• Sonuç bulunamadı

2.1. İlköğretimde Fen ve Teknoloji Eğitimi

2.1.3. Fen ve teknoloji derslerinin günlük yaşam ile ilişkilendirilmesi

Eğitim teknolojisindeki gelişmeler ışığında değişen eğitim sistemi, öğrencilerin öğretim sürecindeki etkin katılımının yanı sıra problem çözme, eleştirel düşünme gibi becerilere sahip bireyler olarak yetişmelerini amaçlamaktadır (Akyüz ve Samsa, 2009). Bu anlamda öğrenciler okulda öğrendiği bilgileri günlük yaşama aktarabiliyorsa, başka bir deyiş ile günlük yaşam problemlerinde etkin olarak kullanabiliyorsa, o zaman anlamlı bilgi oluşmuştur, denilebilir.

Günlük yaşam ile ilişkilendirilen bilgilerin öğrencilerin davranış geliştirmesine katkıda bulunduğunu belirten birçok araştırma vardır (Pınarbaşı vd. 1998; Karagölge ve Ceyhun, 2002; Özmen 2003). Binbaşıoğlu (2004) da öğrencilerin yaşam sorunları ile karşılaşmasının, düşünmelerini ve bunun sonucunda da bir görüş ve davranış sahibi olmasını sağlayacağını belirtmektedir. Derslerde öğrenilen bilgilerle ilgili günlük yaşama ilişkin örnek oluşturması bakımından gazete, dergi ve televizyon haberlerinin önemli bir yeri vardır. Bozkurt ve Cansüngü (2002) öğrencilerin zihinlerinde yapılanan kavramsal çerçevelerin okuldaki eğitimden fazla olmasının

nedeninin, günlük hayatlarında yer alan yazılı, görsel iletişim araçları, içinde bulundukları çevre ve kişisel tecrübeler olduğunu belirtmiştir. Campbell ve Lubben (2000) araştırmalarında radyo, televizyon, kitaplar gibi okul dışındaki öğrenmelerin okul öğrenmelerinde etkili olduğunu vurgulamaktadır.

Birey belli bir zaman ve yerde öğrendiği bilgiyi, istediği yer ve zamanda uygulama yetisine sahiptir. Örneğin bir öğrenci okulda öğrendiği bilgileri, aradan bir süre geçtikten sonra sınavda hatırlayabilir ya da yıllar sonra günlük hayatında karşılaştığı bir sorunu çözerken kullanabilir. Bu durum bireyin öğrenilen bilgileri belli bir yerde biriktirme ve saklama sığasına sahip olduğunu göstermektedir. Birey bu özelliği sayesinde belli bir durum karşısında çeşitli davranışlar ortaya koyabilir (Erden ve Akman, 2002).

Öğrenilen konuların hayattaki yansıması öğrenciye gösteriliyor, öğrenilen bilgiler gerçek hayat ile ilişkilendirilerek öğrencinin öğrendiği bilgilerin yararını ve onun gerçek yaşamda bir değeri olduğunu görmesi sağlanıyorsa, öğrenilenler notla, üst sınıfa geçmekle veya okulla sınırlı olmaktan çıkmaya başlamış demektir. Öğrenciler gerçek problemleri fark edebiliyor ya da öğrendiklerini günlük yaşamda kullanabiliyorsa sınıfta öğrenilenler sınıfın dışına çıkmaya başlamıştır demektir (Özden, 2003).

Yapılan çeşitli araştırmalarda konuların gerçek hayata benzerliklerinin öğrencilerin konulara olan ilgisini arttırdığı ve bunun sonucunda öğrenmenin daha etkili gerçekleştiği belirlenmiştir (Whittelegg ve Parry 1999; Özmen, 2003; Fortus vd., 2005). Bu bağlamda programlarda yer alan bilgilerin günlük yaşam ile ilişkili olması ve derslerin günlük yaşam ile ilişkili olarak işlenmesinin önemli olduğu söylenebilir.

Etkili fen bilgisi öğretimi öğrenciye dersi sevdirir. Öğrenci derse katılmaya isteklidir, gözlem yapar, inceler, araştırır ve deney yapar. Bilgiyi kendisi keşfeder ve bulur. Bilgiyi kendinin keşfetmesi öğrenciyi daha istekli ve daha hevesli hale getirir. Öğrendiği bilgiyi yorumlayarak sonuçlarına ulaşır. Geçmiş deneyimlerle ve günlük yaşamla ilişki kurar, o bilgiyi niçin öğrenmesi gerektiğini anlar ve öğrendiği bilgiyi uygular, karşılaştığı problemleri çözer. Günlük olayların en önemli özelliği, yaşamda

karşılaşabileceği sorunlarla çocuğu tanıştırması, onun bir davranış sahibi olmasını sağlamasıdır (Altun ve Olkun 2005; Binbaşıoğlu 2004).

Fen, doğada yapılan gözlemler için açıklama önerileri getirir. Teknoloji ise insanoğlunun doğaya uyumu sırasında karşılaştığı problemler için çözüm önerileri getirir. Fen ayrıca bize Dünya’da ne olduğunu da anlatır, bunun yanında teknoloji ise, modern yaşam ve karmaşık toplum sistemi ile nasıl uyumlu olacağımız konusunda bize yollar önerir, sunar (Carin, 1993). Bu bağlamda günlük yaşamın fen ve teknoloji dersleri için büyük ve geniş bir laboratuar olduğu söylenebilir.

