• Sonuç bulunamadı

Göç sistemleri kuramı, diğer kuramlardan farklı olarak uluslararası ilişkiler boyutuna, ekonomik ve politik temelli olarak geliştirilmiş bir kuramdır. Bu göç sisteminin oluşumu birbirine yakın veya bir hayli uzak iki ülkenin karşılıklı olarak göçmen değişimine dayanmaktadır. Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan mübadele göçü, iki yakın ülke arasında yapılan göç ve göçmen ilişkisine dayanırken; Fransa ile Batı Afrika arasında yapılan göç ise birbirine uzak iki ülke arasında yapılan göç ilişkisine örnek olabilir.

Göç sistemleri yaklaşımı, makro ve mikro faktörlerin göçe yönelik herhangi bir sosyal hareket olduğunun bilincindedir. Bu faktörler göçe karşı, karşılıklı bir etkileşim halindedir. Makro yapılar geniş bir çerçevede kuramsal yapıları gösterirken, mikro yapılar ise göç eden kişilerin inançlarını, davranışlarını ve birbirleri ile etkileşimlerini göstermektedir. Makro yapılar göç alan ve veren ülkeler arasında göçün kontrolünü sağlamaktadır. Dünya pazarlarının ekonomik boyutunu, uluslararası ilişkileri ve hukuksal yönünü de içermektedir.

Göç alan ve veren ülkelerin makro ve mikro yapılarının sonucu olarak göç olgusu ortaya çıkmaktadır. Makro yapıların daha geniş bir çerçevede izleneceği, mikro yapıların ise kişilerin kendi istek ve ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi gerektiği için belirli bir yapı ortaya çıkmaktadır. Bu yapı göçe dair bir planlama ve kolaylaştırma olabilir. Bu planlamaya bağlı olarak da ülkeler göç ilişkilerini kendi durumlarına göre düzenlemelidir.

Bahsedilen mikro yapılar daha dar alanda ele alınarak göçmenlerin oluşturduğu ve yerleştikleri alanlarda geliştirdikleri, iletim kurdukları sosyal ağlardır. Daha öncede oluşturulan bu kavram için göç zinciri tabiri kullanılmakta idi. Göç zinciri tabiri adından da anlaşılacağı üzere sadece göç kavramı ile ilgili iken sosyal

ağ kavramı ile ilişkilendirildiğinde göçmeni de içine alarak geniş bir ilişki yelpazesi oluşturmuştur. Bu yelpazenin içinde göçmenin göç ettiği yerlere taşıdığı kültürel ve sosyal birikimleri yer almaktadır.

Bu kuram üzerine detaylı çalışmayı Thomas Faist yapmıştır. Faist, göç sistemleri kuramında dünya sistemleri kuramında ele alınan makro faktörlere karşılık mikro faktörleri ön plana çıkarmıştır. Çünkü göç sistemleri kuramı daha çok sosyal bir ağ olarak, yani göçmen ve göçmenin ilişki durumunu ele alınmıştır. Kuramın belli başlı temel nitelikleri vardır:

1. Göç sistemleri kuramı insanlardan çok ülkeler arasındaki bağlantılar, güvenlik ve ticaret anlaşmaları, koloniler arası bağlantılar, mal ve hizmet ilişkisi, fikir akışları üzerine vurgu yapmıştır. Temel olarak göç sistemleri insan akışı, birbirlerine karşı bağlılığı ya da mekan, ulus-devlet ilişkilerini içerirler. Bu yüzden insanlardan çok ülkeler arası bağlantılarla ilgilenmişlerdir. Bu kuramın ticaret ve güvenlik bağlantıları, merkez ya da çevre devletler arasındaki uluslararası hareketin yönünü açıklayıp göstermektedir.

2. Göç bir defa sürüp bitecek bir olay değildir. İçinde olaylar zincirini barındıran bir sistemdir. Bu sebeple göç sistemleri kuramı, süreçler üzerine yoğunlaşmıştır. Ayrıca göç hareketlerinin dinamiğini, tek yönlü itici ve çekici neden sonuçlarını, göçün herhangi bir yerinde görülen değişimin tüm sistemleri nasıl etkilediğini, gelişimindeki karmaşıklığı ve kendi kendine yenilenme üzerindeki düşüncelere yönelmektedir. Örneğin ortaya atılan herhangi bir hipotezin uluslararası göçü başlattıktan sonra kendi kendini nasıl geliştirdiğini gösteren süreci açıklamaktadır.

