• Sonuç bulunamadı

1. GÖÇ

1.4. Göçe Neden Olan Etkenler

1.4. Göçe Neden Olan Etkenler

Bütün sosyal olgular gibi göç olgusu da birtakım nedenlere dayalı olarak ortaya çıkmıştır. Göçün dinamikleri toplumun ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal boyutlarıyla yakından ilişkilidir. Bu dinamikler, toplumdan topluma ve içinde bulunulan zamanın getirilerine göre değişkenlik göstermektedir. Everett Lee’nin itme-çekme kuramı, göçün nedenlerini açıklamada en çok kullanılan kuramdır. Bu teori ekseninde iç göçe “1950’li yıllarda kırsalın ‘iticiliği’, 1960’ların sonu ile 1980’lere kadar kentlerin ‘çekiciliği’, 1980 sonrasında ve 1990’lı yıllarda ulaşım ve iletişimdeki değişmelerle artan hareketliliğin

‘ileticilik’ etkenleriyle” açıklama getirilebilmektedir (Yakar, 2017, s. 374). Göç süreci, öncelikle tarım alanlarında yaşanan gelişmelerle birlikte ortaya çıkan kırsalın iticiliği ile başlamıştır. Bu dönem, bireyin göç etme kararını gideceği yere dair “umma”larına göre verdiği bir dönemdir (Tekeli, 1975, s. 162). Çünkü henüz iletişim ağı oluşmamış, ulaşım imkânları yeterince gelişmemiştir. Ancak ilerleyen dönemlerde kente dair kanaat, öncü göçmen gruplarda olduğu gibi “umma”nın ötesine geçmiştir. Bu noktada kırsalın iticiliğinin yanında kentin çekiciliği de aynı oranda etkili olmaya başlamıştır. Kentin çekiciliği ulaşım ve haberleşme kanallarının gelişmesiyle ortaya çıkan iticilik vasıtasıyla yaygınlaşmıştır.

Bu genel kabulün yanı sıra Türkiye’nin göç serüveninde etkili olan kendine özgü bazı faktörler vardır. Adıgüzel Türkiye’ye özgü yapılan sınıflandırmaları şöyle aktarır:

(Adıgüzel, 2016, s. 45).

“İnan Özer’e göre Türkiye’ye özgü bu dinamikler demografi, tarımsal yapıdaki değişme, ulaşım, hukuki ve siyasi nedenler, sosyo-psikolojik nedenler ve dış etmenlerdir. Ahmet Koyuncu ise nüfus artışı, tarımda makineleşme, parçalanan tarımsal alanlar, arazi kamulaştırmaları, kalkınma programları, imalat sektöründeki gelişmeler, ulaşmanın gelişmesi, terör olayları ve doğal afetleri göçün temel nedenleri arasında saymaktadır.”

Özer ve Koyuncu’nun belirtmiş olduğu nedenler çoğunlukla yaşanılan yerdeki itici faktörler ve gidilecek olan yerdeki çekici faktörlerdir. İtici faktörlerin en başında ekonomik sebepler gelmektedir. Göç alan illerin çoğunluğunun Ordu-Hatay hattının batısında kalan sanayii şehirleri olduğu bilinmektedir (Abadan-Unat, 1975). Özellikle İstanbul, İzmir, Bursa, Kocaeli gibi iller hemen her dönemde en çok göç alan yerleşim merkezleri arasında zikredilmektedir. Buna göre Türkiye’de iç göç olgusunda ekonomik sebeplerin oldukça önem arz ettiği söylenebilir. Bu çalışmanın örneklem grubunun %46.2 oranında büyük çoğunluğu da “Göç etme nedeniniz nedir?” sorusuna “ekonomik nedenler” yanıtını vermiştir. Bu da göçün itici faktörlerinin başında ekonomik sebeplerin geldiğini göstermektedir.

Göçte en etkili faktörün ekonomik sebepler olduğu bilinmektedir. Ekonomi ile yakından ilişkili olarak tarım alanındaki gelişmeler de göçün nedenleri arasında gösterilebilir. Marshall yardımları daha çok tarımın mekanizasyonu için kullanılmıştır.

