-Muḥîṭ ve Kitâbu’l-Muḥîṭ: Butrus el-Bustânî (öl.1300/1883 ) el-Muncid : Luis Ma‘lûf (öl.1365/1946)

el-Mu ‘cemu’l-Vasîṭ : Kahire Arap Dil Kurumu (öl.1380/ 1960)

Bu sözlüklere ek olarak ilk defa 1964 yılında basılan Cubran Mes‘ûd tarafından hazırlanan er-Râ’id, 1973 yılında basılan ve Halîl el-Cerr tarafından hazırlanan Lârus adlı sözlükler de bulunmaktadır.

Yukarıda adı geçen sözlükleri incelediğimizde el-Mu‘cemu’l-Vasîṭ’ten itibaren bir modernleşme ve gü-nümüze uyabilme çabası içinde olduklarını görüyoruz; ancak bu sözlüklerin klasik sözlüklerde olmayan ilmi ve teknik terimleri içermek konusunda pek başarılı oldukları söylenemez. Örneğin, el-Vasîṭ, klasik sözlüklerin üslubundan tam olarak sıyrılamamıştır. Madde başı veya terim açıklamaları yönünden eleşti-rilmekle birlikte, özellikle ismi mef‘ûlden türemiş kavramları içermemektedir.

Kelimenin okunduğu şekliyle düzenlenen er-Ra’id ve Lârus sözlükleri ise kelimelerin açıklamalarını yaparken Kur’an ve hadislerden örnekler getirmiştir. Bütün bu sözlük yapılanmalarının günümüz kulla-nımı açısından çok modern olmadığı açıktır.

Yukarıda adı geçen sözlüklerin yayımlanmasının üzerinden yaklaşık çeyrek asır geçtikten sonra, el-Mu-nazzamatu’l-‘Arabiyye li’t-Terbiye ve’s-Sekâfe ve’l-‘Ulûm (Arap Bilim, Eğitim ve Kültür Kuruluşu) tarafın-dan 31 Mart-8 Nisan 1981 tarihlerinde Rabat şehrinde gerçekleştirilen toplantılarda, modern bir sözlüğün eksikliğini her zaman dile getiren farklı Arap ülkelerinden Arap Dil Kurumu mensupları, araştırmacılar, sözlük yazarları ve dilbilimciler bir araya gelerek modern bir Arapça sözlük yazmak konusunda görüşlerini paylaştılar. Sözlük yazmanın temel prensiplerine dair kararlar aldılar. Ardından 22-27 Ekim 1982 tarihle-rinde farklı Arap ülkeletarihle-rinden uzmanların katılımıyla Tunus’ta yeniden bir araya gelerek el-Mu‘cemu’l-‘Ara-biyyu’l-Esâsî’nin yayımlanmasını kararlaştırdılar. Rabat’taki oturumda kararlaştırılan “konu, sınıflandırma ve yazım ilkeleri” aynen kabul edildi. Ayrıca Arapçayı yabancı dil olarak öğrenen orta ve ileri derecede Arapça bilen yabancı hocalar ve öğrenciler de düşünüldü. Böylece bu sözlük hem Araplar hem de yaban-cılar için en önemli başvuru kaynağı olacaktı.

En modern Arapça sözlük olarak ele aldığımız el-Mu‘cemu’l-‘Arabiyyu’l-Esâsî incelendiğinde madde başlarının açıklaması verilirken Türkçe sözlüğe göre yetersizlikler gözlenmiştir. Arapça madde başı açık-lamaları çok genel ifadelerle verilmektedir. Bu yönüyle açıklamalar okuyucunun zihninde sözcüğün ne ol-duğuna dair bir resim oluşturmamaktadırlar. Her hangi bir kavramın hem Arapça, hem Türkçe sözlükteki açıklamaları okunduğunda Türkçe sözlükteki açıklamanın ne kadar doyurucu ve belirgin olduğu, sanki sözcükle kastedilen şey okuyucu tarafından daha önce hiç görülmemişçesine bilgi verildiği çok açık şe-kilde anlaşılmaktadır; ancak Arapça sözlükte bazı madde başları dışında genel olarak açıklamalar kısa tu-tulmuştur ve belirsizlik arz etmektedir.

