• Sonuç bulunamadı

ez-Zeccâcî’nin Kendisinden Sonraki Lügat Çalışmalarına Etkisi 65 

3.  İlmî ve Edebî Şahsiyeti 59 

3.3.  ez-Zeccâcî ve Lügat Bilimi 62 

3.3.2. ez-Zeccâcî’nin Kendisinden Sonraki Lügat Çalışmalarına Etkisi 65 

ez-Zeccâcî, Lügat ilminin bazı dallarında ortaya koyduğu eserlerle hem dikkat çekmiş hem de yapmış olduğu metodolojik katkılarla bu bilimin tarihi seyrine yön veren şahsiyetlerden olmuştur.

ez-Zeccâcî Arap diliyle ilgili birçok dalda ilimlerin şekillenmesine ve müstakil dallar halinde gelişmesine de öncülük etmiştir. el-Îôâð fî ‛Ileli’n-Naðv, Ðurûfu’l-Me‛ânî, İştiùâùu Esmâillah, Lâmât gibi eserleriyle bazı ilimlerin bağlı oldukları anabilim dalları içerisinde özel bir form kazanmalarına hatta ayrılıp başlı başına bir bilim dalı haline gelmelerine yardımcı olduğu düşünülmektedir.

ez-Zeccâcî’nin sürekli ders verdiğinden dolayı üstün bir organize yeteneğine sahip olduğu kitaplarının sunum üslubundan açıkça ortaya çıkmaktadır. Zira ez-Zeccâcî, sanki, bilgiyi talebenin kafasına kazırcasına yerleştirecek bir metod geliştirmeye çalışmıştır. Onun bu bilgiyi organize etme yeteneğinin kendisinden sonraki bazı alimlerde eserlerini oluştururken takip edecekleri plan ve düzen hususunda etkili olduğu görülmektedir.

Netice olarak, ez-Zeccâcî’nin nahiv ilminde olduğu gibi lügat ilminde de kendisinden sonra yapılan çalışmaları etkilemiş olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu durumu şu şekilde ifade etmek mümkündür.

3.3.2.1. Ðurûfu’l-Me‛ânî Çalışmalarına Etkisi

Tek bir harfin değişik manalarının ve kullanım özelliklerinin açıklanması üzerine yapılan müstakil çalışmaların yanı sıra, eserlerin içerisinde dağınık ve ya müstakil bölümler halinde zikredilen ðurufu’l-me‛ânî çalışmaları ez-Zeccâcî’den önce var olduğu gibi ondan sonra da yapılmaya devam edilmiştir.

Ancak, ez-Zeccâcî’den sonra, ðurufu’l-me‛âniyle ilgili olarak yazılan eserler yeni bir boyut kazanmış meseleye bütüncül bakan ve değişik meâni harflerini bir araya toplamaya yönelik müstakil eserler kaleme alınmaya devam edilmiştir.

ez-Zeccâcî’den sonra yazılan ve ez-Zeccâcî’nin eseriyle üslup açısından aynı olmasalar da onun eseri gibi sadece meânî harflerini açıklamaya yönelik olarak yazılmış eserlerin en önemlilerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

Yazar V.T. Eser Adı Harf Adedi

er-Rummânî 384/944 Me‛âni’l-Ðurûf 69

el-Herevî 415/1024 el-Uzhiyye fî ‛Ilmi’l-Ðurûf 41

el-Mâliùî 702/1302 Raófu’l-Mebânî fî Şerði Ðurûfu’l-Me‛ânî 95

Murâdî 749/1348 el-Cene’d-Dânî fî Ðurûfi’l-Me‛ânî 105

ez-Zeccâcî’nin eseriyle üslup açısından benzer olmadıkları gibi konusu da sırf ðurûfu’l-me‛ânî olmayan ancak içerisinde ðurûfu’l-me‛ânî konusuna çok geniş yer verilen bazı eserler vardır. Bunların en önemlileri şu şekilde ifade etmek mümkündür:

