• Sonuç bulunamadı

Finansal sistemin sağlanması; para sistemi, banknot ihraç eden otoriteler ve bankalara dayanır ve bu açıdan bakıldığı zaman da sistemin yalnız bir kısmının ilgi alnı kapsamındadır. Finansal sistemin nihai hedefi tasarruf ve yatırımlarla bağlantılı olarak toplumun ihtiyaçlarını karşılamaktır. Bu istem toplumdaki tasarruf sahiplerine ve yatırımcılara birbirlerinden farklı ihtiyaçlarına göre olanak ve kaynak temin edebilmelidir47.

Finansal sistem bireysel tasarruf sahiplerine açık olan hükümlerin, herhangi bir gruba haksız kazanç sağlamayacak şekilde uygulanmasını sağlayacak yapı ve güçte olabilmelidir. Yani, toplam tasarruflar ve yatırımlar arasında bir denge sağlamak mali-finansal sistemin bir görevidir. Söz konusu denge verimli bir ekonomik faaliyet seviyesinde gerçekleştirilebilmelidir48.

Finansal piyasalarda mikro ekonomik verimlilik; mevcut mali enstrümanların çeşitleri, tasarruf sahipleri ve yatırımcılara açık seçenekler, sistemin bu kişilerin ihtiyaçlarını karşılayabilmesi, büyük ölçekli ve küçük ölçekli borç alanlar ile farklı zaman ölçekli ve risk profili projeleri arasında fonların tahsis edilmesi, mali sistemde hakim fiyatlar, aracı maliyetleri ile sistemin ihtiyaçlara uyum sağlaması ve kendini bunlara göre yenilemesidir49.

Finansal sistemde makro ekonomik verimlilik; toplam tasarruf ve yatırımlar ile ilgilidir. Ekonomide tasarruf ve yatırımların düzeyleri ile ilgili olarak, kişisel seçilerin yanında genel toplumsal değerlendirmeler, tasarrufların ve yatırımların hacimleri ile yürürlükteki faiz oranlarının stabilitesi ve mali sistemin tek bir ekonomik faaliyet seviyesinde

47 www.tbb.org.tr/turkce/konferans/EODunyaBankasiRiskYonetimi.doc (19.08.2006) 48 www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl_gos.php (14.09.2006)

tasarrufları ve yatırımları dengelemede ne kadar güvenilir olmasından etkilenebilen toplumun hedefleri karşılamada mali sistemin ne ölçüde yardımcı olduğu ile ilgilenmektedir;

• Par a E nstr ümanla r ını n Çe şi tliliği : Pa ra s is te minin mikro ekonomik verimliliğini değerlendirirken ilk kriter tasarruf sahipleri ve yatırımcılar için mevcut olan para enstrümanlarının çeşitliliğidir. Tasarruf sahiplerinin seçebilecekleri çok sayıda enstrüman vardır. (Hisse senedi, tahvil vb....)

• E sne kli k ve Seçenek: Piyasa ekonomisi verimliliği

paylaştırabilmek için büyük ölçüde rekabete dayanmaktadır. Yani herhangi bir risk düzeyinde, tasarruf sahipleri kendilerine en yüksek fiyatı sunan borç alanlara sermayelerini sunacak ve en yüksek getirisi olan yatırımlarla bu potansiyel borç alanlar da en yüksek fiyatları vereceklerdir50.

Fakat her şey tamamıyla piyasa sistemine terk edilemez, toplumsal olarak arzulanan yatırımların gereği gibi hesaplanmasını ve uygun miktarlarda sermayenin mevcut olmasını sağlayacak bir mekanizma olmak zorundadır.

Ancak özel sektör sisteminde bu genellikle, fonların dağılımının belirlenmesinde fiyat sistemine bırakılır ve sistemin verimliliği rekabete bağlıdır51.

Finansal sistem dahilinde yeterli bir rekabet düzeyinin var olması, tasarruf sahipleri ve borç alanlara açık olan benzer parasal enstrümanların yeterli olması zorunluluğunu gerektirir. Tasarruf sahipleri, banka, kredi, sigorta şirketi ve borsa gibi seçenekleri kullanır.

Borç alanlar kullanacakları mali enstrümanların risk niteliklerini göz önünde bulundurarak cari faiz haddinde sermayeler elde edebileceklerinden emin olabilirler.