KAŞGARLI MAHMUT’UN DİVÂNU LÜGATİ’T-TÜRK ADLI ESERİNİN GÜNÜ

Türkçe-Arapça Sözlükler ve İzledikleri Metotlar

Mevlüt Sarı: el-Mevarid, 1695 sayfa olarak hazırlanan Arapça-Türkçe sözlükten türetilmiş bir Türkçe-Arapça sözlük bulunmaktadır. Bu sözlük yıllarca vazgeçilmez bir kaynak eser olarak günümüze ulaşmıştır.

İlyas Karslı: Türkçe-Arapça Sözlük; Sözlük hazırlanırken büyük ölçüde radyo, televizyon gibi yayın organları, aylık ve haftalık Arapça dergiler ve günlük gazetelerden yararlanılmıştır. Bunun yanısıra genel sözlükler ile ticaret, tıp, coğrafya, askeri ve teknik konulara dair özel sözlüklere de başvurulmuştur. Bu yönüyle kitap modern bir sözlük görünümündedir.

Serdar Mutçalı, Türkçe-Arapça Sözlük; 1060 sayfa olan bu sözlük baskı kalitesi ve iki renkli olması nedeniyle oldukça tercih edilmiştir.

Emrullah İşler, İbrahim Özay:

Türkçe-Arapça Kapsamlı Sözlük (Ankara 2008). Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ündeki (2005) madde başları esas alınarak hazırlanmış titiz bir çalışmadır. Bu zamana kadar yapılmış en kapsamlı Türkçe-Arapça sözlüktür. Türkçe-Arapçada tam karşılığı bulunmayan Türkçe sözcüklerin Arapça açıklamaları bulunmaktadır.

Günümüzde gelişen teknoloji sayesinde bu kocaman sözlükler taşınabilir bilgisayarlara, cep telefonla-rına, tabletlere girmiştir. Özellikle Serdar Mutçalı’nın hazırladığı sözlük hem Arapça-Türkçe hem de Türk-çe-Arapça olarak ücretsiz bir uygulama vasıtasıyla rahatlıkla herkes tarafından kullanılabilmektedir. Bu gelişme sözlükçülüğün ulaştığı son noktadır. Özellikle Arapça kök sistemine göre hazırlanmış sözlüklerde sözcüğün köküne inmekte zorlanan öğrenciler bu uygulamalarda sözcüğün metinde geçtiği şekliyle direkt arama yaparak anlamına rahatlıkla ulaşabilmektedirler. Ayrıca aradıkları sözcüklerin kökünü ve bu kökten

YABANCILARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR

148

türemiş bütün versiyonlarını görebilmektedirler. İlk defa geçen bir sözcüğü favorilerine ekleyip daha sonra ezberlemek için tekrar ekrana çıkmasını sağlayabilmektedirler. Bu gelişmeler bilgiye ulaşmanın ne kadar kolaylaştığını ve hızlandığını göstermektedir. Üstelik büyük ve ağır sözlüklere büyük paralar vermekten öğrencileri kurtarmaktadır.

Öne Çıkan Özellikleri

Dil öğretiminde duygusal zekâ faktörü nü n temelinde empati vardır. Kaşgarlı eserinde, hedef kitleyle bu empatiyi kurmaya çalışmıştır. Eserini Arapça yazması, harf sırasını Arapça’nın harf sistemine göre ver-mesi, Tü rkçe’deki ses değişikliklerini Arapçadakilerle karşılaştırıp aralarındaki benzerliğe dikkat çekver-mesi, hedef kitleyle gerçekleştirmeye çalıştığı olumlu iletişimin bir sonucudur. Gü nü mü z terminolojisiyle, ese-rinde duygusal zekâyı kullanmasının temelinde de yine kü ltü rel aktarım yatmaktadır.

Yabancı dil öğretiminde kü ltü rel aktarımın önemini kavramış olan Kaşgarlı Mahmut, açıklamasını verdiği hemen her kelimede, Tü rk kü ltü rü motiflerinden birini ortaya koymuştur. Divan’da gramerle ilgili hususlara daha az yer vermesinin nedenlerinden biri de bu olsa gerek.

Divan’da Araplara Tü rkçeyi öğretmek için de tü me varım yönteminden faydalanılmaktadır. Kelime-lerden yararlanılarak örnekler tespit edilmiş ve belirli kurallar saptanmaya çalışılmıştır. Seçilen örnekler, nitelik itibarıyle doğrudan kuralı somutlaştırıcı yöndedir.

