B. KİŞİ KADROSU
3. Kişilerin Sunuluşu
3.3. Fiziksel Tasvir
Tanpınar, gerçekçilik anlayışı çerçevesinde fiziksel tasvirlere geniş yer verir.
Bu da tıpkı, roman kişisini belli bir toplumsal tabakaya, akrabalık ilişkilerine oturtmak isteyişi gibi, ona gerçeklik kazandırmanın, inandırıcı kılmanın yollarından biridir.
Sahnenin Dışındakiler’deki Ekrem Bey tasvirine bakalım:
Elli yaşlarında ancak vardı. Saçı sıfır numara tıraş edilmişti. Gayet iri cüsseliydi. O kadar itina ile büyüttüğü bıyıkları bile cüssesine nisbetle küçücük kalıyordu. Atletik vücuduyla daha ziyade, sonraları gördüğüm o küçük Şarlo filmlerinin, ufak cüsseli muhasımından daima dayak yiyen atlet kılıklı kahramanına benziyordu. (SD:190)
Hayri İrdal’ın gözünden Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün Doktor Ramiz’inin görüntüsü ise şöyle:
Otuz yaşlarında, hafif sarı esmer, tıknazlığa doğru gidebilecek yapıda, ortadan uzun boylu, genç bir adamdı. Büyük, dalgın bakışlı, çok siyah gözleri vardı.
Bununla beraber ilk bakışta insan ne bu gözleri, ne de düzgün sayılacak yüzünü görebiliyordu. Ramiz Bey kendisiyle ilk karşılaşan insan üstünde daha ziyade anlaması güç bir aksaklık duygusu bırakıyordu. Sonradan, kendisine iyice alışınca, bu duygunun, ileriye doğru çıkık alnı ve kemikli yüzün düzgün mimarisiyle bütün çizgileri kaçmak istiyormuş gibi birdenbire bitiveren çenenin arasındaki uygunsuzluktan geldiğini anladım. Bu kaçış halindeki çene onun yüzünü hiç de tabii şekilde bitirmiyordu. Sesi de böyleydi. Garip ve açık aksanlarla başlıyor, sonra bir çeşit mırıltıda adeta izini karıştırmak ister gibi kayboluyordu. Nedense bu çehre, bu ses bana daima gayri muntazam kavislerle yapılmış helezonları hatırlatıyordu.
(SAE:100)
Yukarıdaki örnekte de görüldüğü gibi, fiziksel özellikler, karakteri tamamlayan ve karakter hakkında okurda uyandırılmak istenen duyguya katkıda bulunan ögelerdir. Örneğin, Seyit Lûtfullah, vücudunu kaplayan tikleriyle, kamburu ve çarpık yürüyüşüyle “ecinni”ye benzetilmiştir. Halit Ayarcı, gösterişli bir vücuda sahipken, Hayri İrdal kısa boylu ve çelimsizdir. Semra Hanım’ın güzelliğine ve zarafetine karşı kocası Cemal Bey, çirkin ve iticidir. Hayri İrdal, enstitüden önceki parasızlık günlerinde kızına talip olan Topal İsmail’in çirkinliğini anlata anlata bitiremez; kişiliğindeki bozukluk ve çirkinlikler, fiziksel özellikleriyle pekiştirilmiştir.
Huzur’daki Nuran ve Macide, temsil ettikleri şeylerle de uyumlu şekilde çok güzeller.
Fiziksel özelliklerin en çarpıcı olduğu kişi ise Behçet Bey. Babasından kırk santim
kısa, güzel karısının yanında büsbütün tezat oluşturan çirkin bir adamdır. Babasına hiç benzemez, İsmail Molla da bu benzemezliği affedememiş, “boyu kendisinden en aşağı kırk santim küçük olan bu cılız omuzlu, sakat çocuğu bir türlü beğenmemiştir”.(MB:28) Onu “küçük, şekilsiz, zavallılıklar içinde yüzer” görür.
Behçet Bey’in fiziksel özellikleri, onun “çocuk kalmış” oluşunu da destekler niteliktedir.
