• Sonuç bulunamadı

Firmaları başarısızlığa iten faktörlerden birisi de ekonomik krizlerdir. Ekonomik krizler özellikle borçlu ve zayıf firmalar üzerinde yıkıcı etkiler meydana getirirken, öz sermayesi güçlü ve iyi bir kriz yönetimine sahip firmalar açısından bir fırsatlar ortamına ve büyüme imkânına dönüştürülebilir (Okka, 2009; 931).

Kriz, riskin ve belirsizliğin bir derecesidir. Firmalar açısından kriz; sonucu tehlikeli olabilen, bir firmanın hedeflerini tehdit eden, derhal tepki gösterilmesini gerektiren, iyi bir planlama ve yönetim ile fırsatlara dönüştürülebilecek, gerilim yaratan sıkıntılı bir durumu ifade eder. Bu tanımdan hareketle krizin temel özellikleri şu şekilde belirtilebilir (Aydın vd., 2007: 449):

 Kriz durumunun öngörülememesi,

 Firmanın öngörme ve önleme mekanizmalarının yetersiz kalması,

 Firmanın amaç ve varlığını tehdit etmesi,

 Atılması gereken adımların kararlaştırılması konusunda yeterli bilgi ve zamanın bulunmaması,

 Acil tepki verilmesini gerektirmesi,

 Karar alıcılarda sıkıntı yaratması,

 Korku ve paniğe yol açması.

Ekonomik kriz, bir ülkede politik veya ekonomik nedenlerle ortaya çıkan veya uluslararası ekonomilerde meydana gelen ve ülkeyi etkisi altına alan ve ülkenin temel ekonomik dengelerini bozan bir ekonomik süreçtir. Genellikle ekonomik kriz

sonucu ülke ekonomisi küçülerek daha düşük bir milli gelir düzeyinde dengeye gelir. Ekonomik krizle birlikte sektörler ve firmalar için olağanüstü şartlar ortaya çıkar ve firmaların normal faaliyetleri bozulur. Firmaların, kredi limitleri daralır ve firmalar bir anda kendilerini finansal bir darboğaz, bir kriz içerisinde bulurlar (Okka, 2009: 931).

İçinde bulunduğumuz ekonomi de 1994, 1997, 2001 ve 2008 yıllarında kaynağı ulusal veya uluslararası olan çeşitli krizler yaşamıştır. Yaşanan bu krizler sonrası çok sayıda firma finansal sıkıntı yaşamış ve birçoğu kapanmıştır. Kriz yıllarına baktığımızda 1994’de kapanan şirket sayısı/açılan şirket sayısı oranı %20,4, 1997 yılında %18, 2001 yılında %34,9 ve 2008 yılında ise bu oran %80’e çıkmıştır (www.tuik.gov.tr). Kapanan firma sayısı ile ilgili bu oranlar krizlerin firmalar tarafından çok önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Kriz dönemlerinden özellikle borç oranı yüksek firmalar olağanüstü derecede etkilenmişlerdir. Kriz öncesi süratle küçülen ve öz sermayesi ağırlıklı hale gelen firmalar en az yarayı alan firmalar olurken, öz sermayesi güçlü firmalar bu imkânlarını değerlendirerek önemli kazançlar sağlamışlar ve yüksek büyüme oranlarını yakalamışlardır (Okka, 2009: 931).

Krizlerin en az hasarla atlatılması krizlerin nasıl doğduğunu, etkilerini, kriz yönetimini, firmanın krizle nasıl baş edeceğini ve kriz sonrası firma hedeflerini iyi bilen ve uygulayan yöneticiler tarafından mümkün olabilmektedir.

Kriz yönetimi, bir yöneticinin olası tehlike durumlarında kendi amaçlarını kabul edilebilir bir maliyetle karşılamaya çalışma sürecidir. Bir başka deyişle kriz yönetimi risk ve belirsizliği kontrol altına alma çabasıdır (Aydın vd., 2007: 451).

