• Sonuç bulunamadı

1.11. Literatür Taraması

2.1.2. Göç Eden KiĢilerin Adlandırılması

Günlük konuĢma dilinde genellikle göçmen, mülteci, sığınmacı gibi kavramlar aynı anlamda kullanılmaktadır. Ancak göç etme amacı, sahip olunan haklar ve benzeri sebeplerden ötürü göç eden kiĢiler farklı adlandırılmaktadır. Bu baĢlıkta ise göçmen, mülteci, sığınmacı kavramlarının tanımlamaları verilerek Suriyeli göçmenlerin verilen „geçici koruma statüsü‟nün farklılığı ortaya konulmaya çalıĢılacaktır.

2.1.2.1.Göçmen

Herhangi bir dıĢ etkenlerin zorlaması olmaksızın, bireylerin daha iyi yaĢam Ģartlarını elde etmek amacıyla gönüllü olarak „kiĢisel uygunluk‟ çerçevesinde alınan kararlar doğrultusunda göç eden bireylere göçmen adı verilmektedir. KiĢisel rahatlığı sağlamak amacıyla ekonomik ve sosyal durumları iyileĢtirme çabasında olan kiĢilerdir göçmenler. Uluslararası kabul edilen belirli bir tanımlama olmaksızın, BirleĢmiĢ Milletler göçmeni; “sebepleri, gönüllü olup olmaması, göç yolları, düzenli

41 veya düzensiz olması fark etmeksizin yabancı bir ülkede bir yıldan fazla ikamet eden bir birey” olarak tanımlarken BirleĢmiĢ Milletlerin tanımlama yaparken zamansal ikamet boyutunda ele aldığı görülmektedir (Adıgüzel, 2016, s.5; Aydemir ve ġahin, 2018, s.128; Göç Terimleri Sözlüğü, 2013, s.37).

2.1.2.1.1. Düzensiz Göçmen

Göç eden bireylerin gittikleri ülkelerin yasal Ģartlarına uyma sürelerinin dolması, durumunda ya da göç ettiği ülkeye kaçak, yasadıĢı, olarak girmesi sonucunda, gittiği transit ya da ev sahibi ülkede hukuki olarak hiçbir hakka ve hiçbir statüye sahip olamayan bireylere düzensiz göçmen adı verilmektedir. Bu göçmelerin tanımlamasına, kalıĢ süresi dolmasına rağmen yetkileri olmadan herhangi bir iĢte kayıt dıĢı olarak çalıĢan bireylere de bu isim verilmektedir (Akıncı ve diğerleri, 2015, s.63; Göç Terimleri Sözlüğü, 2013, s.27).

2.1.2.1.2. Ekonomik Göçmen

Mülteci ile göçmeni ayırt etmek için kullanılan bu tanımlamaya göre; bireylerin kendi isteği üzerine iĢsizlik ve ekonomik problemlerden ötürü daha iyi bir yaĢam için “mutat ikamet yerini” terk ederek sosyo-ekonomik anlamada daha geliĢmiĢ ülkelere göç eden bireylere ekonomik göçmen adı verilmektedir (Adıgüzel, 2016, s.5; Özgüzel ve Çetintürk, 2016, s.555).

2.1.2.1.3. Transit Göçmen

ÇıkıĢ yaptığı ülkeden varmayı amaç edindiği ülkeye giderken arada kalan herhangi bir ülkede belirli süre kalan göçmenlere transit göçmen adı verilir (Akıncı ve diğerleri, 2015, s.64). Suriye‟de yaĢanılan iç savaĢ sonucunda ülkelerini terk eden binlerce Suriyeli göçmenler Avrupa ülkelerine gidebilmek için Türkiye‟yi bir köprü olarak görmelerinden dolayı kendilerine transit göçmen denilebilmektedir.