Tanpınar’ın romanlarında fiziksel tasvirler, bu türden bir işlevle yer alsa da simgesel öneme sahip roman kişilerinin anlatımında, tasvirlerin farklı bir boyut kazandığını da kaydetmek gerekir. Burada artık amaç “simgelenen”i belirginleştirmektir. Huzur’daki Nuran tasvirleri buna örnektir. Anlatıcının, “Nuran'ın fani varlığı gerçekten, bir yeniden doğuşun mucizesi oluyordu “(H:208) sözleriyle ifade ettiği simgesel ilişki, fiziksel tasvirlerin temel eksenini oluşturur:
Mümtaz, genç kadının güzel ve biçimli büstünü, beyaz bir rüyayı andıran yüzünü daha evvelden beğenmişti. Konuşur konuşmaz bu İstanbulludur, diye düşünmüş, -İnsan alıştığı yerden vazgeçemiyor, ama bazen Boğaz sıkıcı oluyor-dediği zaman kim olduğunu anlamıştı. Mümtaz için kadın güzelliğinin iki büyük şartı vardı. Biri İstanbullu olmak, öbürü de Boğaz'da yetişmek. Üçüncü ve belki en büyük şartının tıpkı tıpkısına Nuran'a benzemek, Türkçeyi onun gibi teganni edercesine konuşmak, karşısındakine onun gözlerinin ısrarıyle bakmak, kendisine hitap edildiği zaman kumral başını onun gibi sallayarak konuşana dönmek, elleriyle aynı jestleri yapmak, konuşurken bir müddet sonra kendi cesaretine şaşırarak öyle kızarma, hiçbir özentisiz, telaşsız, büyük ve geniş, suları, dibi görünecek kadar berrak, bir nehir gibi hayatın ortasında hep kendi kendisi olarak sakin, besleyici akmak olduğunu o gün değilse bile, o haftalar içinde öğrendi. (H:75)
Nuran’a ait fiziksel tasvirlerde, simgesel ilişkilerin, somut fiziksel görüntülerden çok daha fazla vurgulandığı görülür. Öyle ki, biz Nuran’ın gerçekte nasıl göründüğü konusunda tam bir fikre sahip olamayız. Tanpınar, tasvirleriyle bu yarı-hayal varlığı ortaya koyarken, romantik bir tavır içindedir.
SONUÇ
Tanpınar, Türk Edebiyatında modern romanın ilk olgun örneklerini vermiş, geniş esin kaynaklarıyla, zengin ve derinlikli bir roman anlayışını edebiyatımıza armağan etmiş bir yazardır. Onun getirdiği yenilikler, kendisinden sonra gelen birçok yazara esin kaynağı olmuştur.
Tanpınar’ın kendine özgü bir modern roman anlayışı vardır. Hiçbir akıma birebir uymaz, kendine özgü hale getirir. Bir dönem çok etkilendiği bir akımı sonra şiddetle eleştirebildiği görülür; akımlara bağlanmaz. Belki de bir romancı olarak onu en iyi tanımlayan hüküm, “kendine özgü” oluşudur. Bugün Tanpınar’ın metinlerini
irdelediğimizde, özellikle Fransız edebiyatından bazı eserlerle ilgisini kurmakta zorlanmıyoruz. Ancak üslûp taklidi yapmayışı, onu tatsız bir taklit olma tehlikesinden uzaklaştırmıştır.
Fransız edebiyatı, Tanzimattan beri yenileşme süreci içerisinde olan edebiyatımız için öteden beri bir kaynak olmuştur. Tanpınar, özellikle romanlarında, bu etkiyi taklit düzeyinin ötesine taşıyabilmiş, bu edebiyatın yöntem ve felsefesini yerli tarafları da olan bir romana nüfûz ettirmeyi başarmıştır. Kültür hakkında, değişimlerden sonra gelinen noktada bireyin ve toplumun kendini tanımlayacağı kimlik hakkında getirdiği önerilerde de vurgu, yöntem üzerinedir. Batıda eskiyle ve geçmişle ilişkiler nasıl yöntemsel düzeyde ise, geçmiş nasıl bir zemin ve dayanak ise bizde de böyle olmalıdır. Toplum, ölü şekilleri değil onları kendi devrinde üreten ve değerli kılan paradigmayı miras almalıdır. Tanpınar’ın romanlarının tematik dokusunu kuran bu terkip fikri, nasıl parçaları bir araya getirmek yerine sistemli bir yöntemi, parçaları iyi tanıyarak “yeni” bir bütün oluşturulmasını esas alıyorsa, roman tekniği de böyle bir yöntemsel kuruluşa dayanır. Batı romanını, izlediği yazarları değerli kılan şeyi, kendi romanlarının temeline yerleştirmek istemiştir. Bu yüzden bu romanlar modern olduğu gibi yerlidir de… Tanpınar, batılı değerleri, sanat eserlerini, düşünce akımlarını romana sokmuş; ancak bunları “biz”i açıklayan, “bizimle” ilişkili bir bağlam oluşturmakta kullanmayı başarmıştır.
