• Sonuç bulunamadı

3.1. METODOLOJİ

3.2.1. Mommo: Kız Kardeşim (2009) Filmi

3.2.1.4. Filmin “Taşra Ailesi” Açısından Analizi

“Aile, sığınılacak bir liman… Ne yazık ki Mommo’da öyle bir yer yok!”32 Mommo: Kız Kardeşim filminde temelde, parçalanmış bir ailenin dramı iki küçük çocuk olan Ahmet ve Ayşe’nin gözünden anlatılmaktadır. Henüz filmin başında annenin ölümü üzerine, baba, yeni karısıyla birlikte evi terk etmiştir. Babanın gidişiyle aile olgusunu tamamen yitiren Ahmet ve Ayşe’nin hayat mücadelesi filmin temel izleğini oluşturmaktadır. Filmde, aynı zamanda modernizm karşısında konumlanan geleneksellik ve geleneksel değerler, izleyenlere taşra-çocuk perspektifinden aktarılmıştır (Yılmazkol, 2011: 70). Filmin yönetmeni Atalay Taşdiken bir röportajında bu durumu şöyle ifade etmektedir:

“…Mommo’daki bakış ve Mommo’nun dili tamamen bir çocuk bakışıdır. Mommo’nun kamerası Mommo’nun anlattığı her şey tamamen bir çocuk bakışından kaynaklanır. Hep onu yapmaya çalıştım. Büyüklerin dünyasına girdiğimizde iş biraz daha farklılaşıyor …” (Civan ve Yüksel, 2014: 110).

Filmde ele alınan aile türü, anne ya da babanın vefat etmesi durumunda çocuklar ve sağ kalan ebeveynin bir arada yaşamasını ifade eden “parçalanmış aile” tanımlamasına uygun düşüyor gibi görünse de; aslında babanın da evi terk etmesiyle

32 http://www.radikal.com.tr/sinema/size-mommo-diyebilir-miyim-931677/ (Erişim Tarihi:

“çözülen aile” görüntüsü ortaya çıkmaktadır. Yani Ahmet ve Ayşe için aile olgusu tamamen yok olmuştur.

Babalarının nadiren çocukları görmeye gelmesi ailenin yokluğunun yol açtığı yaraları kapatacak kadar etkili değildir. Böylece Ahmet ve Ayşe’nin tek güvencesi dedeleridir. Bir süre sonra, dedelerinin hasta ve yaşlı olmasından dolayı çocukların bakımını sağlayamaması, çocukların yuvaya veya bir koruyucu aileye verilme ihtimalini doğurur. Bu da Ahmet ve Ayşe’nin mücadelesindeki en zorlu aşamalarından birisi olacaktır. Ancak bu ailenin parçalanması ve giderek küçülmesi ‘anne’nin ölümüyle ortaya çıkmaktadır. Bu da geçmişten beri anneye atfedilen ‘aileyi bir arada tutma ve devamlılığını sağlama görevi’nin annenin ölümünden dolayı yerine getirilememesinden kaynaklanmaktadır.