Zuzovsky, Chen ve Tamir (1990) okulda ve okul dışında öğrenilen fen bilgisini Vygotsky’nin görüşlerine dayandırarak açıklamışlardır. Vygotsky’ye göre bilgi okulda ve okul dışında olmak üzere iki kaynaktan edinilmektedir. Okul dışından edinilen bilgi “doğal bilgi” olarak öğrencinin çevresindeki deneyimlerden, aile ve radyo, televizyon gibi medya araçları ile etkileşimi sonucu toplanmaktadır. Öğrencilerin çevrelerinden doğal yol ile edindiği bilgiler soyut değildir ve öğrencinin yaşadığı şeyler olduğu ve sürekli olarak biriktirildiği için daha kalıcıdır. Ancak okulda verilen eğitim sadece aktarma ile edinildiği için daha kolay unutulabilir.

Andree (2003) günlük yaşam ile fen bilgisi dersleri ilişkilendirildiğinde dersin eğlenceli hale geldiğini ve öğrencilerin derse karşı olumlu tutum geliştirdiğini vurgulamıştır.

Yaman ve Öner (2006), ilköğretim okullarında öğrencilere fen ve teknoloji konularını öğretme sürecinde, öğrencilerin çevrelerindeki yaşamı merak etmelerini, gözlemlemelerini ve araştırmalarını sağlayacak etkinlikler düzenlemeye, fen bilgisinin önemli kavramlarını anlamaları için deneyimleri kullanarak, okulda öğrendikleriyle yaşadıklarını ilişkilendirmeye dikkat çekmişlerdir. Bunlara uygun bir öğretim içeriği hazırlanmasının, öğrencilerin fen ve teknoloji derslerini sevmelerini ve kendilerini zihinsel olarak hazırlamalarını sağlayacağını belirtmişlerdir.

Taşdemir ve Demirbaş (2010), 6. ve 7. sınıf öğrencilerinin fen ve teknoloji dersinde gördükleri kavramları, günlük yaşamla ilişkilendirebilme ve problem çözümlerinde

kullanma durumlarını belirlemek amacıyla yaptıkları araştırmada öğrencilerin fen ve teknoloji dersinde gördükleri kavramları, yanlış yapılandırdıkları ve kavramlara farklı anlamlar yüklediklerini tespit etmişlerdir. Ayrıca araştırma sonuçları öğrencilerin kavramları bilmelerine rağmen günlük yaşamdan karşılığını bulamadıkları veya problemlerin çözümünde etkili kullanamadıklarını göstermiştir. Öğrencilerin öğrenmelerinin bilişsel alan düzeylerinden bilgi-kavramada kaldığı, bilgilerin uygulama basamağına taşınamadığı tespit edilmiştir. Araştırma yapılandırmacı felsefe doğrultusunda, öğrencilerin derse aktif katılımını sağlamaya yönelik hazırlanan ve yeni uygulamaya konulan fen ve teknoloji öğretim programının uygulamada olduğu süreçte yapılmıştır. Ancak, sonuçların öğrencilerin günlük yaşam ile fenni ilişkilendiremediği yönünde olması programın ve yapılandırmacılığın esaslarının yeterince uygulanmadığını ya da günlük yaşam ile fennin ilişkilendirilmesinde arayışların devam etmesi gerektiğini düşündürmektedir. Bu araştırmanın sonuçlarına benzer olarak Yiğit, Devecioğlu ve Ayvacı (2002) öğrencilerin fen bilgisi dersinde geçen kavramları günlük hayatla ilişkilendirebilme seviyelerinin oldukça düşük olduğu, Enginar, Saka ve Sesli (2002) öğrencilerin öğrendikleri bilgilerini yeterince günlük yaşamdaki olaylarla ilişkilendiremediği sonuçlarına ulaşmışlardır.

Öğretmenler derslerde konuyla ilgili tartışma ortamları yaratarak öğrencinin televizyondan, gazetelerden, bilimsel içerikli dergilerden veya çevresinde karşılaştığı olaylardan örnekler vermesini sağlamalıdır. Bu yöntem, öğrencilerin öğrendiklerinin günlük yaşamdaki yerini görmesine yardımcı olacak, konunun önemini kavramasını, konuya ilgisinin artmasını ve fen ve teknolojinin günlük yaşamda gerekli olduğunu anlamasını sağlayacaktır (İlkörücü Göçmençelebili, 2007).

Fen konularını öğrencilerin yaşamlarında daha somut deneyimlere dönüştürebilmek için eğitim sistemimizde gerek ders programları gerekse ders kitaplarında meydana gelen değişim ve atılan yeni adımların yanı sıra, kullanılan öğretim yöntemlerindeki yeniliklerin, öğrencilerin bilgiyi keşfederek, kalıcı öğrenmesini sağlayacak nitelikte olmalıdır. Bunun için “fen farkındalığını” sağlamada sadece öğretmen ve öğrencilere değil aynı zamanda fennin işlerliğini her geçen gün daha iyi gözler önüne seren gazete ve televizyonlarda verilen bilgilere de dikkat etmek gerekmektedir (Yılmaz,

2008). Whitelegg ve Parry (1999) de çalışmalarında birçoğumuzun televizyon programlarından, gazeteden, öğretmenlerden sağladığımız ve ortak bir kültür olarak öğrendiğimiz bilgilerimizi paylaştığımızı belirterek, bilginin öğrenilmesi ve yaygınlaştırılmasında basın kaynaklarının önemini göstermektedir.