• Sonuç bulunamadı

Esnaf ve Esnaf Cemiyetleri

Belgede Kara Kemal ve Esnaf Cemiyetleri (sayfa 155-158)

3. Konunun Sınırları ve Kaynakları

3.3. Esnaf Cemiyetleri

3.3.1. Esnaf ve Esnaf Cemiyetleri

İslam uleması, halkı, kılıç sahipleri, kalem sahipleri, hars ve ziraat sahipleri, hirfet ve ticaret sahipleri olmak üzere dörde ayırmışlardır. Hirfet ve ticaret sahibi olmak ifadesiyle ticaret ve bir sanat sahibi olmak kastedilmiştir.637 Herhangi bir beceri ve tekniğe dayalı üretim mesleğine hirfet denilirken, esnaf kelimesi ise XVIII. yüzyılın ortalarına kadar sınıf anlamında hirfetin nitelediği “esnaf-ı hirfet” olarak kullanılmıştır. Daha sonra tek tek üretim ve hizmet sektörlerini sınıflaştıran anlamda “fırıncı esnafı, kayıkçı esnafı” şeklinde kullanılmıştır. XIX. yüzyılda ise esnaf kelimesi tam olarak “hirfet”in yerine almış ve bir iş veya meslek mensubu olan herkese esnaf denilmiştir.638 Esnaf, şehirde yaşayan halkın içerisinde zanaat sahipleri ve ticaretle uğraşan sınıfa verilen isimdir. Yine şehirlerde ve kasabalarda mal ve hizmet üretimi ile ilgili herhangi bir iştigal sahasında çalışanların oluşturduğu örgüte de esnaf denir.639

Esnaf, Tanzimat döneminde kaldırılan loncalardan sonra esnaf kâhyalığı şeklinde bir örgüte sahipti.640 II. Meşrutiyet öncesinde her esnaf teşkilatının başında bir kâhya bulunmaktaydı. Bu kâhyalar devlet otoritesi ile irtibatlı görevlilerdi. Yani sarayın ve bürokrasinin seçtiği insanlardı. Tevfik Bey’in şehreminliği döneminde ise her esnafa kendi yöneticisini seçme hakkı verilmiştir. Fakat esnaf toplulukları ile siyaset arasındaki ilişki hiçbir zaman kaybolmamıştır.641

Lonca ve gedik, Tanzimat’a kadar etkin olmuş örgütlerdir. Tanzimat’a kadar olan bu süreci Yerman ve Ağaoğlu, meslek mensupları için mecburi teşkilat devri olarak adlandırırlarken Tanzimat sonrası dönemi ise serbest teşkilat devri olarak

636 İlgen, a.g.e., s. 114.

637 Ergin, Umur-ı Belediyye, C. 1, s. 475-476. 638 Kala, a.g.e., s. 41,43.

639 Genç, a.g.e., s. 289.

640 Tekeli-İlkin, Modernitenin Doğuşu, s. 358. 641 Ziyaoğlu, a.g.e., s. 194.

adlandırmışlardır.642 II. Meşrutiyet dönemindeki serbestiyet havası ekonomide kendine liberalizm olarak yer bulmuştu. Fakat bu serbestlikte yıllarca ticaret sahasında etkin olan gayrimüslimler faydalanmıştı. Serbest ticarete uygun bir ticaret geleneği olmayan ve loncaların kural yapısı içerisinde faaliyet gösteren Müslüman/Türk esnaf ise rekabet kabiliyetinden yoksun olması ve yeni üretim imkanlarından mahrum olması sebebiyle yok olmaya doğru gitmiştir. Loncaların çözülmesi ve kaldırılması ile birlikte, orada korunabilen esnafın çöküşü ise daha da derinleşmiştir.643

Balkan mağlubiyeti akabinde İttihat ve Terakki Cemiyeti, Türk Milliyetçiliği üzerine bir politika sahibi olmaya başladı. Ekonomide de bu politikayı esnaftan yana işletmeye çalışmıştır. Ahmet Mithat, geçirilen zor dönemlere rağmen Osmanlı’nın bunca yıl ayakta kalmasının sebebi olarak esnaf geleneklerini görmekteydi.644 Tevfik Nureddin, Türk Yurdu dergisinde “Türk Esnafının Hali” başlığı ile kaleme aldığı yazıda esnafın yok oluşunun sebeplerini incelemiş ve çözüm yolları aramıştır. Esnafın bir sınıf haline getirilmesi ve esnafın para sıkıntısını çözecek bankaların teşekkülü önerilerinin ardından eskiden var olan lonca müessesesinin yeniden cemiyet halinde tesisinin elzem olduğunu belirtmiştir. Böylelikle esnaf bankalarıyla esnafın para sıkıntısı çözülürken, esnaf cemiyetleriyle de esnaf sınıfının ilerleme kaydedeceğini vurgulamıştır.645