2.1.2.2.Mülteci

Göç kavramının tarihselliği her ne kadar insanlığın ilk zamanlarına kadar uzansa da göç eden kiĢilerin göçmen, mülteci gibi adlandırmalara ve bazı haklara sahip olmaları durumu yakın geçmiĢe dayanmaktadır. Öyle ki mülteci kavramının yasallaĢması 1951 Cenevre SözleĢmesi‟nde gerçekleĢmiĢtir. Cenevre SözleĢmesinde tanımlanan mülteciler “ırk, din, milliyet veya siyasi görüĢ sebebiyle iĢkenceden

42 dolayı haklı bir endiĢe sahibi olan ve korunma ihtiyacı duyan kiĢilerdir.” (Balcı, 2017, s.32) Ģeklinde tanımlanmaktadır. 10 Aralık 1948 tarihinde imzalanan Ġnsan Hakları Evrensel Beyannamesi‟nde din, dil, ırk fark etmeksizin bütün insanların evrenin her yerinde ve her koĢulda eĢit haklara sahip olduğu ilan edilmesinin üzerine 14 Aralık 1950 tarihinde BirleĢmiĢ Milletler‟in Genel Kurul konferansı sonrası yapılmıĢ ve burada ele alınan konular doğrultusunda “28 Temmuz 1951 tarihinde Ġsviçre‟nin Cenevre Ģehrinde “Mültecilerin Hukuki Statüsüne ĠliĢkin SözleĢme‟ imza altına alınmıĢtır. 22 Nisan1954 tarihinde ise bu sözleĢme yürürlüğe girmiĢtir.” (Akıncı ve diğerleri, 2015, ss.64-65). Yapılan Cenevre SözleĢmesi sonrası mülteci;

Avrupa ülkelerinde meydana gelen olaylar nedeniyle; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancıya veya bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kişiye statü belirleme işlemleri sonrasında mülteci statüsü verilir.” (YUKK,2013).

Ģeklinde tanımlanmaya baĢlanmıĢtır. BirleĢmiĢ Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ise mülteci kavramını; “BirleĢmiĢ Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tüzüğündeki kriterlere uyan ve Mültecilerin Hukuki Statüsüne ĠliĢkin 1951 SözleĢmesi veya Mültecilerin Hukuki Statüsüne ĠliĢkin 1967 Protokolüne taraf olan bir ülkede bulunup bulunmaması veya bu hukuki belgeler uyarınca” Ģeklinde tanımlamaktadır. Göç Terimleri Sözlüğü‟nde ikinci bir tanım da Ģöyle yapılmıĢtır:

“Irkı, dini, tabiiyeti, belirli bir sosyal gruba mensubiyeti ve siyasi görüşleri yüzünden haklı bir zulüm korkusu nedeniyle vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve söz konusu korku yüzünden, ilgili ülkenin korumasından yararlanmak istemeyen kişi” (1967 Protokolü ile değişik Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin 1951 Sözleşmesi, 1A(2) Maddesi).1951 Mülteci Sözleşmesi, Madde 1(2)‟deki mülteci tanımına ilaveten, 1969 Afrika Birliği Örgütü (OAU) Sözleşmesi bir mülteciyi „kendi menşe ülkesi ya da vatandaşı olduğu ülkenin bir bölümünde ya da tümünde dış saldırı, işgal, yabancı egemenliği

43 ya da kamu düzenini ciddi biçimde bozan olaylar nedeniyle ülkesini terk etmeye zorlanan kişiler‟ olarak tanımlar. 1984 CartagenaBildiriside benzer şekilde, mültecilerin “yaygın şiddet, dış saldırı, iç çatışmalar, yaygın insan hakkı ihlalleri ya da kamu düzenini ciddi olarak bozan diğer durumlardan dolayı hayatları, güvenlikleri veya özgürlükleri tehdit altında olduğu için” ülkesinden kaçan kişileri de kapsadığını belirtir.” (Göç Terimleri Sözlüğü, 2013, s.64).

Yapılan tanımlamalardan da anlaĢılmaktadır ki, mülteciler, bulundukları ülkeleri zaruri durumlardan ötürü, terk eden ya da terk ettirilen kiĢilerdir.

