• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.1.3. Etnisite ve Kimlik

Modernitenin yükselişiyle birlikte küresel siyasetin başat konuları arasında yer almaya başlayan etnisite kavramının sosyal ve siyasal bilimler literatürüne 1950’li yıllarda geçtiği genel kabul görmektedir.101 Ancak kavramın konusu olan etnik sözcüğü, etnisite kadar yeni olmayıp kökeni Antik Yunanda “halk\ulus” kavramına karşılık gelen “ethnos” sözcüğüne dayanmaktadır.102 Bu dönemde ethnos terimi ile

93 Amin Maalouf, Ölümcül Kimlikler, çev. Aysel Bora, 2. Baskı, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2002, s. 18.

94 Şahin, a.g.m., s. 46.

95 Melucci, a.g.e., s. 86.

96 Altynbek Joldoshov, “Kabilecilik, Bölgecilik ve Etnisite: Kırgız Kimliği Üzerine Çalışmalar”, OAKA, Cilt: 8, Sayı: 15, 2013, s. 109-110.

97 Bilgin, a.g.e., s. 60.

98 Canbay Tatar, a.g.m., s. 93.

99 Yapıcı, a.g.e., s. 43.

100 Maalouf, a.g.e., s. 100.

101 Meral Öztoprak Sağır, H. Serkan Akıllı, “Etnisite Kuramları ve Eleştirisi”, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 28, No. 1, Mayıs 2004, s. 1.

102 Ruhtan Yalçıner, “Etnisite ve Milliyetçilik: Eleştirel Bir Değerlendirme”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt: 69, No. 1, 2014, s. 190.

13 bir siyasi varlık değil, aynı soydan geldiğine inanılan insanların birliği kastedilmektedir.103 Ethnos, biyolojik ve soya dayalı farklılıklardan ziyade, kültürel farklılıkları kapsayan bir kavramdır, zira Yunancada kan bağına dayalı birlik “genos”

terimiyle ifade edilir.104

Ethnos teriminin sıfat hali olan “ethnicos”, Latinceye “kâfir”, “öteki”,

“pagan” manalarını içeren “ethnicus” olarak geçerek eski anlamından farklılaşmış ve böylece günümüze dek süregelen muğlaklığın temelleri atılmıştır.105 İngilizcede 14.

yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Latincedeki aynı anlamlarıyla kullanımı sürdürülen sözcüğün, daha sonra aşamalı olarak ırksal özelliklere vurgu yapacak şekilde kapsamı genişletilmiş, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise Amerika’da politik bir anlam yüklenerek, Beyaz-Anglo-Sakson-Protestan (WASP\White-Anglo-Saxon-Protestants) olmayan grupları -aşağılama kastıyla- belirtmek için kullanılmıştır.106 Etnisite kavramının açıklanmasına yönelik farklı dönemlerde yapılan yorumlar çeşitlilik göstererek farklı kavramlarla ilişkilendirilse de birçok bilim insanı sonuçta, kavramın grup ilişkileri ve insanların kategorize edilmesiyle bağlantılı olduğu fikrinde birleşmektedirler.107

Kolektif kimliğin inşasında en önemli kategorilerden biri olan etnik kimlik, tıpkı diğer kimlik kategorilerinde olduğu gibi, birilerini içeride tutan diğerlerini ise dışarıda bırakan, yani “biz” ve “onlar” arasındaki sistematik farklılıkları ortaya çıkaran kurumsal ilişkiler bütünüdür.108 Etnik grubu oluşturan temel unsurlar bir kez bir araya getirilip bir etnik topluluk oluşturulduktan sonra etnik topluluğun varlığının nesiller boyu sürdürülmesi isteği ön plana çıkar, dönemsel değişiklikler söz konusu olsa da kalıplaşmış yapı bir şekilde döneme ayak uydurarak varlığını sürdürme eğilimi göstermektedir.109 Etnik topluluğun bu özelliği oportünist politikacılar tarafından sömürülmeye açıktır, mitler ve semboller modernist yaklaşımların da vurguladığı gibi,

103 Semra Somersan, Sosyal Bilimlerde Etnisite ve Irk, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2004, s. 22.

104 Anthony D. Smith, Ulusların Etnik Kökeni, çev. Sonay Bayramoğlu, Hülya Kendir, Ankara, Dost Kitabevi Yayınları, 2002, s. 46.

105 Somersan, a.g.e., s. 22.

106 Jan Nederveen Pieterse, Ethnicities and Global Multiculture: Pants for an Octopus, Lanham, Rowman & Littlefields Publishers, Inc. 2007, s. 27.

107 Thomas Hylland Eriksen, Ethnicity and Nationalism: Anthropological Perspective, 3rd. ed., London, Pluto Press, 2010, s. 5.