Mesleki temsil ve dayanışma, millî iktisada giden yolda mesleki örgütlerin oluşturulması dönemin mütefekkirlerinin ana konularından biri olmuştur. Ziya Gökalp, Türk devletlerindeki esnaflık kültürünü, ahilik ve fütüvvet konularını, tarihi gelişimi ve toplumsal rolü ile birlikte ele almış Osmanlı loncaları ve kethüdalıkları da bu doğrultuda işlemiştir. Gelişmemiş ekonomide bu loncaların görevini ifa ettiklerini belirtmiş fakat millî iktisat arayışları içerisinde bu loncaların geleneksel yapılarıyla bir anlam ifade etmeyeceğini de söylemiştir. Dolayısıyla bu boşluğun, yeniden günün şartlarına uygun şekilde teşekkül ettirilecek millî esnaf birlikleri

642 Yerman-Ağaoğlu, a.g.e, s. 7.

643 Zafer Toprak, Türkiye'de Ekonomi ve Toplum (1908-1950) Milli İktisat-Milli Burjuvazi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1995, s. 4.

644 Toprak, Atatürk, s. 204.

tarafından doldurulması gerektiğini söylemiştir. Millî loncalar bünyesinde oluşturulacak bir heyet ile bütün loncaların ihtiyaçlarının giderilmesi ve şehrin ekonomik hayatının icrasının sağlanmasını önermiştir. Ziya Gökalp bu teşekküllere iki yönden önem vermiştir. İlk olarak; mesleki ahlak tesisi ve ahlak kurallarının icrasına dikkat çekmiştir. İkinci olarak ise loncalar bünyesinde kurulacak sandıklarla lonca mensubu hasta, dul ve ihtiyaç sahiplerine yardım ile mesleki eğitimin gerçekleştirilmesi yönünden önem vermiştir.646 Berkes’e göre Ziya Gökalp, millî ve milliyetçi bir burjuva sınıfı olacak fakat bu sınıflar arası bir çekişmeye meydan vermeyecek kadar da milliyetçi olacak görüşündeydi. Yani bu görüşe göre burjuva sınıfı, kendi çıkarlarını millî çıkarlara feda edecek ve ülke çıkarına ulaşacak bir sınıf tasavvuru vardı.647

Balkan Harbi sonrasında Selanik’in kaybedilmesi, İstanbul’u, İttihat ve Terakki Cemiyeti için tek önemli merkez haline getirmiştir.648 Ekonomide millileşme çalışmalarının fiili olarak başladığı 1913 yılında gerçekleştirilen İttihat ve Terakki’nin genel merkez toplantısında, toplumda mesleki teşkilatlandırılmalara gidilmesi kararı alınmış ve akabinde esnaflardan pek çok cemiyet kurdurulmuştur. Bunun yanında yerli malı tüketimini teşvik etmek üzere Kara Kemal’in idaresinde İstihlak-i Millî Cemiyeti de teşekkül ettirilmiştir.649

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Merkez-i Umumisi İstanbul’a taşınınca Müslüman- Türk esnaf yakın plana alınmıştır.650 İttihat ve Terakki Cemiyeti esnafı kontrol edebilmek, denetleyebilmek ve onlara çağa uygun bir görünüm kazandırabilmek istiyordu.651 Çünkü esnafa hâkim olmak sokağa hâkim olmak demekti. Bunun yanında millî iktisat için gerekli olan sermaye birikiminin sağlanması da örgütlenmiş bir esnaf girişimiyle mümkün görülmüştür. Bundan dolayı İstanbul ekonomik yaşamına temas edebilmek için esnafın İttihat ve Terakki Cemiyeti ile ilişkisi önem arz etmekteydi.

646 Gökalp, a.g.e., 2019, s. 152-155.

647 Niyazi Berkes, Türkiye İktisat Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2013, s. 401. 648 Tekeli-İlkin, Modernitenin Doğuşu, s. 360.

649 Sertel-Yedek, “İttihat ve Terakki’nin Küçük Efendisi”, s. 380. 650 Toprak, Atatürk, s. 201.

İttihat ve Terakki Cemiyeti, hamal, arabacı, mavnacı, salapuryacı, ekmekçi gibi esnaf grupları ile denetim ve düzenleme noktasında etkileşim kurdu önce. Daha sonra ahilik ve fütüvvet gibi geleneklerle beslenen ama yeni çağa da uyum sağlayan metotlar üzerine yoğunlaştı.652 Bu araştırma kapsamında görevlendirilen Baha Said Bey, Ankara’da yapılan ahilik araştırmalarından elde edilen belgeler üzerine çalışmalar yapmıştır.653 Fakat bu çalışma akabinde hazırlanan raporların yayınlanması 1925 sonrasını bulmuştu.654 Aydın vekili Hacı Süleyman Efendi ahi örgütünün yeniden uyarlanması maksadıyla bir önerge sunmuş ve konuyu meclise getirmiştir.655

Belgede Kara Kemal ve Esnaf Cemiyetleri (sayfa 155-158)