Yazar Adı Vefat T. Eser Adı Harf Adedi

İbnu’l-Fâris 395/1004 eó-Óâðibî fî Fıùhı’l-Luga 102

Ebu’l-Manóûr eŵ-Ŵeâlibî 430/1038 Fıùhı’l-Luga ve Sırrı’l-‛Arabiyye 38

İbnu Hişâm el-Enóârî 761/1359 Muğni’l-Lebîb an Kutubi’-Eârib 99

es-Suyûõî 911/1505 el-İtùân fî ‛Ulûmi’l-Ùur’ân 112

ez-Zeccâcî, Ðurûfu’l-Me‛ânî adlı eserinde 137 tane edat zikretmektedir.

ez-Zeccâcî’den sonra ðurûfu’l-me‛ânî ile ilgili olarak yapılan çalışmalar incelenip, ele aldıkları harf kapasiteleri açısından ez-Zeccâcî’nin Ðurûfu’l-Meânî adlı eseriyle

karşılaştırıldığı zaman, ez-Zeccâcî’nin kitabının, mana harflerinin hepsini istiksâî olarak ele almamış olmasına rağmen, “kendisinden öncekilerin hâsılası, kendisinden sonrakilerin de bir hülasası” mahiyetinde bir görünüm arz ettiği şeklindeki görüşün, harf kapasitesi açısından isabetli olduğu görülmektedir.

3.3.2.2. İştiùâù Çalışmalarına Etkisi

ez-Zeccâcî, iştikak ilmiyle ilgili olarak kendisinden önce ortaya konulan zengin birikimi, bu hususta lügatçi hocalarından aldığı bilgileri ve kendi ilmî yeteneğini birleştirerek o güne kadar bu hususta eşine rastlanılamayan bir tarzda teliflerde bulunduğu bilinmektedir. Bununla beraber, günümüze ulaşan eserlerinden İştiùâùu Esmaillah adlı kitabı bu hususta ortaya koyduğu en güzel eseri sayılmaktadır. O, bu eseriyle iştikak konusunda seçkin bir eser ortaya koymakla kalmamış Esmaullahi’l-Ðusna şerhleriyle ilgili edebiyatın da yeni bir formda şekillenerek müstakil bir dal haline gelmesine öncülük ettiği ortaya çıkmıştır.

Burada işaret edilmesi gerekli meselelerden birisi de şudur: Mâzin el-Mubârek, Hacî Ñalife’nin Keşfuø-Øunûn adlı eserinde Şerhu Esmai’l-Ðusnâ adında 31 tane eser zikrettiğini, bunlardan en önce vefat edenin h. 388/998 yılında vefat etmiş olduğunu dolayısıyla ez-Zeccâcî’nin bu alanda kitap yazanların ilki olduğunu belirtmektedir.259

Mâzin el-Mubârek’in bu sözlerine, sonuç olarak ulaştığı hüküm açısından katılmakla beraber, hükme medar olarak sunulan verilerde düşülen bazı aktarma hatalarının belirtilmesi açısından, el-Mubarek’in yukarıdaki sözlerini iki açıdan değerlendirmek mümkündür.

Birincisi: Hakikatte Mâzin el-Mubârek’in “Keşfuø-Øunûn sahibi, Esmaul-Ðusna şerhlerine dair “Şerhu Esmai’l-Ðusna” adında 31 tane eser zikreder” şeklindeki ibaresi doğrudur. Ancak Mazin el-Mubarek’in ifadelerinin, Keşfuø-Øunûn’da bu Edebiyatla ilgili sadece 31 tane eser zikredildiği gibi bir yanlış anlaşılmaya mahal vermesi de muhtemeldir. Zira Kâtip Çelebi, ismi Şerhu Esmai’l-Ðusnâ’ olmasa da Esmaul-Husnâ’ Edebiyatı’na dair bir eser daha zikretmektedir. Böylece Keşfuø-Øunûn’da bu edebiyata dair zikredilen

      

eserler, içlerinden bir tanesinin yazarı ve eserin telif tarihi belirtilmemiş olsa da toplamda otuz ikiye ulaşmaktadır.