Bunun bir sonucu olarak Türkiye’de kırdan kente göç sürecine girilmiştir (İçduygu &

Sirkeci, 1999, s. 273). Tarımda makineleşmeyle birlikte ortaya çıkan ve göçün itici nedenlerinden olan tarımsal nedenleri Adıgüzel altı maddede özetlemektedir (Adıgüzel, 2016, s. 47):

- “Toprak mülkiyetinin dengesiz dağılımı - Kişi başına düşen tarımsal gelirin düşük olması - Tarım sektörünün artan nüfusu istihdam edememesi - Kullanılan teknolojinin yetersiz olması

- Tarımda makineleşmenin emeğin yerini alması - Yeni tarım alanı imkânlarının kısıtlı olması”

Çalışmada anketlere ek olarak yapılan görüşmelerden elde edilen veriler de bu maddeleri destekler niteliktedir. Elde edilen verilere göre tarım arazilerinin verimsiz olması, mevcut arazinin miras yoluyla bölünmüş olması, genişleyen aileler için arazinin yetersiz olması, toprak sahibi olmayan ve tarım işçisi olarak çalışanların makineleşmeyle beraber işsizlik sorunuyla karşı karşıya kalması gibi sebepler göçün itici faktörleri olmuştur.

Tarımda makineleşmeyle beraber yaşanan istihdam sorunları da göçün önemli nedenlerinden biridir. Köylerde yaşanan bu istihdam sorununun aksine kentlerde sanayileşme ile beraber yeni istihdam alanları oluşmuştur. Ortaya çıkan işgücü ihtiyacı ise köylerde istihdam sorunu yaşayan göçmenler tarafından karşılanmıştır.

Ulaşım ve haberleşmenin gelişmesi kırsaldan kente göçü kolaylaştıran sebeplerdendir. İlişkiler ağı kuramında açıklandığı üzere haberleşme ağlarının gelişmesi, öncü göçmenler ile yaşadığı yerden ayrılmamış olanların iletişim halinde kalmasını sağlamıştır. Bu sayede kent yaşamı hakkında bilgi almak mümkün olmuştur. Göç etme kararı veren birey “umma”larına göre değil, öncü grupların tecrübelerine göre göç kararını verme imkânına sahip olmuştur. Bunun yanında ulaşımın gelişmesiyle beraber kırsal kesimlerde üretilen tarımsal ürünlerin pazarlanması ve dağıtılması için yeni pazar arayışları başlamıştır (Adıgüzel, 2016). Bu durum da şehirlere göçü beraberinde getirmiştir.

Göç olgusunda ekonomik faktörler kadar siyasal faktörler de itici güç olmaktadır.

1950’lerden 1980’lere kadar çoğunlukla gönüllü olan göçler, 1980‘lerde terör olaylarının artmasıyla beraber zorunlu göç halini almıştır. Özellikle “1993-1994 yıllarında OHAL Bölgesi ilan edilen (Diyarbakır, Hakkari, Siirt, Şırnak, Tunceli, Van) ve mücavir alanı oluşturan (Batman, Bingöl, Bitlis, Mardin, Muş) 11 ilde yoğun köy boşaltmalar yaşanmıştır.” (TBMM, 1998, s. 11). OHAL raporuna göre bölgede OHAL ve mücavir alan dışında olup boşaltılan iller Ağrı, Kars, Erzurum, Erzincan, Sivas, Şanlıurfa, Adıyaman, Iğdır ve Elazığ’dır. OHAL dışında kalan ve bu çalışmanın da kapsamına giren bu illerde 85 köy, 178 mezra boşaltılmıştır. Göç edenlerin bir kısmı bölgedeki Diyarbakır, Hakkâri gibi il merkezlerine, çoğunluğu ise batıdaki İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya, Adana gibi şehirlere gitmişlerdir (TBMM, 1998). Bölge halkını göçe zorlayan nedenler TBMM tarafından hazırlanan raporda açıklanmaktadır. Buna göre zorunlu göçün ardında;

silahlı illegal örgütlerin lojistik desteğini kesmek için mera yasağı uygulanması, bölgenin coğrafik olarak engebeli olması nedeniyle yerleşim birimlerinin devlet tarafından yeterince korunamaması, silahlı illegal örgütler tarafından kendilerine yardımda bulunmayan köy ve mezraların boşalttırılması, bölgede kalanların güvenliğinin sağlanamaması endişesi ya da PKK’ya yardım edebilecekleri ihtimaline karşın güvenlik güçlerinin bölgeyi boşaltması gibi nedenler vardır. Bu verileri örneklendirecek mahiyette olup bu çalışmaya katılanların göç nedeni olarak güvenlik, terör gibi sebepleri de içine alan “diğer” yanıtını verenlerin oranı %7.9’dur.

Tüm ekonomik, siyasal, tarımsal değişim faktörlerinin dışında kırsalda eğitim olanaklarının ve sağlık hizmetlerinin kısıtlı olması, evlilik gibi sosyal sebepler de iç göçün itici faktörleri arasında sayılmaktadır.

