• Sonuç bulunamadı

BİLİRKİŞİNİN İNCELEME YAPMAS

SAHTECİLİK VE TAHRİFAT İDDİALARININ İLERİ SÜRÜLMESİ I GENEL OLARAK

B. BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ AŞAMAS

4. BİLİRKİŞİNİN İNCELEME YAPMAS

Kambiyo senetlerinde sahtecilik ve tahrifat iddialarında, imza ve yazı yazdırma aşamasından sonra, yazı bilimi konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılır366. İncelemede, yazı bilimine ilişkin verilerden yararlanılarak sonuca ulaşılmaya çalışılır. Grafoloji uzmanlarının incelemesine dayalı olan bu aşama, yoğun biçimde uygulama alanı bulmaktadır. Bu konudaki uyuşmazlıklar genellikle bilirkişilerin yaptıkları inceleme sonucunda çözüme kavuşmaktadır367.

Yargıtay her olayda, tahrifat ve sahtecilik incelemesinin grafoloji uzmanlarına yaptırılması gerektiği konusuna büyük önem vermekte368 ve sahtecilik ya da tahrifata ilişkin bilirkişi raporlarının yeterli nitelikte olmasına dikkat etmektedir. Ayrıca, başka bir dava sırasında alınsa dahi raporlar arasında çelişki varsa bunun da giderilmesi gerekecektir369.

365 KURU, C.II, s. 1443.

366 Bilirkişilik müessessi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz.: Baki KURU: Hukuk Muhakemeler

Usulü, C.III, 6. Baskı, İstanbul, 2001, s. 2661-2826.12. HD., 30.4.1998, E. 3934, K.4788: “...keşide tarihindeki tahrifat iddiası yönünden HUMK’un 275. maddesi gereğince ve ihtilafın çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden, bilirkişi incelemesi yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken...” (UYAR, Kambiyo Senetleri, s.1926); 12. HD., 18.9.1997, E. 8211, K.8797 (UYAR, Kambiyo Senetleri, s.1927);12.HD., 4.11.1999, E. 12548, K.12461 (UYAR, Kambiyo Senetleri, s.1924); 12. HD., 1.11.1999, E. 12637, K.13187 (Yasa Hukuk Dergisi, 2002/2, s.293).

367 Grafoloji ve sahtecilik üzerine bilirkişilik konusunda ayrıntılı bilgi için bkz.: Hasan KÖROĞLU:

Uygulamada ve İçtihatlarda Bilirkişilik, Adil Yayınevi, Ankara, 1995, s. 93-102; Hasan KÖROĞLU: En Son Değişikliklerle Uygulamada ve İçtihatlarda Türk Mahkemelerinde Bilirkişilik ve Bilirkişi Kurumları, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2001, s. 141-154.

368 HGK., 6,6 1983, E. 1980/11–1891, K. 1983/629: “Davalı vekilince ısrarla... senedin

önyüzündeki... imzalarının da büyük bir ihtimalle... tarafından atılmış bulunabileceğini ileri sürmüş olmasına göre, mahkemece yapılacak iş; yetenekli ve grafoloji ilminden anlayan bilirkişiler aracılığı ile HUMK’un 308. vd maddeleri gereğince yeniden geniş kapsamlı bir inceleme yaptırarak, senedin ön yüzündeki imzaların doğrudan doğruya... nın eli mahsulü mü olduğu? Yoksa kefil imzası ihtilafsız olan... tarafından... nın imzası taklit edilmek suretiyle mi atıldığının tespitinden ibarettir.”; 11. HD. 3.4,1980, E 1150. K. 1732 :“... imza konusunda grafoloji uzmanı olmayan bilirkişiden alınan bilirkişi

raporuna itiraz edilmiş bulunduğuna göre İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi grafoloji uzmanlarından oluşturulacak bilirkişi kurulundan yeniden bu konuda rapor alınmalıdır.” (GÜRBÜZ, s. 687); 11. HD.,21.1.1988, E. 1987/2838, K. 1988/265 : “Senette tahrifat iddiası bu konuda uzman

kişi ya da kurul raporuyla çözülebilir. Tahrifat itirazı olduğunda yazı ile belirli tutara değer verilemez. Fotokopide bilirkişi incelemesi yapılamayacağından aslının gösterilememesi durumunda işin çözümü merciin görevi dışında kalıp yargılamayı gerektirir.” (KURU, C.II, s. 1250).

Sahtelik ve tahrifat iddiasına dayalı davalarda yapılacak inceleme konusunda Yargıtay, grafoloji (yazı bilimi) konusunda uzmanlığı bilinen ve genelde Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi olan kişilere yaptırılması gerektiği görüşündedir370.

