• Sonuç bulunamadı

FAİL DIŞINDAKİLERİN SORUMLULUĞU

KAMBİYO SENETLERİNDE SAHTECİLİK VE TAHRİFATTAN DOĞAN HUKUKİ SORUMLULUK

C. HUKUKİ SORUMLULUK 1 GENEL OLARAK

3. FAİL DIŞINDAKİLERİN SORUMLULUĞU

Kambiyo senetlerinde sahtecilik ve tahrifat hallerinde bir başka önemli konu ise fail ortadan kaybolması veya ödeme gücünün olmaması durumunda zarara kimin katlanacağı sorunudur. TTK’nın 724. maddesinin “sahte veya tahrif edilmiş bir çeki

ödemiş olmasından doğan zarar muhataba ait olur; meğerki senette keşideci olarak gösterilen kimseye kendisine bırakılan çek defterini iyi saklamamış olması gibi bir kusurun isnadı mümkün olsun” hükmü açıkça fail dışındaki kişilerden hangisinin zarara katlanacağını göstermektedir. Çekle ilgili olarak açıkça bir düzenleme mevcutken, poliçe ve bono hakkında açık bir hüküm sevk edilmemiştir. Sadece senet metninde yapılan değişikliklerle ilgili olarak sorumluluk esası belirtilmiş, senedin sahte olması veya tahrif edilmesi halinde bundan doğan zarara kim, ne şekilde katlanacağı belirtilmemiştir.

TTK’nın 660. maddesi “Bir poliçe metni tahrif edildiği takdirde

değiştirmeden sonra poliçe üzerine imza koymuş olan kimseler değişmiş metin

167 İNAN, s. 102. 168 İNAN, s. 103.

gereğince ve ondan önce imzasını koyanlar ise eski metin gereğince mesul olurlar” hükmünü getirmiştir. Kambiyo senedinde yapılan değişiklikten sonra, önceki metnin senetten anlaşılabilir olup olmadığının önemi yoktur. TTK’nın 660. maddesine göre, kısmen tahrif edilmiş bir senet dahi olsa, eski borçluların sorumlulukları yönünden yeterlidir. Eski borçlulara müracaat edebilmek için iptal kararı almaya gerek yoktur. Protesto düzenletmek zorunluluğu devam eder.

Unsurları eksiksiz olan bir poliçeyi (bonoyu, çeki) iktisap eden bir kimse, genellikle borçlunun imzaladığı orijinal metnin sonradan değiştirilmiş olduğunu fark etmeyebilir. İşte bu gibi değişiklikler, senedi iktisap eden tarafından bilinebilir özellikte olmadıkça, senedin metninin borçlu tarafından imzalanan orijinal metin olduğu hususunda tam bir güven içinde davranmışsa kendisinin korunması gerekir. Zira hukuki görünüme haklı olarak güvenmemiştir. Ancak buradan imza sahibi borçlunun, metinde sonradan yapılan her değişikliğin sonuçlarına bu yoldan katlanmak zorunda bırakılabileceği sonucunu çıkarmamak gerekir. “Muamelattaki

güvenin korunması esası169 bu ölçüde genişletilemez. TTK m. 589 ve 660 tahrifat riskinin sonuçlarını esas itibarı ile imza sahibi (borçlu) değil, senedi iktisap edenlerin taşıyacağını belirtmektedir. TTK’nın 592. maddesinin bu durumlarda kıyasen uygulanması da mümkün değildir. Zira TTK’nın 660. maddesi başka bir temel prensibe dayanmaktadır. TTK’nın 592. maddesi, açık (beyaz) poliçede, senedin aykırı surette doldurulması riskini keşideciye (borçluya) yüklemektedir. Ancak borçlu, bütün unsurları tamam olan bir poliçede böyle bir sorumluluk altına girmiş değildir.