50 Özarslan, a.g.e., s.53-54

Küçük şirketler için her zaman iş yaptıkları bankalar açısından mevcut seçenekler daha da sınırlıdır ve ekonomik koşullar genel olarak zor olduğunda daha az seçenek söz konusudur.

Müşterinin pozisyonu borcunu ödemede zorlanabilecek olan küçük firmanınkine göre daha iyidir. Müşteri çok sayıda rakip banka ya da finans kurumu arasından kredi statüsünün uygun olması koşuluyla konut- tüketici kredisi ya da kredi kartı elde etmede bir güçlükle karşılaşmayacaktır.

Tercih hakkı finansal sistemde esnekliğin bir yönünü

oluşturmaktadır. Sistem esnek olduğu zaman fonlar daha kolaylıkla temin edilebilir şekilde ise borç alanlar işlerini kolaylıkla buna göre değiştirebilirler.

Esnek bir mali sistem fonları parasal bir fazlalığın olduğu yerden açığın oluşturduğu sektöre bakmaksızın sermaye açığının olduğu ekonomik aracılara yönlendirme yeteneğine sahiptir52.

Banka ile kuruluşların portföylerinde ve para piyasalarında nispi faiz oranlarındaki küçük bir değişiklik fonların akışında yeniden önemli bir yönlendirmeye sebep olmak için yeterlidir.

Bankalar geleneksel olarak farklı faiz oranlarında kısa ve uzun dönemli krediler oluşturmayı tercih etmişlerdir. Uluslararası işlemlerde borç alıcıları, borç ihraç ederken yerli kuruluşların tercihlerini uzlaştırmada yardımcı olmuşlardır. Bankalar yerli borç verimi için yabancı kaynakları çekerken bu yabancı kuruluşlar holdinglerini yabancı adi senetlerle oluşturmuşlardır.

• Ölç e k: Ka yna kla r ya tırımla rın ölçe ğine göre olur sa ve de sadece finansman mevcutsa yatırımların başarısız olması riski üzerinde gereken önem verilerek olası dönüşümlerinin en yüksek olduğu yerlerde tahsis edilecektir. Bu durumda finansal sistemin verimliliğinin bir yönü de büyük ölçekli yatırımlar için tasarrufları mobilize etme yeteneğidir.

52 İbid, a.g.e, s.289

Bankacılık sistemi gerektiğinde uluslar arası konsorsiyumlar yoluyla oldukça büyük krediler sağlayabilmektedir. Burada sorun, mevcut risk ortalama riskten yüksek değilse bile küçük firmalar için öz sermaye finansmanı elde etmede yatmaktadır ve yeterli öz sermaye olmadan banka finansmanı temin edilemez.

• Ris k: Toplum da yat ırımın ta şıdı ğı ris kt e n zi ya de ya tırımda n beklenen kazanç ön plandadır. Bir yatırımcının maruz kaldığı risk söz konusu projeye ve bu projeyi kimin gerçekleştirdiğine bağlıdır. Gerçekte pek çok yatırım projesi söz konusu projeye spesifik olarak bağlı olmayan finansman kullanılarak mevcut firmalarca yerine getirilir. Sadece belirli bir projenin söz

konusu teşebbüsün finansal kapasitesini bütünüyle

etkileyebileceği durumlarda finansal yatırımcı spesifik olan riskle ilgilidir.

Sermaye piyasalarında öz sermaye finansmanı, bireysel projeler ya da yüksek riskli bireysel firmalar söz konusu olduğunda riskler makul,

nesnel olarak değerlendirilip olası getirilerin uygu n olduğu

düşünüldüğünde temin edilebilir.

Hisse senetleri piyasasında bütün olarak yüksek risklerin yüksek oranda dönüşümler talep eden yatırımcıları cezbettiği konusunda bir kanıt yoktur. Zorluklar yine de büyüklük alanının her iki ucunda da ortaya çıkabilir53.

• Hiss e Se ne di Fi ya tları ve F aiz ora nlar ı : M ali si ste m in, fonların verimli bir şekilde dağıtılması için yerine getirmesi gereken diğer koşul mali vasıtalar üzerindeki fiyatların, faiz oranlarının risk ve işlem maliyetlerinde farklılıklara olanak sağladıktan sonra eşit olmasının sağlanmasıdır.

Hisse senetlerinden elde edilen hiçbir kazanç payı ve hiçbir fiyat/getiri oranı gelecekteki kazanç büyümesi konusunda iyi bir tahmin vasıtası değildir. Fakat bu fiyatlandırma işleminin teknik olarak verimsiz

53 İbid, a.g.e., s.282

bulunmasını gerektirmemektedir, çünkü bir şirketin gelecekteki kazançları şirketin iç yapısında saklı olup kesin değildir.

