• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM I. SOSYAL MEDYA

I.3. Sosyal Medya Araçları

I.3.5.1. Etiket ve Etiketleme

Etiket; tek bir kelimenin veya bir sözcük öbeğinin bir sosyal içeriğe ilişkilendirilmesi ile elde edilen ve bulunması ve paylaşılması kolaylaşmış olan bağlantıdır (Evans, 2008:66).

Etiketleme; sosyal işaretleme sitelerinden önce de kullanılan bir özelliktir. Kullanıcıların internet sayfalarını görüntülemesi için kullandıkları tarayıcılar tarafından sağlanan bir özellik olarak ortaya çıkmıştır. Etiketleme, kullanıcıların içeriği tanımlamasını sağlamaktadır (Akar, 2010a:79). Buna göre kullanıcı beğendiği ve tekrar ziyaret etmek üzere saklamak istediği Web sayfası adresini tarayıcıya bir etiket olarak kaydeder ve daha sonra bu etiketin üstüne tıklayarak doğrudan ziyaret etmek istediği sayfaya yönlendirilir. Kullanıcılar etiketleme haricinde istedikleri sitelere işaretler koyarak bu işaretlemeleri daha sonraki kullanımları için saklayabilirler. Bu, kişiye özel bir kullanımdır ve sadece belli bir bilgisayardan belli bir tarayıcıya kayıt yapıldığı için sınırlı bir özelliktir.

Etiketleme konusunda önemli özelliklerden biri de etiket bulutudur. Etiket bulutları etiketleri popülerliklerine göre sıralayan ve gösteren bir yapıdır (Akar, 2010a:79). Etiketler böyle bir yapı içerisinde organize edilirler (Evans, 2008:66). Etiketleme ile kullanıcılar içeriklere daha kolay ulaşmaya ve içerikleri daha rahat tanımlamaya başlamışdırlar.

İnternetin zaman içinde daha sosyal bir anlam ifade etmeye başlamasıyla da etiketleme ve işaretleme hizmetleri de daha sosyal özellikler taşıyarak sosyal işaretleme siteleri olarak ortaya çıkmışlardır.

I.3.6. Podcasting

Podcasting, New Oxford American sözlüğünde; “bir radyo yayınının veya benzerinin dijital ortamda kaydedilmesi ve kişisel medya oynatıcılarda indirilmek için internette hazır olarak bulundurulması” şeklinde tanımlanmaktadır (Butow ve Bollwitt, 2010:51). İpodların gelişen teknoloji ile video oynatmaya da izin vermesiyle podcast tanımı, içine videoyu da alacak biçimde genişlemiştir

Basitçe podcasting; ses veya video formatındaki dosyaları indirerek, izlemek veya dinlemek olarak tanımlanabilir (Scott, 2009). Podcast, Türkçe’de pod yayını olarak da kullanılmaktadır (İyiler, 2009:6). Podcast kelimesi Apple’ın iPod cihazından gelen “pod” ve İngilizcede yayınlamak anlamına gelen “broadcast” kelimesinin birleştirilmesi ile oluşturulmuştur (Akar, 2010a:106). Podcastler ilk başta sadece ipodlar için geliştirilmiştir, fakat günümüzde podcast kullanımının ipod ile doğrudan bir bağlantısı bulunmamaktadır. Kişisel bilgisayarlardan ve uygun yazılım veya uygulamalara sahip akıllı telefonlardan podcastlere ulaşılabilir ve indirilebilir (Parlak, 2010:39). Video içeriğine sahip podcastler “vodcast” olarak da isimlendirilir (ICrossing, 2008:21).

Bir podcast’in oluşturulması süreci şu adımları kapsar; 1. İçeriği oluşturulması

2. İçeriği bir Web sitesi veya blog aracılığıyla yayınlanması

3. RSS Sendikasyonu gibi abone sistemleri ile dinleyicilerin içeriğe abone olması

4. İçeriğin, içerik yönetim programı (iTunes gibi) tarafından indirilmesi.

5. İçeriğin indirilen bilgisayarda veya uyumlu olan taşınabilir medya oynatıcısında dinlenilmesi veya izlenmesi. (Meng, 2005)

Podcastlerin öneminin ortaya çıkmasının ve bir sosyal medya aracı olarak anılmasının temeli, kullanıcılara RSS yemleri ile abonelik hizmeti sunuyor olmasıdır. İnsanların ve kurumların internete ses ve video yüklemeleri yeni bir şey değildir. Fakat podcastler kullanıcılara abone olma imkânı tanıyarak podcastlerin sürekliliğini ve kullanıcının podcast yayınlarına olan bağını ortaya çıkarmıştır. İnternette abone olunan bir podcastte yeni bir bölüm yayınlandığında, iTunes gibi uyumlu programlar bu yeni bölümü bilgisayara otomatik olarak indirmekte ve böylece kullanıcıların yayına istediği zamanda istediği şekilde ulaşmasını sağlamaktadır (ICrossing, 2008:21).

eMarketer’in yaptığı araştırmaya göre 2008 yılında 6.5 milyon Amerikalı haftada en az bir kez olmak koşuluyla podcast indirmiştir ve bu sayının 2012 yılında 25 milyon olması beklenmektedir (Claxton ve Woo, 2008:149).