Bir romancı olarak onu değerli kılan ölçütlerden bahsederken, bunlara hiç şüphesiz, hemen her Tanpınar okurunun teslim edeceği “samimiyet”i eklemek gerekir. Tanpınar, gerek romanlarında anlattığı ve tartıştığı konuları, gerekse onları modern bir form içinde sunma gereğini gerçekten de dert edinmiştir. Okur, onun ortaya döktüğü sorun ve tartışmalarla karşı karşıya kalırken, yazarın bu samimiyetini hisseder.
Tanpınar, yetiştiği devir itibarıyla toplumsal sorunlara ilgi göstermiş, kimlik meselesini bireysel ve toplumsal boyutta irdelemiştir. Romanları bu nedenle yer yer deneme türüne yaklaşsa da, roman evreninin estetizasyonu, bu romanları tatsız ve sıradan olmaktan çıkarmıştır. Romanlarındaki aşırı yük, kimileri için Tanpınar’ın güçlü yanıyken kimileri romanın dokusundaki gevşeklik nedeniyle onu eleştirmişlerdir. Tanpınar edebiyatı bir güzel sanat, amacını da güzellik olarak görmüş; teknik ve biçim sorunu üzerinde incelikle durmuştur. Bütün bunlar onun anlatmak istediği şeylerin cazibesine kapılarak biçimi zaman zaman feda etmesine
engel olamamıştır. Romanlarındaki doku, zengin ve rengârenk ipliklerden örülmüş, ancak dokusu yer yer gevşek bir kumaşı hatırlatır.
Modern romanın, kurguyla iç içe geçmeyen, kurgu içinde erimeyen düşünceye tahammülü olmadığı bir gerçektir. Yeni bir şeyin eşiğinde, deneme aşamasında olan her şey gibi, Tanpınar’ın romanlarının da deneysel; dolayısıyla aksayan tarafları vardır. Diyalogların doğal olmayışı, genelleme ve olayların iç içe geçemeyişi, deneme tarzının, göndermelerin zaman zaman romana, akışı bozacak şekilde yaygın oluşu gibi kusurlar, bu romanların ortaya çıkış şartları düşünüldüğünde normal karşılanmalıdır.
Tematik olarak birçok değerlendirmeye konu olmuşsa da, Tanpınar’ın edebiyatımıza getirdiği asıl değer tekniktir. Daha çok tema olarak değerlendirilen müzik, resim gibi sanatları ve rüyayı roman tekniğine nasıl uyarlayabileceğini araştırmış, batılı kaynaklarda örneklerini görmüş ve bu uygulamaları yapmıştır.
Proust, Dostoyevski, Joyce gibi romancılardan etkilenmiş, onların romanlarında gördüğü güçlü yanları romanına katmaya çalışmıştır. Tanpınar’da anlatı tekdüzelikten uzak, zengin, çeşitli, çok yönlü bir yapı gösterir. Sanatları temsil ettikleri değerlerle birlikte romanın yapısına dahil etmiştir. Görme, duyma, dokunma duyuları çeşitli sanatlar aracılığıyla romanlarda canlılıkla yansıtılmıştır. Bu zengin ve çok parçalı yapı, aynı zamanda okuru da daha katılımcı olmaya davet etmiştir.
Tanpınar okurundan belli bir kültür birikimine sahip olmasını bekler. Metinler ve türlerarası ilişkilerle örülen romanlarının doğru şekilde anlaşılabilmesi, ancak bu şekilde mümkün olabilir. Tanpınar’ın romanları, resim, heykel, mimari gibi plastik sanatlardan, müzik ve şiire uzanan bir yelpazede rengarenk bir coğrafya boyunca uzanır. Okurunu, romanın ilk sayfalarından itibaren bu ilişkiler arasında gezdirir.
Tanpınar, anlatının dört temel unsurundan olan zaman ve mekâna yeni işlevler yüklemiştir.
Mekân onun romanlarında çoğunlukla simgesel boyutuyla karşımıza çıkar.
Yazar, düşüncelerini, izlenimlerini mekânlar aracılığıyla anlatır; okurda uyandırmak istediği duygu için onlardan yararlanır. Tasvirlerle estetik bir dil kurar ve bunu romanın bütün dokusuna işler.
Zaman kavramı ise simgesel boyutunun yanısıra olay örgüsündeki kırılmalarla ifade bulur. Olay akışındaki ileri geri hareketlendirmelerle, okura bir tür “hatırlama ödevi” verilir. Geçmiş yaşantılar, geçmişle ve dış zamanla olan ilişkiler, romanın
temel unsuru olan kişilerin kuruluşunda önemli yer tutan ögelerdir. Dış zaman ve insanın iç zamanı aidiyet sorunlarına ve çatışmaya da kaynaklık eder.
