• Sonuç bulunamadı

Fıkıh Usûlü ve Nahiv Usûlü İlişkisinin Boyutları

B. Nahiv Usûlü Kavramı

IV. Fıkıh Usûlü ve Nahiv Usûlü İlişkisinin Boyutları

Fıkıh usulünün tedvin dönemi nahiv usulünün tedvin döneminden önce başlamıştır. Nitekim İmam Şâfiî’den (v. 204/819) önce fıkıh usulünün yazıya geçirildiğini söyleyenler olmakla beraber cumhura göre fıkıh usûlünde ilk yazılan eser Şâfiî’nin er-Risâle adlı eseridir.63

Ondan sonra gelen alimler de bu alanda birçok eser yazmışlardır. Fıkıh usûlü alanında eserler yazılmaya başlandıktan sonra nahiv usûlünde eserler yazılmaya başlanmıştır. Nitekim İbn Cinnî’nin (v. 392/1001) el- Hasâis adlı eseri nahiv usûlü alanında yazılan ilk eser olarak bilinmektedir. Bu da IV. asra tekabül edip birtakım fıkıh usûlü eserleri ortaya çıktıktan sonra olmuştur. İbn Cinnî’nin bu eseri; dil, sarf, nahiv ve nahiv usûlü konularını birlikte ele aldığından64

ve nahiv usûlü konularının tümüne yer vermediğinden dolayı tam olarak bir nahiv usûlü eseri olmasa da bu eserin nahiv usûlü alanında atılan ilk adım olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim İbn Cinnî kendisinden önce nahiv usûlü konusunda eser yazılmadığını şu şekilde ifade etmiştir:

62 Sübkî, el-İbhâc fî şerhi’l-Minhâc, I, 7-8; Zerkeşî, el-Bahrü’l-muhît, I, 14. 63 Gazzâlî, el-Menhûl, I, 610.

“Bu iki memleketin alimlerinden (Basrâ ve Kûfe) hiçbirinin fıkıh ve kelam usûlüne göre nahiv usûlü yazdığını görmedik. Ebû Bekir’in65

(v. 316/928) usûlü ise bahsettiğimiz konuyu sadece kitabın başında birkaç ifadeyle ele almıştır. Ebü’l-Hasan el-Ahfeş (v. 211/826) ise kıyaslarla ilgili bir kitapçık yazmıştır. Onun bu eseri bizim eserimizle karşılaştırıldığı zaman onun yerine bu işi yaptığımız ve zahmete katlandığımız anlaşılacaktır.”66

İbn Cinnî’nin (v. 392/1001) ifade ettiği gibi Ebû Bekir İbn Serrâc (v. 316/928) bir usul kitabı yazmıştır. Onun bu eserinin adı el-Usûl fi’n-nahv’dir. Nahiv usûlü adıyla kaleme alınan ilk eserdir.67

Bu eserin adına bakıldığında ilk etapta onun bir nahiv usulü kitabı olduğu anlaşılmaktadır. Lakin bu nahiv usulüne dair yazılmış bir eser değildir. Zira incelendiğinde onun nahiv usûlü kitabından daha çok bir nahiv kitabı olduğu görülmektedir. Hatta İbn Serrâc’ın kendisi de merfû‘ât ve mansûbat konularını bitirince; “merfû‘ ve mansûb olan isimleri ve onlara benzeyen kısımları zikrettikten sonra şimdi mecrûr olanlardan bahsedeceğiz” demektedir.68

İbn Serrâc’ın bu eseri; İbn Cinnî’nin el-Hasais ya da İbnü’l-Enbari’nin Lume’l- edille fi usûli’n-nahv yahut Süyûtî’nin el-İktirâh fi usûli’n-nahv adlı eserleri gibi nahiv ilminin kaynaklarını belirleyen ve bunları kısımlara ayıran bir eser değildir. Nitekim İbnu’s-Serrac’ın bu eserine genel olarak bakıldığında, Sîbeveyh’in eserinde dağınık bir şekilde bulunan konuları tanzim ettiği, konu başlıkları altında topladığı, bazı kavramların tanımlarını yaptığı ve bunları açıkladığı görülecektir. Dolayısıyla bu eser, daha sonra şekillenecek olan nahiv usulü ilmine bir giriş mahiyetindedir69