2008’de Podcastalley isimli Web sitesinin yapmış olduğu araştırmaya göre, internette var olan podcastlerin büyük çoğunluğu teknoloji ile alakalı iken, teknolojiyi sırasıyla komedi, din ve işletme konuları takip etmektedir (Miller, 2009:84). Bu konuların yanı sıra üniversite ders içerikleri, endüstri haberleri ve müzik showları da sıkça indirilen podcast türlerindendir.

Podcast kullanmanın kullanıcılar, tüketiciler ve işletmeler için bir takım faydaları vardır. Bunlar (Chaney, 2009:151);

 Podcastler segmentasyona imkân tanıyan bir yapıya sahiptir. Bu özelliği ile işletme- ler spesifik bir hedefleme yaparak niche pazarlara hitap ederler.

 Podcastlerin bir diğer özelliği ise uygunluktur. Kullanıcılar uygun oldukları zaman ve yerde mobil cihazları veya kişisel bilgisayarları ile internet erişimine ihtiyaç duymadan podcast içeriğine ulaşabilirler. İnternete daha önceden bağlanmış bir ci- haz otomatik olarak podcast yayınları indirdiği için yayına tekrar tekrar ulaşmak mümkündür.

 Podcast’in kolay olması da bir diğer faydasıdır. Çok fazla teknik bilgi ve donanım gerektirmeden profesyonel bir podcast yayınlamak mümkündür. Podcasting; müşte- rilerle, çalışanlarla ve yatırımcılarla iletişim kurmada etkin bir yöntemdir.

I.3.7. Sosyal Ağ Siteleri

Sosyal ağ kavramı ilk olarak 1930larda grup dinamikleri ve sosyometri çalışmalarında kullanılmıştır (Vural ve Bat, 2010:3355). Sosyal şebeke olarak da Türkçeye çevrilen “social network” kavramı işletme literatüründe daha çok örgütsel davranış ve örgütsel yapı başlıkları altında incelenmiştir (Cross ve Parker, 2004). Sosyal ağ teorisi bu bağlamda ağ üyelerinin birbirleriyle olan ilişkisi ile ilgilidir (Kenan ve Shiri, 2009:439). Akar (2010a) sosyal ağı “bireyler arasındaki ilişkiyi tanımlayan yapı” olarak tanımlamaktadır.

Sosyal ağ siteleri, işte bu ağların Web ortamında kullanıldığı yapılardır. Webde hizmet veren sosyal ağ siteleri; üyelerini bir sanal ağ sistemi ile birbirlerine bağlamaktadır. Birbirleriyle bilgi, birikim, içerik gibi farklı bileşenleri paylaşan ağ üyeleri böylelikle farklı sosyal anlamlar içeren bağlar ile birbirlerine bağlanmış olmaktadırlar.

 sınırlandırılmış bir sistem içinde herkese açık veya yarı açık bir profil sahibi olmasına,

 bağlantı paylaşacakları diğer kullanıcıları listesinde açıkça belirtmesine,

 diğer kullanıcıların ve kendisinin listesini görme ve kendi listesini düzenlemesine izin veren Web tabanlı bir servistir (Boyd ve Ellison, 2008:211). Bir başka tanıma göre sosyal ağ sitesi; kullanıcıların sadece internette tanıdıkları veya internet haricinde de tanıdıkları kişilerle iletişim kurmasını sağlayan Web siteleridir (Zarella, 2010:53). Daha genel bir tanıma göre ise, sosyal ağlar insanların genelde aynı ilgi alanını veya aktiviteyi paylaştıkları çevrimiçi topluluklardır (Redbridge, 2008).

Sosyal ağ sitelerinin birçoğu diğer sosyal medya araçlarında bulunan özelliklere sahiptir. Örneğin; Facebook’ta YouTube’da olduğu gibi video yükleme yapılabilir, Flickr’da olduğu gibi resim yüklenebilir, blog yazar gibi not yazılabilir veya sosyal işaretleme sitelerinde olduğu gibi beğenilen linkler paylaşılabilir. Fakat Facebook’un bir sosyal ağ sitesi olarak temel misyonu ve kullanıcılara sunduğu temel hizmeti bunlardan biri değildir. Onun temel misyonu; kullanıcılara bir arkadaş ağı sunmasıdır. Bu bağlamda, Facebook’a kayıtlı X kişisinin Facebook tecrübesi sahip olduğu arkadaş sayısına, kendisinin ve arkadaşlarını yapmış olduğu paylaşımlara göre değişmektedir. Öyle ki; 100 arkadaşa sahip olan ve arkadaşlarının genelde güncel olaylar ile ilgili paylaşımlarda bulunduğu X kullanıcısı ile 50 arkadaşa sahip olan ve arkadaşlarının genelde komik ve eğlenceli içerikler paylaştığı Y kişisinin Facebook profillerinde sahip olacakları içerikler, bağlantılar ve paylaşımlar farklı olacaktır. Bu farklılık, her bir kullanıcıya farklı ve eşsiz bir Facebook deneyimi yaşatacaktır. Bu da her kullanıcının gözünde Facebook’u sahip olduğu bağlantılar ve ilişkiler, yani bağlı olduğu ağ ile yorumlamasına neden olacaktır.