• Piyas a Yapısı, Ve r gile r ve M ali Yar dı mlar : Hisse se ne tl e ri piyasasında geçerli olan fiyatlar bazen kısıtlayıcı uygulamalar sonucu olumsuz etkilere maruz kalır ve düzenlemeler, vergiler ile mali yardımlar sonucu az da olsa etkilenirler. Hisse senedi sahipleri fonları üzerindeki vergi sonrası kar, kazanç ile ilgilenirler ve önde gelen kuruluşların pek çoğu ne gelir ne de sermaye vergisi ödemedikleri için bunlar ile ilintili net ve brüt karlar aynıdır.

Faiz oranları piyasanın yapısından etkilenebilirler. Ayrıca hükümetin düzenlemeleri, vergiler ya da mali yardımlar kaynak dağılımında önemli etkilere sahiptir.

Vergilerin ve mali yardımların etkileri çok daha önemlidir. Vergilerden muafiyet sağlayarak ya da para yardımları yaparak hükümet borç alanların giderlerini değiştirir, böylelikle bireysel kararların sonuçları hükümetin sosyal ihtiyaçlar olarak gördüğü konularla uyum içinde olur. Vergilerin etkilerinin çoğunu değerlendirmek kolay değildir, bu etkilerin kimileri oldukça farklı nedenlerle izlenen politikaların amaçlanmayan yan etkileri ya da muhtemelen geçmişte izlenen politikaların amaçlanmayan yan etkileridir.

Vergi muafiyetleri ve diğer düzenlemeler bireysel tasarrufların şekilleri üzerinde önemli etkilerde bulunmuştur. Enflasyon oranı ve vergi oranları arasındaki pozitif ilişki bireylerin yatırım kararlarını etkilemektedir.

• Oper asyo ne l Ve r i mlili k: Fina nsa l si ste m dahilin de mikro ekonomik verimliliğin bir başka yönü de operasyonel verimlilik sorunudur. Daha yüksek verimlilikte olan kuruluşlar daha az verimli olan rakiplerini devre dışı bırakır ve böylelikle de onlardan kaynaklanan işleri kendilerine çekebilir54.

54 Özarsalan, a.g.e., s.68-69

Bankacılık sektöründeki marjlar üzerinde geçmişte rekabetin etkinliğinin olmaması oldukça açıktır.

• Dinamik Ve r i mli k: Dina mik ve rimlili k; de ği şe n i hti ya ç l a ra adapte olma ve kendini yenileme özelliğidir. 1980’lerde yeni enstrümanlar oluşturulmuş, yeni piyasalar meydana getirilmiş, sermaye piyasaları için yeni yapılar düzenlenmiş, kuruluşlar arasındaki engeller ortadan kalkarken bunlar için yeni aktiviteler ortaya konmuştur. Bu sürece adapte olamayan firma ve bankalar ya ortadan kalkmış ya da büyük zararlara uğramıştır.

• Or tak Yöneti m: Şi rke tle ri n sa hi bi ola n Yöne tim Ku rulunu atayarak nominal bazda bunları denetleyen hissedarlar, normal koşullar altında şirketin yönetiminde çok az bir etkiye sahiptir. Bu şirket dahilindeki çeşitli menfaat gruplarının, hissedarlar da dahil, şirketin yönetimi üzerinde etkili oldukları yapı ortak yönetim olarak bilinir ve ortak yönetim sisteminin birtakım ekonomik verimsizliklere yol açması olasıdır55.

Oldukça büyük projelerin dışındaki durumlarda bankalar genellikle dışardan tavsiyeler ve geçici olarak görev yapacak uzmanları kendi çalışanlarının başında tutmazlar.

Bir bankacı için genellikle finansal konular işin algılanan niteliği ve yüklenilmesi ile birlikte önemlidir. Öz sermaye yatırımcısından farklı olarak bankacı proje başarılı olduğunda herhangi bir ilave ödül kazanmamaktadır. Bu açıdan bakıldığında bankacı, yüksek ve büyük kazanç elde etme şansıyla ilgili değildir, banka çalışanı için önemli olan söz konusu girişim başarısız olduğunda ortaya çıkacak olan zarar riskidir56.

55 Özarslan, a.g.e., s.68

Benzer Belgeler