İbnü’s-Serrâc’ın bu kitabı, tüm nahiv konularını içermekle birlikte, mantıkî bir düzenleme ve metodolojik bir tertip ile kendinden öncekilerden farlılık göstermektedir. Ayrıca İbnü’s-Serrâc, metod olarak, kıyası ön planda tutmaktadır.70

65

Burada bahsettiği kişi Ebu Bekir İbn Serrac’tır (v. 316/928). Onun el-Usûlü fi’n-nahv adlı eseri vardır.

66 İbn Cinnî, el-Hasâis, I, 2.

67 Ukkâşe, “el-‘Alâka beyne usûli’l-fıkh ve usûli’n-nahv min hilâli merâhili tetavvurihimâ”, s. 95 68

İbn Serrâc, el-Usûl fi’n-nahv, I, 408.

69 Çıkar, “Arap Dilbiliminde Kırılma Noktası: İbnu’s-Serrâc ve Nahiv İlminde Usûl Geleneği”, s. 350; Bûmûd, Eserü usûli’l-fıkıh fî tevcîhi usûli’n-nahv, s. 54.

Yukarıda İbn Cinnî’nin (v. 392/1001) de dediği gibi Ebü’l-Hasan el-Ahfeş (v. 211/826) kıyaslarla ilgili el-Makâyis71 adlı eseri kaleme almıştır. Ahfeş’in bu eseri nahiv usûlünün tüm konularını değil kıyasları ele alan bir eserdir.

İbn Serrâc’la aynı dönemde yaşayan Zeccâcî (v. 337/949) de kıyasın illetleriyle ilgili el-Îdâh fî ileli’l-n-nahv adlı eserini kaleme almıştır.72

ez-Zeccaci’inin el-İdâh fi ‘ileli’n-nahv, ismini kullanırken illeti bugün kullanılan anlamda kullanmadığını belirtmekte fayda vardır. Zeccâcâ bu kelimeyi, nahiv ilminde kullanılan kuralların sırları ve sebepleri anlamında kullanmıştır. Zira kitabın girişinde, bu eseri el-İdâh li esrâri’n-nahv şeklinde bir isim kullanmayı da uygun gördüğünü ifade etmiştir. Ayrıca onun illet konusuna çok az yer vermesi bu eserin illet konusunda yazılmış bir eser olmadığını göstermektedir. Dolayısıyla bu eser, nahiv kurallarını toplama ve belirlemeden ziyade, bazı kuralların nasıl belirlendiği, bu belirlenme esnasında öne sürülen sebepleri, bu sebeplerin gerisindeki sırları ve dil ilmiyle ilgili bazı konulara yaklaşımları ortaya çıkarmayı hedefleyen bir eserdir.73

Fıkıh usûlü, nahiv usûlünün oluşumunda etkili olmuştur. Nitekim nahiv usûlünde eser yazanlar fıkıh usûlüne benzer bir usûl yazmayı açık bir şekilde dile getirmişlerdir. Örneğin İbn Cinnî (v. 392/1001) el-Hasâis adlı eserini fıkıh usûlü ve kelam usûlüne göre yazdığını ve daha önce böyle bir eserin yazılmadığını ifade etmiştir.74

Daha önce nahiv usûlünde böyle bir eserin yazılmadığını söyleyen İbn Cinnî (v. 392/1001) H. IV. asrın sonlarında vefat etmiştir. Bu da fıkıh usulünde eserler tedvin edildikten sonradır. Yine İbn Cinnî başka bir yerde şunu ifade etmiştir:

“Bizim arkadaşlarımız Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî’nin (v. 189/804) kitaplarından illetleri toplamaktadırlar. Zira illetlerin onun ifadeleri arasında dağınık bir şekilde olduğunu gördüler ve o illetleri bir arada topladılar.”75

71 Kıftî, İnbâhü’r-rüvvât, II, 42. 72 Ziriklî, el-A‘lâm, III, 299. 73

Çıkar, “ez-Zeccâcî’nin el-İdâh fî ‘İleli’n-nahv ve el-Cumel fi’n-nahv Adlı Eserleri Bağlamında Nahiv İlmine Bakışı”, s. 73.

