• Sonuç bulunamadı

Görüşülenlerin Şahsi Deneyimleri ve Kendilerini Tanımlamaları

IV. YÖNTEM

4.3 Görüşülenlerin Şahsi Deneyimleri ve Kendilerini Tanımlamaları

aile yaşamlarından detaylı olarak bahsettiler. Görüşülenlerin çoğunluğu metropollerde doğmamış ve büyümemişlerdi. Küçük köylerde veya ilçelerde doğup, büyüyen avukatların şahsi tarihlerine ilişkin aktarımlarında ailelerinin siyasi duruşlarını ve aile içindeki kadın, erkek dinamiklerini de anlattıklarını gözlemledim. İki görüşülen dışında, görüşülenlerin hiçbiri ailesinde kadına karşı şiddete tanıklık etmemişti veya doğrudan kendisi şiddet mağduru olmamıştı. Bu nedenle görüşülenlerin kadın davalarını takip etmeye iten sebebin, şiddet ile temas etmiş olmalarına bağlanamayacağını söylemek doğru olacaktır. Görüşülenlerin yetiştirildikleri çevrelerdeki toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ilişkin gözlemlerinin ve üniversite yaşamlarında politik veya feminist gruplarla temas etmiş olmalarının mevcut mesleki tercihlerine etki etmiş olduğunu söyleyebilirim.

Bu bağlamda görüşülenlerin kendilerini nasıl tanımladıklarını öğrenmenin önemli olduğunu düşündüğüm için görüşmelerde avukatların bu yönde açıklamalar yapmasına imkan verecek sorular sormaya çalıştım. Görüşmeler sırasında, görüşülen 12 ve görüşülen 3 hariç, avukatların hepsi kendilerini feminist olarak tanımladıklarını anlattılar. Görüşülen 3 ise kendisini sosyalist olarak tanımlamasına rağmen feminizm ile kesişen konularda feministler ile fikir birlikteliği sağladığını ifade etti. Kendisini feminist olarak tanımlayan görüşülen 11’in nasıl feminist olduğunu açıklaması ise oldukça dikkat çekiciydi:

133 Zehra Yılmaz bu bakımdan İslamcı kadınların kamusal alanda kendilerini güçlendirmek için

büyük yasa (İslamcılık veya Milliyetçilik/Ulusçuluk) ile yaptıkları pazarlıkların, dişileştirilmiş alanlar açarken, feminizmin önünü tıkadığını ifade etmiştir. Yılmaz, iktidar ilişkilerine bağlı olarak hareket eden İslamcı kadın hareketinin feminizmin aksine büyük yasaya hizmet ederek meşrulaştığını ve güçlendiğini söylemiştir. Bu bakımdan da İslamcı kadın hareketinin iktidarın izin verdiği kamusal alanlarda güçlenmesi, iktidarı eleştirmemesi nedeni ile zayıf yanlarını da üretmektedir. (Zehra Yılmaz, Dişil Dindarlık-İslamcı Kadın Hareketinin Dönüşümü, İletişim Yayınları, 1. Baskı, 2015, sf. 236)

“İstanbul Barosu’nun Kadın Hakları Komisyonu’nu kurdum. Yönetim kurulu üyesiydim. O zamana kadar, ailenin önemine ve Yargıtay kararları ile hukukun düzeleceğine inancım vardı ve feminist değildim. Kadın Hakları Komisyonu’nu kurduktan sonra, karşılaştığım olaylar ve karşılaştığım sorunlar beni feminist yaptı.134

Kendisini feminist olarak tanımlamayan görüşülen 12 ise, özel hayatında kocası ile kurduğu ilişkiyi aslında feminizmin jargonunu kullanarak anlattı. Savını açıklamak için de İslam dininin düzenlemesinin böyle olduğunu söylemesi, feminist jargonun felsefi birikimini İslam’ın ahlaki değerleri ile bir araya getirerek üretilmiş olan “yerel bir feminist anlayışa” 135 sahip olduğunu düşündüm:

“Bizde de şey nasıl görülüyor, döveceksin, söveceksin, çocuğunu büyüteceksin. Başka bir şey yok. O kadar hakaret ki bu dine. Bu dinde kadın her şey. Her şeyi yapabilir. Kadın cool yani. Eşitiz yani o anlamda. Sadece İslam’ın bakış açısı, fıtratlarımıza dayalı olarak adaletle bir yönetim. Başka bir şey değil. Ben söylüyorum ki, ben evliliğimde ben yol arkadaşlığım diyorum. Sevgim, saygım, başımın üstüne taç olabilir. Ama benim kendi hayatımı, kulluk vazifelerimi, dünyaya dair sözümü, olaylara dair tutumumu, bir eylem için sokağa çıkıp slogan atma, hepsinde benim omuz hizamda yol arkadaşım. Ne ben bir adım gerideyim, ne o bir adım. Yol arkadaşıyız. İslam böyle bir model sunuyor.136”

Bu bağlamda, kadın davalarını örgütlü bir yapıda değil münferit olarak takip ettiğini söyleyen görüşülen 12 ve yaşı itibarı ile farklı bir nesilden olan görüşülen 11 dışında, diğer görüşülenlerin çoğunluğunun birbirini şahsen tanıyan (hatta arkadaş olan) avukatlar olmasının ve birbirlerini şahsen tanımayanların ise sima olarak diğerlerine aşina olmasının da tesadüf olmadığını tespit ettim. Bunun

134 G11 ile yapılan görüşme, Görüşme Tarihi: 17 Mayıs 2018.

135 İslamcı kadınlar tarafından üretilmiş olan yerel feminizm anlayışı Yılmaz tarafından

kavramsallaştırılmış ve detaylı olarak incelenmiştir (Yılmaz, sf.154-155).

sebebi, görüşülenlerin sadece kadın davalarını değil, hak odaklı ve kolektif olarak takip edilen pek çok siyasi davayı (örneğin Gezi olaylarının, Cumhuriyet Gazetesinin yazarlarının, Kürt siyasetçilerin, gazetecilerin ve Barış için Akademisyenlerin yargılandığı davaları, iş cinayeti davalarını, çevre davalarını) vekil olarak veya mesleki dayanışma adına takip etmeleriydi. Tüm bu dava takipleri sırasında ve görüşülenlerin pek çoğunun katıldığı Perşembe günleri gerçekleştirilen Cumhuriyet Gazetesi Adalet Nöbetinde veya Özgürlükçü Hukukçular Platformu’nun basın açıklamaları sırasında birbirleri ile şahsi veya mesleki olarak tanışık hale geldiklerini fark ettim. Öte yandan, Görüşülen 11 ve görüşülen 12 ile yapılan görüşmelerde, her iki avukatın çalışma usulleri nedeni ile adliyede düzenli olarak vakit geçirmediklerini ve yukarıda bahsedilen eylemlere katılmadıklarını, bu nedenle diğer avukatları tanımadıklarını tespit ettim. Diğer görüşülenlerin pek çoğunun kolektif takip edilen davalarda mesleki dayanışma gösteriyor olmaları, görüşülenlerin kadın davalarını da sadece teknik avukatlık mesleği nedeni ile değil, politik duruşları nedeni ile de takip ettiklerini değerlendirmeme imkan verdi. Bu tespitin kadın davalarının takip edilmesinin politik temellere dayandığı tartışmasını desteklediğini söyleyebilirim.