• Sonuç bulunamadı

3.1. Görsel Sanatlar Eğitimi

3.1.2. Figür

Tarih öncesi çağlardan baĢlayarak günümüze dek sanatın en önemli konusu insan biçimi olmuĢtur. Ġnsan, dünyaya geldiği andan itibaren çevresini ve kendisini gözlemler ve yaĢantısı boyunca kendisine benzeyene yakınlıkduyar. Çevresini ve kendi görselliği dıĢındakileri anlamlandırmada her zaman kendi varlığını ölçüt olarak kullanır. Ġnsan figürü betimlemeleri farklı zamanlarda farklı toplumların sanatlarında, farklı anlayıĢlarla iĢlene gelmiĢtir (Erman, 2008, s.50).

Sanatın ―yaĢamının yerini tutması‖, insanla çevresi arasında bir denge kurması. Sanatın niteliğini ve gerekliliğini –az da olsa- tanıyan bir düĢünce bu. Üstelik insanla çevresi arasında sürekli bir dengenin varlığı en geliĢmiĢ toplumlarda bile düĢünülemeyeceğine göre, sanat geçmiĢte olduğu gibi gelecekte de gerekli olacak demektir. Dolayısıyla sanat, yaĢamın ayrılmaz bir öğesidir; yaĢama anlam ve önem kazandırır.

Ġnsanlığın ilk dönemlerinde insan doğayı yeni gözlemlemeye baĢlamıĢ, nedenselliği yeni bulmuĢ, toplumsal iĢaretlerden, sözcüklerden, kavramlardan, alıĢkanlıklardan bilinçli bir dünya kurmaya yeni baĢladığı için, elbette sayısız hatalar yapmıĢ, örneklemeler yüzünden yanılgıya düĢmüĢtür. Gücünü arttırmak, yaĢantısını zenginleĢtirmek için sanatı keĢfetmiĢtir. Ġlkel insanların ava çıkarken yüzlerini sürdükleri boyalar ve atılan savaĢ çığlıkları savaĢçıyı kararlı hale getirmiĢtir. Mağaralara yaptıkları hayvan resimleri, av sahneleri avcıya gerçek bir güven ve avına karĢı üstünlük duygusu kazandırmıĢtır (Geçimli, 2006, s.1-5) .

Yapılan çalıĢmalar ve bulunan kemik ve taĢtan yapılmıĢ kaba araçlar; mağara duvarlarında yer alan hayvan resimlerini onları avlayan ve bu yüzden de onları çok iyi tanıyan kimselerin resmettiğini veya kazıdığını, giderek daha kesin bir Ģekilde ortaya koymuĢtur (Gombrich, 1999, s.40).

14

Mağara duvarlarındaki resimlerden sonra Mısır figüratif resimleri karĢımıza çıkmaktadır. Eski Mısır‘da figüratif resimleri yazı ile birleĢtiren (hiyeroglif) bir yazı türü ile tapınakları ve mezar yapıları olan, piramitleri süslemek amaçlı kullanmıĢlardır. Resimlerde tanrıların yaĢamı veya kendisini bizzat tanrı saydıkları firavunun hayatı ile ilgili konulara değinilmiĢtir.

Mısırlılar figür resimlerinde basit ama etkileyici bir sistem olan ―frontal‖ duruĢ tekniğini kullanarak resimlerini yapmıĢlardı. Frontal duruĢ tekniğine göre figürlerde yüz profilden gözler önden, vücutta omuzlar kalçaya kadar cepheden iki omuzda görünecek Ģekilde, bacaklarsa profilden çizilirdi. Bu resimlerde kullanılan figürlerin ilkel bir sistemle yapılmıĢ olmasına rağmen resimlerde genel olarak grafiksel bir kompozisyon kullanılmıĢ ve bu kompozisyonun öğeleri çok düzgün Ģekilde yerleĢtirilmiĢtir (Çevgen, 2007, s.29).

Mısır figüratif resminden sonra Yunan Sanatında da figüratif çalıĢmalarla karĢılaĢmaktayız. Yunan Sanatının zaman içerisinde üç ayrı dönemi görülmüĢtür. Bu dönemler Arkaik Dönem, Klasik Dönem ve Helenistik Dönemdir.

Arkaik Dönemde Mısır ve Mezopotamya sanatlarının etkileri görülmektedir. Frontal duruĢ Yunan sanatına da hâkimdir. Yunanlı heykelciler insan figürünü imgeleĢtirmek için yeni teknikler, yeni yollar buldular. Birisi bedeni keĢfediyor, bir baĢkası heykelin daha bir canlılık kazanması için ayaklarının ikisini birden yere pek sağlamca basmaması gerektiğini buluyordu‖ (Gombrich, 1999, s.78).