3. Uluslararası göç için devletler ekonomik eşitsizlikler ve göç alan ülkelerin kabul yasaları gibi önemli etmenler üzerinde durarak; bireylerin, toplumların göç ettikleri yere gidiş alternatifleri veya kalış fikirleri ile başa çıkmak amacıyla stratejiler geliştirmişlerdir. Bu kuramda toplumsal ağ kuramı güçlü bir şekilde vurgulanmıştır. Bir ağ; bireylerin, toplumların bir bütün olarak ele alınıp onları birleştiren ilişkiler anlamında tanımlanır.

Faist’in kuramında belirtilmek istenen, göç ilişkisinin sosyal ağ zeminine göre oluşturulduğudur. Karşılıklı kişi ya da ulusların bağımlılık kuramına göre kendi istekleri üzerinden göç ilişkisi oluşturulmuş olabilir. Dünya sistemleri yaklaşımındaki gibi ekonomik, ticari veya güvenlik amaçlı olabilir. Dönemin önemli göç olgusu olan kolonsal bağlar da o dönemdeki hareketin yönünü, içeriğini net açıklamaktadır. Faist’in göç sistemleri kuramı tek bir olayı değil, birbiri ardına gelen olaylar zincirini açıklayan bir süreçtir. Aynı zamanda oluşan itici-çekici sebeplere dayanarak kendi kendini beslemektedir. Kısacası buradaki temel nokta göçün uluslararası boyutunun niteliğidir. Bu sebeple Faist kuramında uluslararası göçlerin yarattığı etkiden de bahsetmektedir.

2.1.7. İlişkiler Ağı (Network) Kuramı

Buraya kadar ele alınan göçler gibi, ilişkiler ağı (network) kuramı da kendi içinde farklı boyutları ile ele alınmıştır. Tüm göçlerin ayrı ayrı karakteristik özellikleri ve oluşum sebepleri vardır. Özellikle günümüz göçleri birçok farklı etkenler çerçevesinde meydana gelmektedir. Her bir göçün sebep olduğu kaynakları gerek nicel gerekse nitel yönden farklı disiplinler altında incelenmeli, ekonomik ve tarihsel perspektifleri göz ardı edilmemelidir. Bazı kuramlar ekonomik temelli bazıları yalnızca tarihsel kökenli olabilir. Bu sebeple her bir göç kendi içerisinde farklı boyutları ile ele alınmalıdır. Kimi göç kuramları yalnızca göçe, kimileri ise göçmen ilişkilerine dayanmaktadır. Ancak ilişkiler ağı (network) kuramı hem göç hem de göçmen faktörlerini diğerlerinden farklı olarak ekonomik ve tarihsel yönü ile birlikte ele alıp ilişkilendirmiştir.

Göçmen ilişkiler ağı, göçmenlerin menşei ülke ile hedef ülkelerdeki göçmenlerin, o ülkede yaşayan kişiler ile köken, soy, dostluk bağlarından oluşan bağlantılarıdır. Yani bu kuramın temeli göç eden ülke ilke göç veren ülke arasında oluşan toplumsal ilişkilere, süregelen varlığına ve bu varlığın göçler üzerindeki

etkisine dayanmaktadır. Sosyal ilişkilere dayanan bu değişken, göç eden ülkenin varlığına göre güçlü ve zayıf bir ilişki olabilir.

Bu yaklaşıma göre göçün başlama sebeplerine ve bunun kendini geliştirip var olması üzerine yoğunlaşılmalıdır. Örneğin; göçmenlerin göç etme kararı alma aşaması ve bu aşamada çevre ilişkilerle süregelen durumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Bu tür bir durum var olursa göç eden toplumları göç ettikleri yerde uyum problemleri karşılamamaktadır. Aksine çevreye uyumu ve çevre ilişkilerle bilgi alışverişinde olduğu sürece temel gereksinimlerini karşılama kolaylığı ortaya çıkacaktır.