Tanpınar’ın ömrünün sonuna kadar şiir yazmayı bırakmadığını biliyoruz. Şiir sanatına büyük bir tutkuyla bağlıdır ve üzerinde büyük bir hassasiyetle çalışır.
Şiirdeki mükemmellik ve güzellik hedefleri, metinleri defalarca yeniden yazmasına ve değiştirmesine yol açar. Romanlarındaki incelikli dil de belki bu bakımdan, şiir çalışmalarıyla ilişkilendirilebilir. Romanlarındaki dili değerlendirdiğimizde gerçekten orijinal ve Tanpınar’a özgü benzetmelerle, mecazlarla karşılaşırız. Bu dilin gözlendiği mekân ve insan tasvirleri, okura şiir tadı verir. Belli kelimeleri sık kullanır, soyutlamalara başvurur, simgesel bir anlatıma başvurur, ayrıntılar üzerinde dikkatle durur. Bu dil, Tanpınar’a ait herhangi bir metin okunduğunda, yazarını tahmin etmemizi sağlayacak başlıca özelliklerindendir.
Simgelerin sık kullanımı, metinlerin çözümlenmesini güçleştirdiği gibi farklı yorumlara da imkan tanımıştır. Yazılışlarından bunca zaman sonra bile, bu simgesel ilişkiler konusunda okurlar olarak hemfikir olamayışımız, bu yapının bir sonucudur.
Sezdirmeyi doğrudan söylemeye tercih eden bir yazarın anlatımda böyle bir yol tutması son derece doğaldır. Simgeler dolaylı bir anlatım sağlar; romandaki içeriğin bir “atmosfer” kurarak anlatılmasına imkan verir. Görüldüğü gibi romanın yazılış amacı, içeriği ve tekniği hakkında sıkı bir ilişki mevcuttur.
Simgeler ve müzik başta olmak üzere diğer türlerin romana girişinin bir nedeni de Tanpınar’ın peşinde olduğu “rüya estetiği”dir. Rüyanın atmosferi, ona eşlik eden duygular, dolaylı, kapalı anlatım, romana yayılan bu estetiğin parçalarıdır.
Tanpınar’ın romancılığının en karakteristik yanı, kişilere dayanmasıdır.
Romanda insan unsurunu birinci sırada önemli gören ve bizde romanın gelişmeyişini, eski şark hikâyesi gibi “ferdin câhili” türlerin, insan merkezli bir tür olan romana kaynaklık edememiş olmasıyla açıklayan yazar, kendi romanlarında kişilerin kuruluşuna özel bir önem vermiştir. Psikolojik çözümlemelerle, psikanaliz, rüya ve simgelerden yararlanarak, çok boyutlu ve derinlikli roman kişileri kurmaya çalışmıştır. Onun romanları edebiyatımıza birçok unutulmaz kahraman kazandırmıştır: Huzur’un Mümtaz’ı, Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün Hayri İrdal’ı, Halit Ayarcı’sı, Sahnenin Dışındakiler’in Cemal’i, Mahur Beste’nin Behçet Bey’i bunlardan birkaçıdır. Onların çatışmaları üzerinden toplumun çatışmalarını ele almış, bu ikisini birbirinden ayrılmaz duruma getiren bir anlatımla, romanının en üstün tarafını kurmuştur. Tanpınar, karakter yaratmada, karakterlere özgü özellikleri
romanın bütününe teknik ve kurgu olarak yansıtmakta son derece başarılıdır. Roman kişilerinin çatışmaları, olay örgüsünü kuran çatışmaları oluşturmuş ya da onlara temel olmuştur. Bireysel ve toplumsal çatışmalar karşılıklı olarak birbirini aydınlatan ve açıklayan bir kurgu içinde sunulmuştur.
Bir romancının değerini belirleyen ölçütlerden biri de ele aldığı temalardır.
Bu, aynı zamanda yazarın tekniğine de yön veren unsurdur. Tanpınar’ın romanlarında sanat, müzik, kültür, kimlik gibi unsurlarla kurulan bir tematik yapı söz konusudur.
Bunlar kuşkusuz ki edebiyatımızda bugün dahi güncelliğini koruyan tartışma konularıdır; ancak onun eserlerini kalıcı yapan, bu temaların çarpıcılığından çok, anlatılanları bir sosyal tarih, sanat tarihi ya da tecrübe aktarımının ötesine taşıyan ve ona sanatsal değer kazandıran tekniklerin kullanılmış olmasıdır.