Klasik Dönemde vücut ağırlığının iki ayağa eĢit olarak dağıtılması yerine ağırlık bir bacağa bindirilmiĢ ve böylece bünye düz bir hat yerine eğri bir hat çizerek daha gerçekçi bir görünüm kazanmıĢtır.

Helenistik Dönemde ise resimlerde ve özellikle heykellerdeki figürlerin tanrısal ifadeleri ortadan kalkmıĢ, insan karakteri ve duyguları iĢin içine girmiĢtir. Bunun nedeni ―Yunanlıların tanrılarını insan fizik yapısı içerisinde tasvir etmeleri ve bu tasvir esnasında yapılan çalıĢmalarda tanrılara yakıĢır en kaslı ve en düzgün erkek vücudu (kro) ve en narin, en güzel kadın figürlerini (kros) kullanmalarıdır‖ (Çevgen, 2007, s.31-32). Bizans‘ta ise, Erken Hıristiyan Sanatı ve Ortaçağ Sanatlarında figürler çok basit düzeyde kalmıĢtır. Bu dönemde Hz. Ġsa‘nın hayatından kesitler ve basit freskolar resmedilmiĢtir.

Figüratif resim tekniğinde büyük ilerlemeler gösteren Rönesans Resim Sanatında kapalı form sistemi temel alınarak resimler yapılmıĢtır. Kapalı form; bütün figürlerin tablonun dört köĢesi içinde düĢünüldüğü, figürlerin devamlı bir çevre çizgisiyle mekândan

15

sınırlanarak ayrıldığı bir resim tekniğidir. Bütün çizgiler hep devam eden açık bir Ģekilde çizilmiĢtir ve her biri adeta kendisinin güzel bir çizgi olduğunu ve yol arkadaĢlarına uyması gerektiğini biliyor gibidir. Hepsi plastik Ģeklin hareketlerine uyarlar ve sadece Ģeklin gölgesinin çizgilerinde Ģekilden ayrılırlar (Wölfflin,1995, s.48).

Barok Dönemde en üstün seviyesine ulaĢtığını düĢündüğümüz figür resmi, ilerleyen zamanlarda ortaya çıkan akım ve dönemlerde tekrar incelenerek günümüze kadar birçok ressamın elinden özgün formlara ulaĢırken hem klasik bir resim unsuru olmuĢ, hem de sanatçının kendini ifade ettiği bir biçim halini almıĢtır.Barok Dönemin ardından gelen Rokoko akımında figüratif düĢünce belli oranda önemini yitirmeye baĢlamıĢtır. Neo-Klasik Dönem ise nitelikli figüratif çalıĢmalar ve ağır kompozisyon anlayıĢı ile Barok ve Rönesans‘ın devamı olarak görülmüĢtür. Bu dönemi takip eden Romantizm akımında ne kadar konular ön plana çıksa da figürden vazgeçilmemiĢtir. Realist ressamlar ise Romantizmin seçkin tabakaya hitap eden yapısına karĢı çıkarak köy yaĢantısı içerisinde çalıĢan köylü insanların resimlerini yaparken tekrar figürü ön plana çıkarmıĢlardır.

ÇağdaĢ Sanat akımlarından Fovist ve Empresyonist akımlarda figür resmi ile direkt olarak karĢılaĢılmamaktadır. Neo-Empresyonist akımda ise daha renkli daha farklılaĢmıĢ çalıĢmalar görülmektedir. Picasso‘nun oluĢturduğu Kübist akımda bütün nesneler gibi figürler de birçok bakıĢ açısından aynı anda gösterilerek geometrik formlara ayrılmıĢtır. Sürrealistler ise dönemlerindeki akımlara göre daha figüratif çalıĢmalar yapmıĢlardır. Dönemimizde resim, fotoğraf ve bunların yanı sıra yeni oluĢan video art, performans gibi disiplinlerde de insan bedeni sanat tarihinde olduğu gibi yine ön plandadır (Çevgen, 2007, s.41-44).

Resim Sanatının temel unsurlarından olan ―figür resmi‖ yüzyıllardır ressamların da kendilerini ispatlaması gereken en önemli öğe olmuĢtur. Sanatçılar temel eğitimlerinde en uzun zamanı figür çalıĢmalarına ayırmıĢlardır.

Sanat öğrencileri nesnelerle baĢladıkları eğitimlerine canlı modelden desen çalıĢmaları ile devam ederler; çünkü insan anatomisi estetik bir varlıktır. Estetik olan bir varlığın çizilmesi insanların her zaman ilgisini çekmiĢ ve cezb etmiĢtir.

16

Benzer Belgeler