• Sonuç bulunamadı

Finansal krizleri açılmaya yönelik olarak geliştirilmiş olan modeller birinci nesil modeller, ikinci nesil modeller ve üçüncü nesil modellerdir.

1.3.1 Birinci Nesil Modelleri

Birinci nesil modeller, 1973-1982 yılları arasında Meksika ve diğer Latin Amerika ülkelerinde, görülen para krizlerini açıklamaya yönelik olarak geliştirilmiş modellerdir.33 “Spekülatif atak krizleri” olarak da adlandırılan bu krizlerin modellemeleri “Kanonik Model” ile yapılmıştır. Krugman 1979 yılında krizlerin nedeni olarak bütçe açıklarını öngörmüş ve Stephen Salant’ın 1931’de yapmış olduğu çalışmalara dayandırarak birinci nesil modelleri oluşturmuştur. Birinci nesil modelleri daha sonra 1984 yılında Flood ve Garber geliştirmişlerdir34.

Bu modele göre krizler yüksek kamu borcu ile döviz kuru arasındaki uyumsuzluktan ortaya çıkmaktadır.

Bu modelden çıkarılabilecek sonuçlar;

Bu model döviz kuru ve ödemeler dengesi gibi ekonomik etkenlere dayandırılır. Ülkenin resmî rezervleri bittiği zaman krizlerin patlak vereceğini öngörür.

MB, ancak uygun uluslararası rezervlere sahip olduğunda sabit döviz kuru devam ettirebilir.

Bu modelin varsayımları;

Ülke döviz kuru sabitlenmiştir.

32 Balı ve Büyükşalvarcı, s.21-22.

33 Melike Atay, “Küresel Krizde Kriz Erken Uyarı Sinyalleri Olarak Uluslar arası Sermaye Hareketleri: Türkiye Örneği”, Halil Seyidoğlu’nun Armağan Finansal Kriz Yazıları, İrfan Kalaycı (drl.), Ankara: Nobel Yayın Dağıtım, 2010, s. 363.

15

Hükümet kuru sabit olan hükümetin bütçe açığı süreklilik arz etmektedir. Döviz kuru sabit olan hükümetin bütçe açığı süreklilik arz etmektedir. Bütçe açığı ise para basılarak finanse edilmektedir.

Varsayımlar doğrultusunda, Krugman’ın modeline göre krizin gelişim sürecinde, bütçe açıklarının para basılarak finanse edilmesi enflasyona neden olmaktadır. Enflasyon oranının yükselmesi de devalüasyon beklentilerine yol açmakta bu durum da ülkeden sermaye çıkışını tetiklemektedir. Böyle bir ortamda sabit döviz kurunu savunan MB’nın rezervleri azalırken spekülatörler döviz fiyatının yükseleceğini umarak elde döviz tutmaktadır. Rezervlerin azalması, rezervleri üreten ani ve yaygın spekülatif ağını tetiklemekte ve rezervlerin tükenmesi ile de sabit kur politikası terk edilmektedir35.

Modelin sadeliği ve krizi mekanik bir biçimde basitçe tanımlamasıyla büyük ölçüde kabul görmekle beraber mekanik yönü ile de eleştirilmektedir. Modele göre döviz kurunun sürdürülüp sürdürülemeyeceği konusunda merkez bankası ve spekülatörler birbirine karşı mücadele etmekte olup, mücadele esnasında spekülatörler dinamik hareket ederken merkez bankaları sadece mekanik reaksiyonda bulunmaktadır. Kuru savunmak için döviz rezervlerini satmak zorunda kalan merkez bankası sonunda rezervlerin tükendiğini görüp krize teslim olmaktadır. Ancak, gerçek hayatta merkez bankaları kuru, sadece döviz rezervleriyle değil aynı zamanda sıkı para politikaları ile de savunabilmektedirler. Modelde merkez bankalarının borçlanabilme olanakları da yeterince açıklanmamıştır. Özellikle 2007 Krizi’nde FED ile Avrupa Merkez Bankası arasındaki swap anlaşması göz önüne alındığında bunun modelde ele alınmamasının önemli bir eksiklik olduğu söylenebilir. Hükümet modelde sadece para basarak enflasyona neden olan olumsuz bir faktör olarak ele alınmış, para basmaksızın kullanabileceği maliye politikaları dikkate alınmamıştır36.