İkincisi: el-Mubarek’in, Keşfuø-Øunûn’da Şerhu Esmai’l-Ðusnâ’ adıyla zikredilen eserlerin hepsinin ez-Zeccâcî’den sonra vefat eden alimler tarafından yazıldığını dolayısıyla ez-Zeccâcî’nin bu meydanda ilk eser yazan kişi olduğu ve bunlar arasında ez- Zeccâcî’ye vefat olarak en yakın olan kişinin h. 388 yılında vefat ettiğine dair ibareleri de yine tam isabetli değildir. Zira, Mâzin el-Mubârek’in h. 388 yılında vefat eden kişiyle kastı

Şerhu Esmau’l-Ðusna’ adlı eserlerin sahibi el-Ðâfız Ebu Süleyman Ahmed b.

Muhammed el-Ðattâbî’dir (ö. 388/998).260 Bununla beraber Keşfuz-Zunûn’da ismi

zikredilenler arasında ez-Zeccâcî’nin vefat tarihine daha yakın olan başka birisi daha vardır. O da Ebubekir Ahmed b. Ali er-Râzî el-Hanefî el-Ceóóâó’dır (ö. 370).261 Bundan

dolayı da mesele hakkında çok düşük de olsa bazı ihtimaller ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki: Her iki alimin de eserlerini ömürlerinin son yıllarında yazdıkları farz edilecek olursa bir sorun ortaya çıkmamaktadır. Ancak, ez-Zeccâcî’nin bu eserini ömrünün son senesinde yazdığı esas alınıp, el-Ceóóâó’ın da Şerðu Esmau’l-Ðusna’ adlı eserini ömrünün daha erken yaşlarında yazdığı farz edilerek, el-Ceóóâó’ın h. 305/917 yılında doğup 370/980 yılında vefat ettiği262 üzerinde düşünülecek olursa, ez-Zeccâcî vefat ettiğinde el-Ceóóâó’ın

yaklaşık otuz iki yaşlarında olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu yaş eser telifi için yeterli bir yaştır. Bu da düşük bir ihtimal de olsa el-Ceóóâó’ın bu hususta ez-Zeccâcî’den önce eser vermiş olduğu ihtimalini doğurmaktadır. Ancak el-Ceóóâó’ın bu eserini otuzlu yaşlarından önce yazmış olduğuna dair de kesin bir delile rastlanılamamıştır.

Burada genel olarak isimlerin iştikakıyla ilgili yazılan eserlere de değinmek uygun görülmüştür. ez-Zeccâcî’den önce Ebu Nasr Ahmed b. Hatem el-Bahilî’nin (ö. 220)

İştikaku’l-Esmâ’ ve Ebu’l-Velîd Abdulmelik el-Mehdevî’nin (ö. 256) İştikaku’l-Esmâ’ adlı eserleri gibi genel olarak isimlerin iştikakına yönelik bazı eserler kaleme alınmıştır.263

Ancak bu durumun Esmaullahi’l-Husnâ’nın iştikak ve şerhine dair şu ana kadar bilinen ilk müstakil eserin ez-Zeccâcî’nin İştikâku Esmaillah adlı eseri olduğu tezi aleyhine delil teşkil etmediği görülmektedir.

Bu konuda işaret edilmesi gereken hususlardan birisi de İbn Ùuteybe’nin (ö. 276/889) Tefsîru Ğarîbi’l-Ùurân adlı eserinin mukaddimesinde “Bu kitabımıza Allah’ın

      

260 Hacı Ñalîfe, Keşfu’ø-Øunûn, II, s. 1032.

261 Hacı Ñalîfe, Keşfu’ø-Øunûn, II, s. 1032.

262 Ziriklî, a.g.e., I, 171.

(c.c.) güzel isimlerini ve yüce sıfatlarını zikrederek başlayalım ve onların tevil (mana ve yorum) ve iştiùaùlarından da bahsedelim”264 şeklindeki sözleridir.

Evet, ez-Zeccâcî’den önce aynı konuya değinenler olmuştur. Ancak bu durumun, ez-Zeccâcî’nin meseleyi müstakil bir kitapta ele alarak, Şerhu Esmaillahi’l-Husnâ’ tabirinin terimleşerek müstakil bir araştırma alanı olmasını sağlayan ilk orijinal eseri yazmış olduğu görüşünü çürütmeye yetmediği düşünülmektedir.