En açık ve doğru dil, ancak bir dilip, Farslarla karışmayan ve genellikle yabancı ü lkelere gidip yerleş-meyen kimselerin dilidir. İki dilli olanlar ve şehir halkıyla karışanların dilinde belirli bir değişiklik var-dır (DLT, Cilt I, 1998: 29).

Divanü Lûgat-it-Tü rk’te, kelimelerin daha kolay öğrenilmesi için bir çok kelime, mutlaka söz kalıpları ve bir metin içerisinde kullanılmıştır. Kaşgarlı, kelimeleri, kendi yaşam ortamlarında vermeye özellikle dikkat etmiştir. Sözcü kler, adeta bir oluş içerisinde sunulmuştur. Yabancı bir dildeki kelimenin kolaylıkla öğrenilmesinde bu önemli bir yaklaşımdır.

Divanü Lûgat-it-Tü rk’ü n, sözlü k olarak önemli yönlerinden biri de, ansiklopedik nitelik taşımasıdır. Kelimelerin açıklanmasında halk kü ltü rü ne ait didaktik bilgilerin verilmesi, hatta yeri geldikçe etimolojik çözü mlemelere gidilmesi esere ayrı bir ü stü nlü k katmaktadır.

Yabancılara dil öğretmek amacıyla yazılan bir eserde, kelimelerin kökeni ile ilgili bilgilerin verilmesi, o eseri tek başına çağının ilerisine taşımaya yetebilir. Bugü n dil bilim araştırmalarının en zor ve yorucu

KAŞGARLI MAHMUT’UN DİVÂNU LÜGATİ’T-TÜRK ADLI ESERİNİN GÜNÜ

kısmını oluşturan etimolojinin batıdaki gelişimine baktığımızda, diğer dil çalışmalarındaki yaklaşım tarz-larını bu alanda da görebiliriz.

Divan’da kullanılan gramer öğretim metodunun önemli taraflarından biri de, temel cümlelerden yola çıkılmasıdır. Lengüistik metotta temel cümleler örnek alınır ve verilen kelime veya kelime grupları temel cümle içine yerleştirilir (Tuncay, 1969: 55). Divanü Lûgat-it- Türk’te seçilen örnek cümle birimleri, halk arasında en çok kullanılan atasözü, bilmece vs. gibi kalıp sözler olduğu için sosyal hayat içerisinde canlı-lığını koruyan yapılardır. Dilin, boşlukta, kültürün yaşayan akıcılığından uzak bir şekilde öğrenilmeyeceği gerçeğini iyi bilen Kaşgarlı, dil bilgisi öğretiminde dahi aktüel yaşamdan uzaklaşmamıştır.

Divânu Lügati’t-Türk’ün Gramer Öğretim Metodu

Kâşgarlı Mahmud, herhangi bir lügat kitabı gibi içindeki kelimelerin sadece karşılıklarını vererek, arada bazı gramer kurallarına da işaret etmekle yetinmek suretiyle yabancıların Türk dilini öğrenmeleri yolunda pratik bir dil kitabı meydana koymak yerine, her vesilede Türk kültürü, Türk etnolojisi, Türk et-nografyası, Türk folkloru, Türk mitolojisi, Türk ili coğrafyası, Türk töre ve geleneklerine kadar Türklüğe ait günlük hayattaki her türlü konuyu kitabına almıştır. Divanu Lügat-it-Türk, birçok yönden olduğu kadar, dil öğretim yöntemleri açısından da dikkate değer bir eserdir. Ayrıca bu eser, günümüzde dil öğrenimi ve öğretimi ile uygulamalar yapan, bunun yanında, yabancı dilin öğretimiyle ilgili yeni yöntemler üreten ve geliştiren Uygulamalı Dil bilimi bakımından da incelenmesi gerekmektedir (Kocaoğlu, 1999: 48). Çünkü, Kaşgarlı Mahmut, çağının dil bilim alanındaki bütün yeniliklerine vakıf ve bunlara kendisinden bir şeyler ekleyerek daha da ilerilere gitmiş ileri görüşlü bir dil bilimcidir.

