• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2 : BİZANS TARİHİ ARAŞTIRMALARI VE BİZANS

3.5. Prof. Dr. M. Fuat KÖPRÜLÜ

3.5.1. Fuad Köprülü’nün Tarih Anlayışı

Fuad Köprülü’nün tarih anlayışına geçmeden önce onun tarih anlayışında önemli bir yere sahip olan Annales Okulu’ndan bahsetmekte yarar vardır.

Annales Okulu, Lucien Febvre ve Marc Bloch’un 1929’da Strasburg Üniversitesi ‘nde kurdukları Annales dergisi etrafındaki Fransız tarihçilerinin oluşturduğu etkili bir ekoldür. Anneles Okulu, olayların basit bir kronolojisini sunmakla yetinen mevcut tarihsel metodolojinin eleştirisi olarak bir total tarih geliştirmeye çalışmıştır. Bu okula bağlı tarihçiler siyasal tarihten uzaklaşarak, toplumların uzun dönemlere yayılan mikro-tarihsel analizlerine dikkat çekmeyi amaç edinmişlerdir. Maurice Helbwachs, Andre Slegrie ve Georges Duby gibi tarihçileri de bünyesinde toplayan bu okul, tarihin

151

disiplinlerarası bir alan olduğunu, dolayısıyla çok uzun tarihsel dönemlerin incelenmesi gerektiğini savunurken, aynı zamanda coğrafi ortam, maddi kültür ile toplum arasındaki etkileşimleri incelemişlerdi. Okulun ilk üyelerini çalışmalarını, örneğin “Feodal Toplum” adlı eseriyle Ortaçağ toplumunun bütünsel bir analizi ortaya koymaya çalışan Bloch’un temsil ettiğini söyleyebiliriz. Savaştan sonraki dönemde ise sosyal bilimlerde özel olarak iki eser büyük bir etki bırakmıştır. Bunlar Femand Braudel’in Akdeniz’i anlattığı incelemesi “Akdeniz ve II. Philip Çağında Akdeniz Dünyası” ile Le Roy Ladurie’nin XIV. yüzyıldaki bir köyü ele aldığı eseridir (Marshall, 2005: 216, 217, 218; Arı, Aslanbaş, 2000: 96).

Bu okulun kurucuları olan Bloch ve Febvre’nin üstadı İtalyan tarihçi Henri Pirenne idi. 1946’dan itibaren adı Annales: Ekonomies Societes, Civilisations olarak değişmiştir. Bu okulun takipçisi olarak İngiltere’ de de “Past and Present” adlı bir dergi çıkmaya başlamıştı. Bu ekolden etkilenen Fuad Köprülü, düzgün bir tarih eğitimi almadığı halde Türkiye’de modern tarihçiliği kuran kişi olmuş, Türk tarih yazıcılığı onun “Türk Edebiyatında ilk Mutasavvıflar” adlı eseri ile modern tarihçiliğe ilk adımını atmıştır. Bu başarısının temelinde onun metodolojiye verdiği önem yatar. Ona göre ilmin esası usuldür. Her ilim ancak kendisini özel ilmi usullerin kullanılmasıyla oluşabilir. Bu anlayış Batılı anlamdaki metodolojik yaklaşımdır. Köprülü, “Türk Edebiyat Tarihinde Usul” adlı ünlü makalesinde hala geçerliliğini yitirmemiş ve hiçbir zaman da yitirmeyecek olan metodolojisini ortaya koymuştur (Arı, Aslanbaş, 2000: 196).

Köprülü’nün eserlerinde görülün bazı ortak özellikler vardır. Bu özellikler onun bilimsel kariyerinin niteliklerini ortaya koyar. Bunlar şöyle sıralanabilir:

Köprülü Türk tarihinin önemli konularını ve sorunlarını görüp teşhis edebilmiş, araştırmalarını her zaman için değerini ve güncelliğini koruyacak önemli meseleler üzerinde yoğunlaştırmıştır. O, ayrıntıyla uğraşarak bir sürü gereksiz bilgi yığını içinde boğulmamış olaylara genel açıdan bakan gerçek bir bilim adamıdır. Ele aldığı her sorunu, yalnızca o sorunla sınırla tutmamış çok daha geniş çerçevede ve karşılaştırmalı bir yöntemle araştırmıştır. Ulaştığı sonuçlar, daha sonraki araştırmalarında elde ettiği verilerce doğrulanmadığı veya farklı biçimler aldığı durumlarda bunları açıkça belirtmiştir. Araştırmalarında her zaman birinci elden, orjinal kaynaklara dayanmayı tercih etmiştir. Ele aldığı konuların kaynakların tenkitli bir şekilde tanıtmış ve bilimsel

152

değerlerini ortaya koyarak, kendinden sonra gelen araştırmacıların işini kolaylaştırmıştır. Bunların hepsinden daha da önemlisi, araştırmalarını her zaman mutlaka sosyal tarih bakış açısı ile yapmış olmasıdır. Bu onun araştırmalarına hiç bir zaman kaybolmayacak ikna edicilik özelliği kazandırmıştır. Bunlan işe yarar hale getiren onun bilimsel sezgi ve sentez yeteneğidir. İşte onu Köprülü yapan, eserlerine uzun ömürlü ve klasik hale getiren de onun bu yönüdür (Ocak, 1997: 222).