108 Eriksen, a.g.e., s. 23.

109 Smith, (2002), a.g.e., s. 38-39.

14 onlar tarafından süslenerek ve de yayılarak kolayca tırmandırıcı bir unsura dönüşebilmektedir.110

Etnik kimliği oluşturan farklılıkların temelinin nereye dayandığı konusunda görüş ayrılıkları mevcuttur. Teorik açıdan etnik kimlik, ilkçi (primordialist) yaklaşım, modernist temelli araçsalcı (instrumantalist) ve konstrüktivist (contructivist) yaklaşımlar ve bu yaklaşımlar arasında bir ara yol olarak tanımlanan etno-sembolist yaklaşımlar tarafından ele alınmaktadır.111

İlkçi perspektiften bakıldığında etnik kimliklerin ortak paydası kan bağı olup aynı grubun üyelerinin davranışları bu bağ ile açıklanmaktadır.112 Bireyin taşıdığı genler ve yaşadığı çevre arasında birbirine bağımlı olarak bir etkileşim ortaya çıkar ve onun davranışlarının ana belirleyicisi olan bu etkileşimin aynı zamanda evrensel olduğu kabul edilmektedir.113 Bu bağlamda, her bir etnik kimlik, kendine has derin sosyal tarihi olan genetik temellere dayandırılmaktadır ve birini diğerinin ötekisi olarak konumlandıranın da bu temeller olduğu öne sürülmektedir.114

Modernist yaklaşımlar ise etnik kimliğin doğal verili olmadığını, aksine yapısal olduğunu öne sürerken, kültür ile kimlik arasındaki bağın görmezden gelinemeyeceğini, fakat kültürün etnik kimlik üyelerinin davranışlarını belirleyen bir katalizör olmaktan ziyade, daha çok yemek menülerinde, giyim kuşam seçimlerinde, sosyal aktivite tercihlerinde görülebilecek farklılıklar olduğunu savunmaktadırlar.115 Buna göre etnik kimliğin oluşumu, değişimi ve yok olması zamanın ötesinde sosyal bir olgudur ve etnik kimliğin inşa süreci o dönemde gücü elinde tutan elitlerin isteği doğrultusunda şekillendirilebilecek bir yapıya sahiptir.116 Bu yüzden çıkar grupları tarafından bazı kültürel özelliklerin sanki asırlardır söz konusu etnik kimliğe aitmiş gibi dayatılması, belirli davranış kalıplarının dışarıdan empoze edilmesi, çıkar

110 Micheal E. Brown, “Causes and Implications of Ethnic Conflicts”, (Ed.) Michael E. Brown, Ethnic Conflicts and International Security, Princeton, Princeton University Press, 1993, s. 11.

111 Joldoshov, a.g.m., s. 106.

112 Arjun Appandurai, Modernity at Large: Cultural Dimensions of Globalization, Minneapolis, Minn, University of Minnesota Press, 1996. s. 140.

113 James G. Kellas, The Politics of Nationalism and Ethnicity, 2nd ed., New York, St. Martin’s Press, 1998, s. 15.

114 Barbara Harf, Ted Robert Gurr, Ethnic Conflict in World Politics, 2nd ed., Boulder, Westview Press, 2003, s. 96.

115 Eriksen, a.g.e., s. 121.

116 Harf, Gurr, a.g.e., s. 96.

15 gruplarına hizmet edecek şekilde manipüle edilmesi modernist yaklaşımlar tarafından son derece normal karşılanmaktadır.117

Etno-sembolcülere göre milletlerin kökeni olan etnik kimlik, bireyin diğerleriyle farklılıklarını açığa çıkarmaktan ziyade daha çok etnik grup içerisindeki üyelerin birbiriyle bağlarını vurgulayan mitler ve semboller üreterek grup üyelerini birbirleriyle kaynaştırır.118 Semboller ve mitler, aidiyet hissini güçlü kılan kültürel miraslar olarak kabul edilir ve bu mirasın kuşaktan kuşağa aktarılması gerek toplumsal inşa süreci gerekse topluluğun varlığını sürdürebilmesi açısından elzem olarak görülür.119 Etnik kimliğin varlığının sürekliliğini tartışmasız kabul eden etno-sembolist yaklaşım, mitler ve sembollerin zaman içerisinde ihtiyaçlar ve tecrübeler vasıtasıyla farklılık gösterebilecek kaygan bir yapıya sahip olduğunu savunmaktadır.120

Etnik kimliğin varlığı ve yapısal özellikleri hakkında birbirinden farklı görüşler ileri sürülmektedir. Kimi görüşler etnik kimlik ve davranışların genetik olduğunu, kimi farklı görüşler ise yapısal olduğunu kabul etmektedir. Bununla birlikte etnik kimlik ve davranışların kısmen genetik, fakat bir o kadar da seçimler ve kavramlar tarafından şekillendiğini, çünkü insan doğasının buna izin verecek yapıda olduğunu savunan görüşler de mevcuttur.121