Filmde, çocuklar için aile kavramının yok olması, doğal olarak ailenin temel işlevlerinin de çöküntüye uğramasına neden olmaktadır. Bu işlevlerin gerçekleşmemesi Ahmet ve Ayşe için problemli süreçleri beraberinde getirmektedir. Burada bahsedilmesi gereken ilk işlev Parsons’un da üzerinde durduğu ‘toplumsallaşma işlevi’ dir. Parsons’a göre bu, ailenin en önemli işlevidir. Bu işlevin görülebileceği en önemli durumlar; anne, baba ve çocuklar arasında; paylaşma, dayanışma ve aileye karşı sorumluluk hisleri ile farklı rol ve statüler kazanma durumlarıdır (Turinay, 1996: 170; Gökçe, 1976: 66). Bu durumlar özellikle çocukların toplum içerisindeki sosyalizasyonlarını olumsuz şekilde etkilemektedir. Ahmet ve Ayşe’nin mücadelesi, yaşadıkları, köydeki diğer çocuklar tarafından dışlanmaları, özgüven eksiklikleri gibi durumlar, ailenin toplumsallaşma işlevinin çöküntüye uğramasından kaynaklanmaktadır. Ancak Dede Hasan’ın çocukların toplumsallaşma işlevine dolaylı olarak katkısı vardır. Buna örnek olarak dedenin torunlarına dua öğretme sahnesi ve Ahmet’e köyün çocuklarıyla kavga etmemesi gerektiği konusundaki uyarıları verilebilir. Bu iki durum ailenin eğitim ve toplumsallaşma işlevine karşılık gelmektedir. Eğitim işlevi, insanın toplumsallaşmasını sağlamasının yanı sıra, ailedeki bireylerin toplumsal hayata uyum sağlamasını gerektiren bazı değerleri, bilgileri ve davranış biçimlerini edinmesini de sağlamaktadır (Çağan, 2016: 87). Dedenin torunlarına dualar öğretmesi ailenin diğer işlevlerinden olan “Dini Bilgi

Sağlama İşlevi”ni de sağlamaktadır. Geçmişten beri eğitim ve din kurumları toplumsal değerlerin üretilmesi anlamında birlikte hareket etmişlerdir. İlk dini bilgilerin aktarıldığı ve uygulandığı yer ailedir (Aydın, 2015: 53). Mommo: Kız Kardeşim filminde de bu iki işlevin birlikteliği vurgulanmıştır.

Resim 15- ‘Mommo Kız Kardeşim’ Köy Evi Resim 16- ‘Mommo Kız Kardeşim’ Köy Evi

Kaynak: (Taşdiken, 2009)

Bu filmde referans alınan ve analiz edilmeye çalışılan aile Ahmet, Ayşe, babaları Kâzım ve vefat eden anne olsa da; filmde Ahmet, Ayşe ve dedelerinin oluşturduğu bir aile yapılanmasına da değinmekte fayda vardır. Dede, Ahmet ve Ayşe’den meydana gelen aile, hane sayısı bakımından küçük aile (çekirdek aile) olarak görülebilir. Ancak birinci kuşağın temsilcisi dedenin varlığı ve aralarındaki ilişkiler, geleneksel geniş ailenin otorite örüntülerini anımsatmaktadır. Aynı zamanda dedenin hâlâ ekmek yapmak için taş değirmen kullanması ve haşhaş tohumlarından eski makinelerle yağ yaptırması, taşra ailesinin üretim geleneklerine işaret etmektedir. Ayrıca dede Hasan’ın kızı olan Fatma’nın Almanya’da yaşaması ve oradan köye mektup göndermesi, bir zamanlar geniş olan ailenin modernleşme sürecinin etkisiyle parçalandığını göstermektedir. Bu geniş aileden tek geriye kalan kişi Dede Hasan’dır.

Almanya’daki Fatma üzerinden, Türkiye’de 1960’lı yıllar sonrasında bazı Avrupa ülkelerine doğru artmaya başlayan ‘dış göç’ olgusu vurgulanmıştır. Bu durum, tarımda makineleşme ve bunun sonucunda taşradaki işgücü ihtiyacının azalmasıyla birlikte artış göstermiştir. İstanbullu Bakkal’ın Ahmet ile bir konuşmasında “…Baksana köy boşalmış ekmeğini tutan buralara dönmüyor gari…” cümlesi bu durumu vurgular niteliktedir. Turinay’ın da işaret ettiği gibi (1996: 156), Anadolu’nun çoğu köyünde, yaşlı kesimler yalnız yaşarlar, çocukları ve torunları onlardan ayrı kalarak şehirlere göç ederler. Böylece taşra ailesinin bir arada yaşama alışkanlığı,

yardımlaşma ve dayanışma mekanizmalarının işlevsizleşmesi, ailelerin parçalanmasına neden olur. Mommo: Kız Kardeşim filminde de bunları yaşayarak parçalanan aileler ele alınmıştır.