Köprü’lü de Annales’ciler gibi materyalist (bilimsel) bir düşünme tarzına ve geniş bir kültür birikiminden hareket ederek karşılaştırmalı tarih sorunlarını ortaya atabilme yeteneğine sahiptir (Berktay, 1983: 2466).

“Tarih-i Tekâmül” Köprülü’nün geçmişe bakışının özü ve Türkler’in tarihine uyguladığı ana fikirdir. “Tarih her şeyden önce değişmenin bilimidir” diyen Marc Bloch gibi, Köprülü de tarihçinin hedefini” herhangi bir cemiyetin muayyen bir zaman ve mekân içindeki gidişinin sebeplerini izah etmek” olarak tanımlar (Berktay, 1983: 2466).

Cevdet Paşa ile başlayan terkibi tarihçilik Köprülü ile olgunluğa ulaşarak alanını genişletmiş ve Türkiye’de modern sosyal tarih anlayışının temellerinin atılmasına vesile olmuştur. Köprülü bizdeki tarih yazıcılığının hanedan ve devlet büyüklerini temel alan klasik anlayıştan sıyrılarak modern anlayışla yeni bir zemine oturtulması gerektiğine inanır. Ona göre tarihin konusu toplum ve onun ürettiği değerler olmalıdır. O, eserlerinde arşiv vesikalarından çok menakıbnameler, şair tezkireleri ve divanlar esas almıştır (Arı, Aslantaş, 2000: 197).

Köprülü’nün bütün incelemeleri o zamana kadar yapılan işlerin özenle gözden geçirilmesi ve eleştirilmesi ile başlar Batılı yazarların bu eski geleneğini ilim edebiyatımıza önce o getirmiştir. O, Türk tarih ve edebiyatı ile ilgili Batı’daki çalışmaları eleştiri süzgecinden geçirerek, yalnız Türk âlimlerin değil, Batılı âlimlerin de bazen dar görüşler içinde kalarak yanlışlara sürüklendiklerini göstermiş ve geniş bilgisi, ilmi metodu, açık ve kesin üslubu ile fikirlerini onlara da kabul ettirmiştir (İnalcık, 1968: 290).

Köprülü'nün ilmi araştırmaları aslında Türk Kültür tarihinin belli cephelerinden incelenmesidir. O Türk edebiyat tarihi ve Türk din tarihinin kurucusu kabul edilmektedir (İnalcık, 1968: 291).

153

Köprülü'nün ilgi alanı çok geniş olmasına rağmen onun düşüncesine göre tarihçiler yalnız Ortaçağ'la uğraşanlardır. İlkçağ arkeolojidir. Yeniçağ gazete koleksiyonu karıştırmaktır. Ortaçağ ise yazılı vesikaları arşivde araştırmak, kütüphanelerde vakanüvislerin abartılı bir dille yazdıkları eserleri okuyup anlamaktır. Ona göre tarihçi yalnız Ortaçağ'ı inceleyenler arasında çıkar Osmanlı Devleti'nin kuruluşu meselesi onun tarihçiliğinde önemli bir konudur. Çünkü kuruluş devri Batılı tarihçilerin üzerinde en fazla spekülasyon yaptıkları, Türk tarihçilerin ise efsane ve rivayetlerden bir türlü gerçeklere ulaşamadıkları bir alandır. Köprülü Osmanlı tarihini bağımsız olarak ele almaz. Osmanlı tarihi genel Türk tarihinin akışı içinde bir anlam ifade eder. Bu nokta ondan önceki tarihçilerin üzerinde durmadıkları bir konudur. Onun tarih oluşumunda Orta Asya Türk Tarihi, Horasan'daki Türk varlığı, Anadolu Selçuklu Devleti ve Osmanlı Devleti bir bütünün parçalarını oluşturur (Arı-Aslanbaş, 2000: 199, 200).