Finansal yöneticinin krizde ilk yapacağı iş kriz faaliyet planlamasıdır. Firmanın kriz sürecinde yapması gerekenlerşu şekilde sıralanabilir (Okka, 2009: 932):

 Kriz döneminde bütün çalışanları bu konuda motive etmek, bilgilendirmek ve eğitmek suretiyle onların yeni bir çalışma ortamına girdiklerini hatırlatmak, zihinsel işbirliğini geliştirmek,

 Firma süratle faaliyetlerini yavaşlatır, yeni yatırımlarını tehir edebilir ve satış vadelerini daraltabilir,

 Giderleri azaltıcı önlemler alabilir. Firmanın güçlü oluğu alanlardaki pozisyonu sürdürülürken zayıf olduğu alanlarda düzenleyici kararlar alınabilir, zayıf yönler süratle izole edilebilir.

 Eldeki imkânlarla borçlar kapatılabilir, faiz giderleri ve diğer sabit ödemeler hafifletilebilir, yeni fon kaynakları aranabilir,

 Yeni pazarlar aranır, yeni müşteriler bulunabilir,

 Temettü ödemeleri durdurulabilir,

 Alacakların tahsilâtının hızlandırılması ve stokların elden çıkarılması için kampanyalar düzenlenmesi ve başka yöntemler yürürlüğe konabilir,

 Kısa vadeli borçlar uzun vadeli hale getirilebilir,

 Türev ürünleri (opsiyonlar, swaplar v.b.) kullanılmak suretiyle döviz ve faizlerdeki kayıplar minimize edilebilir,

 Belirli üretim hatları kapatılmak suretiyle fason olarak imalat yaptırılabilir,

 Firmanın ihracat ayaklı çalışması veya yabancı bir ortağın bulunması, birden çok yurt içinde ve dışında şube açılması firma faaliyetlerini ve nakit akımlarını daha dengeli hale getirir. Firmanın krizden minimum ölçüde etkilenmesi sağlanır.

Kriz yönetiminin asıl amacı, krize uğrayan bir firmayı krizden kurtarmak değil, firmayı kriz oluşmadan olası olaylara karşı hazırlıklı tutmaktır. Bununla birlikte bir kriz meydana geldiğinde, yapılan planlar sayesinde uğranılacak zararlar ve olası kayıplar minimize edilebilecektir (Aydın vd., 2007: 451).

Kriz firmayı yeni bir ekonomik ortama sürükleyeceği ve kendi şartlarında faaliyetine izin vereceği için firmanın krizle ilgili şu çalışmaları yapmasında fayda bulunmaktadır (Okka, 2009: 932):

Kriz sinyallerinin alınması ve krize duyarlı olma: Kriz durumu bütün şiddetiyle ortaya çıkmadan önce erken uyarı sinyalleri göndermeye başlar. Bu sinyaller enflasyonun yükselmesinin sürekli oluşu, ödenmeyen çeklerdeki artış, alacak hesaplarındaki şişme ve tahsilâttaki yavaşlama, kredilerdeki artış, faiz

oranlarının yükselmesi, döviz fiyatlarındaki artış, hammadde ve enerji fiyatlarındaki sürekli yükseliş, satışlardaki durma veya azalma, kredi geri dönüşlerinin yavaşlaması, ithalatın sürekli artması ihracatın yavaşlaması, bankaların açık pozisyonlarındaki yükseliş, sektörlerdeki moral bozukluğu, yatırımlardaki azalış v.b. faktörler olabilir. Bunların hangi oranda bir krize sebep olacağı geçmiş tecrübeler ve sezgilere göre algılanır. Krizlerin önceden tahmin edilmesi firmaları her türlü beklenmedik tehlikeye karşı hazırlıklı olmaya iter. Böylece krizin olumsuz etkilerinden daha az etkilenildiği gibi krizin ortaya çıkardığı fırsatlardan da yararlanabilecek bir firma ortaya çıkabilir.