2.1.2.2.1. ġartlı Mülteci

Cenevre SözleĢmesi‟nde yer alan mülteci tanımına bakıldığında belirleyici kıstasın Avrupa ülkelerinden birinde yaĢıyor olma ve buradan göç etme olduğu görülmektedir. Avrupa ülkeleri dıĢında bir yerden göç edenler için ise Ģartlı mülteci tanımı yapılmıĢtır. YUKK‟ nın 62. maddesinde Ģartlı mülteci Ģöyle tanımlanmaktadır:

“Avrupa ülkeleri dışında meydana gelen olaylar sebebiyle; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancıya veya bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kişiye statü belirleme işlemleri sonrasında şartlı mülteci statüsü verilir. Üçüncü ülkeye yerleştirilinceye kadar, şartlı mültecinin Türkiye‟de kalmasına izin verilir.” (YUKK,2013).

2.1.2.3. Ġkincil Koruma

Mülteci ya da Ģartlı mülteci statüsünün Ģartlarını taĢımayan bireyler, ülkelerine geri döndükleri zaman yaĢayacağı problemlerden ötürü vatansız kalanlara verilen statüdür. YUKK‟da bu statü Ģu Ģekilde tanımlanmaktadır:

44 “Mülteci veya şartlı mülteci olarak nitelendirilemeyen, ancak menşe ülkesine veya ikamet ülkesine geri gönderildiği takdirde;

a) Ölüm cezasına mahkûm olacak veya ölüm cezası infaz edilecek,

b) İşkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacak,

c) Uluslararası veya ülke genelindeki silahlı çatışma durumlarında, ayrım gözetmeyen şiddet hareketleri nedeniyle şahsına yönelik ciddi tehditle karşılaşacak, olması nedeniyle menşe ülkesinin veya ikamet ülkesinin korumasından yararlanamayan veya söz konusu tehdit nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancı ya da vatansız kişiye, statü belirleme işlemleri sonrasında ikincil koruma statüsü verilir.” (YUKK,2013).

2.1.2.4.Sığınmacı

Sığınmacı, “zulüm veya ciddi zarardan korunmak amacıyla, kendi ülkesi dıĢında bir ülkede güvenlik arayıĢında olan ve ilgili ulusal ya da uluslararası belgeler çerçevesinde mültecilik statüsüne iliĢkin yaptığı baĢvurunun sonucunu bekleyen kiĢi.” (Göç Terimleri Sözlüğü, 2013, s.74) olarak adlandırılmaktadır. Göç ettiği ülkede yasal haklara sahip olabilmek için mülteci statüsüne baĢvuruda bulunmuĢ, “ancak baĢvurularının devlet veya BMMYK tarafından henüz sonuçlandırılmamıĢ kiĢileri ifade etmek için” de sığınmacı kavramı kullanılmaktadır. Mültecilik statüsüne baĢvuruda bulunmuĢ ancak baĢvurusu kabul edilmemiĢ bireylerin bekleme süreci sonuçlandığı için sığınmacı statüsü sona erer ve bulunduğu ülkede yasa dıĢı göçmen ,kaçak göçmen, olarak adlandırılmaya baĢlanılır (Özcan, 2015, s.26).

Yapılan tanımlamalar doğrultusunda genel anlamda göçmenler; kendi tercihleri doğrultusunda kendi iradeleriyle yaĢadıkları ülkeden ekonomik kaygılardan kaynaklı daha iyi bir ekonomiye sahip olabilme umuduyla baĢka ülkeye göç eden kiĢiler olarak adlandırılırken, mülteciler; “ırkı, dini, tabiiyeti, belirli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düĢüncesi” etkisiyle geri dönmeyi düĢünmeyerek ülkesinden kalıcı olarak göç eden bireylere denilmektedir. Sığınmacılar ise; göçmenler gibi ekonomik kaygılardan ziyade ülkelerinde bulunan olumsuz koĢullardan bireyin kendisi ve ailesinin iyiliği için göç etmek zorunda kalması ve Ģartlar düzeldiği zaman

45 ülkesine geri dönmeyi planlayan, gittiği ülkede de henüz mülteci statüsüne sahip olamayan bireyler için kullanılmaktadır (Özlü, Kara ve Karkın, 2017,s. 480). Yapılan bu özetleme doğrultusunda, Demir ve Erdal aĢağıda yer alan tabloyu oluĢturmuĢtur.