Tanpınar, romanlarında felsefi görüşlerine önemli ölçüde yer verir. Özellikle Huzur’da varoluş meselesi, insanın hayat ve ölüm karşısındaki durumu gibi konular üzerinde uzun uzun durur. Tanpınar’ın kişileri romanlarda birçok defa bir araya gelip, felsefeden memleketin politik, iktisadi ve kültürel durumuna kadar çeşitli konularda tartışır, tespitlerde bulunurlar. Politika, tarih, kültür, medeniyet, kültürün devamlılığı, geçmişle kopukluk, köksüzleşme gibi konular işlenir. Tanpınar, bu türden felsefî, toplumsal meseleleri işlemesi ve kültür ögelerine romanlarında geniş yer vermesi nedeniyle bir “kültür romancısı” olarak değerlendirilmiştir. Romanlarındaki içerik, toplumda bu konular üzerinde tartışmayı tetikleyecek ya da cesaretlendirecek türdendir.
Tanpınar’ın romanları, bu yönleriyle yazılışlarından onlarca yıl sonra, üstelik giderek artan bir ilgiyle okunmakta ve tartışılmaktadır. Tanpınar, bugün hâlâ tartışmayı sürdürdüğümüz felsefî sorunlara, çatışma ve kimlik karmaşalarına, geçmişten bir ışık tutarken, zaman içinde değişen romana ve roman okuruna rağmen, bugünün okurunda da estetik zevk uyandırabilmektedir.
KAYNAKÇA
I. İNCELENEN ESERLER
Mahur Beste, (Tefrika: Ülkü, 1944), Dergah Yay., İstanbul, 2005 (1975) Huzur, (Tefrika: Cumhuriyet, 1948),YKY, İstanbul, 2001 (1949)
Sahnenin Dışındakiler, (Tefrika: Yeni İstanbul, 1950), Dergah Yay., İstanbul, 2005 (1973)
Saatleri Ayarlama Enstitüsü, (Tefrika: Yeni İstanbul, 1954), YKY, İstanbul, 2003 (1961)
II. YARARLANILAN KAYNAKLAR A. Kendi Eserleri
Bütün Öyküleri, (Abdullah Efendinin Rüyaları (1943), Yaz Yağmuru (1955) ve Kitaplarına Girmemiş Öyküleri), YKY, İstanbul, 2004
Beş Şehir, Dergah Yay., İstanbul, 2006 (1945)
XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, YKY, İstanbul, 2006 (1949) Yahya Kemal, (Monografi), YKY, İstanbul, 2001 (1962)
Edebiyat Üzerine Makaleler, Haz. Zeynep Kerman, Dergah Yay., İstanbul, 2005 (1969)
Yaşadığım Gibi, Haz. Birol Emil, Dergah yay., İstanbul, 2005 (1970)
Tanpınar’ın Mektupları, Haz. Zeynep Kerman, Dergah Yay., İstanbul, 2001 (1974) Bütün Şiirleri, Dergah Yay., İstanbul, 2007 (1976)
Aydaki Kadın, Yayına Haz. Güler Güven, Adam Yay., İstanbul, 1987 (1979)
Tanpınar’dan Hasan Âli Yücel’e Mektuplar, Haz. Canan Yücel Eronat, YKY, İstanbul, 2000
Mücevherlerin Sırrı (Derlenmemiş Yazılar, Anket ve Röportajlar), YKY, İstanbul, 2004
Edebiyat Dersleri, (Gözde Sağnak, Ali F. Karamanlıoğlu, ve Mehmed Çavuşoğlu’nun Ders Notları), Haz. Abdullah Uçman, YKY, İstanbul, 2004 (2002)
Günlüklerin Işığında / Tanpınar’la Başbaşa, Haz. İnci Enginün, Zeynep Kerman, Dergah Yay., İstanbul, 2007
B. Diğer Kaynaklar B.1. Kitaplar
Abacı, Tahir, Yahya Kemal ve Ahmet Hamdi Tanpınar’da Müzik, İstanbul, 2000 Alkan, Erdoğan, Şiir Sanatı, İnkılap Yay., İstanbul, 2005
Baudelaire, Charles, Fleurs du Mal,http://fleursdumal.org/toc_1861.php Le Spleen de Paris,
http://baudelaire.litteratura.com/le_spleen_de_paris.php
Bayramoğlu, Zeynep, Huzursuz Huzur ve Tekinsiz Saatler Ahmet Hamdi Tanpınar Üzerine Tezler, YKY, İstanbul, 2001