Bu sosyal ağ teorisi öncü göç edenler ve göç alan toplumlar arasında bir bağlantı oluşturur. Bu bağlantı göç veren toplumdaki diğer kişilere göç etme fırsatı sağlar. Böylece yeni göç dalgaları oluşur ve sonradan gelenler öncekilerin tecrübelerinden fazlasıyla yararlanır. Böylece göç kendini devam ettiren bir hal haline gelir.

Bu açıklamaya göre göz önünde bulundurulması gereken nokta bu göç ağının ekonomik ve siyasi temelli olduğudur. Kurulan ilişki ağları birbirini etkileyerek katman katman gelişirler ve kompleks bir ağ halini alırlar. Örneğin Türkiye’den Almanya’ya yapılan göçler bu ilişki ağına örnektir. İlk zamanlar bu ağın durumu, Türkiye’den Almanya’ya göç edenlerin uyum sorunu yaşamamaları, iş ve kalacak yer bulma konularında yardımcı olurken, daha sonra bu durum kompleks bir duruma gelerek Alman ekonomisinde ve siyasetinde etkin olma durumuna kaymıştır. Bu ilişkiler ağının komplike sisteme dayalı olma ve örgütlenmiş olma zorunluluğu da yoktur. Bu ağların oluşumunun herhangi bir formülü de yoktur. Çünkü bu göç ağı zaten bir ihtiyaçtan kendiliğinden doğmuştur. Ve süregelip desteklenmesi de bu ilişkiler ağının gelişmesine sebep olmuştur. Çünkü birbirini destekleyen ağlar daha sonraki ağlara da örnek olarak güçlenip büyümesine sebep olmuştur. Bu karşılıklı ağlar arasındaki etkileşim göç ağları ve göçmen ilişkileri karşısında olumlu bir etki yaratır. Bu ilişkiler sayesinde göç için sorun olan ekonomik, sosyal ve siyasal maliyetler bir nebze aza indirgenmektedir. Göç edilen ülkenin göçmen ağları sayesinde giden kişiler için ekonomik yükler azalmakta, yardımlaşmalar artmaktadır.

Bu yardımlaşma mekanizmaları ile yeni göç eden kişiler için yalnızlık hissi azalır, sosyal maliyette düşüş olur. Kısacası kurulan ağ ve süregelen ağ sürekli etkileşim halindedir.

Bu ağ göçmenleri sosyal yönden hem olumlu hem de olumsuz etkilemektedir. Özellikle göçmen ağları yani göç eden göçmenlerin topluma uyumunu kolaylaştırır. Var olan bu ağlar sayesinde, göçmen göç ettiği yerde o ülkenin hayat şartlarına kolay bir uyum sağlar. En önemlisi okul örneğidir. Göçmen çocukları okula erken başlar ve ülke çocukları ile erkenden buluşur. Bu süreç göçmen çocuklar ve aileler için önemli süreçtir. Bir diğer etki de bu ilişki ağları sayesinde göç eden toplumun var olan ilişki durumlarında değişiklik olmasıdır. Var olan ataerkil aile formatının değişip kadınların ve çocukların çalışma hayatına katılması ile toplumsal rollerde değişiklik gözlemlenir. Çünkü göçmenler küreselleşmenin etkisi ile daha refah bir düzeyde yaşayıp fazla kazanç sağlamak için, göç ettikleri yerde bu toplumsal değişime yer vermişlerdir. Bu yüzden hem sosyal hem ekonomik anlamda yeni yapılanmalara gidilmiştir.

Bu ağların göçmenler üzerindeki bir diğer etkisi de göç ettikleri ülkenin kültüründen tamamiyle kaçınıp kendi grubu içinde tüm ihtiyaçlarını karşılamaktır. Türkiye’den Almanya’ya göç eden göçmenlerin onların dillerini öğrenme istekleri olmamaları veya kültürlerine ayak uydurmamaları gibi örnekler göçmen ilişkilerinin göçmenleri nasıl sadece kendi kültürüne bağlı kaldığına, göç edilen ülkede beklenilen uyumu sağlayamadıklarını göstermektedir.

3. BÖLÜM: YÖNTEMSEL ÇERÇEVE