74 İbn Cinnî, el-Hasâis, I, 2. 75 İbn Cinnî, el-Hasâis, s. 163.

İbn Cinnî’nin, İmam Muhammed’in (v. 189/804) eserlerinde illetleri araştırıp topladıklarını söylemesi, nahivcilerin illet konusunda fıkıh eserlerinden yararlandığını göstermektedir.

Ebü’l-Berekât el-Enbârî (v. 577/1181) fıkıh gibi nahvin de menkûlden elde edildiğini ve her iki usûl arasında apaçık bir ilişki olduğu için nahiv usulünü fıkıh usûlü tarzında oluşturduğunu ifade etmiştir.76

Daha sonra gelen Süyûtî (v. 911/1505) ise nahiv usûlünün nahve nispetinin fıkıh usûlünün fıkha nisbeti gibi olduğunu ve söz konusu eserinin bölümlerini fıkıh usûlünün tertibine göre düzenlediğini ifade etmiştir.77

Nahiv usûlünde eser yazanların ifade ettiği gibi nahiv usûlü eserleri fıkıh usûlü eserlerinden esinlenerek yazılmıştır.

Fıkıh usûlü ve nahiv usûlü konularının benzer olduğu görülmektedir. Her iki usûl genel olarak delillerden, bunların delalet etme keyfiyetinden ve müctehidin şartlarından bahsetmektedirler. Nahivciler, usûlcüler gibi vâcip, câiz, ruhsat gibi hükmün türleri, müçtehitte bulunması gereken şartlar ve telfîk meselesinden bahsetmişlerdir.

Her iki usûldeki deliller benzer olup bunlar; nass/nakil, icmâ, kıyas, istihsân, ve istishâbdır. Nahivciler, usûlcüler gibi naklin rivayet edilme yolları, râvîlerin sika olmaları, mütevâtir ve âhâd haberler, mürsel, mechûl ve bunların şartlarını zikretmişlerdir. Yine onlar gibi icmâ, icmâın delil oluşu, senedi, ona aykırı davranma, türleri, sükûtî icmâ ve üçüncü görüşün ihdâsı konularına yer vermişlerdir.78

Nahivciler kıyas, onun delil oluşu, türleri, rükünleri ve bu rükünlerin şartlarından bahsetmişlerdir. İllet konusunda nas, icmâ, sebr-u taksîm, şebeh ve tard gibi illeti tespit etme yolları ve fesâdü’l-i‘tibâr, fesâdü’l-vaz‘, men‘u’l-ille ve kavl-i mûceb gibi kıyasa yapılan itirazları ele almışlardır. Bu konular usûlcülerin usûlde zikrettikleri konuların aynısıdır.

76 Enbârî, Nüzhetü’l-elibbâ’, s. 76. 77 Süyûtî, el-İktirâh, s. 2-3.

Nahivciler, usûlcülerin istishâb tanımına benzer tanımlar yapmışlardır. Usûlcüler gibi istishâbı delillerin sonuncusu saymış ve bir delil bulunduğu sürece onunla amel edilmeyeceğini ifade etmişlerdir. Usûlcülerden istihsânı deliller arasında sayanlar olduğu gibi nahivcilerden istihsânı nahvin delilleri arasında sayanlar da vardır. Usûlcüler en son olarak teâruz ve tercihten bahsetmektedirler. Nahivciler de onlara uyarak usûllerini bu konuyla bitirmişlerdir.

Bu başlık altında fıkıh usulü ile nahiv usûlü arasındaki ilişkinin boyutlarını ele alacağız. Yaptığımız araştırma neticesinde; ilmin genel çerçevesini oluşturma, telif yöntemi, dilin kökeni, tanımlar, hükümler, delalet kısımları, deliller ve müctehidin şartları bakımından fıkıh usûlü ile nahiv usulü arasında ilişki olduğunu gördük. Şimdi bu ilişki boyutlarını incelemeye çalışacağız.