• Sonuç bulunamadı

Çatışmanın kaynakları, düzeyleri ve Ulusötesi göç

3. BÖLÜM: YÖNTEMSEL ÇERÇEVE

3.1. Çatışma ve Göç Kültür Modeli

3.1.3. Çatışmanın kaynakları, düzeyleri ve Ulusötesi göç

Uluslararası göç alanında; toplumlar, bireyler, etnik ve dini gruplar, ülkeler ve ülkelerin sınıfları, devletüstü kurumları arasında çatışmalar ortaya çıkmaktadır. Bu çatışmaların sonucu transnasyonal, ulusötesi göçtür. Bu çatışmalar aynı zamanda

insani güvensizlik algısını da oluşturmaktadır. Skaladaki her farklı durum farklı tepkilerin verilebileceğini göstermektedir ve çevresel etmenlerin bu skalanın oluşmasına etkisi büyüktür. Bu sebeple göç karmaşık bir süreçtir.

Silahlı çatışmalar göçü teşvik eden en büyük etmenlerdir. Bunun yanında toplum içindeki çatışmalar ve doğal afetler de göç oranının artmasına sebep olan etkenlerdendir. Bu gibi nedenlerle yaşanan göçler zorunlu göç kapsamında incelenmektedir.

Bir başka çatışma potansiyeli olan konu ise cinsiyet güvenliğinden ortaya çıkmaktadır. Bazı toplumlar cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı olarak geleneksel cinsiyet rolleri içerisinden kız çocuklarının istenmemesinden kaynaklı olarak çatışma potansiyeli ortaya çıkmaktadır. Daha çok Orta Doğu ülkelerinde görülen ve böyle bir ayrımcılığa maruz kalan toplumlar, göç etmek zorunda kalmaktadır. Bu sebebin yanında bir de eşcinsellik ve buna karşı çıkan politikalar uygulayan toplumlarda da çatışmalar yaşanmaktadır. Tabi bu çatışmalar sadece aynı düzeyde değildir. Skalaya baktığımızda bu çatışmalar mezo düzeyde ya da mikro düzeyde olabilir. Örneğin; bireye karşı birey ya da devlete karşı birey gibi.

Transnasyonal göçe sebep olan bir diğer unsurlar da mülteciler, sığınmacılar ve insan kaçakçılığıdır. Bu göçü eden kişiler yerleştikleri alanlarda yerliler ve yerel kişiler ile çatışma yaşamaktadırlar. Örneğin; Britanya’da İngiliz hükümeti ile Boşnaklar ve Eritreliler arasında; kendi köken ülkeleri ile kendileri arasında yaşanan gerilimler, çatışmalar bu unsurlara örnektir. Bu çatışmaların devletler üzerinde inanılmaz bir etkisi vardır. Bu uluslararası göçü yönetebilmek için devletler “ transnasyonal yönetim” kurma girişiminden kaçamamaktadırlar. Sığınmacılar, geri gönderilen mülteciler, yasal olmayan göçmenler, ucuz iş gücü piyasasına girmeye maruz kalarak göç ettikleri ülkede başka çatışmalara neden olmaktadırlar.

Çevresel felaketler de bir diğer çatışma kaynağıdır. Birçok doğal afet sebebiyle bazı insanlar kendi ülkesinde yerinden edilirken bazıları ise ülkelerinde güvenli bir hayat umudunu kaybederek ülke sınırlarını aşmaktadırlar. Sınırlı doğal kaynaklar sebebiyle de çatışmalar oluşur. İşsizlik, yoksulluk, gelir dağılımının

dengesizliği gibi faktörler de şiddet içermese bile çatışma kaynaklı faktörler düşünülebilir. Ülkedeki göçmen işçilerin iş gücü piyasası üzerindeki etkisi yerli işçileri rahatsız ederek çatışmaya sebep olabilir.

İnsani güvenlik skalasındaki makro düzey; gönderen, transit ve göç alan ülkelerin çatışan durumları; mezo, göçe sebep olan etkenler arasındaki çatışma ve gerilimler; mikro, kişiler arası çatışmalar ve gerilimleri; bir de düzeyler arası; vize görevlileri ve göç eden bireyler arası gerilimler olarak tanımlanmaktadır.