daha kolay bir şekilde internete bağlanılması, bağlantı hızlarının artmış olması, bilgi ve iletişim teknolojilerine olan güvenin artması, kullanıcı dostu programların yaygınlaşması, sosyal ağ sitelerinin Web 2.0’ın bir parçası haline gelmesi, program ve uygulamaların sosyal ağ sitelerinin çok yönlülüğünü arttırması, sosyal ilişkilere dayalı bir iletişimin ortaya çıkması olarak sayılabilir (Ofcom, 2008:11-12).

Sosyal ağ sitelerinde kullanıcılar öncelikle profil oluşturmaktadırlar ve oluşturdukları bu profillerde isim, soy isim, doğum günü, medeni durum, iş ve eğitim bilgileri, dini ve siyasi tercihler, hobiler, ilgi alanları gibi birçok farklı kişisel bilgi paylaşabilmektedirler. Profil oluşturan kullanıcılar benzer ilgi alanları, aynı politik görüş, aynı iş kolunda çalışmak veya aynı şehirde yaşıyor olmak gibi farklı benzerlikler ile birbirleriyle bağlantıda olabilmektedirler. Bu bağlantıları elde etmek için sosyal ağlarda “arkadaş listesine ekle” veya benzeri özellikler kullanılmaktadır. Ayrıca, arama özelliği ile diğer kullanıcılar isim, soy isim, e-posta adresi, ilgi alan veya yaşadığı yer gibi anahtar kelimeler ile aranabilmektedir (Weinberg, 2009:150).

Kullanıcılar, sosyal ağ sitelerini birçok sebebe bağlı olarak kullanırlar. Mevcut arkadaşları ile haberleşmek ve yeni arkadaşlar edinmek en önde gelen sebeplerdendir, fakat yine de kullanıcılar daha farklı amaçlar için sosyal ağları kullanabilmektedir. 2009 yılında yapılmış olan bir araştırmada kullanıcıların sosyal ve iş ağlarını kullanma nedenleri Şekil 4’te ortaya konulmuştur (İyiler, 2009:12).

Şekil 4: Kullanıcıların Sosyal ve İş Ağlarını Kullanma Nedenleri

Kaynak: İyiler, 2009:12.

Sosyal ağ sitelerinde kullanıcılar farklı özellikte ve farklı kullanım alanlarına yoğunlaşmışlardır. Ofcom’un 2008’de yapmış olduğu araştırma farklı kullanıcı demografilerinin farklı kullanım özelliklerini ortaya koymaktadır. Şekil 5’de, sosyal ağ siteleri kullanıcıları; sosyalleştiriciler, dikkat çekiciler, takipçiler, bağlılar ve görevini yapanlar olarak sınıflandırılmış ve her bir farklı sınıfın kullanım şekli, cinsiyet, yaş, sosyo- ekonomik grup, çoklukla ziyaret ettikleri sosyal ağlar ve kullanıcı sayıları tabloda gösterilmektedir. (Ofcom, 2008:28).

Şekil 5: Sosyal Ağ Siteleri Kullanıcı Grupları

Kaynak : Ofcom, 2008.

Sosyal ağ sitelerine olan penetrasyon her geçen gün artmaktadır. Tüm dünyadan kullanıcılar artık daha fazla süreyle bu sitelerde vakit geçirmektedir. comScore’un 2011 yılında yapmış olduğu araştırma da bunu destekler niteliktedir. Şekil 6’da, ülkelere göre kullanıcıların sosyal ağ sitelerinde aylık ortalama ne kadar zaman geçirdiği görülmektedir. Bu tabloya göre; aylık 10,7 saatle İsrail ilk sırayı ve aylık 10,3 saatle Rusya ikinci sırayı almaktadır. Türkiye’nin de sıralamada üst sıralarda olması dikkat çekicidir. Buna göre, Türkiye’de bir internet kullanıcısı ayda ortalama 7,8 saatini sosyal ağlarda geçirmektedir ve bu da Türk internet kullanıcısını sosyal ağ siteleri kullanımında beşinci sıraya taşımaktadır (comScore, 2011)

Şekil 6: Sosyal Ağ Sitelerinin Ziyaretçi Başına Geçirilen Aylık Sürenin Ülkelere Göre Dağılımı

Kaynak: comScore, 2011.