Çetin, Nurullah, Roman Çözümleme Yöntemi, (Yazarın kendi yayını),Ankara, 2003
Demiralp, Oğuz, Kutup Noktası, İstanbul, 1993
Kaplan, Mehmet, Tanpınar’ın Şiir Dünyası, İstanbul, 1963
Stevick, Philip, Roman Teorisi, Çev.: Sevim Kantarcıoğlu, Akçağ, Ankara, 2004 (1967)
Sunat, Haluk, Boşluğa Açılan Kapı / Ahmet Hamdi Tanpınar ve Yapıtlarına Psikanalitik Duyarlıklı Bir Bakış, İstanbul, 2004
Tağızade Karaca, Nesrin, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Musıkî, Hece Yay., İstanbul, 2006
Todorov, Tzvetan, Yazın Kuramı, Rus Biçimcilerinin Metinleri, Çev.:Mehmet-Sema Rifat, YKY, 2005 (1966)
Törenek, Mehmet, Başka Hayatlar Peşinde / Tanpınar’ın Romanları Üzerine Bir İnceleme, Erzurum, 2006
B.2.Makaleler
Ağaoğlu, Adalet, “Tanpınar’da Kent Simgesi”, Milliyet, 9 Eylül 1988
Akün, Ömer Faruk, “Ahmet Hamdi Tanpınar”, İ.Ü. Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, C.
XII, Aralık 1962
Alangu, Tahir, “Ahmet Hamdi Tanpınar”, Cumhuriyetten Sonra Hikaye ve Roman, C.
III,S İstanbul, 1965
Alptekin, Turan, “Ahmet Hamdi Tanpınar ve Romanları”, Hürriyet Gösteri, S. 242, Ekim 2002
Aydın, Mehmet, “Tanpınar’da Eski ve Yeni Üzerine”, Toplumbilim, S.20, Ağustos 2006
Aytaç, Gürsel, “Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Çağ ve Toplum Hicvi: Saatleri Ayarlama Enstitüsü”, Milli Kültür, S.5, Ekim 1981
Ayvaz, Emre, “Sonradan Gelenin Tanıklığı”, Toplumbilim, S.20, Ağustos 2006
Ayvazoğlu, Beşir, “Saatleri Ayarlama Enstitüsü yahut Bir İnkıraz Felsefesi”, Töre, S.169-170, Haziran-Temmuz 1985
“Tanpınar ve Felsefe”, Tercüman, 26 ocak 1986
“Tanpınar’da Musıkî, Mimarî ve Şehir”, Türk Edebiyatı, S. 150, Nisan 1986
“Saatleri Ayarlama Enstitüsü”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, C. VII, İstanbul, 1990
Behramoğlu, Ataol, “Mahur Beste ve Huzur’da Ulusal Kimlik Arayışları ve Toplumsal Sorunlara Yaklaşım”, Varlık, S. 915, Aralık 1983
Demiralp, Oğuz, “Mahur Beste’nin Bitmemişliği”, Soyut, S. 92, Haziran 1976
Demirtürk, Lale, “Saatleri Ayarlama Enstitüsü Üzerine Bir İnceleme”, Varlık, S.
1032, Eylül 1993
Doğan, Mehmet Can, “Tesadüf ve Kader Arasında Zihinsel Bir Kaza”, Hece, S.26-27, Şubat-Mart 1999
Emil, Birol, “Huzur”, Türk Düşüncesi, S. 10-12, 1 Eylül-15 Kasım 1957
“Ahmet Hamdi Tanpınar”, Türk Yurdu, S.5, Ağustos 1962 Enginün, İnci, “Sahnenin Dışındakiler”, Milli Kültür, S. 34, Mayıs 1982
“Mahur Beste”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, C. VI, istanbul, 1986
“Saatleri Ayarlama Enstitüsü”, Türk Dili, S. 606, Haziran 2002 Ertop, Konur, “Sahnenin Dışında Kalamayan Yazar”, Kitaplar, S.1, Nisan 1973
“Saatleri Ayarlama Enstitüsü”, Milliyet Sanat, S.191, Temmuz 1976
“Ahmet Hamdi Tanpınar / Romancı Kişiliği ve Geçmişle Hesaplaşması”, Milliyet Sanat, S.40, Ocak 1982
Eyüboğlu, Sabahattin, “Tanpınar’da Zaman”, Yeni Ufuklar, S. 130, Mart 1963
Feldman, Walter, “Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde Zaman, Bellek ve Özyaşamöyküsü”, Kitap-lık, S.34, Güz 1998
