• Sonuç bulunamadı

1.3. FİNANSAL BAŞARISIZLIĞA SEBEP OLAN FAKTÖRLER

1.3.2. Firma İçi Faktörler

Finansal başarısızlık firma dışı faktörlerden kaynaklandığı gibi firma içi faktörlerden de kaynaklanabilmektedir. Firma içi faktörler, firmadan kaynaklanan ve denetim yoluyla öngörülmesi mümkün olan faktörlerdir. Bu faktörler firmadan kaynaklandığı için gerekli önlemler alınarak finansal başarısızlık riski minimize edilebilir. Firma içi faktörler finansal faktörler ve operasyonel faktörler olarak iki başlık altında ele alınmaktadır.

1.3.2.1. Finansal Faktörler

Finansal başarısızlığın finansal faktörlerinden biri aşırı borçlanmadır. Firmalar yeterli özsermayeye sahip değillerse faaliyetlerini devam ettirmek ve büyümek için borçlanma yoluna gitmektedirler. Firmaların kaynakları yabancı ve öz kaynaklardan meydana gelmektedir. Kredi olanaklarının sınırlı olduğu ülkelerde öz kaynak ağırlıklı bir yapı söz konusudur. Finansal piyasalarda derinlik, çeşitlilik ve kurumsallaşmanın bulunduğu ülkelerde ise firmalar faaliyet gösterdikleri sektör yapısına göre hem öz kaynaklardan hem de yabancı kaynaklardan yararlanmaktadırlar (Akkaya, 2007: 180).

Firma yöneticilerinin finansal kaldıraçtan yararlanmak istemeleri çoğu zaman aşırı borçlanmanın nedeni olarak karsımıza çıkar. Buradaki temel amaç, firmaların öz sermaye kârlılık oranını yüksek tutmaktır. Yabancı kaynağın maliyeti özsermayeye göre daha düşük olduğu için borç oranının artması ağırlıklı sermaye maliyetini düşürmektedir. Ancak borç oranının artması bir yandan da firmanın finansal riskini yükseltmektedir. Firma yöneticileri çoğu zaman aşırı borçlanmanın risk etkisini göz ardı ederek sermaye maliyetini düşürmesinden ötürü borçlanmayı ön plana almaktadır. Asıl sorun firmanın ne kadar borçlanması gerektiğidir. Bir başka deyişle firmanın sermaye maliyetini minimize edecek optimum sermaye yapısının nasıl olması gerektiğidir.

Firmaların yabancı kaynaklar ile yatırım yaptığı varlıklar, firma giderlerinin üzerinde bir gelir sağlarsa, finansal kaldıracın özsermaye karlılığı üzerinde olumlu etkisi olacaktır yani finansal kaldıracın artması özsermaye karlılığını arttıracaktır. Fakat firmanın sürekli borçlanarak finansal kaldıraçtan yararlanma olanağı sınırsız değildir. Çünkü, finansal kaldıraç oranının yüksek olması halinde borç kullanım düzeyindeki yükselme nedeniyle artan risk yabancı kaynak ve özkaynak maliyetinde artışa neden olacak, özsermaye karlılığındaki artış devam etmeyeceği gibi azalacaktır. Çünkü finansal kaldıraç oranının yüksek olması öz sermaye kârlılığı üzerinde bir gelir getirse de, nakit dengesizliği meydan getirmekte firmanın anapara ve faiz taksitlerini ödeyememesine neden olmaktadır. (Uzun, 2005: 163, Akgüç, 1998: 32). Bu durum ekonominin durgunluk ve gerileme dönemlerinde daha da etkin olmaktadır ve firmanın finansal başarısızlığının önemli bir nedenidir.

Bir diğer finansal faktör ise yetersiz çalışma sermayesi sorunudur. Çalışma sermayesi genellikle dönen varlıklardan oluşmaktadır. Çalışma sermayesi yönetimi; nakit yönetimini, portföy (spekülatif amaçlı kısa vadeli finansal yatırımlar) yönetimini, alacakların yönetimini ve stok yönetimini kapsamaktadır. Firmanın hayatını devam ettirip büyüyebilmesinde çalışma sermayesi yönetiminin önemli bir fonksiyonu vardır. Çalışma sermayesi; firmaların tam kapasite ile çalışabilmesi, üretimin kesintisiz devam edebilmesi, iş hacminin genişletilebilmesi, yükümlülüklerini karşılayamama riskinin azaltılması, kredi değerliliğinin arttırılması, olağanüstü durumlarda mali yönden zor durumlara düşmenin önlenmesi, faaliyetin kârlı ve verimli bir şekilde yürütülmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Çalışma sermayesinin yetersizliği, firmaları önce teknik açıdan yükümlülüklerini yerine getiremez duruma düşürerek, gerekli önlemlerin alınmaması durumunda, firmanın tasfiyesine sebep olabilmektedir. Dun&Bradstreet şirketi firmaların finansal başarısızlık nedenleri üzerine yaptığı araştırmada finansal başarısızlıklarının %47.3’ünün çalışma sermayesi, nakit akımı eksikliği ve dengesizliği gibi finansal nedenlerden kaynaklandığını analiz etmiştir (Brigham ve Daves, 2004: 838).