Krize hazırlık ve korunma: Firma erken uyarı sistemleri aracılığıyla yakaladığı verileri kullanarak krize karşı önlemleri almalı ve gerekli mekanizmaları kurmalıdır. Kriz döneminde firmayı en çok zorlayan faktör sabit giderlerdir. Firma kriz öncesi mümkün olduğu ölçüde borçlarını tasfiye etmeye, kısa vadeli borçlarını uzun vadeli hale getirmeye, yatırımlarını ertelemeye ve giderlerini azaltmaya çalışmalıdır. Bu şekilde nakit çıkışlarını azaltan firma, kriz nedeniyle nakit girişlerinde yaşanabilecek sıkıntılara karşı hazırlık yapmış ve olası bir likidite sıkışıklığından korunmuş olur.

Kriz yönetim ekibinin kurulması: Kriz dönemlerinde firma bir kriz yönetim ekibi kurmalıdır. Bu ekip bir taraftan krizle ilgili sinyalleri, verileri değerlendirirken diğer yandan krizden çıkış planlarını hazırlar, firmanın zayıf yönlerini tespit ederek güçlendirici tedbirler alır, yeni oluşumlara karşı alternatif cevaplar ve tedbirler üretir. İşletme departmanlarını krizle birlikte yönlendirerek esnek ve dinamik hale getirir.

Kriz yönetiminin canlı olarak kriz sonuna kadar sürmesi: Kriz yönetimi sadece krizin başlangıcında değil bütün kriz dönemi boyunca aktif bir şekilde faaliyetlerini sürdürmelidir. Alınan kararların ve önlemlerin uygulamasının sorumluluğu kriz yönetimindedir. Kriz döneminde firmaların uygulayacağı çeşitli önlemler vardır. Bunlar stratejik önlemler, masrafları azaltıcı önlemler ve nakit girişlerini hızlandırıcı önlemeler olarak üç başlık altında toplanabilir (Aydın vd., 2007: 451).

Stratejik önlemler temel olarak pazar payını korumak ve büyütmek üzerine odaklıdır. Alınacak stratejik önlemler ile firmanın pazar payını kaybetmeden krizden çıkış yolları aranmalı hatta kriz fırsata dönüştürülerek yeni pazarlar bulmalı ve büyüme ihtimali değerlendirilmeye çalışılmalıdır. Bunun için orta ve uzun vadeli palanlar tekrar gözden geçirilmeli, planlara uygun olarak, ürün gruplarına göre pazar hedefleri belirlenebilir. Firmaların kriz dönemlerinde yaşadığı en büyük sorun likidite yetersizliğidir. Likidite yetersizliğinin ortadan kaldırılması için alınacak iki önlem masrafları azaltıcı ve nakit akışını hızlandırıcı önlemelerdir. Masrafları azaltıcı önlemler olarak üretime yönelik giderlerin kısılması, operasyonel giderlerin azaltılması, harcamaların azaltılması, personele verilen maaş, prim ve mesai gibi ücretlerin dondurulması, duran varlık yatırımlarının azaltılması gibi önlemler sıralanabilir. Nakit girişini hızlandıracak önlemler ise tahsilat sürelerinin kısaltılması, kredilerin vadesinin yeniden düzenlenmesi, stokları nakde çevirmek için indirimli satış kampanyaları düzenlenmesi, vadeli satışlarda teminat ve siparişlerde avans alınması gibi önlemleri sayabiliriz (Aydın vd., 2007: 452-453).

Firmayı kriz sonucuna hazırlama. Kriz döneminden sonra neler yapılacağı kriz dönemi içerisinde yönetim tarafından tekrar belirlenir. Krizin etkileri değerlendirilerek daha önceki firma plan ve politikaları güncellenir. Krizden sonra firmanın yapacağı yatırımlar tekrar gözden geçirilir ve süratle uygulamaya konulması yönünde çalışmalar yapılır.