• Sonuç bulunamadı

2 2 ETĐĞĐN ÖZNESĐ OLARAK ĐNSAN

Aristoteles, Metafizik’e “Bütün insanlar, doğal olarak bilmek isterler.”81 yargısıyla başlar ve bilimleri praktike (pratik bilim), poietike (poetik bilim) ve theoretike (teorik bilim) olarak üçe ayırır. Etik ve politikayı içine alan pratik bilimlerden

77 Von Aster, s. 272. 78 Aristoteles, Protreptikos B109. 79 Aristoteles, Metafizik 7/1 1028 a 10. 80 Aristoteles, Protreptikos B28. 81 Aristoteles, Metafizik 1/1 980 a 21.

herhangi bir biçimde akıl yürütmeden pay alan bilim82 diye söz eder. Pratik bilim için akıldan pay alan değerlendirmesi ruhun etkin aklının pratik kısmına bir göndermedir.

Buna göre “Yapılan (pratik) şeylerde ilke, yapanda bulunur. O, akıllı seçim, iradedir.

Çünkü yapılanla, seçilen aynı şeylerdir.”83 Đnsanın eyleyen yanını yani praksis’i temel alan ahlak ve politika, akıldan pay alan bilimlerin konusu olmuştur.

Praksis alanında fizik ve matematik gibi kanıtlanabilir bilimlerin dili ile

konuşmak mümkün değildir. Bu sebeple bir etik ve politika araştırmacısı pratik bilgeliğin ürünü olan kanılardan hareket ederek onları sorgulayabilir. Bunu yaparken birbirleri ile karıştırmak, kusur ve tutarsızlıklardan arındırmak suretiyle mümkün olduğu kadar genel veya yaklaşık, kanıtlayıcı olmaktan çok ikna edici sonuçlara ulaşmasının mümkün olduğuna ve onun ana işlevinin de bu olduğuna inanarak yapmaktadır.84 Çünkü pratik alanın bilimi, doğa bilimleri gibi ilkesi başka türlü olmayacak bir kanıtlama ile yürümez.

Araştırmalarının içeriği incelendiğinde, praksis alanı içinde, politikadan hep en yüksek bilim olarak söz ettiği görülür. Askerlik, ekonomi, retorik gibi pratik bilimler, neler yapmak ve nelerden kaçınmak gerektiği konusunda yasalar belirlerken, politika kentler için hangi bilimlerin gerekli olduğunu, kimlerin, ne kadar öğrenmesi gerektiğini belirleyen bilim olarak diğer bilimlerin de amacını kapsamaktadır. Bu amaç tek tek insanlar için iyi değil; “insan için iyi”85 olandır. Bir şeyi bir kişi için istemek ile kent için, toplum için istemek kıyaslandığında iyiyi kent için araştıran bilim yani politika daha üstün ve tanrısaldır.

Đnsan doğası gereği toplumsal bir varlık86 olduğundan iyi ve mutluluk ancak insanın toplumsallığı ile mümkündür. Toplumun olmadığı bir dünyada tek başına bir insanın mutluluğu veya bütün iyilere sahip olmayı tek kendisi için tercih etmesi anlamsızdır.87 Bu nedenle toplum, bir ilke olarak iyi ve mutluluğun varlığı ve insanın iyi ve mutlu bir yaşam sürüp sürmediğinin koşuludur. Bu koşul, etik ve politikayı birbirine yaklaştıran unsur olmuştur. Aslan’a göre Aristoteles, ahlak ve politika arasında bir ayrım yapmamış, ahlakı bağımsız bir araştırma alanı olarak görmemiş; hatta “ahlakın

82 Aristoteles, Metafizik 6/1 1025 b 5. 83 a. g. e. 6/1 1025 a 20.

84

Arslan, ĐFT 3, s. 237.