Ancak ülkemizde Güzel Sanatlar Fakültesi de dâhil grafoloji olarak adlandırılan yazı bilimini okutan ve bilimsel uğraşısı grafoloji olan herhangi bir fakülte, akademi ya da bunların grafoloji kürsüsü (anabilim dalı) bulunmamaktadır. Bu nedenle Yargıtay, kararlarında “grafoloji konusunda uzman kişilerin bulunduğu bilinen İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi (Fakültesi) öğretim görevlileri arasından bilirkişi kurulu oluşturulması gerektiğini” belirtmektedir371.

2659 sayılı Adli Tıp Kurumu372 Kanununun 21. maddesinde Fizik İncelemeler

İhtisas Dairesi’nin görevleri; “Mahkemeler ile hâkimlikler ve savcılıklar tarafından

gönderilen silah, mermi, yazı (grafolojik - daktiloskopik), fotoğraf, resim, imza, imza niteliği taşıyan parmak izleri ile radyolojik, radyoizotop, klimatolojik, materyal ve olaylarla ilgili olarak incelemeler yaparak sonucunu bir raporla tespit etmek” şeklinde düzenlenmiştir. Bu nedenle kambiyo senetlerindeki sahtecilik ve tahrifat konusundaki incelemeler Adli Tıp Fizik İncelemeler İhtisas Dairesi uzmanlarına da yaptırılmaktadır373. Ayrıca, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı bulunan Kriminal Polis Laboratuarları374 ile Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı bulunan Jandarma

370 HGK’nın 16.6.1976, E.74-1-318, K.2223: “Bonodaki 1500 rakamının sonuncu sıfırının sonradan

konulup konulmadığının araştırılması özel ihtisas gerektirir. Bu konuda bilirkişi seçilen resim öğretmenin raporu yeterli değildir. Güzel Sanatlar Akademisine gerekli inceleme yaptırılarak diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi gerekir.” (MOROĞLU/ KENDİGELEN, s. 594).

371 GÜRBÜZ, s. 689.

372 Ayrıntılı bilgi için bkz.: KURU (2001), s.2664-2675; KÖROĞLU, s. 125-128.

373 19. HD., 28.05.2004, E.2003/9782, K.2004/6358: “Dava, davalıların murisi K. lehtarı bulunduğu,

bonoda tahrifat yapılarak 1.000.000.000 TL’lik bononun 7.000.000.000 TL’ye dönüştürüldüğü iddiasıyla açılan menfi tespit davasıdır ... Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici

sebeplere ve özellikle Adli Tıp Kurumu Fizik / Grafoloji İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına...” (Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Yıl 18, Sayı 58, Mayıs - Haziran 2005, s.399–401). 12. HD., 23.10.1997, E.11019, K.11448: “...çekin

keşide tarihinin...tahrif edilerek... Bu iddia, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen 11.11.1996 tarihli raporuyla sabit olmuştur.” (UYAR, Kambiyo Senetleri, s.1926 - 1927); 11. HD., 31.5.199, E.2769, K.4662: “Mahkemece, toplanan deliller ve yaptırılan Adli Tıp Kurumu incelemesi sonucuna göre,

sahte ve tahrif edilmiş olan çekin ödenmesinden doğan zararın muhatap bankadan istenebileceği...” (ERİŞ, ÇEK, 2004, s.326).

374 Kriminal Polis laboratuarları hakkında ayrıntılı bilgi için bkz.: KÖROĞLU, s. 129-135; 11. HD.,

18.2.1991, E. 1989/9226, K. 1991/1049: “...Adana Polis Kriminoloji Laboratuarı raporuna nazaran

çek üzerindeki yazı ve rakamların kimyasal bir madde ile silindikten sonra iddia edilen tahrifatların yapıldığı...” (Kazancı Hukuk Otomasyon İçtihat Bankası).

Kriminal Komutanlığı laboratuarlarından da yazı ve imza araştırması konusunda uzmanlaşmış görevlilerden yararlanılmaktadır375.

Adli Tıp Kurumu Kanununun 15. maddesine göre; Adli Tıp ihtisas kurul ya da dairelerince verilip de mahkemeler hâkimlikler ve savcılıklarca yeterli nitelikte görülmeyen işleri inceleme ve kesin karara bağlama görevi Adli Tıp Genel Kuruluna verilmiştir. Madde 15 (Değişik madde: 19.02.2003 – 4810 S.K./14. md.):

“Adli Tıp Genel Kurulu; a) Adli tıp ihtisas kurulları ve ihtisas daireleri tarafından verilip de mahkemeler, hâkimlikler ve savcılıklarca kapsamı itibarıyla yeterince kanaat verici nitelikte bulunmadığı, sebebi de belirtilmek suretiyle bildirilen işleri, b) Adli tıp ihtisas kurullarınca oybirliğiyle karara bağlanamamış olan işleri, c) Adli tıp ihtisas kurullarının verdiği rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri, d) Adli tıp ihtisas kurulları ile ihtisas dairelerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri, e) Adli tıp ihtisas kurulları ile adli tıp ihtisas dairelerinin ve adli tıp şube müdürlüklerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri, f) Adli tıp ihtisas kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri, Konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceler ve kesin karara bağlar”.