Tekeli göçü ortaya çıkaran nedenleri dört grupta özetler (Tekeli, 1975, s. 158):

1. Göç, sosyal sistemin bozulan dengelerini tekrar sağlamak için ortaya çıkan bir mekanizmadır.

2. Göç, toplumun evrimi sırasında geçirdiği dönüşümlere paralel olarak ortaya çıkan tek yönlü bir uyum hareketidir. Kırdan kente göçü bu gruba dahil etmek mümkündür.

3. Göç, sosyal sistemin değişmelerinden bağımsız olarak var olan, sistem içindeki devamlı bir süreçtir. Bu değerlendirme biçiminde göç, net göç olgusu yerine toplumsal bir fenomen olarak kabul edilmektedir.

4. Göç, sosyal sistemde politik süreç içinde ortaya çıkan ihtiyaçlar sonucunda uygulanan göç politikalarının doğurduğu bir sonuçtur.

Tekeli göçün bir fenomen olarak ortaya çıkış nedenlerini dört grupta incelemektedir. Ancak bu sınıflandırma göçü, sosyal sistem içerisinde toplumsal bir olgu olarak ele almaktadır. Tekeli göçün nedenlerinin bu dört boyutu dışında, bireyin göç kararını etkileyen bireysel boyutuna da dikkat çekmektedir. Kişinin göç kararını etkileyen motivasyonel ve düzenleyici etkenler vardır. Düzenleyici etkenler, bireyin göç kararını fırsatları arama, bilgi akımı gibi konularda dolaylı olarak etkilemektedir. Motivasyonel etkenler ise gerek pozitif gerekse negatif işaretli olsun doğrudan doğruya kişinin çıkarları ile ilgili olanlar ve çevredeki yaşama koşulları ile ilgili olanlar diye ikiye ayrılmaktadır.

Kişinin çıkarıyla ilgili faktörler, “işçi geliri, işçi geliri artış hızı, işsizlik oranı, vergi miktarı, kira miktarı, kiralık mesken stoku” gibi faktörlerdir. Yaşama koşullarına dair ise göçü etkileyen “ısı, hava kirliliği, deniz kenarı olmak, eğlence ve dinlenme fonksiyonları, şehir büyüklüğü, ailenin çocukları için okuma imkânları, etnik kompozisyon, çıkış ve varış noktaları arasındaki benzerlik” gibi nedenlerdir (Tekeli, 1975, s. 165-166).

Göç genellikle ekonomik sebeplere dayandırılmaktadır. Bunun dışında göç sürecini etkileyen farklı sosyokültürel sebepler vardır. Bu sebepleri Fichter “siyasal işkencelerden veya ırk ayrımından kaçmak, dini özgürlükleri kullanabilmek, iyi eğitim olanakları sağlamak veya akrabalara daha yakın olmak” şeklinde sıralar (Fichter, 2001, s. 154).

Çakır’ın Elazığ ve Mersin merkezli yaptığı çalışmalarda katılımcıların göç etme nedenleri aşağıdaki tablolarda verilmiştir (Çakır, 2011, s. 138):

Tablo 12. Elazığ’a Göç Edenlerin Göç Etme Nedenleri Elazığ’a Göç Nedenleri

Topraksızlık %40.8

Geçimsizlik %27.2

Eğitim,Sağlık,İş %13.6

Tablo 13. Mersin’e Göç Edenlerin Göç Etme Nedenleri Mersin’e Göç Nedenleri

Topraksızlık %18.33

Kan davası-dini ve töresel baskı %3.9

Can güvenliği-terör %12.2

İş bulma %32.2

Eğitim %15

Tablolardan anlaşıldığı üzere göçün nedenleri arasında en etkili olan ekonomik nedenlerdir. Güvenlik, eğitim gibi faktörler daha sonra gelmektedir. Çalışmanın yapıldığı Konya’nın Ereğli ilçesinde yapılan anketlerde elde edilen veriler aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Tablo 14. Ereğli’ye Göç Edenlerin Göç Etme Nedenleri

Ereğli’ye Göç Nedeni N %

Tablodan da anlaşıldığı üzere Ereğli’ye göçte %46.2 oranında ekonomik sebepler etkili olmuştur. Anket sonucunda, Elazığ ve Mersin örneklerinde ulaşılan verilerle örtüşen değerler elde edilmiştir. Bütün bunlar ışığında göç olgusunda ekonomik, sosyal,

politik ve kültürel faktörlerin her birinin etkili olduğunu; ancak başat etkinin ekonomi temeline dayandığını söylemek mümkündür.