Fethi Naci, “Sahnenin Dışındakiler”, Yeni Dergi, S. 110, kasım 1973; 100 Yılda 100 Roman, İstanbul, 1999
Gürbilek, Nurdan, “Tanpınar’da Görünmeyen”, Defter, S.2, Yaz 1988; Yer Değiştiren Gölge, İstanbul, 1995
“Kötü Çocuk Türk”, Kötü Çocuk Türk, İstanbul, 2001 Hisar, Abdülhak Şinasi, “Yaz Yağmuru”, Türk Yurdu, S.249, Ekim 1955
İbnülemin M. Kemal, “Ahmet Hamdi Tanpınar”, Son Asır Türk Şairleri, İstanbul, 1942
İleri, Selim, “ İstanbul’da Zaman: Sahnenin Dışındakiler”, Yeni Dergi, S. 104, Mayıs 1973
İnci, Handan, “Elli Yılın Huzur Okumaları”, Kitap-lık, S. 40, Mart-Nisan 2000
İpekçi, leyla, “Baba Olmak Oğul Olmak” (Saatleri Ayarlama Enstitüsü üzerine), Virgül, S.91, Ocak 2006
Işın, Ekrem, “Ahmet Hamdi Tanpınar ve Musıkî”, Sanat Olayı, S. 9, Eylül 1981
“Osmanlı ilmiye Sınıfının Romanı: Mahur Beste”, Kitap-lık, S. 40, Mart-Nisan 2000
“A’dan Z’ye Ahmet Hamdi Tanpınar” (Kitap-lık Dergisinin 65.
sayısının eki olarak verilmiştir), İstanbul, 2003
“Huzur Dersleri”, Kitap-lık, S. 82, Nisan 2005
“Mümtaz: Çoksesli Bir Düşünce Repertuarı”, Kitap-lık, S. 83, Mayıs 2005
Jo Roy, “Poe and Baudelaire: A Vast Ocean Apart”, http://www.usna.edu/EnglishDept/poeperplex/baudp.htm
Kahraman, Hasan Bülent, “Yitirilmiş Zamanın Ardında: Ahmet Hamdi Tanpınar ve Muhafazakar Modernliğin Estetik Düzlemi”, Doğu-Batı, S.11, Mayıs-Haziran-Temmuz, 2000
Kantarcıoğlu, Sevim, “Huzur”, Forum, S.153-154, Ocak-Şubat 1986
Kaplan, Mehmet, “Abdullah Efendinin Rüyaları”, Tasvir-i Efkar, 18 İkinciteşrin 1943 “Yaz Yağmuru”, İstanbul, S. 11, Kasım 1955
“Bir Gül Bu Karanlıklarda”, Türk Yurdu, S. 294, Mart 1961 “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”, Çağrı, S. 49, Şubat 1962
“Bir Şairin Romanı: Huzur” İ.Ü. Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, C.
XII, XIII, Aralık 1962, 1964
Kaplan, Mehmet, “Ahmet Hamdi Tanpınar ve Zaman I-II”, İstanbul Belediye, S. 96, 1971, S.100, 1972
Karaalioğlu, Seyit Kemal, “Huzur”, Türk Romanları, İstanbul, 1983
Kerman, Zeynep, “Tanpınar ve Paul Valéry”, Türk Edebiyatı, S.1, Ocak 1972
“Huzur Romanında Musıkî”, Töre, S. 131, Nisan 1982
Köroğlu, Erol, “Ahmet Hamdi Tanpınar ve İstanbul”, Varlık, S. 1087, Nisan 1998 Kutlu, Mustafa, “Huzur”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, C. IV, İstanbul, 1981
“Tanpınar’ın Yalan Dünyası”, Yönelişler, S. 22, Nisan 1983 Maulpoix, Jean-Michel, “Paul Valéry, ou le lyrisme de l'intellect”,
http://www.maulpoix.net/valery.htm
Moran, Berna, “Bir Huzursuzluğun Romanı: Huzur”, Birikim, S. 46-47, Aralık 1978-Ocak 1979; Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış I, İstanbul, 2003
“Saatleri Ayarlama Enstitüsü”, Birikim, S.37, Mart 1978; Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış I, İstanbul, 2003
Moran, Tatyana, “Tanpınar’a İlişkin Anılar: Bu aşkı Yaşamasaydım Huzur’u Yazamazdım”, Kitap-lık, S. 40, Mart-Nisan 2000
Oğuzertem, Süha, “Hasta Saatler, Bozuk Sıhhatler: Enstitü Sorununa Babasız Bir Yaklaşım”, Defter, S. 23, Bahar 1995
“Gizemli Bir Yaz Bahçesinde Freud, Joyce ve Tanpınar”, Kitap-lık, S.