TTK’nın 660. maddesinin temel felsefesi görünüşe itimat ilkesine uygundur. Zira tahrifat genellikle borçluya isnadı mümkün bir sebepten yararlanılarak gerçekleştirilmektedir. Şayet borçlunun tahrifatı kolaylaştıran, durumları varsa bunun sonuçları borçlunun risk alanında kalır ve sorumluluğuna neden olur170. Bu nedenle, senedi tahrifattan önce imzalayanların da, bazı şartlarda değişen metne göre sorumlu

169 Bir kambiyo senedi dış görünüşü itibarıyla metninde herhangi bir değişiklik yapılmış olduğunun

kabulüne imkân vermiyorsa herhangi bir değiştirmenin gerçekleşmediği esasından hareket etmek gerekir. Muamelattaki güven ilkesi dış görünüşü itibarıyla metninde bir değişiklik yapılmış olduğu görünümünü vermeyen bir kambiyo senedinin ilk nazarda herhangi bir değiştirmeye (tahrife) maruz kalmamış senet olarak addedilmesini gerektirir (ÖZTAN, s. 869).

tutulmaları mümkündür. Yeter ki, isnadı mümkün şekilde sebebiyet verilen hukuki görünüşten kaynaklanan bir sorumluluğun şartları bulunsun.

Tahrifat unsurları tam olan bir kambiyo senedinde yapılmışsa, iki husus üzerinde ayrı ayrı durmak gerekecektir. Birincisi tahrif edilmiş bir senedi iktisap eden kimse, senedin metni itibariyle borçlunun (senedi imzalayanın) bu mevcut metne göre sorumluluk yüklendiğine inanmakta haklı görülebiliyorsa, korunmaya değerdir. Ancak senedi iktisap eden kişinin ağır ihmali olmamalıdır. Mesela, senedin yazıldığı matbu formdaki boşlukların dolduruluş tarzından, farklı karakterdeki yazılardan veya başka hususlardan, senet metninde sonradan bir takım değişiklikler yapıldığı kolayca fark edilebiliyorsa, imza sahibi borçluyu sorumlu kılmak pek de mümkün olmayacaktır.

İkinci olarak senedi imzalayan (borçlu) unsurları tamam bir poliçeyi (bono, çek) geçerli bir anlaşma ile verdiği takdirde, bu senedin metninde sonradan tahrifat yapılırsa, esas itibarı ile iyiniyetli müktesiplere karşı da eski metne göre sorumlu kalır. Gerçi, yapılan tahrifat önceki imza sahiplerinin de eski metne göre sorumlu oldukları görünümünü yaratabilir. Ancak bu görünümün doğumuna imza sahibi değil, ‘yapan (sahtekâr) kimse’ neden olmuştur. Unsurları tam bir poliçenin imzalanıp verilmiş olmasını, “sonradan yapılan tahrifata imkân hazırlamak” şeklinde değerlendirmek doğru olamayacaktır171.

Borçlunun sonradan gerçekleştirilen tahrifata, kendisini iyiniyetli üçüncü şahıslar karşısında sorumlu tutulmayı haklı gösterecek şekilde neden olup olamadığı her olayın kendi durumuna göre değerlendirilmelidir. Borçlunun (imza sahibinin), unsurları tamam olan bir poliçenin tahrif edilmesi halinde, iyiniyetli üçüncü şahsa (müktesibe) karşı bu durum sebebiyle sorumlu tutulabilmesi tahrifat riskinin kendisine isnadını mümkün kılan istisnai şartların varlığına bağlıdır. Mesela, muhatabın, senedi kabul ederken, bedeli sadece rakamla göstermesi, bedelin yazıyla gösterilmesine mahsus kısmın boş bırakılması ve sonradan bu kısma mevcut bedel üzerinde bir miktarın tahrifat suretiyle yazıyla eklenmesi halinde bu sonucun kendisine isnadının mümkün olduğu söylenebilir. Ancak, muhatap meblağı 1.000. YTL gösterip, yazı ile ifade edilen kısmına çizgi çekmiş keşideci ise bunu 100 YTL