ġekil 2.1.: YasadıĢı Göçmen/Düzensiz Göçmen ve Sığınmacı/Mülteci Arasındaki Farklar (Kaynak: Demir ve Erdal, 2010, s.38)

2.1.2.5.Toplu Sığınma/ Geçici Koruma Geçici koruma;

“Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak veya bu kitlesel akın döneminde bireysel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen ve uluslararası koruma talebi bireysel olarak değerlendirmeye alınamayan yabancılara sağlanan korumayı ifade eder. Bu kişilerin Türkiye‟ye kabulü, Türkiye‟de kalışı, hak ve yükümlülükleri, Türkiye‟den çıkışlarında yapılacak işlemler, kitlesel hareketlere karşı alınacak tedbirlerle ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar arasındaki iş birliği ve koordinasyon, merkez ve taşrada görev alacak kurum ve kuruluşların görev ve yetkilerinin belirlenmesi, Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” (YUKK,2013).

46 Sadece kitlesel yaĢanılan olaylarda sağlanan geçici koruma statüsüne sahip olmak isteyen yabancılar “1. Kitlesel olarak ülkeden ayrılmaya zorlanmıĢ olmaları, 2. Ayrıldıkları ülkeye geri dönememeleri, 3. Acil ve geçici koruma ihtiyacı içinde olmaları” koĢullarını sağlamak zorundadır. Türkiye, sahip olduğu jeopolitik konumundan ötürü tarihi boyunca çeĢitli neden ve anaçlarla yapılan göçlere maruz kalmıĢtır. Bu göçler içerisinden oldukça önemli üç kitlesel sığınma olayları bulunmaktadır. “1.Bulgaristanlı soydaĢların 1950-51 yıllarındaki kitlesel sığınmaları, 2. Bulgaristanlı soydaĢların 1989 yılındaki kitlesel sığınmaları ve 3. Iraklı sığınmacıların 1988 ve 1991‟deki kitlesel sığınma olaylarıdır.” Bunların haricinde bazı kaynaklarda bir de 1992 yılı sonrası “Yugoslavya‟dan tahminen 20 bin civarında Bosnalı Müslümanın Türkiye‟den sığınma” talebinde bulunmuĢtur ve „geçici koruma‟ sağlayarak kamplara yerleĢtirilmiĢlerdir (Kaya ve Eren, 2015, ss.45,48). Geçici koruma statüsünde dikkat çeken en önemli durum baĢvuruların bireysel statü belirlemesi yapılmadan korumak için geliĢtirilen bir statüdür. 2011 yılında baĢlayan Suriye iç savaĢı nedeniyle ülkelerinden acil bir Ģekilde kaçan, ne zaman dönecekleri belli olmayan Suriye vatandaĢı kitlesel bir halde en yakın komĢusu olan Türkiye‟yi tercih etmesi ve bu doğrultuda Türkiye Cumhuriyeti Devleti „açık kapı‟ politikası uygulanarak kabul ettiği Suriyelilere „geçici koruma statüsü‟ verilmiĢtir. Verilen bu statünün içeriğinde “ülke topraklarına serbest olarak kabul, geri gönderilmeme ilkesine riayet ve temel ihtiyaçların karĢılanması unsurları” (Nurdoğan ve Öztürk, 2018, s.1166) bulunmaktadır. Bu kabul ediliĢ ve yaĢanılan ülke içi durumdan ötürü Suriye, 2008 yılında en büyük ikinci mülteci stokuna sahipken 2015 yılı itibari ile en büyük mülteci üreten ülke haline gelmiĢtir (Sağıroğlu, 2016, ss.63-64).

Bu çalıĢmada, geçici koruma statüsünde olan Suriyeliler, çalıĢmanın uygulama alanına göç ettikleri için „‟göçmen” olarak adlandırılmıĢtır.