85 Aristoteles, Nikomakhos’a Etik 1094 b 5-10, (Çev. Saffet Babür), Ankara: Bilgesu, 2007. 86 a. g. e. 1097 b 10.

politikaya tabi olması” gerektiğini düşünmüştür. Bireysel iyi ile siyasal iyi arasında özü itibariyle hiçbir farkın olmadığını ve politikanın bireysel iyiyi mümkün kılmasından ötürü ahlakı kapsadığını ileri sürer. Politika “insan için iyi” yi ararken site ve toplum olarak bu iyinin sağlanması için zorunlu bir araç olması bakımından temelinde bir ahlakın olması gerektiği ve ahlakın politikaya tabi olması kadar politikanın da ahlaka tabi olması gerektiği sonucuna varmıştır.88 Bu bakımdan “insan nedir?” sorusu etik ve siyaset bağlamında Nikomakhos’a Etik, Eudemos’a Etik ve Politika kitaplarının temele alındığı bir yaklaşımla ayrı ayrı ele alınacaktır.

Aristoteles’in Politika’sı ve etik kitapları “Mutluğun ne olduğunu, hangi

etkinliklerden oluştuğunu ve mutlu hale nasıl geleceğimizi incelediğimiz, insan ve mutluluğun pratik bilimiyle ilgilenir.”89 Bunlar insansal hareketin nasıl açıklanacağı konusuyla olduğu kadar, yapılması gereken edimlerle de ilgili olan bilimsel eserlerdir.90 Etik ile aralarında yakın ilişki bulunan politikanın amacı yurttaşların nasıl iyi ve bunun sonucu olarak nasıl mutlu kılınabileceğini araştırmaktır. Araştırmayı mümkün kılacak bilim yani politika, bunu başarmanın yolunu aramaya koyulup öncelikle mutluluğu sorgulayacaktır. Bunun için de Aristoteles, etik ile ve etiğin sorusu olan iyi ile başlamış ve erdemlerin ne olduğunu araştırmaya koyulmuştur.

Maclntyre’a göre Aristoteles’in etiği, metafizik biyolojisini önkabullenen bir etik olarak sunulmuştur. Aristoteles, kendisini, öncelikle yerel ve özel – poliste yerellilik kazanan ve kısmen polisin ayırt edici özelliklerince belirlenen – ama aynı zamanda kozmik ve evrensel olan iyilere ilişkin bir açıklama getirmekle görevlendirmiştir. Bu nedenle ortaya koyduğu erdem kuramı, belirli bir bireyin, belirli bir anda kendisi için iyi olduğunu düşündüğü şey ile bir insan olarak onun için iyi olan şey arasında can alıcı bir ayrımı gerektirir. Erdemler ile ikinci tür iyiyi başarmak amaçlanır ve bunun için ise amaca ulaştıracak araçları seçmek gerekir.91 Böylece Aristoteles doğadaki teleolojik düzenin ahlakta da bir erek olarak mevcut olduğunu göstermeye çalışır. Ross, bu nedenle Aristoteles'in etiğinin kesinlikle teleolojik olduğunu ileri sürer. Çünkü Aristoteles için ahlaklılık, bazı eylemleri kendilerinde doğru olduklarını düşündüğümüz için değil, bizi ‘insan için iyi’ olana yaklaştıracaklarını düşündüğümüz için

88 Arslan, ĐFT 3, s. 240. 89

Maclntyre, Alasdair Ethik’in Kısa Tarihi, (Hakkı Hünler, Solmaz Zelyüt Hünler), Đstanbul: Paradigma, 2001, s. 67.

90 Maclntyre, Erdem Peşinde, s. 128. 91 a. g. e. , s. 223-225.

yapmamızdır.92 Bu da ahlakta iyinin “insan için iyi” olarak anlaşılmasını sağlamıştır. Bir yerde ahlak tartışılıyorsa orada şüphesiz bir insan tasarımı vardır. Bu nedenle Aristoteles’in ahlak öğretisinin “ne için iyi” sorusu, nihai hedefi olan “insan için iyi” cevabıyla teleolojik bir perspektifte araştırmamızın ilk konusu olacaktır. Bu soru, insanın ahlak, politika ve tüm yaşam alanına yönelik ilk sorudur.