Firmaya borç verenler, alacaklarını vadesinde tahsil edemedikleri takdirde firma, yükümlülüklerini ödemediği için finansal başarısızlığın ilk adımı olan likidite yetersizliği ile karşı karşıya demektir. Firma yönetimi bunu göz önünde bulundurarak vadesinde ödeyebileceği şekilde borçlanmaya gitmelidir. Firmanın çalışma sermayesini göz önünde bulundurarak toplam borçlar içinde, kısa ve uzun vadeli borçlar arasındaki dengeyi kurmaya çalışmalıdır (Yılancı vd., 2002: 4).

Finansal başarısızlık içinde olan firmalarda çalışma sermayesinin yetersiz olmasının en önemli nedeni, nakit akışlarının yetersiz olmasıdır. Zayıf nakit akımı da finansal başarısızlığın en önemli içsel nedenlerinden biridir. Yetersiz nakit akım yönetiminin en belirgin sonucu nakitlerdeki düşüştür (FEE, 2004: 11). Nakitlerdeki düşüş, vadesi gelen ödemelerin yapılamamasına neden olur. Nakit akışının önemli derecede bir kesintiye uğraması firmanın dışarıdaki tehditlere yanıt verme yeteneğini sınırlandırmaktadır (Bradley ve Cowdery, 2008).

1.3.2.2. Operasyonel Faktörler

Finansal başarısızlığın en önemli içsel faktörlerinden biri yönetim yetersizliğidir. Hatta diğer içsel faktörlerin temelinde de yönetim yetersizliğinin olduğu görülmektedir. Yönetim yetersizliği, firma yöneticilerinin firmayı yönetmede ve değerlendirmede yetersiz kalmasını ifade eder. Bu yetersizlik eksik iç kontrol sisteminden, kötü organizasyonel yapıdan, eksik veya hatalı personel politikasından, yetersiz karar alma süreç ve kriterlerinden veya yönetimin beceriksizliğinden kaynaklanabilir (Doğrul, 2009: 27).

Whitaker (1999)’ın finansal sıkıntı içindeki firmalar üzerine yaptığı çalışmada, birçok firmanın, dışsal faktörlerden ziyade yönetim yetersizliğinden dolayı finansal başarısızlığa uğradığını tespit etmiştir. Whitaker, firmaların başarısızlık nedenleri arasında yetersiz yönetimin %39,3 oranında pay edindiğini göstermiştir. Gitman (2003) ise, yönetim yetersizliğinin finansal başarısızlıkların %50’den fazlasına neden olduğunu ileri sürerek bu teze destek vermiştir.

Firmaları finansal başarısızlığa götüren yönetim hataları şu şekilde sıralanabilir (Akgüç, 1998: 948-949, Emery, 2004: 65-66, Okka, 2009: 929-930);

 Üretim teknolojisindeki değişikliklerin önemsenmemesi,

 Dolandırıcılık,

 Maliyetlerin kontrol altına alınamaması,

 Yatırım kararlarının alınmasında nakit akımlarının önemsenmemesi,

 Kaynakların tek bir projeye yönlendirilmesi,

 Finansal planlamanın yetersiz oluşu, finansman gereksinimleriyle kaynaklar arasında dengenin kurulamayışı, kaynakların süreleri ile bunların yatırıldıkları varlıkların kullanım süreleri arasında uyumsuzluk bulunması,

 Yükümlülüklerin yerine getirilmesi konusuna gereken özen ve titizliğin gösterilmemesi, yükümlülüklerin yerine getirilmesi için gerekli önlemlerin zamanında alınmaması,

 Satış, üretim ve finans bölümleri arasında gerekli koordinasyonun sağlanamaması,

 Satış ve kredi politikasının iyi saptanamaması, alacak tahsilinde yetersiz kalınması, marjinal müşteri portföyünün genişlemesi ve kötü alacak oranının yüksek olması,

 Yeni ürünler geliştirilememesi, tasarım, dizayn ve ürün geliştirme çalışmalarının maliyet, kârlılık ve pazarlama düşüncelerinden bağımsız olarak yürütülmesi,

 Firma faaliyetlerinin yeterince çeşitlendirilmemesi,

 Stok politikasının yanlış yapılması ve uygulanması, aşırı stoka gidilmesi, stok devir hızının yavaşlığı ve stok denetiminin yetersiz kalması,

 İlgili sektördeki gelişmelerin yakından izlenmemesi,

 Firma yönetiminin kalifiye olmaması, profesyonel yöneticilerin bulunmaması ve personel devir hızının yüksek olması,

 Firmanın hatalı şirket devralmaları ve birleşme yoluna gitmesi,

 Ar-ge giderlerindeki başarısızlık veya aşırı ar-ge harcamasının yapılması,

 Müşteriler hakkında yeterli bilgi toplamadan kredili satış hacminin genişletilmesi,

 Pazar araştırmalarına gereken önemin verilmemesi,

 Üretilen mal ve hizmetlerin tek veya belirli sayıda alıcıya satılması,

 Girdi sağlanması konusunda az sayıda firmaya bağlı kalınması,

 Üst düzey yöneticiler arasında, temel sorunlarda görüş ayrılıkları olması nedeniyle uyumlu bir işbirliği anlayışı içinde firma faaliyetlerinin yürütülememesi,

 Yönetim faaliyetlerinde koordinasyon yetersizliği,

 Olumsuz gelişmelere karşılık yöneticilerin zamanında ve yerinde etkili önlemler alamamaları.

Sıralanan bu yönetim hatalarına bir bütün olarak bakıldığında, firmanın operasyonel faaliyetlerinden sorumlu olan ilgili yöneticilerin, firma ile ilgili aldıkları kararların her birinin son derece önemli olduğu ve firmanın geleceğini doğrudan etkilediği görülmektedir.