40, Mart-Nisan 2000
“Psikanalitik Eleştiri ve Tanpınar’ın Metinleri”, Edebiyat İlmi problemleri Sempozyumu (23-25 eykül 2003), Ankara 2005
Oktay, Ahmet, “Tanpınar: Bir Tereddüdün Adamı”, Defter, S. 23, Bahar 1995
Önberk, Nevin, “Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Hikayelerinde Rüya Motifi”, Erdem, S.19, Ocak 1991
Önertoy, Olcay, “Ahmet Hamdi Tanpınar”, Cumhuriyet Dönemi Türk Roman ve Öyküsü, Ankara, 1984
Özer, Sevinç, “Ahmet Hamdi Tanpınar: Sahnenin Dışındakiler”, Batı Edebiyatları Araştırma Dergisi, S.5-6, Aralık 1981
Öztürk, Serdar, “Tanpınar’ın Oyun Dünyaları”, Toplum ve Bilim, S.106, 2006
Pamuk, Orhan, “Ahmet Hamdi Tanpınar ve Türk Modernizmi”, Defter, S. 23, Bahar 1995
“Şiirde Aradı Romanda Buldu”, Cumhuriyet, 23 Ocak 1992; Öteki Renkler, İstanbul, 1999
Perin, Cevdet, “Huzur”, Yeni İstanbul, 16 Ocak 1950
Schrorer, Mark, “Teknik ve Öz İlişkisi”, Roman Teorisi (Stevick, 1967), s. 64
Şişmanoğlu, Şehnaz, “Mahur Beste’de Aynalanan Eksiklik Sorunu”, E, S.41, Ağustos 2002
Tanyol, Cahit, “Ahmet Hamdi Tanpınar ve Huzur Romanına Dair”, Yeni Sabah, 4 Eylül 1949
Tecer, Ahmet Kutsi, “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”, Cumhuriyet, 24 Ocak 1963 Tunç, Ayfer (Konuşan), “Tanpınar’ın Bir kelimesini Bile Feda Etmemek Lazım”
(Birol Emil ve Turan Alptekin’le Konuşma), Kitap-lık, S. 40, Mart-Nisan 2000
Uçman, Abdullah, “Sahnenin İçindekiler ve Dışındakiler”, Toplumbilim, S.20, Ağustos 2006
Uyguner, Muzaffer, “Mahur Beste”, Türk Dili, S.287, Ağustos 1975 Ürgüp, Fikret, “Tanpınar’da Abes Duygusu”, Yeditepe, S.79, Ocak 1963 Yavuz, Hilmi, “Tanpınar’ın Estetiği”, Yeni a, S. 15, Haziran 1973
“Huzur Bir Müzikal Roman mı?”, Zaman, 31 temmuz 2002 Yücel, Tahsin, “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”, Varlık, S.568, Şubat 1962
B.3. Tezler
Günday, Rıfat, Problemes du Temps chez Marcel Proust et Ahmet Hamdi Tanpınar, Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, 1997
Karahasanoğlu, Vahap, Ahmed Hamdi Tanpınar'da Estetik Trans, Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, 1987
Sağlık, Şaban, Popüler Roman Ve Estetik Roman Kavramları Açısından Esat Mahmut Karakurt Ile Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Romanları Üzerine Mukayeseli Bir Çalışma, Doktora Tezi, On Dokuz Mayıs Üniversitesi, 1998
Suveren, Yaşar, Ahmet Hamdi Tanpınar`da Modernleşme, Kültür Ve Kimlik Sorunu, Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi, 2002
Şahin Gümüş, Seval, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Hikâye Ve Romanlarında Oyun, Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, 2006
ÖZET
Bu çalışma Tanpınar’ın roman tekniği üzerinedir. İncelemeye konu olan dört romanda kullanılan teknikler üzerinde durulmuştur. Bu kapsamda dil, üslûp, olay örgüsü, kişi incelemeleri yapılmıştır. Üslûp, kaynakları ve araçları bakımından değerlendirilmiştir. Yazarın Türk ve Dünya edebiyatındaki esin kaynakları bu kapsamda incelenmiştir.
Olay örgüsü, dört temel unsurun görünümleri, kuruluş ve işlevleriyle incelenmiştir. Romanların en temel unsuru olan kişiler ise, gerek kurgudaki işlevleri gerekse kuruluşları bakımından incelenmiş; kuruluşlarındaki yöntemler alt başlıklarla değerlendirilmiştir.