1.3.2 İkinci Nesil Modeller

Birinci nesil modellerinin yetersizliklerinin giderilmesi amacıyla ikinci nesil kriz modelleri geliştirilmiştir. Bu modelde 1990’lı yıllarda Avrupa ve Meksika’da çeşitli ülke paralarına yönelik spekülatif saldırıları açıklamak için geliştirilmiş bir modeldir. İlk kez

35 Melike Atay, “Küresel Krizde Kriz Erken Uyarı Sinyalleri Olarak Uluslar arası Sermaye Hareketleri: Türkiye Örneği”, Halil Seyidoğlu’nun Armağan Finansal Kriz Yazıları, İrfan Kalaycı (drl.), Ankara: Nobel Yayın Dağıtım, 2010, s. 363.

16

Obstfed tarafından geliştirilmiştir. Bu modele göre, ekonominin temel göstergelerinde bir kötüleşme olmadan da kriz ortaya çıkabilir.

Obstfeld, Krugman’ın modeli ile 1992-1993 Avrupa para krizini açıklamanın mümkün olmadığını ileri sürmüştür. İkinci Nesil Modellerine göre, hükümetlerin devalüasyon yapmalarının sebebi yüksek faiz oranlarının işsizliği artırabileceğinden kaynaklanmaktadır. Hükümetlerin işsizlik konusundaki endişeleri, devalüasyon beklentisini artırarak spekülatif bir atağı tetiklemiştir. Yani, krizler ekonomik politikalar ile döviz kuru rejimlerinin uzun vadedeki çelişkileri neticesinde ortaya çıkmaktadır37

.

İkinci nesil kriz modellerine kendi kendini doğrulayan kriz modelleri de denilmektedir. Bu model birinci nesil modele göre beklentilerin önemine daha çok vurgu yapmaktadır. Makroekonomik alanda krizin gerçekleşmesini gerektirecek sorunlar olmasa bile, bir krizin oluşacağı beklentisi, ulusal paraya karşı atak başlatarak parasal krize neden olmaktadır38.

1.3.3 Üçüncü Nesil Modeller

Krugman, 1994-95 Latin Amerika ve 1997-98 Güneydoğu Asya krizlerini açıklamak amacıyla üçüncü nesil modellerini geliştirmiştir.

Bu modeller, bankacılık ve finans sektörünün rolünü vurgulamakta ve bankacılık krizleri ile para krizlerinin birbirlerini besleyen bir kısır döngü yaratmaktadır. Bu model, krizlerin ülkeler arasında yayılma mekanizmasını açıklamaya çalışmaktadır.

Bu model, liberalizasyonunun gerçekleştiği günümüz finansal piyasalarında herhangi bir ülkenin finans piyasasında ortaya çıkan istikrarsızlıkların veya krizin bir başka yerde makroekonomik temellerle açıklanamayan bir krizi başlatabileceği gerekçesinden doğmaktadır.

Bu modele göre krizin gelişim süreci; bankaların riskli projeleri kredilendirme davranışının yaygınlaşmasıyla kredi hacminin genişlemesi, finansal aktif fiyatlarını yükselterek finansal sistemi nominal olarak aşırı derecede büyütmüştür. Oluşan finansal balonların patlaması sonucu ekonomideki finansal aktiflerin fiyatları düşmüş ve bankaların toplam kredi içinde donuk aktiflerinin payı artmıştır. Ulusal düzeyde ödeme

37

Atay, s. 364.

38Murat Çetinkaya (Ed.), Küresel Ekonomik ve Finansal Kriz Türkiye Ekseninde Sorunlar ve Çözüm

17

sistemleri kilitlenmiş ve bankacılık krizleri ortaya çıkmıştır. Bankacılık krizleri de para krizlerine yol açmıştır39.