Makro düzeyde gönderen ve göç alan ülkeler arasında çatışma olduğu görülür. Çünkü her iki ülkenin göç politikaları birbirinden farklıdır ve bu sebeple çoğunlukla uzlaşma yoluna gidemezler. Bunun tam tersi durumları da ortaya çıkabilir. Mesela 1961 yılında Almanya ile Türkiye arasında işçi değişimi yapılması gibi.

Düzeyler arası çatışmada ise farklı düzeylerde olan faktörlerin uzlaşamadığı çıkarları olabilir. Örneğin; azınlık olarak gidilen köken ülkede bunların bazı talepleri ulusal çıkarlara denk düşmeyebilir ve bunun sonucu olarak da farklı zorunlu göç çeşitleri ortaya çıkabilir.

Mikro düzeyde ise kişiler arası çatışmaların yaşanmasına sebep olan etkenlerden biri olarak kültürel farklılıklara saygı duyulmaması ve bunun sonucunda yaşanan gerilimler gösterilebilir. Göç edilen ülkede göçmen konumundaki toplumun ana dilini konuşmasına saygı duyulmaması bu gerilimin yaşanmasına etkendir. Ya da uluslararası göç nedeniyle ailelerini geride bırakarak göç eden kişiler cinsiyet rolleri temelli gerilimleri ortaya çıkararak mezo ve mikro düzey çatışmalara sebep olurlar. 1961 yılında Türkiye’den Almanya’ya yapılan işçi göçlerinde erkekler uzun süreli olarak yurt dışına giderek geride kalan eşleri ailenin kontrolünü eline alır ve hane reisi kabul edilir. Erkek evine döndüğünde eski statüsünü geri kazanmak istemesinden dolayı aile içinde çeşitli çatışmalara ve şiddete yol açabilmektedir.

Çatışma eksenli anlayışa bakılacak olursa, öncelikle göçün iki taraf arasında uzlaşamamadan kaynaklı çıkarların ortaya çıkması ile gündeme geldiği görülür. Göçün hızını ve göç tipini çatışmanın düzeyi ve sonuçları belirler. Daha sonra göç

hareketinin değişimleri takip edilir. Bu takip sonucunda da göç kabul kurallarının göçü etkileyen çatışma kaynakları olduğu görülür. Göç kabul kuralları da çatışma durumlarının sonuçlarından etkilenen bir diğer unsurdur.

İnsani güvensizlik algısı da çatışma yaratır ve bu çatışma göç sürecinin tamamını etkiler. Bu süreçte insani güvensizlik algısı dalgalanmalar yaşar, kimi zaman zayıflar kimi zaman şiddetlenir. Maddi ve maddi olmayan kaynaklar üzerine kurulmuş bir algıdır.

Sirkeci bu çatışma modelinin düzeylerini makro (devlet, ulus), mezo (topluluk, hane halkı) ve mikro (iyi bir kariyer peşinde olan birey) olarak belirlemiştir. Aynı zamanda bu düzeyler arasında gerilimler yaşanacağını da belirtmektedir. Örneğin; ülke sınırlarını aşarak göç eden topluluklar ile sınırdaki güvenlik görevlileri veya pasaport kontrol görevlileri arasında bir gerilim yaşanması, düzeyler arasındaki gerilimlere örnek gösterilir.36

Uluslararası göçün çatışma ekseni etrafında kurumsallaştırılarak göç sürecini daha iyi anlamamızı ve onun dinamik doğasını keşfetmemize yardımcı olacağını, uluslararası göç tipolojilerini ancak böyle bir çatışma modeli üzerinde anlamlandırılacağını söylemektedir. Çatışmaların bir süreklilik skalası üzerinde tanımlanması hem siyasette hem de literatürde yaygın olan göç kategorileri arasındaki örtüşmeyi anlamamıza yardımcı olacağını söyler. Bu model geçmiş uluslararası göç düşünürlerinin ve düşüncelerinin farkında olup onları onaylar; insani güvenlik-güvensizlik ortamı kavramları üzerinden geçmişteki kuram ve modelleri geliştirmeye çalıştırdığını belirtir. Sirkeci bu çalışmasında göçün bir insani güvenlik arayışı olduğunu ileri sürmektedir.37

36İbrahim Sirkeci, Transnasyonal Mobilite ve Çatışma, Migration Letters, Vol.9, No.4,2012, pp. 360. 37 İbrahim Sirkeci, a.g.m, pp. 360.

4. BÖLÜM: GÖÇ YAZININDA ÇATIŞMA VE GÖÇ KÜLTÜRÜ