Türkiye'de metodik din ve tasavvuf tarihi araştırmaları Köprülü'nün "Türk Edebiyatın İlk Mutasavvıf1ar" isimli eseriyle başlamıştır. Kitabın birinci kısmı görünüşte Ahmet Yesevi'ye, ikinci kısmı Yunus Emre'ye ayrılmışsa da kitap esas itibariyle bir bütün olarak, Osmanlı dönemi de dâhil Türk süfıliğinin ilk genel tarih tecrübesi kabul edilebilir. Kitaba bu kimliğini veren, en az metinler kadar önemli olan uzun dipnotlarıdır. Bu dipnotlar, kaynaklar, hakkındaki tenkitli bilgilerin yanında, birçok önemli sorunu gündeme getirir, analize tabi tutar ve tartışır (Ocak, 1997: 223). Bu eser Türk edebiyat tarihi, din tarihi ve genellikle Türk kültür tarihi üzerinde devir açmıştır. Din tarihi araştırmaların devamı niteliğinde 1921 'de "Anadolu'da İslamiyet" 1930'da "Abu İshak Kazerunı" ve 1935'te "Mısır'da Bektaşilik" makalelerini yayınlamıştır (İnalcık, 1968: 292).

Genel Türk tarihiyle ilgili olarak ise 1915'te "Selçukiler Zamanında Anadolu'da Türk Medeniyeti" 1941 'de "Altınordu'ya Ait Yeni Araştırmalar" ve 1943'te "Anadolu Selçukluları Tarihinin Yerli Kaynakları" makalelerini yazmıştır (İnalcık, 1968: 292). Fuad Köprülü'nün zamanla olgunlaşan tarihçiliği, Cumhuriyet ideolojisinin resmi tezlerden çok daha sağlıklı, gerçek izdüşümünü oluşturmaktadır. 20. yüzyıl başlarının Oryantalist paradigmasını, bilim dünyasını ikna ederek yıkıp, yerine bütüncül bir kavrayış getirmiştir (Berktay, 1983: 2465).

154

Cumhuriyet dönemi tarihçiliğinin son kırk yılının önemli isim ve eserlerine bakıldığında en önlerde, çalışmalarını Köprülü'nün taslağımn çeşitli alanlarında yapan Köprülü'nün asistan ve öğrencileriyle karşılaşırız Şamanizın'in tarihçisi Abdülkadir İnan, Orta Asya'dan Anadolu'ya kadar her aşamada Türk göçebe kabile yaşantısını izleyen Faruk Sümer, Ortaçağ mezhep ve tarikatlarımızı en iyi bilenlerden Abdülkadır Gölpınarlı, dünya çapındaki halkbilimcimiz Pertev Naili Boratav, Selçuklu uzmanı Osman Turan, özgün araştırmalarında daha çok 16. yüzyıl sonu buhranı üzerinde duran, fakat Selçuklu-Osmanlı sosyo-ekonomik tarihine ilişkin sentetik denemeler de kaleme alan Mustafa Akdağ ve günümüzün en önemli Ottomanist'i sayılan Halil İnalcık bunlardan bir kaçıdır (Berktay, 1983: 2469).

Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri Hakkında Bazı Mülahazalar başlıklı çalışmasında Bizans ve Osmanlı Müesseselerinin mukayesesinde ilk defa bilimsel metodları kullanmış olan Köprülü’nün başlıca Bizans ile ilgili çalışmaları şunlardır (Demirkent, 2005: 64).

3.5.2.Eserleri1

3.5.2.1.Kitapları ve Makaleleri

1. Köprülü, M. Fuat (1959), Osmanlı Devlet’inin Kuruluşu, Türk Tarih Kurumu Yayınları’ndan, VIII. Seri- Sayı 3, Ankara, TTK Bsm., 1959, XIV+124 Sayfa (Müzellifimizin, Les Origines De L’empire Ottaman (Paris E.De Boccard, 1935) Adlı Eserinin Tercümesidir. (Bu Mühim Eserin, 1955’de Saray Bosna’da Satılan Ve Prof. Nedim Filipoviç’in Müellifimizin Hakkınsa Mukaddemesini İçine Alan Porijeklo Osmanske Carevine Adıyla Sırp-Hırvatça Tercümesi de vardır.), Güven Maatbası, 1962, 78 sayfa

2. Köprülü, M. Fuat (1981), "Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri

1

Prof. Dr. Fuad Köprülü’nün eserleri hakkında detaylı bilgi için bkz Köprülü, Orhan, F., Fuad Köprülü, 1987, Kültür Bakanlığı Yay.; Halil İnalcık, "Türk İlmi ve M. Fuad Köprülü" Türk Kültürü, S. 65, 1968; Bülent Arı - Selim Aslantaş "Türkiye'de Modem Tarihçiliğin Öncüsü Fuad Köprülü" Doğu Batı, S.12 Ankara 2000; Altunyay, H., “Fuat Köprülü”, Tarih ve Toplum, cilt VII, sa. 38, Şubat, 1987.

155

Hakkında Bazı Mülahazalar", Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası, C. I, İstanbul. 3. Köprülü, M. Fuat (2002), Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri, Kaynak Yayınları, İstanbul.