olarak tahrif edip yazı ile yazılan yeri de buna uygun doldurmuşsa, bu halde muhatap ancak eski metne göre sorumlu tutulabilecektir172. Zira bir poliçeye imza atan herkesin, senedin son şekline göre sorumlu tutulmaktan kurtulmak için kolaylıkla tahrifatını önleyebilecek bütün tedbirleri (çizgi çekmek, tam doldurmak, boşluk bırakmamak vb.) almak zorunda olduğu hususunda bir temel kural yoktur. Kambiyo senetlerinde tahrifat teknikleri konusunda günümüzde ulaştığı seviyeyi bilmek ve buna uygun tedbirleri almak gibi bir külfet kimseye yüklenemez. Kambiyo senetleri ile ilgili işlemler, senetteki tahrifatın suç sayılması suretiyle korunmaktadır. Sadece tahrifata imkân bırakmış olmak, sonraki metne göre sorumlu tutulmak için yeterli değildir. Ancak mevcut şartlar itibarı ile rakam ilavesi suretiyle senet meblağının yükseltileceğini göz önünde tutmak mecburiyeti varsa ve buna rağmen gerekli tedbirler alınmamışsa, sonradan sahtekârlığı ileri sürerek eski metne göre sorumluluk iddiasında bulunmak, hakkın kötüye kullanılması sayılır173. Mesela, senet itimada şayan olmayan bir kimseye veriliyorsa, tahrifata imkân bırakmayacak şekilde doldurulması gerekir.

Borçlunun, senedi bir hukuki görünümün husulüne yol açacak ve bunun sonuçlarını kendisine yüklemeyi haklı kılacak şekilde bir takım boşluklar bırakarak doldurmuş olması halinde senedin son durumuna göre sorumlu tutulması gerekir. Borçlu, muamelatta alışılagelen davranış çizgisinin dışına çıkar, gerekli dikkati göstermez ve senette tahrifata kolaylık sağlayacak boşluklar bırakırsa, tahrifatta kullanılan tekniğin önemi kalmaz. Bu gibi hallerde borçlunun sahtekârlık def’inin

172 Ancak Yargıtay bir kararında yerel mahkemenin senedin bedel kısmında tahrifat yapılmasına

rağmen bu hususu dikkate almadan senette yazılı olan kısıma göre sorumluluğu tespit eden kararını onamıştır. Kanaatimizce hatalı olan bu kararın ilgili kısımları şöyledir: “... icra takibine konulan

bononun ... bedel hanesinin rakamla yazılı olan kısmının 300.000.000 –TL olarak doldurulup diğer kısımların boş olarak teminat olarak verildiğini, bononun daha sonra lehtar hanesinin ve bedelinin 4.300.000.000. –TL olarak doldurulup tedavüle çıkartıldığını iddia ederek, bedel kısmı tahrif edilmiş bono ile borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir... Mahkemece, ...aleyhine sahte senet tanzim etmek suçuna ilişkin ceza davasında belirlenen maddi olgu sonucu senette yazı ile yazılan miktara itibar edilmesi gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir... senedin miktar hanesinde yazı ile yazı ile yazılan kısımdaki bedel ile geçerli olduğu yolundaki maddi olguyu belirleyen... kararların hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına... hükmün onanmasına... KARŞI OY YAZISI: ... Davalı şirket temsilcisi aleyhine sahte senet düzenleme suçundan dolayı açılan ceza davasında alınan 10.6.1998 tarihli Adli Tıp raporunda; ‘söz konusu senet miktarının evvelce ve yalnızca rakamla (300.000.000.-TL) şeklinde yazılmışken sonradan miktar rakamları başına (4) rakamının ilave edildiğini ve tanzim sırasında boş bırakılan miktar yazıları kısmına ise (Dört milyar üç yüz milyon)yazılarının bir defada yazılarak anılan senet miktarının mevcut duruma dönüştürüldüğünü’ belirtmiştir...” (19. HD., 24.02.2003, E. 2002/4419, K.2003/1367, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Yıl 17, S.54, Eylül – Ekim 2004, s. 374 -376).

ileri sürülmesi mümkün değildir. Senet metnindeki tahrifat bütün hamillere karşı def’i olarak ileri sürülebilir. Senette, tahrifat yapılması neticesinde, zarara uğrayan ve ticari itibarı sarsılan kişinin, manevi tazminat talebine de hakkı vardır174.

III. SAHTE VE TAHRİF EDİLMİŞ ÇEK (TTK. m. 724)