Sahtecilikle ilgili raporu yeterli görmeyen mahkeme, Adli Tıp Genel Kurulu’nda inceleme ve kesin karar verilmesi talebinde bulunabilecektir. Ancak Adli Tıp Kurumu Kanununun 23/C-3 maddesinde “Adli Tıp Genel Kurulu Kararları nihai

olmakla beraber, mahkemelerin delilleri serbestçe takdir hususundaki yetkilerini kısıtlamaz” hükmü yer almakta, dolayısıyla sahtecilik ve tahrifat konusunda raporu yeterli görmeyen mahkeme, grafoloji alanında uzman olan kişilerden oluşturacağı bilirkişi kuruluna yeniden inceleme yaptırabilecektir376.

375 Jandarma Kriminal laboratuarları hakkında ayrıntılı bilgi için bkz.: KÖROĞLU(Bilirkişi

Kurumları), s, 192-198; 19. HD., 28.05.2004, E.2003/9782, K.2004/6358 sayılı kararın Karşı Oy Yazısı: “Fizik ve grafoloji incelemelerinde Adli Tıp İhtisas Dairesi nihai merci olmayıp bu konularda

polis ve jandarma Kriminal laboratuarlarından ve üniversitelerin ilgili bilim dallarından da yararlanılabilmesi mümkündür.” (Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Yıl 18, Sayı 58, Mayıs - Haziran 2005, s.399–401).

376 HGK., 23.1. 1968, E. 73, K. 7: “Adli Tıp Müessesesi tarafından verilmiş olan.... tarihli rapor kesin

ve yeterli bir rapor olmadığı gibi yazı ve imza uygulama işlerinde Adli Tıp Müessesesi en son uzman bilirkişi de olamaz...” (GÜRBÜZ, s. 692).

Yargıtay, Adli Tıp Kurumunda inceleme yapılmasını tarafların istemesi halinde dahi mahkemenin buna uymak zorunda olmadığını ve taraflarca uzman olmayan birinin bilirkişi olarak seçilmiş olmasının mahkemeyi bağlamayacağını belirterek377 mahkemenin delilleri takdir etmesindeki bağımsızlığını vurgulamıştır. Başka bir kararında ise378: “...imzayı inceleyen bilirkişiler arasında grafoloji uzmanı

mevcut olduğuna göre, raporun Adli Tıp Fizik Şubesinden alınmış olması bozma nedeni değildir.” şeklinde hüküm kurarak taraflarca bilirkişi incelemesinin yaptırılmış olmasının bozma nedeni olmayacağını belirtmektedir.

Sonuç olarak, yargı kararlarında sahtecilik ve tahrifat iddialarının yöntemince bilirkişi incelemesi yapılarak sonuçlanması aranmaktadır379. Bu konu teknik ve özel bilgiyi gerektirdiğinde her somut olay için çok istisnai haller hariç bilirkişi incelemesi yaptırılmalı ve bulunan sonuca göre karar verilmelidir380. Bilirkişinin sahtecilik veya tahrifat incelemesini nasıl yapacağı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında şu şekilde açıklanmıştır381: “... herhangi bir belgedeki imza veya yazının,

atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak; grafolojik grafometrik yöntemlerle yapılması; bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü

377 11. HD.. 17.6.1982, E. 2413, K. 2907 (ERTEKİN/ KARATAŞ, s.666). 378 11.HD., 5.2.1980, E. 119, K. 514 (GÜRBÜZ, s.693).

379 12. HD., 10.4.2000, E. 4695, K.5533: “Keşide tarihi yanındaki düzeltmenin borçlu tarafından

yapıldığı anlamını taşıyan imzanın kendisine ait olup olmadığını adı geçenden sorulduktan sonra, kabul edilmezse, yöntemince bilirkişi incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir.”

(UYAR, Kambiyo Senetleri, s.1916); 12. HD., 19.12.1996, E.15578, K.15968 (UYAR, Kambiyo Senetleri, s.1917).

380 12. HD., 7.4.1997, E.3881, K.4273: “Mercice incelenen çek aslına göre, tahrifat iddiasının yerinde

olmadığı sonucuna varıldığı anlaşılmaktadır. HUMK’un 275. maddesi gereğince hâkim, çözümü özel teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bu durumda mercice bilirkişi incelemesi yapılarak tahrifat iddiasının araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken...” (UYAR, Kambiyo Senetleri, s.1917).

olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi

şarttır”. Yargıtay bu kararın devamında bilirkişi raporunun hangi ortamda, ne tür teknik cihazların kullanılarak inceleme yapılıp sonuca ulaşıldığının raporda açıklanması gerektiğini; sadece grafolojik ve grafometrik metotların kullanıldığının belirtilmesinin yeterli olmadığını ve böyle bir rapora dayanılarak hüküm kurulamayacağını belirtmektedir.