Yahya Akyüz, Kaşgarlı Mahmut‟un eserinde dil öğretimi konusunda başarılı bir yöntem izlediğini be-lirterek yöntemin başlıca özellikleri şu şekilde sıralamıştır (1994: 35):

a. Medreselerde yapıldığı gibi önce ve hemen her zaman sadece kural verme değil, ilkin çok sayıda örnekten hareket edip kurala ulaşma yolunu izlemiş ve günümüz yabancı dil öğretiminde benimsenen bir yöntem uygulamıştır.

b. Dil öğrenmede örneklerin, metinlerin önemini çok iyi görmüş, örneklerini günlük hayattan, atasöz-lerinden, şiirlerden derlemiştir.

c. Dil öğretirken Türk kültürünü de tanıtma amacı gütmüş, bu konuya özel bir önem vermiştir. d. Dil öğretiminde tekrarın önemini çok iyi kavradığından, önceden geçen bir kuralı gerektiğinde ha-tırlatmaktan çekinmemiştir.

e. İzlediği bu başarılı yöntemleri buluncaya kadar çok çaba harcayan yazar, iki yıl içinde eserini üç kez yazıp beğenmemiş, dördüncü kez yazmıştır.

Görüldüğü gibi Divanü Lûgat-it-Türk, Araplara Türkçe öğretmek amacıyla kaleme alınmış, ansiklope-dik bir sözlük ve yabancı dil öğretimi kitabıdır.

Günümüz Kitaplarındaki Gramer Öğretim Metodu

Günümüz gramer kitaplarının hiçbirinde ülkebilgisi ya da kültüre dayalı hiçbir bilgi bulunmamakta-dır. Sadece matematiksel sözcük çekimi ve cümle yapısına dayalı bilgiler karşılaştırmalı olarak verilmiştir. Kültürel ögeler sadece dilin dört becerisinin öğretildiği set halinde hazırlanmış kitaplarda bulunmaktadır.

YABANCILARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR

150

ﺎﻬﺑ نﻴﻘﻁﺎﻨﻟا ﺮﻴﻐﻟ ﺔﻴكﺮﺘﻟا ﺔﻐﻠﻟا ﺪﻋاﻮﻗ

Arapça Açıklamalı Türkçe Dilbilgisi, Mehmet Hengirmen (Çev. Mehmet Hakkı SUÇİN), Engin Yayınevi, I. Hamur, Karton kapak, 398 sayfa. Kitap, yabancı dil olarak Türkçeyi öğrenen Araplar için temel bir başvuru eseri niteliğinde olup Türkçenin dilbilgisini ayrıntılı bir şekilde işlemiştir. Kitaptaki konular belirli bir sistemle kolaydan zora, basitten karmaşığa doğru bir çizgi takip etmektedir.

Araplar İçin Türkçe Dilbilgisi, Münir Kuşcuzade, Cantaş Yayınları. 1. hamur 4 renk baskı, 160 sayfa. Bu eser Türkçe öğrenmek isteyen Araplar için hazırlanmıştır. Eser, Arapça anlatımlı Türkçe Dilbilgisi konu anlatımlıdır. Eserde, konular örnek ve şemalar ile anlatılmıştır.

Araplar İçin Türkçe, Fono Yayınları, 172 sayfa. Arapların Türkçe Öğrenmesini kolay ve kısa zamanda yapabilmesi için yeni bir metodun uygulandığı 1 kitap ve 1 audio CD’den oluşan okuyuculara hem okuyarak hem dinleyerek keyifl i bir öğrenmeyi amaçlamaktadır.

Sonuç ve Öneriler

Günümüzde hazırlanan sözlüklerin içerisinde günlük hayatta kullanılmakta olan ifadelere, deyimlere, atasözlerine ve cümlelere yer verilmelidir. Teknolojinin son sürat geliştiği bu çağda ceplerimize giren söz-lüklerde de bu örneklere yer verilmelidir. Dil öğretirken Türk kültürünü de tanıtma amacı güdülmelidir ve bu konuya özel bir önem verilmesi gerekmektedir.

KAYNAKÇA

AKSAN, Doğan. (1998). Her Yönü yle Dil. Ankara: TDK Yayınları.

ATALAY, Besim. (1998). Dîvanü Lûgat-it-Tü rk Tercü mesi. Cilt I. An-kara: TDK Yayınları.